4875 Kayıt Bulundu.
Bize Hennâd, ona Ebu Muâviye, ona el-A'meş; (T) Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ebu Muâviye ve Abdullah b. Nümeyr, onlara el-A'meş, ona İsmail b. Racâ ez-Zübeydî, ona Evs b. Dam'ac, ona da Ebu Mesud el-Ensârî, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir topluluğa aralarında Allah'ın Kitabını en iyi bilen kişi imam olur. Eğer (cemaat) Kur'an'ı aynı ölçüde biliyorsa, sünneti en iyi bilen imam olur. Eğer sünnet bilgileri aynı düzeydeyse, daha önce hicret etmiş olan imamlığa layık olur. Eğer hicret zamanı açısından da eşitseler, bu sefer de yaşı en büyük olan imam olur. Birinin evinde ona imamlık yapılmaz. Onun evinde, kendisi için ayrılmış özel yere de onun izni olmadan oturulmaz." Mahmud b. Gaylân, İbn Nümeyr'den rivayet ettiği hadiste (benzer bir lafızla) "Yaş bakımından daha önde olan (imam olur)." ifadesini zikretmiştir. [Ebu İsa (TirmizÎ) şöyle demiştir: Bu konuda Ebu Said, Enes b. Malik, Malik b. Huveyris ve Amr b. Seleme'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (TirmizÎ) şöyle demiştir: Ebu Mesud'un bu hadisi, hasen-sahihtir. Âlimlerin ameli bu hadise göredir Onlar: 'insanların imamlık yapmaya en layık olanı, Allah'ın Kitabı'nı ve sünneti en iyi bilenidir.' 'Evin sahibi, imam olmaya daha layıktır' demişlerdir. Onlardan bazıları da, ev sahibi namaz kıldırması için bir başkasına izin vermişse, o kişinin namaz kıldırmasında bir beis olmadığını söylemişlerdir. Bazı âlimler bu görüşü doğru bulmayarak sünnet olan hususun, ev sahibinin namaz kıldırması olduğunu belirtmişlerdir. Ahmed b. Hanbel ise: 'Nebî (sav)'nin, "Birinin evinde ona imamlık yapılmaz. Onun evinde, kendisi için ayrılmış özel yere de onun izni olmadan oturulmaz." sözden hareketle, (ev sahibi) izin verdiğinde, bu iznin her şey için geçerli olduğunu umarım.' demiş ve ev sahibi imam olması için bir kişiye izin verdiğinde, onun namaz kıldırmasında bir sakınca görmemiştir.]
Açıklama: ''أَقْرَؤُهُمْ لِكِتَابِ اللَّهِ'' ifadesinin, tilavet olarak değil de bilmek olarak anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye, II, 28). Hadisin sonunda yer alan değerlendirmelerden İbn Hanbel'in görüşünün hemen akabinde yer alan ''وَلَمْ يَرَ بِهِ بَأْسًا إِذَا أَذِنَ لَهُ أَنْ يُصَلِّىَ بِهِ'' ifadesi bizzat ona mı aittir, yoksa Ahmed'den nakilde bulunan Tirmizî'nin İbn Hanbel'in görüşünü bir kez daha ifade edişi midir, tam olarak anlaşılamamış; Ahmed'in sözünün devamı olarak tercümeye yansıtılmıştır.
Bize İshak el-Ensârî, ona Mân, ona Mâlik b. Enes, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Ninesi Müleyke, hazırladığı bir yemeğe Rasulullah (sav)'ı davet etti. O da yemekten yedi ve 'kalkın da sizinle namaz kılalım' buyurdu. Enes (anlatmaya devam ediyor): Ben de uzun zamandır kullanıldığından kararmış bir hasırı alıp onu su ile çiteledim. Rasulullah (sav) onun üzerine namaza durdu, ben ve yetim bir çocuk da onun arkasında saf tuttuk. İhtiyar (ninem) ise bizim arkamızda namaz kıldı. Rasulullah (sav), bize iki rekat namaz kıldırdı, akabinde ayrıldı. [Ebu İsa şöyle demiştir: Enes hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Amel de, ilim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde bu hadise göre olup onlar, ''imamla birlikte bir adam ve kadın bulunduğunda adam imamın sağına, kadın da ikisinin arkasına geçer'' demişlerdir. Bazıları, bu hadisi alarak kişinin tek başına safın arkasında durduğunda namazının caiz olacağını benimseyip çocuk (sabî) için namazın yok hükmünde olduğunu, sanki Enes'in de Nebî (sav)'nin arkasında tek başına saf tuttuğunu ifade etmişlerdir. (Ancak) durum, bu görüşü benimseyenlerin dediği gibi değildir. Çünkü Nebî (sav), Enes'i yetim (çocuk) ile kendi arkasına almıştır. Eğer Nebî (sav), yetim (çocuğun) namazının bir hükmü olmadığını var saysaydı onu Enes ile birlikte (safın arkasına) almaz, Enes'i de sağına alırdı. Nitekim Musa b. Enes'ten, Enes vasıtasıyla rivayet olunduğuna göre Enes, Nebî (sav) ile birlikte namaz kılmış, Hz. Peygamber (sav) de onu sağına almıştı. (Ayrıca) bu hadiste Hz. Peygamber (sav)'in, (ev ahalisi için) bereket olması ümidi ile nafile namaz kıldığına dair işaret vardır.]
Açıklama: Hadisin akabinde yer alan değerlendirmede geçen ''...يَتَعَاهَدَانِ...'' ifadesi tarafımızdan tam olarak anlaşılamamış; tercümeye ''...itiyat haline getirmişler...'' şeklinde yansıtılmıştır.
Açıklama: Hadisin akabindeki değerlendirmelerden ''... مِنْ غَيْرِ حَدِيثِ هِلاَلِ بْنِ يِسَافٍ...'' ifadesi tarafımızdan tam olarak anlaşılamamış; tercümeye ''...Hilal b. Yesâf'ın hadisinden farklı bir şekilde...'' denilmek suretiyle yansıtılmıştır.