Bize İshak b. İbrahim, ona Süfyan, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Namaz önceleri ikişer rekât olarak farz kılındı. Yolculukta namaz olduğu gibi kaldı, hazarda (ikamet halinde) kılınan namaz ise (dörde) tamamlandı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21611, N000454
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ أَوَّلَ مَا فُرِضَتِ الصَّلاَةُ رَكْعَتَيْنِ فَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ وَأُتِمَّتْ صَلاَةُ الْحَضَرِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Süfyan, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Namaz önceleri ikişer rekât olarak farz kılındı. Yolculukta namaz olduğu gibi kaldı, hazarda (ikamet halinde) kılınan namaz ise (dörde) tamamlandı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 3, /2116
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ الْبَعْلَبَكِّىُّ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو عَمْرٍو يَعْنِى الأَوْزَاعِىَّ أَنَّهُ سَأَلَ الزُّهْرِىَّ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَكَّةَ قَبْلَ الْهِجْرَةِ إِلَى الْمَدِينَةِ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ الصَّلاَةَ عَلَى رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَ مَا فَرَضَهَا رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ أُتِمَّتْ فِى الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الْفَرِيضَةِ الأُولَى .
Bize Muhammed b. Haşim el-Ba‘lebekkî, ona da Velid şöyle demiştir: Ebu Amr el-Evzâî, Zührî’ye, Rasulullah’ın Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’deki namazına dair soru sordu. (Zührî) der ki: Bana Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Aziz ve Celil Allah namazı Rasulullah’a (sav) başlangıçta, ikişer rekât olarak farz kıldı, sonra namaz hazarda (ikamet halinde) dörde tamamlandı, yolculuk (sefer) namazı ise ilk farz kılındığı hal üzere kaldı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21613, N000455
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ الْبَعْلَبَكِّىُّ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو عَمْرٍو يَعْنِى الأَوْزَاعِىَّ أَنَّهُ سَأَلَ الزُّهْرِىَّ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَكَّةَ قَبْلَ الْهِجْرَةِ إِلَى الْمَدِينَةِ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ الصَّلاَةَ عَلَى رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَ مَا فَرَضَهَا رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ أُتِمَّتْ فِى الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الْفَرِيضَةِ الأُولَى .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Haşim el-Ba‘lebekkî, ona da Velid şöyle demiştir: Ebu Amr el-Evzâî, Zührî’ye, Rasulullah’ın Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’deki namazına dair soru sordu. (Zührî) der ki: Bana Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Aziz ve Celil Allah namazı Rasulullah’a (sav) başlangıçta, ikişer rekât olarak farz kıldı, sonra namaz hazarda (ikamet halinde) dörde tamamlandı, yolculuk (sefer) namazı ise ilk farz kılındığı hal üzere kaldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 3, /2116
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Haşim el-Kuraşi (Muhammed b. Haşim b. Said)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21552, N000415
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُوسَى بْنِ أَعْيَنَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِى سُلَيْمَانَ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ حَدَّثَتْنِى أُمُّ هَانِئٍ أَنَّهَا دَخَلَتْ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ وَهُوَ يَغْتَسِلُ قَدْ سَتَرَتْهُ بِثَوْبٍ دُونَهُ فِى قَصْعَةٍ فِيهَا أَثَرُ الْعَجِينِ . قَالَتْ فَصَلَّى الضُّحَى فَمَا أَدْرِى كَمْ صَلَّى حِينَ قَضَى غُسْلَهُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahyâ b. Muhammed, ona Muhammed b. Musa b. A‘yen, ona babası, ona Abdülmelik b. Ebu Süleyman, ona Atâ, ona Ümmü Hâni’nin rivayet ettiğine göre o, Mekke’nin fethedildiği günü Rasulullah’ın (sav) huzuruna girmişti, o sırada (kızı Fatıma) onu bir kumaş parçası ile örtüyordu, önünde henüz hamur izleri bulunan bir leğen vardı. (Ümmü Hani) dedi ki: Kuşluk namazını kıldı ama guslünü bitirdikten sonra kaç rekât kıldığını bilemiyorum.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Güsl ve't-teyemmüm 11, /2113
Senetler:
1. Ümmü Hani Fahite bt. Ebu Talib el-Haşimiyye (Fahite bt. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Hişam b. Adbümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Süleyman Abdülmelik b. Meysera el-Fezârî (Abdülmelik b. Meysera)
4. Musa b. A'yen el-Cezeri (Musa b. A'yen)
5. Muhammed b. Musa el-Cezeri (Muhammed b. Musa b. A'yen)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Yahya el-Kelbî (Muhammed b. Yahya b. Muhammed b. Kesir)
Konular:
Gusül, Hz. Peygamber'in
Gusül, sünnete uygun
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21605, N000450
Hadis:
أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَابْنُ حَزْمٍ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى أُمَّتِى خَمْسِينَ صَلاَةً فَرَجَعْتُ بِذَلِكَ حَتَّى أَمُرَّ بِمُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ مَا فَرَضَ رَبُّكَ عَلَى أُمَّتِكَ قُلْتُ فَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسِينَ صَلاَةً . قَالَ لِى مُوسَى فَرَاجِعْ رَبَّكَ عَزَّ وَجَلَّ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ . فَرَاجَعْتُ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَوَضَعَ شَطْرَهَا فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ . فَرَاجَعْتُ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَقَالَ هِىَ خَمْسٌ وَهِىَ خَمْسُونَ لاَ يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَىَّ . فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ فَقُلْتُ قَدِ اسْتَحْيَيْتُ مِنْ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ » .
Tercemesi:
Bize Yunus b. Abdül‘alâ, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona da İbn Şihâb’ın rivayetine göre Enes b. Malik ve İbn Hazm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Aziz ve Celil Allah, ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Bu halde ben Musa’nın (as) yanından geçtim. O: Rabbin ümmetine neyi farz kıldı, dedi. Ben: Onlara elli vakit farz kıldı, dedim. Musa bana: Aziz ve Celil Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez, dedi. Bunun üzerine ben de Aziz ve Celil Rabbime müracaat ettim. Onun yarısını indirdi. Musa’nın yanına dönüp, ona haber verince, o: Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez, dedi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime müracaat ettim, O: Bu farzlar beş vakittir, ama elli demektir, benim nezdimde söz değişikliğe uğramaz, buyurdu. Musa’nın yanına döndüğümde, o: Rabbine müracaat et, (daha da azaltsın) dediyse de, ben: Artık Aziz ve Celil Rabbimden hayâ eder oldum, dedim.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2115
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21610, N000453
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ عَنِ ابْنِ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ أَنَّ عَبْدَ رَبِّهِ بْنَ سَعِيدٍ حَدَّثَهُ أَنَّ الْبُنَانِىَّ حَدَّثَهُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ الصَّلَوَاتِ فُرِضَتْ بِمَكَّةَ وَأَنَّ مَلَكَيْنِ أَتَيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَا بِهِ إِلَى زَمْزَمَ فَشَقَّا بَطْنَهُ وَأَخْرَجَا حَشْوَهُ فِى طَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ فَغَسَلاَهُ بِمَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ كَبَسَا جَوْفَهُ حِكْمَةً وَعِلْمًا .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Davud, ona İbn Vehb, ona Amr b. el-Hâris, ona Abdurabbih b. Said’in rivayet ettiğine göre el-Bünânî kendisine Enes b. Malik’ten şu rivayeti nakletmiştir: Namazlar Mekke’de farz kılındı. İki melek Rasulullah’a (sav) gelip, onu Zemzeme götürdüler. Karnını yarıp içindekileri altından bir leğene çıkarıp koydular. Onları Zemzem suyuyla yıkadıktan sonra, içini hikmet ve ilimle tıka basa doldurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 2, /2116
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Abdurabbih b. Said el-Ensari (Abdurabbih b. Said b. Kays b. Amr b. Sehl)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Süleyman b. Davud el-Mehri (Süleyman b. Davud b. Hammad b. Sa'd)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Cebrail (a.s.)'ın Peygamber (a.s.)'a öğretmesi
Namaz, Farziyeti
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276831, N000450-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَابْنُ حَزْمٍ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى أُمَّتِى خَمْسِينَ صَلاَةً فَرَجَعْتُ بِذَلِكَ حَتَّى أَمُرَّ بِمُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ مَا فَرَضَ رَبُّكَ عَلَى أُمَّتِكَ قُلْتُ فَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسِينَ صَلاَةً . قَالَ لِى مُوسَى فَرَاجِعْ رَبَّكَ عَزَّ وَجَلَّ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ . فَرَاجَعْتُ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَوَضَعَ شَطْرَهَا فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ . فَرَاجَعْتُ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَقَالَ هِىَ خَمْسٌ وَهِىَ خَمْسُونَ لاَ يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَىَّ . فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ فَقُلْتُ قَدِ اسْتَحْيَيْتُ مِنْ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ » .
Tercemesi:
Bize Yunus b. Abdül‘alâ, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona da İbn Şihâb’ın rivayetine göre Enes b. Malik ve İbn Hazm dedi ki: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Aziz ve Celil Allah, ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Bu halde ben Musa’nın (as) yanından geçtim. O: Rabbin ümmetine neyi farz kıldı, dedi. Ben: Onlara elli vakit farz kıldı, dedim. Musa bana: Aziz ve Celil Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez, dedi. Bunun üzerine ben de Aziz ve Celil Rabbime müracaat ettim. Onun yarısını indirdi. Musa’nın yanına dönüp, ona haber verince, o: Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez, dedi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime müracaat ettim, O: Bu farzlar beş vakittir, ama elli demektir, benim nezdimde söz değişikliğe uğramaz, buyurdu. Musa’nın yanına döndüğümde, o: Rabbine müracaat et, (daha da azaltsın) dediyse de, ben: Artık Aziz ve Celil Rabbimden hayâ eder oldum, dedim.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2115
Senetler:
1. Ebu Bekir b. Amr el-Ensarî (Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ عَنْ بِشْرٍ وَهُوَ ابْنُ الْمُفَضَّلِ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ "كُنْتُ أُطَيِّبُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَيَطُوفُ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ يُصْبِحُ مُحْرِمًا يَنْضَخُ طِيبًا "
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Şu'be, ona İbrahim b. Muhammed, ona babası Hz. Ayşe'nin şöyle dediğini rivayet etti:
"Rasulullah'a (sav) güzel koku sürerdim. O, hanımlarını dolaşır,sonra sabahleyin ihrama girer, o koku çevresine yayılırdı."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21571, N000431
Hadis:
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ عَنْ بِشْرٍ وَهُوَ ابْنُ الْمُفَضَّلِ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ "كُنْتُ أُطَيِّبُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَيَطُوفُ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ يُصْبِحُ مُحْرِمًا يَنْضَخُ طِيبًا "
Tercemesi:
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Şu'be, ona İbrahim b. Muhammed, ona babası Hz. Ayşe'nin şöyle dediğini rivayet etti:
"Rasulullah'a (sav) güzel koku sürerdim. O, hanımlarını dolaşır,sonra sabahleyin ihrama girer, o koku çevresine yayılırdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Güsl ve't-teyemmüm 25, /2114
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Münteşir el-Hemedanî (Muhammed b. Münteşir b. el-Ecda')
3. İbrahim b. Muhammed el-Hemdani (İbrahim b. Muhammed b. Münteşir b. Ecda')
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
6. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
Hz. Peygamber, cinsel gücü, cinsel yönü
Süslenme, Koku sürünmek
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Hişam ed-Destevâî, ona Katade, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa‘sa‘nın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Ben Kâbe'nin yakınında uyku ile uyanıklık arasında iken, üç tane adamdan biri, ortada olanı geldi. İçi hikmet ve iman ile dolu altın bir leğenin yanına götürüldüm. Adam boğazımdan karnımın alt tarafına kadar yardı. Kalbimi Zemzem suyu ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Sonra bana katırdan alçak, eşekten yüksek bir binek getirildi. Sonra Cebrail (as) ile birlikte yola koyulduk. Dünya semasına geldik, 'o kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi, 'seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona Risâlet de verildi. Merhaba ona, o hoş geldi' diye karşılık verildi. Âdem’in (as) yanından geçtim, ona selam verdim. O 'Merhaba, ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra ikinci semaya geldik, 'o kim?' denildi. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi karşılandık. Sonra Yahya ve İsa’nın yanından geçtim, onlara da selam verdim. Her ikisi de 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dediler. Sonra üçüncü semaya gelindi. 'O kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi konuşmalar geçti. Yusuf’un (as) yanından geçtim, ona selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra dördüncü semaya geldik, önceki gibi karşılandık, İdris’in (as) yanından geçtim ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra beşinci semaya geldik, yine önceki gibi karşılandık, Harun’un (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra altıncı semaya geldik, yine aynı şekilde karşılandık, arkasından Musa’nın (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi onun yanından geçip gidince ağladı. 'Neden ağlıyorsun?' diye soruldu. O 'Ey Rabbim, şu benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girecek olanlar benim ümmetimden gireceklerden daha çok ve daha üstün olacaklardır' dedi. Sonra yedinci semaya geldik, aynı şekilde karşılandık. İbrahim’in (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra el-Beytü’l-Mâmur’a yükseltildim. Cebrail’e sordum, o da 'Burası, Beytü’l-Mamur’dur. Burada her gün yetmiş bin melek namaz kılar, bu mescitten dışarı çıktıktan sonra onlardan hiçbiri bir daha geri gelmez' dedi. Sonra Sidretü’l-Münteha’ya çıkartıldım, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi, yapraklarının da fil kulakları gibi olduğunu gördüm. O ağacın dibinden dört nehir çıkıyordu, İkisi gizli, ikisi açıktı. Cebrail’e sorunca 'Gizli olan o iki nehir cennettedir, açıktan akan iki nehir ise Fırat ve Nil nehirleridir' cevabını verdi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Musa’nın yanından geçince 'Ne yaptın?' dedi. Ben 'bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. Musa 'Ben insanları senden daha iyi bilirim, ben İsrail oğulları ile çok çetin bir mücadele vererek uğraştım. Senin ümmetinin buna gücü yetmez. Rabbine geri dön ve ondan yükünü hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm ve yükümü hafifletmesini dileyince, onları kırk vakte indirdi. Sonra Musa’nın (as) yanına geri döndüm. 'Ne yaptın?' dedi, ben de 'Onları kırk vakit kıldı' dedim. Musa bana önce söylediğinin aynısını söyledi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime döndüm, bu sefer onları otuz vakte indirdi. Yine Musa’nın (as) yanından geçtim, ona durumu haber verince tekrar bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Rabbime geri döndüm. Bu sefer onları yirmi vakte, sonra on vakte, sonra beş vakte kadar indirdi. Yine Musa’ya (as) uğradığımda bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Ben 'Aziz ve Celil Rabbimin yanına geri dönmekten hayâ ederim' deyince, bana 'Ben farz kıldığımı yerine getirdim, kullarımın yükünü hafiflettim ve bir iyiliğe on misli ile karşılık veririm' diye seslenildi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21603, N000449
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ الدَّسْتَوَائِىُّ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ صَعْصَعَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بَيْنَا أَنَا عِنْدَ الْبَيْتِ بَيْنَ النَّائِمِ وَالْيَقْظَانِ إِذْ أَقْبَلَ أَحَدُ الثَّلاَثَةِ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ فَأُتِيتُ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مَلآنَ حِكْمَةً وَإِيمَانًا فَشَقَّ مِنَ النَّحْرِ إِلَى مَرَاقِّ الْبَطْنِ فَغَسَلَ الْقَلْبَ بِمَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ مُلِئَ حِكْمَةً وَإِيمَانًا ثُمَّ أُتِيتُ بِدَابَّةٍ دُونَ الْبَغْلِ وَفَوْقَ الْحِمَارِ ثُمَّ انْطَلَقْتُ مَعَ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَأَتَيْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا فَقِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ مَرْحَبًا بِهِ وَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ فَأَتَيْتُ عَلَى آدَمَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ قَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنِ ابْنٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّانِيَةَ قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يَحْيَى وَعِيسَى فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِمَا فَقَالاَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّالِثَةَ قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يُوسُفَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ قَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الرَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِدْرِيسَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الْخَامِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى هَارُونَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ قَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّادِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ ثُمَّ أَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِىٍّ . فَلَمَّا جَاوَزْتُهُ بَكَى قِيلَ مَا يُبْكِيكَ قَالَ يَا رَبِّ هَذَا الْغُلاَمُ الَّذِى بَعَثْتَهُ بَعْدِى يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِهِ الْجَنَّةَ أَكْثَرُ وَأَفْضَلُ مِمَّا يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِى . ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِبْرَاهِيمَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنِ ابْنٍ وَنَبِىٍّ . ثُمَّ رُفِعَ لِىَ الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ فَقَالَ هَذَا الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ يُصَلِّى فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ فَإِذَا خَرَجُوا مِنْهُ لَمْ يَعُودُوا فِيهِ آخِرَ مَا عَلَيْهِمْ ثُمَّ رُفِعَتْ لِى سِدْرَةُ الْمُنْتَهَى فَإِذَا نَبِقُهَا مِثْلُ قِلاَلِ هَجَرٍ وَإِذَا وَرَقُهَا مِثْلُ آذَانِ الْفِيَلَةِ وَإِذَا فِى أَصْلِهَا أَرْبَعَةُ أَنْهَارٍ نَهْرَانِ بَاطِنَانِ وَنَهْرَانِ ظَاهِرَانِ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ فَقَالَ أَمَّا الْبَاطِنَانِ فَفِى الْجَنَّةِ وَأَمَّا الظَّاهِرَانِ فَالْفُرَاتُ وَالنِّيلُ ثُمَّ فُرِضَتْ عَلَىَّ خَمْسُونَ صَلاَةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ فُرِضَتْ عَلَىَّ خَمْسُونَ صَلاَةً . قَالَ إِنِّى أَعْلَمُ بِالنَّاسِ مِنْكَ إِنِّى عَالَجْتُ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَشَدَّ الْمُعَالَجَةِ وَإِنَّ أُمَّتَكَ لَنْ يُطِيقُوا ذَلِكَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكَ فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّى فَسَأَلْتُهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنِّى فَجَعَلَهَا أَرْبَعِينَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ جَعَلَهَا أَرْبَعِينَ . فَقَالَ لِى مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَجَعَلَهَا ثَلاَثِينَ فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ لِى مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّى فَجَعَلَهَا عِشْرِينَ ثُمَّ عَشْرَةً ثُمَّ خَمْسَةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ لِى مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَقُلْتُ إِنِّى أَسْتَحِى مِنْ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ أَنْ أَرْجِعَ إِلَيْهِ فَنُودِىَ أَنْ قَدْ أَمْضَيْتُ فَرِيضَتِى وَخَفَّفْتُ عَنْ عِبَادِى وَأَجْزِى بِالْحَسَنَةِ عَشْرَ أَمْثَالِهَا » .
Tercemesi:
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Hişam ed-Destevâî, ona Katade, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa‘sa‘nın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Ben Kâbe'nin yakınında uyku ile uyanıklık arasında iken, üç tane adamdan biri, ortada olanı geldi. İçi hikmet ve iman ile dolu altın bir leğenin yanına götürüldüm. Adam boğazımdan karnımın alt tarafına kadar yardı. Kalbimi Zemzem suyu ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Sonra bana katırdan alçak, eşekten yüksek bir binek getirildi. Sonra Cebrail (as) ile birlikte yola koyulduk. Dünya semasına geldik, 'o kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi, 'seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona Risâlet de verildi. Merhaba ona, o hoş geldi' diye karşılık verildi. Âdem’in (as) yanından geçtim, ona selam verdim. O 'Merhaba, ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra ikinci semaya geldik, 'o kim?' denildi. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi karşılandık. Sonra Yahya ve İsa’nın yanından geçtim, onlara da selam verdim. Her ikisi de 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dediler. Sonra üçüncü semaya gelindi. 'O kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi konuşmalar geçti. Yusuf’un (as) yanından geçtim, ona selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra dördüncü semaya geldik, önceki gibi karşılandık, İdris’in (as) yanından geçtim ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra beşinci semaya geldik, yine önceki gibi karşılandık, Harun’un (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra altıncı semaya geldik, yine aynı şekilde karşılandık, arkasından Musa’nın (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi onun yanından geçip gidince ağladı. 'Neden ağlıyorsun?' diye soruldu. O 'Ey Rabbim, şu benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girecek olanlar benim ümmetimden gireceklerden daha çok ve daha üstün olacaklardır' dedi. Sonra yedinci semaya geldik, aynı şekilde karşılandık. İbrahim’in (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra el-Beytü’l-Mâmur’a yükseltildim. Cebrail’e sordum, o da 'Burası, Beytü’l-Mamur’dur. Burada her gün yetmiş bin melek namaz kılar, bu mescitten dışarı çıktıktan sonra onlardan hiçbiri bir daha geri gelmez' dedi. Sonra Sidretü’l-Münteha’ya çıkartıldım, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi, yapraklarının da fil kulakları gibi olduğunu gördüm. O ağacın dibinden dört nehir çıkıyordu, İkisi gizli, ikisi açıktı. Cebrail’e sorunca 'Gizli olan o iki nehir cennettedir, açıktan akan iki nehir ise Fırat ve Nil nehirleridir' cevabını verdi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Musa’nın yanından geçince 'Ne yaptın?' dedi. Ben 'bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. Musa 'Ben insanları senden daha iyi bilirim, ben İsrail oğulları ile çok çetin bir mücadele vererek uğraştım. Senin ümmetinin buna gücü yetmez. Rabbine geri dön ve ondan yükünü hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm ve yükümü hafifletmesini dileyince, onları kırk vakte indirdi. Sonra Musa’nın (as) yanına geri döndüm. 'Ne yaptın?' dedi, ben de 'Onları kırk vakit kıldı' dedim. Musa bana önce söylediğinin aynısını söyledi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime döndüm, bu sefer onları otuz vakte indirdi. Yine Musa’nın (as) yanından geçtim, ona durumu haber verince tekrar bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Rabbime geri döndüm. Bu sefer onları yirmi vakte, sonra on vakte, sonra beş vakte kadar indirdi. Yine Musa’ya (as) uğradığımda bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Ben 'Aziz ve Celil Rabbimin yanına geri dönmekten hayâ ederim' deyince, bana 'Ben farz kıldığımı yerine getirdim, kullarımın yükünü hafiflettim ve bir iyiliğe on misli ile karşılık veririm' diye seslenildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2115
Senetler:
1. Malik b. Sa'sa'a el-Mâzinî (Malik b. Sa'sa'a b. Vehb)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Mirac, İsra
Namaz, Farziyeti
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yahya b. Âdem, ona Malik b. Miğvel, ona Zübeyir b. Adî, ona Talha b. Musarrif, ona Murre, ona da Abdullah şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) İsra gecesi Sitretü’l-Münteha’ya kadar götürüldü. Sitretü’l-Münteha altıncı semada olup, onun altından yukarıya yükseltilenler en son oraya gelir. Yukarısından indirilenlerde de oraya varır ve oradan alınır. (Yüce Allah) “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu” (Necm, 16) buyurmaktadır. (Ravi) der ki: Bunlar (Sidreyi bürüyenler) altın kelebeklerdir. Burada, Hz. Peygamber'e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara suresinin son ayetleri ve ümmetinden olup Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağı müjdesi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21608, N000452
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ مِغْوَلٍ عَنِ الزُّبَيْرِ بْنِ عَدِىٍّ عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ عَنْ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ لَمَّا أُسْرِىَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم انْتُهِىَ بِهِ إِلَى سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى وَهِىَ فِى السَّمَاءِ السَّادِسَةِ وَإِلَيْهَا يَنْتَهِى مَا عُرِجَ بِهِ مِنْ تَحْتِهَا وَإِلَيْهَا يَنْتَهِى مَا أُهْبِطَ بِهِ مِنْ فَوْقِهَا حَتَّى يُقْبَضَ مِنْهَا قَالَ ( إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى ) قَالَ فَرَاشٌ مِنْ ذَهَبٍ فَأُعْطِىَ ثَلاَثًا الصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ وَخَوَاتِيمُ سُورَةِ الْبَقَرَةِ وَيُغْفَرُ لِمَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِهِ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا الْمُقْحِمَاتُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yahya b. Âdem, ona Malik b. Miğvel, ona Zübeyir b. Adî, ona Talha b. Musarrif, ona Murre, ona da Abdullah şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) İsra gecesi Sitretü’l-Münteha’ya kadar götürüldü. Sitretü’l-Münteha altıncı semada olup, onun altından yukarıya yükseltilenler en son oraya gelir. Yukarısından indirilenlerde de oraya varır ve oradan alınır. (Yüce Allah) “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu” (Necm, 16) buyurmaktadır. (Ravi) der ki: Bunlar (Sidreyi bürüyenler) altın kelebeklerdir. Burada, Hz. Peygamber'e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara suresinin son ayetleri ve ümmetinden olup Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağı müjdesi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2116
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu İsmail Mürra et-Tayyib (Mürra b. Şurahil)
3. Ebu Muhammed Talha b. Musarrif el-İyâmî (Talha b. Musarrif b. Amr b. Ka'b b. Cuhdüb)
4. Ebu Abdullah Zübeyr b. Adi el-Hemdanî (Zübeyr b. Adî)
5. Malik b. Miğvel el-Becelî (Malik b. Miğvel b. Asım Malik)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
7. Ahmed b. Süleyman er-Ruhâvî (Ahmed b. Süleyman b. Abdülmelik b. Ebu Şeybe b. Yezid b. Lâî)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Mirac, İsra
Mirac, Sidretu'l-münteha
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21607, N000451
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ هِشَامٍ قَالَ حَدَّثَنَا مَخْلَدٌ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ أَبِى مَالِكٍ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أُتِيتُ بِدَابَّةٍ فَوْقَ الْحِمَارِ وَدُونَ الْبَغْلِ خَطْوُهَا عِنْدَ مُنْتَهَى طَرْفِهَا فَرَكِبْتُ وَمَعِى جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَسِرْتُ فَقَالَ انْزِلْ فَصَلِّ . فَفَعَلْتُ فَقَالَ أَتَدْرِى أَيْنَ صَلَّيْتَ صَلَّيْتَ بِطَيْبَةَ وَإِلَيْهَا الْمُهَاجَرُ ثُمَّ قَالَ انْزِلْ فَصَلِّ . فَصَلَّيْتُ فَقَالَ أَتَدْرِى أَيْنَ صَلَّيْتَ صَلَّيْتَ بِطُورِ سَيْنَاءَ حَيْثُ كَلَّمَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ قَالَ انْزِلْ فَصَلِّ . فَنَزَلْتُ فَصَلَّيْتُ فَقَالَ أَتَدْرِى أَيْنَ صَلَّيْتَ صَلَّيْتَ بِبَيْتِ لَحْمٍ حَيْثُ وُلِدَ عِيسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ . ثُمَّ دَخَلْتُ بَيْتَ الْمَقْدِسِ فَجُمِعَ لِىَ الأَنْبِيَاءُ عَلَيْهِمُ السَّلاَمُ فَقَدَّمَنِى جِبْرِيلُ حَتَّى أَمَمْتُهُمْ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَإِذَا فِيهَا آدَمُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الثَّانِيَةِ فَإِذَا فِيهَا ابْنَا الْخَالَةِ عِيسَى وَيَحْيَى عَلَيْهِمَا السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الثَّالِثَةِ فَإِذَا فِيهَا يُوسُفُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الرَّابِعَةِ فَإِذَا فِيهَا هَارُونُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الْخَامِسَةِ فَإِذَا فِيهَا إِدْرِيسُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ السَّادِسَةِ فَإِذَا فِيهَا مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ السَّابِعَةِ فَإِذَا فِيهَا إِبْرَاهِيمُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ثُمَّ صُعِدَ بِى فَوْقَ سَبْعِ سَمَوَاتٍ فَأَتَيْنَا سِدْرَةَ الْمُنْتَهَى فَغَشِيَتْنِى ضَبَابَةٌ فَخَرَرْتُ سَاجِدًا فَقِيلَ لِى إِنِّى يَوْمَ خَلَقْتُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ فَرَضْتُ عَلَيْكَ وَعَلَى أُمَّتِكَ خَمْسِينَ صَلاَةً فَقُمْ بِهَا أَنْتَ وَأُمَّتُكَ . فَرَجَعْتُ إِلَى إِبْرَاهِيمَ فَلَمْ يَسْأَلْنِى عَنْ شَىْءٍ ثُمَّ أَتَيْتُ عَلَى مُوسَى فَقَالَ كَمْ فَرَضَ اللَّهُ عَلَيْكَ وَعَلَى أُمَّتِكَ قُلْتُ خَمْسِينَ صَلاَةً . قَالَ فَإِنَّكَ لاَ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَقُومَ بِهَا أَنْتَ وَلاَ أُمَّتُكَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ التَّخْفِيفَ . فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّى فَخَفَّفَ عَنِّى عَشْرًا ثُمَّ أَتَيْتُ مُوسَى فَأَمَرَنِى بِالرُّجُوعِ فَرَجَعْتُ فَخَفَّفَ عَنِّى عَشْرًا ثُمَّ رُدَّتْ إِلَى خَمْسِ صَلَوَاتٍ . قَالَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ التَّخْفِيفَ فَإِنَّهُ فَرَضَ عَلَى بَنِى إِسْرَائِيلَ صَلاَتَيْنِ فَمَا قَامُوا بِهِمَا . فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ فَسَأَلْتُهُ التَّخْفِيفَ فَقَالَ إِنِّى يَوْمَ خَلَقْتُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ فَرَضْتُ عَلَيْكَ وَعَلَى أُمَّتِكَ خَمْسِينَ صَلاَةً فَخَمْسٌ بِخَمْسِينَ فَقُمْ بِهَا أَنْتَ وَأُمَّتُكَ . فَعَرَفْتُ أَنَّهَا مِنَ اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى صِرَّى فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ ارْجِعْ فَعَرَفْتُ أَنَّهَا مِنَ اللَّهِ صِرَّى - أَىْ حَتْمٌ - فَلَمْ أَرْجِعْ .
Tercemesi:
Bize Amr b. Hişam, ona Mahled, ona Said b. Abdülaziz, ona Yezid b. Ebu Malik, ona da Enes b. Malik’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bana eşekten yüksek, katırdan alçak, adımını gözünün gördüğü son yere atan bir binek getirildi. Beraberimde Cebrail (a.s) olduğu halde bindim ve yola koyuldum. Bana: İn ve namaz kıl, dedi. Ben de onun dediğini yaptım, sonra: Nerede namaz kıldığını biliyor musun? Sen Taybe’de namaz kıldın ve hicret edeceğin yer burasıdır, dedi. Daha sonra tekrar, in ve namaz kıl, dedi, ben de inip namaz kıldım. Nerede namaz kıldığını biliyor musun? Sen Tur-i Sina’da Aziz ve Celil Allah’ın Musa (a.s) ile konuştuğu yerde namaz kıldın, dedi. Sonra bir daha, in namaz kıl, dedi. Ben de inip namaz kıldım. Nerede namaz kıldığını biliyor musun? dedi. Sen İsa’nın (a.s) doğduğu yer olan Beyt Lahim’de namaz kıldın. Sonra Beytü’l Maktis’e girdim. Nebiler (selam onlara) benim için bir araya getirilmiş idi. Cebrail beni öne geçirdi, ben de onlara imam oldum. Sonra dünya semasına yükseltildim, orada Âdem’i (a.s) gördüm. Sonra ikinci semaya çıkarıldım, orada Yusuf’u (a.s) gördüm. Sonra dördüncü semaya yükseltildim, orada Harun’u (a.s) vardı. Sonra beşinci semaya çıkarıldım, orada İdris’i (a.s) gördüm. Sonra altıncı semaya çıkarıldım, orada da Musa’yı (a.s) gördüm. Sonra yedinci semaya çıkarıldım, orada İbrahim’i (a.s) gördüm. Sonra yedi semanın üzerine de çıkarıldım. Sitretü’l-Münteha’ya vardık, etrafımı bir sis bürüdü, secdeye kapanıverdim, bana: “Ben gökleri ve yeri yarattığım gün, sana ve ümmetine elli vakit namaz farz kıldım, sen de ümmetin de onu gereğince yerine getirin” buyurdu. İbrahim’in yanına döndüğümde bana herhangi bir şey sormadı. Sonra Musa’nın yanına gelince, Allah sana ve ümmetine kaç vakit farz namaz kıldı, dedi. Ben, elli vakit namaz, dedim. O: Ne sen, ne senin ümmetin bunu yerine getiremezsiniz, onun için Rabbine geri dön ondan hafifletmesini dile, dedi. Ben de Rabbime döndüm, benden on vakit (kaldırarak) hafifletti. Sonra Musa’nın yanına geldim, bana geri dönmemi söyledi, ben de geri döndüm, üzerimden on vakit daha hafifletti. Sonra bunlar beş vakit namaza kadar indirildi. Yine Musa bana: Rabbine dön de, hafifletmesini dile, çünkü O, İsrail oğullarına iki vakit farz kılmış olduğu halde, bu iki vakti gereği gibi yerine getiremediler, dedi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime döndüm, ondan hafifletmesini diledim, O: “Şüphesiz ben gökleri ve yeri yarattığım gün sana ve ümmetine elli vakit namaz farz kıldım. Beş vakit elli vakit gibidir. Sen de, ümmetin de bunu gereğince yerine getir” buyurdu. Böylelikle bunun, şanı yüce ve mübarek Allah’ın kesinleştirilmiş bir hükmü olduğunu anladım. Musa’nın (a.s) yanına döndüm. O: geri dön, dedi. Ama ben bunun Allah tarafından kesin ve vazgeçilmez olarak tespit edilmiş olduğunu bildiğim için geri dönmedim.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2115
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Yezid b. Ebu Malik el-Hemdânî (Yezid b. Abdurrahman b. Hânî)
3. Said b. Abdülaziz et-Tennuhi (Said b. Abdülaziz b. Ebu Yahya)
4. Ebu Yahya Mahled b. Yezid el-Harranî (Mahled b. Yezid)
5. Ebu Ümeyye Amr b. Hişam el-Cezeri (Amr b. Hişam b. Büzeyn)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Mirac, İsra
Namaz, Farziyeti
Siyer, Hicret Medine'ye