5574 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ali b. Muhammed, onlara Vekî’, ona Yahya b. Ebî Hayye Ebû Cenâb el-Kelbî, ona babası, ona da İbn Ömer (ra.), Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Ne hastalığın kendiliğinden sirâyeti, ne kuşlarda uğursuzluk ve ne de ne baykuş sesinde uğursuzluk vardır!” Bir bedevî kalkıp kendisine; “- Ey Allah’ın rasûlü, uyuz olan bir devenin sürünün tümünü uyuz ettiğine ne dersin?” Hz. Peygamber cevaben; “- O kaderdir. Peki, ilk deveye uyuz hastalığını kim bulaştırdı?” buyurdu.
Açıklama: Elbani ذَلِكُمُ الْقَدَرُ ifadesi dışındaki kısmın sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. el-Müsennâ, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik (ra.) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Hiç biriniz kendisi için istediğini kardeşi için –yahut komşusu için dedi- istemedikçe (kâmil) mü’min olmaz.”
Bize Ali b. Muhammed, ona Yahya b. İsa el-Cerrâr, ona Abdul’a’lâ b. Ebî’l-Müsâvir, ona eş-Şa’bî şöyle demiştir: Adiy bin Hâtim Kûfe’ye geldiği zaman Kûfe fukahasından bir grupla yanına vardık ve ona, bize Rasûlullah’dan (sav.) işittiğin hadislerden bahset, dedik. O da, bir gün Rasûlullah’ın (sav) yanına gitmiştim de bana; “- Ya Adiy, Müslüman ol, kurtul!” demişti. Ben; “- İslâm nedir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “- İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim de Allah’ın rasûlü olduğuma şehadet etmen, hayrı ve şerri, tatlısı ve acısı da dahil olmak üzere bütün kaderlere iman etmendir.”
Bize Hişâm b. Ammâr, ona Atâ b. Müslim el-Haffâf, ona el-A’neş, ona Mücahid, ona da Sürâka bin Cu’şum (ra.) rivayet etmiştir: Ben Hz. Peyamber’e (sav ) dedim ki: “- Ey Allah’ın rasûlü; Amel, kaderleri çizen kalemin yazıp kuruduğu mukadderat cümlesinden midir yoksa insanın istikbalde takınacağı tavra göre tahakkuk eden şey midir?” Rasûlullah (sav.) şöyle cevap verdi: “- Aksine amel, kaderi çizen kalemin yazıp kuruduğu mukadderat cümlesindendir. Herkese, ne için yaratıldı ise kendisine o kolaylaştırılır.”
Bize Muhammed b. Beşşâr ile Muhammed b. el-Müsennâ, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Katâde, ona da Enes bin Mâlik (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğu rivayet emiştir: "Sizden biri kendisi için istediği şeyi din kardeşi için –veya komşusu için - istemedikçe (kâmil) mü’min olamaz."
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Abdullah b. Ömer, ona da Ömer b. Hattab şöyle demiştir: "Biz Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyorduk. Yanımıza elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuktan iz görülmeyen ve bizden de kendisini kimsenin tanımadığı bir adam geldi. Rasulullah'ın yanına oturdu, dizlerini dizlerine dayadı, ellerini O'nun (sav) dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! İslam nedir' dedi. Rasulullah 'Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak, Kabe'yi haccetmektir' buyurdu. Ömer der ki: Adam 'Doğru söyledin' dedi. O'nun böyle soru sorup sonra da doğrulamasını yadırgadık. Sonra 'Ey Muhammed! İman nedir?' dedi. Rasulullah (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, hayrı ve şerriyle kadere iman etmektir' buyurdu. Ömer şöyle der ki: Adam 'Doğru söyledin' dedi. O'nun böyle soru sorup sonra da doğrulamasını yadırgadık. Sonra 'Ey Muhammed! İhsan nedir?' dedi. Rasulullah 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmektir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. Sonra 'Kıyamet ne zaman kopacak?' deyince Rasulullah (sav) 'Bu konuda soru sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir' buyurdu. Adam 'O halde kıyametin alametleri nelerdir?' dedi. Rasulullah (sav) 'Cariyenin efendisini doğurması [-Veki' bunun. Arap olmayan kadının Arap çocuk doğurması, anlamına geldiğini söyledi-] ve yalın ayak, baldırı çıplak, ihtiyaç sahibi koyun çobanlarını, binalar yapmada yarışır halde görmendir' buyurdu. Ömer şöyle devam etti: Üç gün sonra Rasulullah (sav) bana rastladı ve 'O adamın kim olduğunu biliyor musun?' buyurdu. Ben de 'Allah ve Rasulü en iyi bilendir' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'O, Cebrail'di. Size dininizin esaslarını öğretmeye geldi' buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona İsmail b. Uleyye, ona Ebu Hayyân, ona da Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Bir gün Rasulullah (sav) insanların arasında iken Bir adam O’na gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İman, Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Allah’a kavuşmaya inanman, bir de son dirilmeye inanmandır' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İslam nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İslam; Allah’a ibadet etmen, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaman, farz namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İhsan nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İhsan; Allah’a onu görüyorsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmesen de şüphesiz O, seni görür' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır' diye sordu. Rasulullah (sav) 'Bu hususta sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Lakin ben sana kıyametin alametlerinden haber vereyim: Cariye, kendi efendisini doğurduğu zaman işte kıyametin alametlerinden birisi budur. Koyun çobanları yüksek bina yapmakta birbirleri ile yarıştığı zaman, işte bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyametin kopma zamanı Allah’tan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir' buyurdu, sonra 'Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.' [Lokman, 31/34] ayetini okudu"
Bize Ali b. Muhammed, ona dayısı Yahya, ona el-A’meş, ona Cabir b. Ebî’l-Ca’d, ona da Cabir (ra.) şöyle rivâyet etti: Ensar’dan biri Rasûlullah’a (sav.) geldi ve; “- Ey Allah’ın rasûlü, benim bir cariyem var ve ben ondan azil yapıyorum. Ne buyurursun?” diye sordu. Hz. Peygamber; “- Cariyen için takdir edilmiş olan şey (çocuk) mutlaka kendisine gelecektir” buyurdu. Bir süre sonra adam tekrar geldi ve; “- O cariyem hâmile kaldı” dedi. Bunun üzerine Raesûlullah (sav.); “- Her nefis için takdir edilmiş olan şey mutlaka olur” buyurdu.