4875 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd, ona Nâfi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İkindi namazını kılmayan kimse, ailesini ve malını kaybetmiş gibidir." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Büreyde ve Nevfel b. Muaviye'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Ömer'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi ez-Zührî de (aynı şekilde), Sâlim'den, o da babası İbn Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: ''تَفُوتُهُ'' ile, namazı ilk vaktinde kılmamak mı, son vaktinde kılmak mı, yoksa hiç kılmamak mı kastedilmiş, tarafımızdan tespit edilememiştir; zira şârihler de kesin bir tespitte bulunmamışlardır. Namaz gibi bir ibadetin Hz. Peygamber zamanında hiç kılınmaması tarafımızdan düşünülemediğinden, ''تَفُوتُهُ''ifadesi tercümede görüldüğü üzere ifade edilmiştir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilâl, ona da İshak b. Ömer, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Allah kendisini vefat ettirinceye kadar, namazını iki kereden fazla son vaktinde kılmamıştır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir. İsnadı da muttasıl değildir. Şâfi'î şöyle demiştir: Namazı ilk vakitte kılmak daha faziletlidir. Namazı ilk vakitte kılmanın vaktin sonunda kılmaya göre fazileti olmasına Nebî (sav), Ebu Bekir ve Ömer'in bu yöndeki tercihleri delalet etmektedir. Onlar e faziletli olandan başka bir şeyi asla tercih etmemiş; faziletli olanı terk etmemişlerdir. Onlar namazlarını vaktin başında kılmışlardır. Tirmizî şöyle demiştir: Şâfi'î'den gelen bu bilgiyi, bize Ebu Velid el-Mekkî nakletmiştir.]
Açıklama: Tirmizî isnadın muttasıl olmadığından bahsetmektedir.
Bize Kuteybe, ona Hammâd b. Zeyd, ona Sâbit el-Bünânî, ona Abdullah b. Rebâh el-Ensârî, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) uykudan dolayı kaçırılan namaz hakkında sordular, Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurmuştur: "Bu durumda kusur yoktur. Kusur sadece uyanıklık halindedir. Sizden biri namazını unuttuğunda ya da uykudan dolayı (kılamadığında) onu hatırladığında kılsın" [Bu konuda İbn Mesud, Ebu Meryem, İmrân b. Husayn, Cübeyr b. Mut'im, Ebu Cuhayfe, Ebu Said, Amr b. Ümeyye ed-Damrî ve İbn Ebu Necâşî olan ve kendisine Zû Mihber ya da Zû Mahmer denilen birinden de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa der ki: Ebu Katâde hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehli, uykudan dolayı ya da unutarak namazı kaçıran kimse hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bir kimse, uyansa ya da hatırlasa ancak bu durum güneşin doğması ya da batması (gibi kaçırdığı) namazın vakti içerisinde olmasa ne yapması gerektiği konusunda, bazıları, “güneşin doğduğu ya da battığı (bir vakitte de olsa) uyandığında ya da hatırladığında (namazını) kılar” demiştir. Bu görüş Ahmed, İshak, Şâfiî ve Mâlik'in görüşüdür. Bazıları da “güneş doğana ya da batana dek namaz kılamaz” demiştir.]
Açıklama: ''ذَكَرُوا لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَوْمَهُمْ عَنِ الصَّلاَةِ'' ifadesi tercüme edilirken mana dikkate alınmıştır. ''أَوْ نَامَ عَنْهَا'' ifadesinin hadisin râvilerin şüphesinden kaynaklandığına dair bilgiye rastlanmadığından hadisin orijinalinden gibi tercümeye yansıtılmıştır.
Bize Kuteybe, ona Abdullah b. Vehb, ona Said b. Abdullah el-Cühenî, ona Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebu Talib, ona babası (Ömer b. Ali), ona da Ali b. Ebu Talib, Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ey Ali! Üç şeyi geciktirme: Vakti girdiğinde namazı, hazır olduğunda cenazeyi ve dengi(ni) bulduğunda kadını (evlendirmeyi)." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb-hasen bir hadistir.]
Bize Ahmed b. Menî', ona Yakub b. Velid el-Medenî, ona Abdullah b. Ömer, ona Nâfi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazın ilk vaktinde kılınması Allah’ın rızâsıdır; son vaktinde kılınması ise, affıdır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir. İbn Abbas bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, İbn Ömer, Aişe ve İbn Mesud'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ümmü Ferve'nin bu hadisi, sadece Abdullah b. Ömer el-Umerî hadisi olarak rivayet edilir; (ama) o, hadis âlimleri nezdinde (hafıza açısından) kuvvetli görülmemiştir (zayıftır). (Abdullah'tan rivayette bulunanlar) bu hadiste 'ızdırâba (aralarında tercihte bulunulamayacak farklılıklara/zıtlıklara)' sebep olmuşlardır. O (Abdullah), 'sadûktur (adalet açısındangüvenilir/dürüst olmakla birlikte, hafızasında tam güven bulunmayan, yani ezber ve rivayet gücü açısından hafif kusurlu olan bir ravidir). Yahya b. Said el-Kattân onu hafızası (hafızasının zayıflığı) sebebiyle tenkit etmiştir.]
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ebân, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Alâ b. Salih el-Esedî, ona Seleme b. Küheyl, ona Hucr b. Anbes, ona da Vâil b. Hucr, Hz. Peygamber (sav)'den Süfyân'ın Seleme b. Küheyl'den rivayet ettiği hadise benzere şekilde rivayette bulunmuştur.
Bize Muhammed b. Musa el-Basrî, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Abdullah b. Sâmit, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Ebu Zerr! Gerçek şu ki, benden sonra namazı (geciktirerek) öldürecek yöneticiler olacaktır. Sen namazı vaktinde kıl. Eğer vakti içinde namazı onlarla tekrar kılarsan, o namaz senin için nafile olur. Tekrar kılmazsan, namazı yerine getirmiş olursun." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Abdullah b. Mesud ve Ubâde b. Sâmit'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Zer hadisi, hasen bir hadistir. Âlimlerin pek çoğunun görüşü bu yöndedir. Onlar, devlet yöneticisi (imam) namazı geciktirdi durumda, kişinin, namazını (onları beklemeden) hemen vaktinde (vaktin başında) kılmasını, ardından (iman namaz kıldırırken hâlâ oradaysa namazı) imam ile birlikte kılmasını müstehap saymışlardır. (Böyle bir durumda) Kişinin (kendi başına) kıldığı ilk namaz, âlimlerin pek çoğuna göre üzerine farz olan namazdır. (Seneddeki) Ebu İmrân el-Cevnî'nin ismi, Abdülmelik b. Habîb'dir.]
Bize Kuteybe ve Bişr b. Muaz, onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir namazı (kılmayı) unutan kimse, onu hatırladığında kılsın." [Bu konuda Semüre ve Ebu Katâde'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Enes'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Ali b. Ebu Tâlib'den rivayet edildiğine göre o, namazı unutan bir kimse hakkında, vakti içinde olsun ya da olmasın ne zaman hatırlarsa o namazı kılacağını söylemiştir. Bu (görüş), Şâfi'î, Ahmed b. Hanbel ve İshâk'ın da görüşüdür. Ebu Bekre'den rivayet edildiğine göre kendisi uykudan dolayı ikindi namazını kaçırmış, güneş batarken uyanmış (ancak) güneş batmadan namazı kılmamıştır. Ehl-i Kûfe'den bir grup âlim de bu görüşü benimsemiştir. Bizim arkadaşlarımız ise Ali b. Ebu Talib'in görüşünü benimsemiştir.]
Bize Bündâr Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said ve Abdurrahman b. Mehdî, onlara Süfyân, ona Seleme b. Küheyl, ona Hucr b. Anbes, ona da Vâil b. Hucr şöyle rivayet etmiştir: "Ben, Rasulullah'ın (sav), (Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil)' ayetini okuduğunda, âmîn dediğini ve derken de sesini uzattığı işittim." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu konuda Ali ve Ebu Hureyre'den de hadis rivayet edilmiştir. Vâil b. Hucr hadisi, hasen bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından, tâbiîn ve onlardan sonra gelenlerden ilim ehli pek çok kimse bu görüşte olup, 'Kişi âmîn derken sesini yükseltir, kısmaz' görüşünü benimsemişlerdir. Şâfiî, Ahmed ve İshak da bu görüştedir. Bu hadisi bize Şu'be, ona Seleme b. Küheyl, ona Ebu Anbes Hucr, ona Alkame b. Vâil, ona da babası (Vâil), Hz. Peygamber (sav)'den şöyle rivayet etmiştir: 'Nebî (sav) 'Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil) ayetini okuyup bitirdiğinde, âmîn der ve derken de sesini kısardı.' Tirmizî, Muhammed (b. İsmail el-Buhârî)'den bu hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunduğunu aktarır: 'Bu konuda Süfyan hadisi, Şu'be rivayetinden daha sahihtir. Şu'be, bu hadisi naklederken bazı yerlerde yanılmıştır; Hadisin Ebu Anbes Hucr'dan geldiğini söylemiştir ki, doğrusu Hucr b. Anbes olmalıdır ve o Ebu Seken diye künyelenir. Senedde Alkame b. Vâil ilavesinde bulunmuştur. Ancak hadis Alkame'den rivayet edilmeyip Hucr b. Anbes vasıtasıyla Vâil b. Hucr'dan rivayet edilmiştir. Sonra 'Hz. Peygamber âmin derken sesini kıstı' demiştir, lakin doğrusu 'sesini uzattı' olmalıdır.' Tirmizî bu hadisi Ebu Zür'a'ya sorduğunu ve onu bu hadis hakkında şöyle dediğini de aktarır: 'Bu konudaki Süfyan hadisi, Şu'be'nin rivayetinden daha sahihtir. Nitekim Alâ b. Salih el-Esedî, Seleme b. Küheyl'den Süfyan'ın rivayetine benzer şekilde rivayette bulunmuştur'.]
Bize Hennâd, ona Vekî', ona Şu'be, ona da Ebu Teyyâh ed-Duba'î, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah Rasulü (sav) bizimle hep iç içe olmuştur. O kadar ki, küçük kardeşime: 'Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr (bülbülcük)?' derdi." (Enes sözüne şöyle devam etti:) Evimizdeki bir sergi (getirilip) üzerine su serpildi. Rasulullah (sav) onun üstünde namaz kıldı." [Tirmizî: 'Bu konuda İbn Abbas'tan da hadis rivayet edilmiştir.' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Enes'in rivayet ettiği bu hadis, hasen-sahihtir. Sahabe ve tabiun alimlerinin çoğunluğunun ameli bu hadise göredir; onlar, sergi ve kilim üzerinde namaz kılmakta bir beis görmemişlerdir. Ahmed ve İshak da bu görüştedir. (Senetteki) Ebu Teyyâh'ın ismi, Yezid b. Humeyd'dir.]