10265 Kayıt Bulundu.
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye tahdis etti ifadesini kullanmıştır-, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona Ebu Hureyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve Ey Allah'ın Rasulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım dediler. Rasulullah (sav); "bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip Ey Allah'ın Rasulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir dedi. Rasulullah (sav); "evet, bunu yapalım" buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi. Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav); "bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiçbir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav); "şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Rasuluyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bize Sehl b. Osman ve Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, onlara Ebu Muaviye -Ebu Küreyb 'bize Ebu Muaviye tahdis etti' ifadesini kullanmıştır-, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre veya Ebu Said -A'meş burada şüphe etmiştir- şöyle söylemiştir: Tebük savaşı sırasında insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar ve 'Ey Allah'ın Resulü! İzin verirseniz develerimizi boğazlayalım, hem etlerini yiyelim hem yağlarını kullanalım' dediler. Rasulullah (sav) "Bunu yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip 'Ey Allah'ın Resulü! Eğer bunu yaparsan bineklerimiz azalır. Siz onların kalan azıklarını toplayın ve Allah'a bereket vermesi için dua edin. Umulur ki Allah bu azıklara bereket verir.' dedi. Rasulullah (sav) "Evet, bunu yapalım, buyurdu ve bir yaygı getirilmesini emretti. Yaygıyı serdi ardından kalan azıkların getirilmesini istedi." Ravi şöyle demiştir: Bazısı bir avuç mısır, bazısı bir avuç hurma, bazısı bir parça ekmek getirdi. Sonunda yaygının üzerinde az bir şey toplandı. Rasulullah (sav), "Bu toplanan yemeklerin üzerine bereketli olması için dua etti. Sonra kaplarınıza yemekten alın" buyurdu. Kaplara yemekten koydular. İçine yemek konmayan hiç bir kap kalmadı. Doyana kadar yediler. Hatta biraz yemek arttı. Rasulullah (sav), "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer bir kul şüphe etmeden bu iki şehadetle Allah'a kavuşursa cennete girmesine engel olunmaz."
Bana Amr en-Nakıd ve Ebu Bekir b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. -Lafız Abd'e aittir-. Onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih b. Keysan, ona Haris, ona Cafer b. Abdullah b. el-Hakem, ona Abdurrahman b. Misver, ona Ebu Râfi, ona Abdullah b. Mesud'un naklettiğine ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın benden önce bir kavme gönderdiği bütün peygamberlerin sünnetine uyan, emirlerini yerine getiren havarileri ve sahabileri olmuştur. Onlardan sonra bazı insanlar türemiş ve onların yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyleri yapmaya başlamışlardır. Kim bu kişilere karşı eliyle mücadele ederse mümindir. Diliyle mücadele ederse mümindir. Kalbiyle mücadele ederse mümindir. Bundan sonra (kim kalbiyle de olsa bu mücadeleyi yapmaz ve duruma rıza gösterirse) onun imanı hardal tanesi kadar kalır." [Ebu Râfi şöyle demiştir: Ben bunu Abdullah b. Ömer'e naklettim. Ama o bunu kabul etmedi. İbn Mesud geldi ve Kanât vadisinde konakladı. Abdulllah b. Ömer (ra) onu ziyarete giderken beni de yanına aldı. Onunla gittim. İbn Mesud'un yanına oturunca ona bu hadisi sordum. İbn Ömer'e aktardığım şekilde hadisi bana rivayet etti.] [Salih, bu hadisin benzer şekilde Ebu Râfi'den de rivayet edildiğini söylemiştir.]
Bize Yahya b. Yahya et-Temimi ve Yahya b. Eyyüb ve Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onların hepsine İsmail b. Cafer rivayet etmiştir. Bize Yahya b. Yahya, ona İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dinar, ona İbn Ömer'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim (mümin) kardeşine kafir derse, bu söz mutlaka o iki kişiden birisine döner. Eğer o kimse söylediği gibi kafir ise söz yerini bulmuş olur. Ama böyle değilse o söz kendisine döner."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Hâlid el-Ahmer; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona Yezid b. Hârun, onlara Ebu Mâlik, ona da babası (Târık b. Eşyem), Hz. Peygamber'in (sav), "Allah'ı bir kabul eden" buyurduğunu nakledip önceki hadise benzer bir rivayette bulunmuştur.
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşar rivayet etti. İbnü'l-Müsennâ'ya Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ebu Hasîn ve el-Eş'as b. Süleym, o ikisine el-Esved b. Hilal, ona Muaz b. Cebel'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) "Ey Muâz! Allah'ın kullar üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?" dedi. Muaz, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir.' diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'a kulluk etmeleri ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu ve "Peki, bunu yaptıkları zaman onların Allah üzerindeki hakkı nedir?" dedi. O da "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Onlara azap etmemesi" buyurdu.
Bana Amr en-Nâkıd ve Ebu Bekir b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. -Lafız Abd'e aittir- Onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih b. Keysân, ona Haris, ona Cafer b. Abdullah b. el-Hakem, ona Abdurrahman b. Misver, ona Ebu Râfi, ona Abdullah b. Mesud'un naklettiğine ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın benden önce bir kavme gönderdiği bütün peygamberlerin sünnetine uyan, emirlerini yerine getiren havarileri ve sahabileri olmuştur. Onlardan sonra bazı insanlar türemiş ve onların yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyleri yapmaya başlamışlardır. Kim bu kişilere karşı eliyle mücadele ederse mümindir. Diliyle mücadele ederse mümindir. Kalbiyle mücadele ederse mümindir. Bundan sonra (kim kalbiyle de olsa bu mücadeleyi yapmaz ve duruma rıza gösterirse) onun imanı hardal tanesi kadar kalır." Ebu Râfi şöyle demiştir: [Ben bu rivayeti Abdullah b. Ömer'e naklettim. Ama o bunu kabul etmedi. Derken İbn Mesud geldi ve Kanât vadisinde konakladı. Abdullah b. Ömer onu ziyarete giderken beni de yanına aldı. Onunla birlikte gittim. İbn Mesud'un yanına oturunca ona bu hadisi sordum. İbn Ömer'e naklettiğim şekilde hadisi bana rivayet etti.] Salih, bu hadisin benzer şekilde Ebu Râfi'den de rivayet edildiğini söylemiştir.
Bana Amr en-Nâkıd ve Ebu Bekir b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. -Lafız Abd'e aittir-. Onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih b. Keysân, ona Haris, ona Cafer b. Abdullah b. el-Hakem, ona Abdurrahman b. Misver, ona Ebu Râfi, ona Abdullah b. Mesud (ra) naklettiğine ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın benden önce bir kavme gönderdiği bütün peygamberlerin sünnetine uyan, emirlerini yerine getiren havarileri ve sahabileri olmuştur. Onlardan sonra bazı insanlar türemiş ve onların yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyleri yapmaya başlamışlardır. Kim bu kişilere karşı eliyle mücadele ederse mümindir. Diliyle mücadele ederse mümindir. Kalbiyle mücadele ederse mümindir. Bundan sonra (kim kalbiyle de olsa bu mücadeleyi yapmaz ve duruma rıza gösterirse) onun imanı hardal tanesi kadar kalır." Ebu Râfi şöyle demiştir: [Ben bu rivayeti Abdullah b. Ömer'e naklettim. Ama o bunu kabul etmedi. Derken İbn Mesud geldi ve Kanât vadisinde konakladı. Abdullah b. Ömer onu ziyarete giderken beni de yanına aldı. Onunla birlikte gittim. İbn Mesud'un yanına oturunca ona bu hadisi sordum. İbn Ömer'e naklettiğim şekilde hadisi bana rivayet etti.] Salih, bu hadisin benzer şekilde Ebu Râfi'den de rivayet edildiğini söylemiştir.