وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ رَجُلٍ مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى أَنْ تُسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةُ لِغَائِطٍ أَوْ بَوْلٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35317, MU000459
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ رَجُلٍ مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى أَنْ تُسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةُ لِغَائِطٍ أَوْ بَوْلٍ .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik b. Enes [İmam Malik], ona Nafi' (Mevla İbn Ömer), ona da ensardan bir adamın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav), büyük ve küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmeyi yasaklamıştır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kıble 459, 1/65
Senetler:
1. Racül Mine'l-Ensar (Racül Mine'l-Ensar)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
Konular:
Tuvalet, Kıble, Beyt-i Makdis, kıbleye yönelerek ihtiyaç gidermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35319, MU000461
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَى بُصَاقًا فِى جِدَارِ الْقِبْلَةِ فَحَكَّهُ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ فَقَالَ إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ يُصَلِّى فَلاَ يَبْصُقْ قِبَلَ وَجْهِهِ فَإِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى قِبَلَ وَجْهِهِ إِذَا صَلَّى.
Tercemesi:
Bana Yaya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes) [İmam Malik], ona Nafi' (Mevlâ İbn Ömer), ona da Abdullah b. Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) kıble duvarında bir tükürük gördü. Hemen onu kazıdı. Sonra da insanlara döndü ve şöyle buyurdu: 'İçinizden biri namaz kıldığı vakit yüzünün baktığı tarafa doğru tükürmesin. Zira kişi namaz kıldığı vakit Allah tebâreke ve teâlâ, onun yüzünün baktığı taraftadır [demektir]."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kıble 461, 1/66
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
Konular:
Tuvalet, Kıble, Beyt-i Makdis, kıbleye yönelerek ihtiyaç gidermek
Bana Yahya, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Âişe şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) insanlara namaz kıldırdı. Namaza durunca, uzunca kıyam yaptıktan sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzattı sonra kalktı. Bu kalkışından sonraki kıyamı da uzun sürdü ama birinci kıyamdan daha kısa idi, sonra rükûa vardı ve uzunca rükûda kalmakla birlikte birinci rükûdan daha kısa sürdü, sonra rükûdan kalkıp secdeye vardı, sonra da son rekâtta da aynısını yaptıktan sonra namazı bitirdi. Güneşin tutulması da açılmış idi. İnsanlara bir hutbe vererek Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu:
"Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü için de, hayatı için de tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde Allah’a dua edin, tekbir getirin, çokça sadaka verin." Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Muhammed ümmeti! Vallahi! Allah’tan daha kıskanç (gayret sahibi) kimse yoktur ve O erkek veya kadın hiç bir kulunun zina etmesine razı olmaz. Ey Muhammed ümmeti, vallahi bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35306, MU000448
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهَا قَالَتْ خَسَفَتِ الشَّمْسُ فِى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالنَّاسِ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ قَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ فَعَلَ فِى الرَّكْعَةِ الآخِرَةِ مِثْلَ ذَلِكَ ثُمَّ انْصَرَفَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ لاَ يَخْسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمْ ذَلِكَ فَادْعُوا اللَّهَ وَكَبِّرُوا وَتَصَدَّقُوا ثُمَّ قَالَ يَا أُمَّةَ مُحَمَّدٍ وَاللَّهِ مَا مِنْ أَحَدٍ أَغْيَرَ مِنَ اللَّهِ أَنْ يَزْنِىَ عَبْدُهُ أَوْ تَزْنِىَ أَمَتُهُ يَا أُمَّةَ مُحَمَّدٍ وَاللَّهِ لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Âişe şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) insanlara namaz kıldırdı. Namaza durunca, uzunca kıyam yaptıktan sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzattı sonra kalktı. Bu kalkışından sonraki kıyamı da uzun sürdü ama birinci kıyamdan daha kısa idi, sonra rükûa vardı ve uzunca rükûda kalmakla birlikte birinci rükûdan daha kısa sürdü, sonra rükûdan kalkıp secdeye vardı, sonra da son rekâtta da aynısını yaptıktan sonra namazı bitirdi. Güneşin tutulması da açılmış idi. İnsanlara bir hutbe vererek Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu:
"Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü için de, hayatı için de tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde Allah’a dua edin, tekbir getirin, çokça sadaka verin." Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Muhammed ümmeti! Vallahi! Allah’tan daha kıskanç (gayret sahibi) kimse yoktur ve O erkek veya kadın hiç bir kulunun zina etmesine razı olmaz. Ey Muhammed ümmeti, vallahi bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 448, 1/62
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı
Yardımseverlik, yardımlaşma
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا اسْتَسْقَى قَالَ اللَّهُمَّ اسْقِ عِبَادَكَ وَبَهِيمَتَكَ وَانْشُرْ رَحْمَتَكَ وَأَحْىِ بَلَدَكَ الْمَيِّتَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35311, MU000453
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا اسْتَسْقَى قَالَ اللَّهُمَّ اسْقِ عِبَادَكَ وَبَهِيمَتَكَ وَانْشُرْ رَحْمَتَكَ وَأَحْىِ بَلَدَكَ الْمَيِّتَ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Yahya b. Said, ona Amr b. Şuayb’ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) yağmur duasına çıktığı zaman: “Allahım, kullarına, yarattığın hayvanlara yağmur ver, rahmetini yay ve ölmüş topraklarını dirilt” diye dua ederdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 453, 1/64
Senetler:
1. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
2. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
Konular:
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ يَهُودِيَّةً جَاءَتْ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . فَسَأَلَتْ عَائِشَةُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَيُعَذَّبُ النَّاسُ فِى قُبُورِهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ ذَلِكَ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ فَرَجَعَ ضُحًى فَمَرَّ بَيْنَ ظَهْرَانَىِ الْحُجَرِ ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ أَمَرَهُمْ أَنْ يَتَعَوَّذُوا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35308, MU000450
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ يَهُودِيَّةً جَاءَتْ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . فَسَأَلَتْ عَائِشَةُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَيُعَذَّبُ النَّاسُ فِى قُبُورِهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ ذَلِكَ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ فَرَجَعَ ضُحًى فَمَرَّ بَيْنَ ظَهْرَانَىِ الْحُجَرِ ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ أَمَرَهُمْ أَنْ يَتَعَوَّذُوا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman kızı Amre, ona Nebi’nin (sav) zevcesi Âişe’nin rivayet ettiğine göre Yahudi bir kadın ondan bir şeyler istemek üzere geldi ve: Allah seni kabir azabından korusun, dedi. Âişe, Rasulullah’a (sav): İnsanlara kabirlerinde azap edilir mi, diye sorunca Rasulullah (sav): Bundan Allah’a sığınrım” dedi. Daha sonra Rasulullah (sav) bir sabah bir bineğe bindi. Güneş tutuldu, kuşluk vakti hanımlarının hücreleri arasından geçti, sonra (Mescide) varıp namaza durdu. İnsanlar da onun arkasında namaza durdular. Uzunca kıyamda kaldıktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükûdan kalkıp uzun bir süre ayakta durdu. Ancak bu birinci ayakta duruşundan daha kısa sürdü, daha sonra birinci rükûdan daha kısa olmakla birlikte uzunca bir rükû daha yaptı, sonra başını kaldırdı ve secdeye vardı. Sonra birinci kıyamdan daha kısa olmakla birlikte uzun bir kıyam yaptı sonra birinci rükûdan daha kısa olmakla birlikte uzunca bir rükû yaptı. Sonra birinci kıyamından daha kısa olmak üzere uzunca ayakta durdu sonra da ilk rükûdan daha kısa olmak üzere uzunca bir rükû yaptı, sonra rükûdan kalktı arkasından secdeye vardı ve namazı bitirdi. Allah’ın dilediği şeyleri söyledikten sonra onlara kabir azabından Allah’a sığınmalarını emretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 450, 1/63
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ أَنَّهُ سَمِعَ عَبَّادَ بْنَ تَمِيمٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ زَيْدٍ الْمَازِنِىَّ يَقُولُ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْمُصَلَّى فَاسْتَسْقَى وَحَوَّلَ رِدَاءَهُ حِينَ اسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ . و سُئِل مالك عن صلاةِ الإستسقاءِ كم هي فقال ركعتان و لكن يبدأُ الإمامُ بالصلاةِ قبلَ الخطبةِ فيُصَلّي ركعتَيْنِ ثمّ يخطب قاﺌماً و يدعو و يستقبِلُ القبلةَ و يحوِّلُ رِداءَهُ حين يستقبِلُ القبلةَ و يجهرُ في الركعتَيْنِ بالقراءَةِ و إذا حوّل رِداءَهُ جعل الذي على يمينه على شماله و الذي على شماله على يمينه و يحوِّلُ الناس أرديتَهم إذا حوّل الإمام رِداءَهُ يستقبِلون القبلةَ و هم قعودٌ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35310, MU000452
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ أَنَّهُ سَمِعَ عَبَّادَ بْنَ تَمِيمٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ زَيْدٍ الْمَازِنِىَّ يَقُولُ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْمُصَلَّى فَاسْتَسْقَى وَحَوَّلَ رِدَاءَهُ حِينَ اسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ . و سُئِل مالك عن صلاةِ الإستسقاءِ كم هي فقال ركعتان و لكن يبدأُ الإمامُ بالصلاةِ قبلَ الخطبةِ فيُصَلّي ركعتَيْنِ ثمّ يخطب قاﺌماً و يدعو و يستقبِلُ القبلةَ و يحوِّلُ رِداءَهُ حين يستقبِلُ القبلةَ و يجهرُ في الركعتَيْنِ بالقراءَةِ و إذا حوّل رِداءَهُ جعل الذي على يمينه على شماله و الذي على شماله على يمينه و يحوِّلُ الناس أرديتَهم إذا حوّل الإمام رِداءَهُ يستقبِلون القبلةَ و هم قعودٌ.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Abdullah b. Ebu Bekr b. Amr b. Hazm’ın rivayet ettiğine göre o, Abbâd b. Temîm’i şöyle derken dinlemiştir: Ben Abdullah b. Zeyd el-Mâzinî’yi şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav) namazgâha çıktı, yağmur duası yaptı, kıbleye yöneldiği zaman da ridâsını ters çevirdi.
Malik’e istiska (yağmur duası) namazı kaç rekâttır, diye soruldu. O, iki rekâttır, fakat imam hutbeden önce namaza başlar, iki rekât kıldıktan sonra ayakta hutbe verir, dua eder, kıbleye yönelir. Kıbleye yöneldiği vakit de ridâsını ters çevirir. Kıldırdığı iki rekâtta Kur’ân’ı açıktan okur. Ridâsını ters çevirecek olursa sağ tarafını sol tarafına, sol tarafını da sağ tarafına çevirir. İmam ridâsını ters çevirdiği vakit cemaat de oturdukları halde kıbleye dönmüş olarak ridâlarını ters çevirirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 452, 1/64
Senetler:
1. Abdullah b. Zeyd el-Ensari (Abdullah b. Zeyd b. Asım b. Ka'b b. Amr b. Avf b. Mebzul)
2. Abbad b. Temim el-Mâzini (Abbad b. Temim b. Ğaziyye b. Atiyye b. Hasnâ)
3. Abdullah b. Ebu Bekir el-Ensari (Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
Konular:
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى نَمِرٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّهُ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكَتِ الْمَوَاشِى وَتَقَطَّعَتِ السُّبُلُ فَادْعُ اللَّهَ . فَدَعَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمُطِرْنَا مِنَ الْجُمُعَةِ إِلَى الْجُمُعَةِ . قَالَ فَجَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَهَدَّمَتِ الْبُيُوتُ وَانْقَطَعَتِ السُّبُلُ وَهَلَكَتِ الْمَوَاشِى . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اللَّهُمَّ ظُهُورَ الْجِبَالِ وَالآكَامِ وَبُطُونَ الأَوْدِيَةِ وَمَنَابِتَ الشَّجَرِ. قَالَ فَانْجَابَتْ عَنِ الْمَدِينَةِ انْجِيَابَ الثَّوْبِ . قال مالك في رجلٍ فاتته صلاةُ الإستسقاءِ و أدرك الخطبةَ فأراد أن يصلّيَها في المسجدِ أو في بيته إذا رجع قال مالك هو من ذلك في سعةٍ إن شاء فعل أو ترك.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35312, MU000454
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى نَمِرٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّهُ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكَتِ الْمَوَاشِى وَتَقَطَّعَتِ السُّبُلُ فَادْعُ اللَّهَ . فَدَعَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمُطِرْنَا مِنَ الْجُمُعَةِ إِلَى الْجُمُعَةِ . قَالَ فَجَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَهَدَّمَتِ الْبُيُوتُ وَانْقَطَعَتِ السُّبُلُ وَهَلَكَتِ الْمَوَاشِى . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اللَّهُمَّ ظُهُورَ الْجِبَالِ وَالآكَامِ وَبُطُونَ الأَوْدِيَةِ وَمَنَابِتَ الشَّجَرِ. قَالَ فَانْجَابَتْ عَنِ الْمَدِينَةِ انْجِيَابَ الثَّوْبِ . قال مالك في رجلٍ فاتته صلاةُ الإستسقاءِ و أدرك الخطبةَ فأراد أن يصلّيَها في المسجدِ أو في بيته إذا رجع قال مالك هو من ذلك في سعةٍ إن شاء فعل أو ترك.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona da Şerik b Abdullah b. Ebu Nemir (el-Leysî) Enes b. Malik (el-Ensarî)’nin şöyle anlattığını nakletti: Adamın biri Rasulullah’a (sav) gelerek "Ya Rasulullah! Hayvanlar (açlıktan) mahvoldu, yollardan kuş uçmaz kervan geçmez oldu. Dua edin de artık yağmur yağsın!” diye ricada bulundu. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) dua etti de bize bir cumadan diğer cumaya kadar yağmur yağdı. Ertesi cuma tekrar bir adam gelerek Rasulullah'a (sav) "Ya Rasulullah! Yağmurdan evler yıkıldı, yollar yürünmez hale geldi, hayvanlar (otlağa gidemedikleri için açlıktan) helak oldu!” dedi. Bu durum üzerine Rasulullah (sav) "Allahım! Yağmuru dağların, tepelerin üzerlerine, vadilerin içlerine ve otlaklara sevk et” diye dua etti. Yağmur, elbisenin üstten çıkarılışı gibi derhal Medine'den çekildi, gitti.
İmam Malik “Yağmur duası namazına yetişemeyip, hutbeye yetişen ve bu namazı kılmak isteyen kimsenin namazı mescidde veya döndüğünde evinde kılması konusunda” genişlik olduğunu, dilediği yerde kılabileceği gibi, istemezse kılmayabileceğini söylemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 454, 1/64
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Leysi (Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr)
Konular:
Cuma namazı, gelenlerin aldığı sevap
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Namaz, Hacet namazı ve duası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35313, MU000455
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِىِّ أَنَّهُ قَالَ صَلَّى لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَةَ الصُّبْحِ بِالْحُدَيْبِيَةِ عَلَى إِثْرِ سَمَاءٍ كَانَتْ مِنَ اللَّيْلِ فَلَمَّا انْصَرَفَ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ فَقَالَ أَتَدْرُونَ مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ. قَالُوا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ قَالَ أَصْبَحَ مِنْ عِبَادِى مُؤْمِنٌ بِى وَكَافِرٌ بِى فَأَمَّا مَنْ قَالَ مُطِرْنَا بِفَضْلِ اللَّهِ وَرَحْمَتِهِ فَذَلِكَ مُؤْمِنٌ بِى كَافِرٌ بِالْكَوْكَبِ وَأَمَّا مَنْ قَالَ مُطِرْنَا بِنَوْءِ كَذَا وَكَذَا فَذَلِكَ كَافِرٌ بِى مُؤْمِنٌ بِالْكَوْكَبِ.
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes) [İmam Malik], ona Salih b. Keysân, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Zeyd b. Halid rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav), geceden yağan yağmurun ardından Hudeybiye'de bize sabah namazını kıldırdı. Namazı bitirince cemaate döndü ve 'Rabbiniz ne buyurdu, biliyor musunuz?' diye sordu. Onlar da; 'Allah ve Rasulü en iyisini bilir.' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle dedi: 'Rabbiniz şöyle buyurdu: 'Kullarımdan bazıları bana iman ederek, bazıları da beni inkar ederek sabahladır. Allah'ın lütfu ve rahmetiyle bize yağmur yağdı diyenler; işte o kimseler bana iman edip yıldızları inkar etmişlerdir. Şu ve şu yıldız sayesinde bize yağmur yağdı diyenler; işte o kimseler de beni inkar edip yıldızlara iman etmişlerdir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 455, 1/65
Senetler:
1. Zeyd b. Halid el-Cühenî (Zeyd b. Halid)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
Konular:
KTB, İMAN
Küfür, Kafir, Allah'ı inkar etmek
Siyer, Hudeybiye Günü
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقُولُ إِذَا أَنْشَأَتْ بَحْرِيَّةً ثُمَّ تَشَاءَمَتْ فَتِلْكَ عَيْنٌ غُدَيْقَةٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35314, MU000456
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقُولُ إِذَا أَنْشَأَتْ بَحْرِيَّةً ثُمَّ تَشَاءَمَتْ فَتِلْكَ عَيْنٌ غُدَيْقَةٌ .
Tercemesi:
İmam Malik'ten; Duyduğuma göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyururmuş: "Deniz tarafından bulut belirir de Şam tarafına doğru yol alırsa yağmuru çok bol olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 456, 1/65
Senetler:
()
Konular:
Namaz, Hacet namazı ve duası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35315, MU000457
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ كَانَ يَقُولُ إِذَا أَصْبَحَ وَقَدْ مُطِرَ النَّاسُ مُطِرْنَا بِنَوْءِ الْفَتْحِ ثُمَّ يَتْلُو هَذِهِ الآيَةَ مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلاَ مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلاَ مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِهِ
Tercemesi:
Ebû Hureyre anlatıyor: Sabahleyin kalktığımızda yağmur yağmışsa "Rabbimiz bize yağmur göndermiş" der ve şu ayeti okurdum: "Allah'ın insanlara göndereceği yağmuru durduracak hiç bir kuvvet yoktur. Yağdırmayacaksa hiç bir kuvvet onu yağdıramaz. O mutlak galip ve hakimdir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İstiskâ 457, 1/65
Senetler:
()
Konular:
Namaz, Hacet namazı ve duası