وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى

Battığı zaman yıldıza andolsun ki;

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/1, /

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى

Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/2, /

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى

O, arzusuna göre de konuşmaz.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/3, /

عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى

Çünkü onu güçlü kuvvetli biri (Cebrail) öğretti.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/5, /

ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى

Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu:

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/6, /

وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى

Kendisi en yüksek ufukta iken.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/7, /

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى

Sonra (Muhammed'e) yaklaştı,(yere doğru)sarktı.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/8, /

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى

O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/9, /

مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/11, /

أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Necm 53/12, /