4875 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Musa el-Fezarî, ona Şerik, ona Ebu İshak, ona da Hâris'in rivayet ettiğine göre Ali b. Ebu Talib şöyle demiştir: Bayram namazına yürüyerek gitmek ve gitmeden önce bir şeyler yemek sünnettir. Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen bir hadistir. İlim ehlinin birçoğuna göre uygulama bu hadise göredir. Onlar kişinin bayram namazına yürüyerek gitmesini ve ramazan bayramı namazına gitmeden önce bir şeyler yemesini müstehab sayarlar. Ebu İsa dedi ki: Bir mazereti olmadıkça binek üstünde gitmemek müstehabdır.
Bize Muhammed b. Sehl b. Asker el-Bağdâdî ve İbrahim b. Yakub, onlara Ali b. Ayyâş el-Hımsî, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ezanı işittiğinde kim ''Allâhumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âtî muhammedeni'l-vesîle ve'l-fazile, veb'ashu makâmen mahmûden ellezî vaadteh' (Allahım, ey bu tam davetin ve vakti giren namazın Rabbi! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver ve O'nu, kendisine vadettiğin makam-ı mahmûda ulaştır) derse, kıyamet gününde şefaat ona helal olur." Ebu İsa şöyle demiştir: Câbir hadisi, Muhammed b. Münkedir'in rivayeti ile sahih-hasen-garîb bir hadis olup onu, sadece Şuayb b. Ebu Hamza'nın Muhammed b. Münkedir'den rivayeti ile biliyoruz. Ebu Hamza'nın ismi ise Dînâr'dır.
Açıklama: Hadisin açıklamasında geçen sahih-hasen-garîb terimleri Tirmizî'nin kullandığı hadis usulü kavramlarıdır. Tirmizî hadisleri değerlendirirken zaman zaman “hasen-sahih”, “hasen-garîb”, “sahih-hasen-garîb” şeklinde ikili ya da üçlü ifadeler kullanır. Kendisi tarafından açıkça belirtilmediği için bu terimlerin anlamları hakkında farklı yorumlar yapılmıştır. (İsmail L. Çakan, "el-Câmiu’s-Sahîh" Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, 7:129-132). Tirmizî’nin hasen hadis kavramı ile ilgili bilgiler için Suyûtî’nin Tedrîbu’r-râvî’sine bakılabilir.(Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, Lübnan 1417/1996, 1:76-89)
Açıklama: Hadisteki ''ضَامِنٌ'' ve ''مُؤْتَمَنٌ'' kelimelerinin tercümedeki gibi anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, I, 523)