وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ

Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/38, /

إِلَّا مَن رَّحِمَ اللَّهُ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/42, /

كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ

İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/54, /

يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ

Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/55, /

إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ

Şüphesiz (hakkı bâtıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/40, /

إِنَّ هَذَا مَا كُنتُم بِهِ تَمْتَرُونَ

İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/50, /

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ

Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/51, /

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/52, /

يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ

İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/53, /

وَقِيلِهِ يَارَبِّ إِنَّ هَؤُلَاء قَوْمٌ لَّا يُؤْمِنُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zuhruf 43/88, /