Öneri Formu
Hadis Id, No:
19904, T003314
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عَدِىٍّ أَنْبَأَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ عُتَيْبَةَ قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ كَعْبٍ الْقُرَظِىَّ مُنْذُ أَرْبَعِينَ سَنَةً يُحَدِّثُ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ رضى الله عنه أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أُبَىٍّ قَالَ فِى غَزْوَةِ تَبُوكَ ( لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا الأَذَلَّ ) قَالَ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَحَلَفَ مَا قَالَهُ فَلاَمَنِى قَوْمِى وَقَالُوا : مَا أَرَدْتَ إِلَى هَذِهِ فَأَتَيْتُ الْبَيْتَ وَنِمْتُ كَئِيبًا حَزِينًا فَأَتَانِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَوْ أَتَيْتُهُ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ قَدْ صَدَّقَكَ » . قَالَ فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا ) . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Ebu Adiy, ona Şu‘be, ona el-Hakem b. Uteybe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Muhammed b. Ka‘b el-Kurazî’yi kırk sene önce Zeyd b. Erkam’dan (ra) şu rivayeti naklederken dinlemiştim: Abdullah b. Ubeyy Tebûk gazvesinde: “And olsun Medine’ye dönersek daha aziz (güçlü) olanlar, daha zelil (güçsüz) olanları oradan çıkartacaktır” demişti. (Zeyd ) dedi ki: Bunun üzerine ben de Nebi’ye (sav) gittim ve bunu ona anlattım. (Abdullah b. Ubeyy) böyle bir sözü söylemediğine yemin etti. Kavmim de beni kınadı ve: “Bununla ne yapmak istedin? dediler. Ben de eve gittim, kederli, üzüntülü bir şekilde uyudum, ya Nebi (sav) bana gelmiş ya da ben ona gitmiştim. O: “Şüphesiz Allah seni doğruladı” buyurdu. Bunun üzerine: “Rasulullah’ın yanındakilere infak etmeyin, ta ki dağılıp gitsinler diyenler onlardır” (Münâfikun, 63/7) âyeti indi.
Ebu İsa dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 63, 5/417
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, nuzül sebebi
Münafık, yaptıkları şeyler (Resulullah zamanında)
Yemin, yemin edeni tasdik etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19907, T003315
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَقُولُ : كُنَّا فِى غَزَاةٍ قَالَ سُفْيَانُ : يَرَوْنَ أَنَّهَا غَزْوَةُ بَنِى الْمُصْطَلِقِ فَكَسَعَ رَجُلٌ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ الْمُهَاجِرِىُّ: يَا لَلْمُهَاجِرِينَ وَقَالَ الأَنْصَارِىُّ : يَا لَلأَنْصَارِ فَسَمِعَ ذَلِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « مَا بَالُ دَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ ؟ » . قَالُوا رَجُلٌ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ كَسَعَ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ » . فَسَمِعَ ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ ابْنُ سَلُولَ فَقَالَ: أَوَقَدْ فَعَلُوهَا ؟ وَاللَّهِ ( لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا الأَذَلَّ ) فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ دَعْنِى أَضْرِبْ عُنُقَ هَذَا الْمُنَافِقِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « دَعْهُ لاَ يَتَحَدَّثُ النَّاسُ أَنَّ مُحَمَّدًا يَقْتُلُ أَصْحَابَهُ » . وَقَالَ غَيْرُ عَمْرٍو فَقَالَ لَهُ ابْنُهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ: وَاللَّهِ لاَ تَنْقَلِبُ حَتَّى تُقِرَّ أَنَّكَ الذَّلِيلُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْعَزِيزُ . فَفَعَلَ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize (Muhammed b.) Ebu Ömer, ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona da Amr b. Dinar (el-Cümahî) Cabir b. Abdullah’ın şöyle anlattığını nakletti: Bir savaşta idik. Süfyan dedi ki: Bu savaşın Mustalıkoğulları savaşı olduğu kanaatindedirler. Bu arada muhacirlerden biri, Ensardan birine tekme attı. Muhâcir “Ey Muhâcirler! Yetişin” dedi. Ensar’lı da “Yetişin ey ensar!” dedi. Rasulullah da (sav) bunu işitti ve “Ne bu, cahiliye halkı (gibi kabile) çağrıları?” dedi.
Ashab: Muhacir'lerden biri Ensar’dan birine tekme attı” dediler. Rasul-i Ekrem (sav) “Bırakın bu (cahiliye çağrılarını). O kokuşmuş bir davadır” dedi. Abdullah b. Übey b. Selül bunu işitti ve şöyle dedi: “Böyle mi yaptılar. (Hele Medine’ye dönelim, o zaman güçlü olan zayıf olanı oradan çıkaracak! (Münafikun 63/8)” Bunun üzerine Ömer dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü! Müsaade edin! Şu münafığın boynunu vurayım.” Peygamber (sav): “Bırak onu! İnsanlar, Muhammed arkadaşlarını öldürüyor diye konuşmasınlar” buyurdu. Amr (b. Dinar) dan başkası şöyle dedi: O’nun oğlu Abdullah b. Abdullah kendisine “Vallahi kendinin zelil ve Rasulullah’ın (sav) aziz olduğunu ikrar etmeden Medine’ye dönemezsin” dedi. O da (bunu aynen) yaptı.” Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 63, 5/417
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
IRKÇILIK
Münafık, yaptıkları şeyler (Resulullah zamanında)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19909, T003316
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا أَبُو جَنَابٍ الْكَلْبِىُّ عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ مُزَاحِمٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رضى الله عنهما قَالَ: مَنْ كَانَ لَهُ مَالٌ يُبَلِّغُهُ حَجَّ بَيْتِ رَبِّهِ أَوْ تَجِبُ عَلَيْهِ فِيهِ الزَّكَاةُ فَلَمْ يَفْعَلْ سَأَلَ الرَّجْعَةَ عِنْدَ الْمَوْتِ . فَقَالَ رَجُلٌ: يَا ابْنَ عَبَّاسٍ اتَّقِ اللَّهَ إِنَّمَا سَأَلَ الرَّجْعَةَ الْكُفَّارُ ؟ قَالَ سَأَتْلُو عَلَيْكَ بِذَلِكَ قُرْآنًا ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلاَ أَوْلاَدُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ ) ( وَأَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِىَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ) إِلَى قَوْلِهِ ( وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ) قَالَ فَمَا يُوجِبُ الزَّكَاةَ ؟ قَالَ إِذَا بَلَغَ الْمَالُ مِائَتَىْ دِرْهَمٍ فَصَاعِدًا . قَالَ فَمَا يُوجِبُ الْحَجَّ ؟ قَالَ الزَّادُ وَالْبَعِيرُ . حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنِ الثَّوْرِىِّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى حَيَّةَ عَنِ الضَّحَّاكِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِنَحْوِهِ . وَقَالَ هَكَذَا رَوَى سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ أَبِى جَنَابٍ عَنِ الضَّحَّاكِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَوْلُهُ وَلَمْ يَرْفَعوهُ . وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ رِوَايَةِ عَبْدِ الرَّزَّاقِ . وَأَبُو جَنَابٍ
- الْقَصَّابُ- اسْمُهُ يَحْيَى بْنُ أَبِى حَيَّةَ وَلَيْسَ هُوَ بِالْقَوِىِّ فِى الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Cafer b. Avn, ona Ebu Cenâb el-Kelbî, ona Dahhâk b. Müzahim, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle demiştir: "Kabe'yi haccetmeye gücü yeten veya zekat verebilecek kadar malı olup ta bu vazifelerini yerine getirmeyen kimse ölüm zamanında tekrar dünya hayatına dönmeyi dilesin. Bunun üzerine bir adam: 'Ey İbn Abbas! Allah'a karşı gelmekten sakın. Yanlızca kafirler dünya hayatına dönmeyi isteyeceklerdir.' Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: 'Bu konuda sana Kuran ayetleri okuyacağım: 'Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır (Münafikun, 63/9,10,11).' Sonra İbn Abbas: 'Zekatı farz kılan nedir?' diye sordu. O adam da: 'Mal iki yüz dirhemden fazla olduğunda' dedi. İbn Abbas: 'Hac kime farzdır' dedi. O adam da: 'Azık ve binek (sahibine)' dedi.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona es-Sevrî, ona Yahya b. Ebu Hayye, ona Dahhâk, ona da İbn Abbas Rasulullah'dan (sav) bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir. Aynı şekilde Süfyan b. Uyeyne ve pek çok ravi bu hadisi Ebu Cenab'tan, o Dahhâk'tan, o da İbn Abbas'tan merfu olmaksızın (Rasulullah'a isnad etmeden) İbn Abbas'ın kendi sözü olarak rivayet etmişlerdir. Bu rivayet Abdurrezzak'ın rivayetinden daha sağlamdır. Ebu Cenab el-Kassâb'ın ismi Yahya b. Ebu Hayye olup hadis konusunda pek kuvvetli biri değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 63, 5/418
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Kasım Dahhak b. Müzahim el-Hilalî (Dahhak b. Müzahim)
3. Ebu Cenâb Yahya b. Ebu Hayye el-Kelbi (Yahya b. Ebu Hayye)
4. Ebu Avn Cafer b. Avn el-Kuraşî (Cafer b. Avn b. Cafer b. Amr b. Hurets b. Osman b. Amr b. Abdullah b. Ömer b. Mahzûm)
5. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
İlim, Abdullah b. Abbas'ın sahip olduğu ilim
Zekat, farziyeti
Zekat, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19931, T003324
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: كَانَ الْجِنُّ يَصْعَدُونَ إِلَى السَّمَاءِ يَسْتَمِعُونَ الْوَحْىَ فَإِذَا سَمِعُوا الْكَلِمَةَ زَادُوا فِيهَا تِسْعًا فَأَمَّا الْكَلِمَةُ فَتَكُونُ حَقًّا وَأَمَّا مَا زَادُوهُ فَيَكُونُ بَاطِلاً فَلَمَّا بُعِثَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُنِعُوا مَقَاعِدَهُمْ فَذَكَرُوا ذَلِكَ لإِبْلِيسَ وَلَمْ تَكُنِ النُّجُومُ يُرْمَى بِهَا قَبْلَ ذَلِكَ فَقَالَ لَهُمْ إِبْلِيسُ: مَا هَذَا إِلاَّ مِنْ أَمْرٍ قَدْ حَدَثَ فِى الأَرْضِ فَبَعَثَ جُنُودَهُ فَوَجَدُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَائِمًا يُصَلِّى بَيْنَ جَبَلَيْنِ أُرَاهُ قَالَ بِمَكَّةَ فَأَتَوْهُ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ هَذَا الَّذِى حَدَثَ فِى الأَرْضِ . قَالَ : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya, ona Muhammed b. Yusuf, ona İsrail (b. Yunus), ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah), ona Said b. Cübeyr, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle demiştir: Cinler göğe yükselip vahyi dinlerlerdi. Bir kelime işittikleri zaman ona dokuz yalan ilave ederlerdi. Dinledikleri o kelime hak, ilave ettikleri ise batıldı. Rasulullah (sav) peygamber olarak gönderilince gökteki oturma (dinleme) yerleri onlara yasaklandı. Bu durumu şeytana aktardılar. Peygamber, gönderilmeden önce cinleri kovmak için onlara yıldız atılmazdı. Şeytan onlara: "Bu engelleme yeryüzünde meydana gelen bir olay sebebiyle olmuştur" dedi. Sonra da şeytan askerlerini gönderdi. Bu askerler; Rasulullah'ı (sav) iki dağ arasında -zannedersem Mekke'de- ayakta namaz kılarken buldular. Sonra şeytanın yanına geldiler ve durumu kendisine bildirdiler. Şeytan da: "İşte dünyada meydana gelen olay budur" dedi.
Tirmizî dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 72, 5/427
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Cin, Cinler
KTB, ŞEYTAN, İBLİS
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19929, T003323
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنِى أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رضى الله عنهما قَالَ: مَا قَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْجِنِّ وَلاَ رَآهُمُ انْطَلَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى طَائِفَةٍ مِنْ أَصْحَابِهِ عَامِدِينَ إِلَى سُوقِ عُكَاظٍ وَقَدْ حِيلَ بَيْنَ الشَّيَاطِينِ وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ وَأُرْسِلَتْ عَلَيْهِمُ الشُّهُبُ فَرَجَعَتِ الشَّيَاطِينُ إِلَى قَوْمِهِمْ فَقَالُوا مَا لَكُمْ؟ قَالُوا حِيلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ وَأُرْسِلَتْ عَلَيْنَا الشُّهُبُ . فَقَالُوا مَا حَالَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ إِلاَّ أمر حَدَثَ فَاضْرِبُوا مَشَارِقَ الأَرْضِ وَمَغَارِبَهَا فَانْظُرُوا مَا هَذَا الَّذِى حَالَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ؟ قَالَ فَانْطَلَقُوا يَضْرِبُونَ مَشَارِقَ الأَرْضِ وَمَغَارِبَهَا يَبْتَغُونَ مَا هَذَا الَّذِى حَالَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ فَانْصَرَفَ أُولَئِكَ النَّفَرُ الَّذِينَ تَوَجَّهُوا إِلَى نَحْوِ تِهَامَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ بِنَخْلَةَ عَامِدًا إِلَى سُوقِ عُكَاظٍ وَهُوَ يُصَلِّى بِأَصْحَابِهِ صَلاَةَ الْفَجْرِ فَلَمَّا سَمِعُوا الْقُرْآنَ اسْتَمَعُوا لَهُ فَقَالُوا هَذَا وَاللَّهِ الَّذِى حَالَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ خَبَرِ السَّمَاءِ . قَالَ فَهُنَالِكَ رَجَعُوا إِلَى قَوْمِهِمْ فَقَالُوا يَا قَوْمَنَا ( إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا * يَهْدِى إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا ) فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَلَى نَبِيِّهِ ( قُلْ أُوحِىَ إِلَىَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ ) وَإِنَّمَا أُوحِىَ إِلَيْهِ قَوْلُ الْجِنِّ . قَالَ وَبِهَذَا الإِسْنَادِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَوْلُ الْجِنِّ لِقَوْمِهِمْ ( لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا ) قَالَ لَمَّا رَأَوْهُ يُصَلِّى وَأَصْحَابُهُ يُصَلُّونَ بِصَلاَتِهِ فَيَسْجُدُونَ بِسُجُودِهِ قَالَ تَعَجَّبُوا مِنْ طَوَاعِيَةِ أَصْحَابِهِ لَهُ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ ( لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا ) . قَالَ أبو عيسى هَذَاَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), cinlere Kur’ân’dan bir şey okumadı ve cinleri de görmedi. Rasûlullah (s.a.v.), ashabından bir gurupla birlikte Ukaz panayırına doğru yola çıkmışlar. Şeytanlarla sema haberleri arasına engel yapılmış haber almaya çalışan şeytanlar üzerine de akan yıldızlar gönderilmişti. Şeytanlar toplumlarına döndüklerinde, size ne oldu dediler. Onlarda: “Bizimle gök haberleri arasına sed çekildi ve üzerimize akan yıldızlar gönderildi” ve şöyle devam ettiler: Bizimle gök haberleri arasına mutlaka bir işten dolayı sed çekilmiştir dolayısıyla yeryüzünün doğularını ve batılarını dolaşınız. Sizinle gök haberleri arasına sed çeken bu şeyin ne olduğunu tesbit ediniz. Böylece yeryüzünün doğularını ve batılarını dolaşmaya başladılar kendileriyle gök haberleri arasına sed çeken bu şeyin ne olduğunu arayacaklardı. Şeytanların Tihame bölgesine yönelen kişileri de Ukaz panayırına gitmek üzere iken Nahle de bulunan Peygamber (s.a.v)’in yanına vardılar. Rasûlullah (s.a.v.), ashabına sabah namazını kıldırıyordu. Kur’ân-ı işitince ona kulak verdiler ve vallahi dediler sizinle gök haberlerinin arasına giren şey işte budur, dediler. Sonra kendi toplumlarına döndüler ve ey kavmimiz dediler. Biz doğru yolu gösteren ilginç bir Kur’ân dinledik ve ona iman ettik. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi ortak koşmayacağız. Bunun üzerine Allah, peygamberine Cin sûresini indirdi. Rasûlullah (s.a.v.)’e sadece cinlerin sözü vahyedildi.İbn Abbâs’tan aynı senedle şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Cinlerin kendi toplumlarına sözü şöyleydi: (Cin sûresi 19. ayet) “Doğrusu Allah’ın kulu Muhammed Rabbine ibadet için kalkınca, inkârcı müşrikler neredeyse O’nun üzerine çullanıyorlardı veya cinler Kur’ân’ı dinlemek arzu ve hırsıyla neredeyse aşırı kalabalıktan dolayı birbirini ezeceklerdi.” Cinler, Rasûlullah (s.a.v.)’in namaz kıldığını ashabının da onun namazına uyduklarını ve onun secdesiyle secde ettiklerini gördükleri zaman, Ashabının ona bu derece itaat etmelerine şaşıp kaldılar ve kavimlerine: “Doğrusu Allah’ın kulu Muhammed; Rabbine ibadet için kalkınca inkarcı müşrikler nerdeyse onun üstüne çullanıyorlardı.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 72, 5/426
Senetler:
()
Konular:
Cin, Cinler
Kur'an
Panayır, cahiliye ve İslami dönemde panayır ve fuarlar
Sahabe, Kur'an'a ve sünnete bağlılık
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إسحاق حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ حَدَّثَنَا سِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَسَأَلَهُ رَجُلٌ عَنْ هَذِهِ الآيَةِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلاَدِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ ) قَالَ هَؤُلاَءِ رِجَالٌ أَسْلَمُوا مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ وَأَرَادُوا أَنْ يَأْتُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَأَبَى أَزْوَاجُهُمْ وَأَوْلاَدُهُمْ أَنْ يَدَعُوهُمْ أَنْ يَأْتُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَوُا النَّاسَ قَدْ فَقِهُوا فِى الدِّينِ هَمُّوا أَنْ يُعَاقِبُوهُمْ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلاَدِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19912, T003317
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إسحاق حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ حَدَّثَنَا سِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَسَأَلَهُ رَجُلٌ عَنْ هَذِهِ الآيَةِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلاَدِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ ) قَالَ هَؤُلاَءِ رِجَالٌ أَسْلَمُوا مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ وَأَرَادُوا أَنْ يَأْتُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَأَبَى أَزْوَاجُهُمْ وَأَوْلاَدُهُمْ أَنْ يَدَعُوهُمْ أَنْ يَأْتُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَوُا النَّاسَ قَدْ فَقِهُوا فِى الدِّينِ هَمُّوا أَنْ يُعَاقِبُوهُمْ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلاَدِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Adamın biri İbn Abbâs’a Teğabün sûresi 14. ayeti hakkında sordu da İbn Abbâs şöyle dedi: Bunlar Mekkelilerden Müslüman olan ve hicret edip Medîne’ye peygamberin yanına gelmek isteyen kişilerdir ki: Karıları ve çocuklarını Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına bırakmayan kimselerdir. Sonunda Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına geldiklerinde Müslümanları dinde ne kadar anlayışlı olduklarını gördüler de bu yüzden karılarını ve çocuklarını cezalandırmaya kalkıştılar. Bunun üzerine Allah Teğabün sûresi 14. ayetini indirdi: “Ey mü’minler! Eş ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır. Bunlar sizi Allah yolundan alıkor ve O’na itaat etmenize köstek olabilirler. Dolayısıyla onlara uymaktan sakının, dikkatli davranın ama hatalarını hoş görür kusurlarını görmez ve bağışlarsanız bilin ki muhakkak Allah tüm suçları örten ve kullarına acıyandır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 64, 5/419
Senetler:
()
Konular:
Din, din eksikliği
Kur'an, nuzül sebebi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19935, T003326
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُوسَى عَنِ ابْن لَهِيعَةَ عَنْ دَرَّاجٍ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الصَّعُودُ جَبَلٌ مِنْ نَارٍ يَتَصَعَّدُ فِيهِ الْكَافِرُ سَبْعِينَ خَرِيفًا ثُمَّ يَهْوِى بِهِ كَذَلِكَ فِيهِ أَبَدًا » . قَالَ : هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مَرْفُوعًا مِنْ حَدِيثِ ابْنِ لَهِيعَةَ . وَقَدْ رُوِىَ شَىْءٌ مِنْ هَذَا عَنْ عَطِيَّةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَوْلُهُ مَوْقُوفٌ .
Tercemesi:
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Müddessir sûresi 17. ayetinde geçen “Saûd” = Ateşten bir dağdır ki kafir devamlı olarak yetmiş yıl çıkar ve yetmiş yıl da iner bu iş ebediyen böylece devam eder gider. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis garibtir. Merfu olarak İbn Lehîa’nın rivâyetiyle bilmekteyiz.Atıyye’den Ebû Saîd’den benzeri mevkuf olarak rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 74, 5/429
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19939, T003328
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الصَّبَّاحِ الْبَزَّارُ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ حُبَابٍ أَخْبَرَنَا سُهَيْلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْقُطَعِىُّ وَهُوَ أَخُو حَزْمِ بْنِ أَبِى حَزْمٍ الْقُطَعِىِّ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ فِى هَذِهِ الآيَةِ ( هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ) قَالَ « قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَنَا أَهْلٌ أَنْ أُتَّقَى فَمَنِ اتَّقَانِى فَلَمْ يَجْعَلْ مَعِى إِلَهًا فَأَنَا أَهْلٌ أَنْ أَغْفِرَ لَهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَسُهَيْلٌ لَيْسَ بِالْقَوِىِّ فِى الْحَدِيثِ قَدْ تَفَرَّدَ بِهَذَا الْحَدِيثِ عَنْ ثَابِتٍ .
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Müddessir 56. ayetindeki: “O Allah azabından korkulup korunulacak olan ve kendi kitabıyla yol bulunandır” bölümü hakkında şöyle demiştir: Allah buyurur ki: Sorumluluk bilinci duyulmaya layık olan benim kim bana karşı sorumluluk bilinci duyar ve yolunu benim kitabımla bulursa ve benimle birlikte başka bir ilah tanımaz ise onu bağışlamaya layık olan benim.Tirmizî: Bu hadis garibtir. Süheyl, Hadis konusunda sağlam birisi değildir. Süheyl bu hadisi Sabit’ten tek başına rivâyet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 74, 5/430
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19938, T003327
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُجَالِدٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : قَالَ نَاسٌ مِنَ الْيَهُودِ لأُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم هَلْ يَعْلَمُ نَبِيُّكُمْ عَدَد خَزَنَةِ جَهَنَّمَ ؟ قَالُوا لاَ نَدْرِى حَتَّى نَسْأَلَ نَبِيَّنَا . فَجَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ غُلِبَ أَصْحَابُكَ الْيَوْمَ . قَالَ « وَبِمَ غُلِبُوا ؟» . قَالَ سَأَلَهُمْ يَهُودُ هَلْ يَعْلَمُ نَبِيُّكُمْ عَدَد خَزَنَةِ جَهَنَّمَ قَالَ « فَمَا قَالُوا » . قَالَ قَالُوا لاَ نَدْرِى حَتَّى نَسْأَلَ نَبِيَّنَا . قَالَ « أَفَغُلِبَ قَوْمٌ سُئِلُوا عَمَّا لاَ يَعْلَمُونَ ؟ فَقَالُوا لاَ نَعْلَمُ حَتَّى نَسْأَلَ نَبِيَّنَا لَكِنَّهُمْ قَدْ سَأَلُوا نَبِيَّهُمْ فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً عَلَىَّ بِأَعْدَاءِ اللَّهِ إِنِّى سَائِلُهُمْ عَنْ تُرْبَةِ الْجَنَّةِ وَهِىَ الدَّرْمَكُ » . فَلَمَّا جَاءُوا قَالُوا يَا أَبَا الْقَاسِمِ كَمْ عَدَدُ خَزَنَةِ جَهَنَّمَ ؟ قَالَ « هَكَذَا وَهَكَذَا » . فِى مَرَّةٍ عَشْرَةٌ وَفِى مَرَّةٍ تِسْعٌ . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ لَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا تُرْبَةُ الْجَنَّةِ ؟» . قَالَ فَسَكَتُوا هُنَيْهَةً ثُمَّ قَالُوا خُبْزَةٌ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْخُبْزُ مِنَ الدَّرْمَكِ » . قَالَ :هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ مُجَالِدٍ .
Tercemesi:
Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Yahudilerden bazı kişiler peygamber ashabından bazı kişilere: “Sizin peygamberiniz Cehennem bekçilerinin sayısını bilir mi?” dediler. Onlar da: “Peygamberimize sormadan bilemeyiz” dediler. Bunun üzerine bir adam Peygamber (s.a.v)’e geldi ve şöyle dedi: “Ey Peygamber! Bugün senin ashabın mağlub oldular.” Rasûlullah (s.a.v.): “Hangi şeyden dolayı mağlub oldular” dedi. Adam: “Yahudiler; Peygamberiniz, Cehennem bekçilerinin sayısını bilir mi?” dediler. Biz de: “Peygamber (s.a.v)’e sormadan bilemeyiz” dedik.Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir topluma bilmediği bir şey sorulunca; peygambere sormadan bilemeyiz demekle mağlub mu olunurmuş? Fakat Yahudiler peygamberlerine sormuşlardı hatta Allah’ı apaçık bize göster demişlerdi. Allah’ın düşmanını bana getiriniz ben onlara Cennetin toprağından sarayım ki o “Dermek” tir. (İnce toprak veya has un demektir.) Yahudiler, Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına geldiklerinde şöyle dediler: “Ey Ebe’l Kâsım! Cehennem bekçilerinin sayısı kaçtır?” Rasûlullah (s.a.v.) bir seferinde on diğer seferinde dokuz olmak üzere şu kadar ve şu kadar buyurdu. Onlarda “Evet” dediler. Sonra Peygamber (s.a.v) onlara: “Cennetin toprağı nedir?” dedi. Biraz sustular ve Ey Eb’el Kâsım! “Ekmektir” Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle dedi: “Ekmek: “Dermek” tendir.” Tirmizî: Bu hadis garibtir.Bu hadisi bu şekilde Mûcâlid’in rivâyetiyle bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 74, 5/429
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Kitab, Ehl-i kitap ile ilişkiler