Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Ebû Kılâbe rivayet ettiğine göre bir adam Ebu'd-Derdâ'ya şöyle demişti: Kûfe ahalisinden ehl-i zikr (Kur'an ehli) kardeşlerin sana selam söylüyorlar. Ebu'd-Derdâ buna şöyle cevap verdi: "Onlara da selam olsun. Onlara emret de hükmü Kur'an'a bıraksınlar, dizginlerini ona teslim etsinler. Kur'an onları doğru yola ve yumuşaklığa ulaştırır ve zulüm ve sertlikten uzaklaştırır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51650, DM003373
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ أَنَّ رَجُلاً قَالَ لأَبِى الدَّرْدَاءِ : إِنَّ إِخْوَانَكَ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ مِنْ أَهْلِ الذِّكْرِ يُقْرِئُونَكَ السَّلاَمَ. فَقَالَ : وَعَلَيْهِمُ السَّلاَمُ وَمُرْهُمْ فَلْيُعْطُوا الْقُرْآنَ بِخَزَائِمِهِمْ ، فَإِنَّهُ يَحْمِلُهُمْ عَلَى الْقَصْدِ وَالسُّهُولَةِ ، وَيُجَنِّبُهُمُ الْجَوْرَ وَالْحُزُونَةَ.
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Ebû Kılâbe rivayet ettiğine göre bir adam Ebu'd-Derdâ'ya şöyle demişti: Kûfe ahalisinden ehl-i zikr (Kur'an ehli) kardeşlerin sana selam söylüyorlar. Ebu'd-Derdâ buna şöyle cevap verdi: "Onlara da selam olsun. Onlara emret de hükmü Kur'an'a bıraksınlar, dizginlerini ona teslim etsinler. Kur'an onları doğru yola ve yumuşaklığa ulaştırır ve zulüm ve sertlikten uzaklaştırır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 1, 4/2097
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
KTB, SELAM
Kur'an
Kur'an, hidayet ve kurtuluş rehberi
Selam, aynı şekilde veya daha güzeliyle karşılık vermek
Selam, selam göndermek
Bize Yezid b. Harun, ona Hemmâm, ona Ebu İmran el-Cevni, ona da Cundub b. Abdullah şöyle demiştir:
"Kalpleriniz Kur'an'da birleştiği müddetçe Kur'an'ı okuyun, ihtilafa düştüğünüzde okumayı bırakıp kalkın."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51680, DM003403
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا أَبُو عِمْرَانَ الْجَوْنِىُّ عَنْ جُنْدُبِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : اقْرَءُوا الْقُرْآنَ مَا ائْتَلَفَتْ عَلَيْهِ قُلُوبُكُمْ ، فَإِذَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ فَقُومُوا.
Tercemesi:
Bize Yezid b. Harun, ona Hemmâm, ona Ebu İmran el-Cevni, ona da Cundub b. Abdullah şöyle demiştir:
"Kalpleriniz Kur'an'da birleştiği müddetçe Kur'an'ı okuyun, ihtilafa düştüğünüzde okumayı bırakıp kalkın."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 7, 4/2116
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdullah Cündeb b. Abdullah el-Becelî (Cündeb b. Abdullah b. Süfyan)
Konular:
Kur'an, hakkında ihtilafa düşmek
Kur'an, öğrenmek, öğretmek, okumak, okutmak
Bize Amr b. Hammad, ona Kaza‘a b. Süveyd, ona Humeyd, ona da A‘rec şöyle demiştir:
"Kur’ân’ı okuduktan sonra dua eden bir kimsenin duasına dört bin melek 'Âmin' der."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52843, DM003524
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا قَزَعَةُ بْنُ سُوَيْدٍ عَنْ حُمَيْدٍ الأَعْرَجِ قَالَ : مَنْ قَرَأَ الْقُرْآنَ ثُمَّ دَعَا أَمَّنَ عَلَى دُعَائِهِ أَرْبَعَةُ آلاَفِ مَلَكٍ.
Tercemesi:
Bize Amr b. Hammad, ona Kaza‘a b. Süveyd, ona Humeyd, ona da A‘rec şöyle demiştir:
"Kur’ân’ı okuduktan sonra dua eden bir kimsenin duasına dört bin melek 'Âmin' der."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 33, 4/2184
Senetler:
1. Ebu Safvan Humeyd b. Kays el-A'rec (Humeyd b. Kays)
2. Kaze'a b. Ebu Kaze'a el-Basri (Kaze'a b. Süveyd b. Huceyr)
3. Ebu Muhammed Amr b. Hammad el-Kannâd (Amr b. Hammad b. Talha)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak, kurtuluş vesilesi
Açıklama: Hz. Ali’nin sözü olarak rivâyet edilen bu söz, benzer ifadelerle Ebû Musa’l-Eş’arî tarafından merfû olarak Hz. Peygamber’den de rivâyet edilmiştir.
Bu rivâyette çeşitli inançtaki insanların Kur’ân ile olan alâkaları güzel bir teşbihle anlatılmaktadır. İnsanlar ya mü’mindirler, ya değildirler. Mü’min olan da, olmayan da Kur’ân’ı ya okuyup anlar ve gereğini uygular, ya okuyup anlamaz ve gereğine de kulak asmazlar. İşte bu hadîste, bu gurupların hepsinin canlı bir tablosu çizilmektedir.
Burada iman tad’a, Kur’ân da güzel kokuya benzetilmektedir. İman, mü’mine Kur’ân okumaktan elzemdir. Nitekim yiyeceklerdeki tad vasfı da güzel kokudan elzemdir.
İnsan her şeyden önce mü’min olduğu için tadı güzeldir; Kur’ân’a uygun bir hayat yaşayınca da onun güzelliği ve kokusu dışardan da hissedilir. Yani onun iyi biri olduğu, dışarıya yansıyan hizmetleriyle de anlaşılır. Dolayısıyla onun mü’min olduğu için tadı güzel, Kur’ân’a uygun yaşantısıyla da etrafa yayılan kokusu güzeldir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51682, DM003405
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا فِطْرٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْحَارِثِ عَنْ عَلِىٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : مِنَ النَّاسِ مَنْ يُؤْتَى الإِيمَانَ وَلاَ يُؤْتَى الْقُرْآنَ ، وَمِنْهُمْ مَنْ يُؤْتَى الْقُرْآنَ وَلاَ يُؤْتَى الإِيمَانَ ، وَمِنْهُمْ مَنْ يُؤْتَى الْقُرْآنَ وَالإِيمَانَ ، وَمِنْهُمْ مَنْ لاَ يُؤْتَى الْقُرْآنَ وَلاَ الإِيمَانَ. ثُمَّ ضَرَبَ لَهُمْ مَثَلاً قَالَ : فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ الإِيمَانَ وَلَمْ يُؤْتَ الْقُرْآنَ فَمَثَلُهُ مَثَلُ التَّمْرَةِ حُلْوَةُ الطَّعْمِ لاَ رِيحَ لَهَا ، وَأَمَّا مَثَلُ الَّذِى أُوتِىَ الْقُرْآنَ وَلَمْ يُؤْتَ الإِيمَانَ فَمَثَلُ الآسَةِ طِيِّبَةُ الرِّيحِ مُرَّةُ الطَّعْمِ ، وَأَمَّا الَّذِى أُوتِىَ الْقُرْآنَ وَالإِيمَانَ فَمَثَلُ الأُتْرُجَّةِ طِيِّبَةُ الرِّيحِ حُلْوَةُ الطَّعْمِ ، وَأَمَّا الَّذِى لَمْ يُؤْتَ الْقُرْآنَ وَلاَ الإِيمَانَ فَمَثَلُهُ مَثَلُ الْحَنْظَلَةِ مُرَّةُ الطَّعْمِ لاَ رِيحَ لَهَا.
Tercemesi:
Bize Ebû Nuaym, ona Fıtr, ona Ebû İshak, ona el-Hâris, ona da Hz. Ali (ra.) şöyle dedi:
"Bazı insanlara iman verilir, fakat Kur'ân'ı (anlama kabiliyeti) verilmez. Bazılarına da Kur'ân'ı (anlama kabiliyeti) verilir, ama iman verilmez. Bazılarına ise hem Kur'ân'ı (anlama kabiliyeti), hem de iman verilir. Buna mukabil bazılarına ne Kur'an'ı (anlama kabiliyeti) ve ne de iman verilir!"
Sonra Hz. Ali bunları birer misâlle şöyle açıkladı:
"Kendisine iman verilip Kur'ân verilmeyen kişi, kuru hurmaya benzer; tatlıdır, ama hiç kokusu yoktur! Kendisine Kur'ân verilip iman verilmeyen kimse de mersin ağacına benzer; onun kokusu güzeldir, fakat tadı acıdır. Kendisine hem Kur'ân, hem de iman verilen kimseye gelince, o da turunçgillere benzer; onun kokusu da tadı da hoştur. Kendisine Kur'ân da, iman da verilmeyen kimse de Ebû Cehil karpuzu gibidir; onun tadı acıdır, hoş bir kokusu da yoktur.”
Açıklama:
Hz. Ali’nin sözü olarak rivâyet edilen bu söz, benzer ifadelerle Ebû Musa’l-Eş’arî tarafından merfû olarak Hz. Peygamber’den de rivâyet edilmiştir.
Bu rivâyette çeşitli inançtaki insanların Kur’ân ile olan alâkaları güzel bir teşbihle anlatılmaktadır. İnsanlar ya mü’mindirler, ya değildirler. Mü’min olan da, olmayan da Kur’ân’ı ya okuyup anlar ve gereğini uygular, ya okuyup anlamaz ve gereğine de kulak asmazlar. İşte bu hadîste, bu gurupların hepsinin canlı bir tablosu çizilmektedir.
Burada iman tad’a, Kur’ân da güzel kokuya benzetilmektedir. İman, mü’mine Kur’ân okumaktan elzemdir. Nitekim yiyeceklerdeki tad vasfı da güzel kokudan elzemdir.
İnsan her şeyden önce mü’min olduğu için tadı güzeldir; Kur’ân’a uygun bir hayat yaşayınca da onun güzelliği ve kokusu dışardan da hissedilir. Yani onun iyi biri olduğu, dışarıya yansıyan hizmetleriyle de anlaşılır. Dolayısıyla onun mü’min olduğu için tadı güzel, Kur’ân’a uygun yaşantısıyla da etrafa yayılan kokusu güzeldir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 8, 4/2116
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Hâris b. Abdullah el-A'ver (Hâris b. Abdullah b. Ka'b b. Esed)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Fıtr b. Halife el-Mahzumi (Fıtr b. Halife)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
İman
KTB, İMAN
Kur'an, öğrenmek, öğretmek, okumak, okutmak
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, okuyup anlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51699, DM003422
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : إِنَّ الشَّيْطَانَ إِذَا سَمِعَ سُورَةَ الْبَقَرَةِ تُقْرَأُ فِى بَيْتٍ خَرَجَ مِنْهُ.
Tercemesi:
Bize Ebû Nuaym rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be, Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebu'l-Ahvas'tan (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Abdullah dedi ki: "Şüphesiz, şeytan bir evde Bakara Sûresinin okunduğunu duyunca oradan çıkar!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 13, 4/2127
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
Konular:
Kur'an, Bakara Suresi
Kur'an, Bakara Suresi'nin Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52710, DM003456
Hadis:
أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ قَالَ سَمِعْتُ مُرَّةَ يَقُولُ : أُتِىَ رَجُلٌ فِى قَبْرِهِ فَأُتِىَ جَانِبُ قَبْرِهِ فَجَعَلَتْ سُورَةٌ مِنَ الْقُرْآنِ ثَلاَثُونَ آيَةً تُجَادِلُ عَنْهُ. حَتَّى قَالَ : فَنَظَرْنَا أَنَا وَمَسْرُوقٌ فَلَمْ نَجِدْ فِى الْقُرْآنِ سُورَةً ثَلاَثِينَ آيَةً إِلاَّ تَبَارَكَ
Tercemesi:
Bize Haccac b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip (dedi ki), bana Amr b. Mürre rivayet edip şöyle dedi: Mürre'yi şöyle derken işittim: Kabirdeki bir adama (azab meleği) gelmiş de (adam) kabrinin köşesine gitmiş. (Melek de oraya gitmiş). O zaman Kur'an'dan otuz ayetlik bir Sûre onun için mücadele etmeye koyulmuş (ve onu kurtarmış)!" (Mürre sözünün devamında) demiş ki: Bunun üzerine ben ve Mesrûk baktık da Kur'an'da Tebâreke Sûresi dışında otuz ayetlik bir Sûre bulamadık.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 19, 4/2147
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Mülk suresinin fazileti
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52746, DM003469
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو زَيْدٍ : سَعِيدُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى الْحَسَنِ مُهَاجِرٍ قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ زَمَنَ زِيَادٍ إِلَى الْكُوفَةِ فَسَمِعْتُهُ يُحَدِّثُ أَنَّهُ كَانَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فِى مَسِيرٍ لَهُ قَالَ : وَرُكْبَتِى تُصِيبُ أَوْ تَمَسُّ رُكْبَتَهُ فَسَمِعَ رَجُلاً يَقْرَأُ {قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ} قَالَ :« بَرِئَ مِنَ الشِّرْكِ ». وَسَمِعَ رَجُلاً يَقْرَأُ {قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ} قَالَ :« غُفِرَ لَهُ ».
Tercemesi:
Bize Ebû Zeyd Saîd İbnu'r-Rebf rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be, Ebu'l-Hasan Muhacir'den rivayet etti ki, şöyle demiş: Bir adam Ziyad'ın zamanında Kûfe'ye gelmişti. Bir ara ben onu şöyle anlatırken işittim: O, bir yolculuğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile berabermiş. (Bu adam sözünün devamında) dedi ki: "Dizim onun dizine değiyor -veya "dokunuyor"-du. Derken O, bir adamın; "Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn" Sûresini okuduğunu işitmiş ve "Bu (adam) şirkten uzaklaştı!" buyurmuş. Bir adamın da "Kul hüvel'llahu ehad" Sûresini okuduğunu işittiğinde, "Bu (adam) bağışlandı!" buyurmuştu"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 23, 4/2155
Senetler:
1. Mübhem Ravi (Mübhem)
Konular:
Kur'an, İhlas Suresi
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52756, DM003474
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبَانَ بْنِ يَزِيدَ الْعَطَّارِ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أَيَعْجِزُ أَحَدُكُمْ أَنْ يَقْرَأَ فِى لَيْلَةٍ ثُلُثَ الْقُرْآنِ؟ ». قَالُوا : نَحْنُ أَعْجَزُ وَأَضْعَفُ مِنْ ذَلِكَ. فَقَالَ :« إِنَّ اللَّهَ جَزَّأَ الْقُرْآنَ ثَلاَثَةَ أَجْزَاءٍ فَجَعَلَ {قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ} ثُلُثَ الْقُرْآنِ ».
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, Ebân b. Yezid el-Attar'dan rivayet etti (ki, O şöyle demiş): Bize Katâde, Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O) Ma'dan b. Ebi Talha'dan, (O da) Ebu'd-Derda'dan (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); "Biriniz Kur'an'ın üçte birini bir gecede okumaya güç yetiremez mi?" buyurmuştu. (Yanındaki Sahabiler;) "Biz bunu yapmaktan daha aciz ve daha zayıfiz!" demişlerdi. O da şöyle buyurmuştu: "Şüphesiz Allah, Kur'anı üç parçaya ayırmış ve "Kul hüve'llahu ehad" Sûresini Kur'an'ın üçte biri kılmıştır!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 24, 4/2157
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
Konular:
Kur'an, İhlas Suresi
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52777, DM003486
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بِسْطَامَ عَنْ يَحْيَى بْنِ حَمْزَةَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ الْحَارِثِ عَنِ الْقَاسِمِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ تَمِيمٍ الدَّارِىِّ وَفَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ قَالاَ : مَنْ قَرَأَ بِعَشْرِ آيَاتٍ فِى لَيْلَةٍ كُتِبَ مِنَ الْمُصَلِّينَ.
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bistâm, Yahya b. Hamza'dan rivayet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Yahya İbnu'l-Haris, el-Kasım Ebû Abdirrahman'dan, (O da) Temîm ed-Dârî ile Fedâle b.Ubeyd'den (naklen) rivayet etti ki, onlar şöyle demişler: "Kim bir gecede on ayet okursa, ibadet edicilerden yazılır!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 26, 4/2168
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Temim ed-Dârî (Temim b. Evs b. Harice b. Sûd b. Cezime)
1. Fedale b. Ubeyd el-Ensari (Fedale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays b. Süheybe)
Konular:
İbadet, Gece ibadeti
Kur'an, öğrenmek, öğretmek, okumak, okutmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52883, DM003546
Hadis:
حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ سُفْيَانَ عَنِ ابْنِ عُلَيَّةَ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدٍ قَالَ : كَانُوا يَرَوْنَ هَذِهِ الأَلْحَانَ فِى الْقُرْآنِ مُحْدَثَةً.
Tercemesi:
Bize Abbas b. Süfyân, İbn Uleyye'den, (O) Avn'dan, (O da) Muhammed (b. Sîrîn'den) naklen rivayet etti ki, O şöyle demiş: "(Önceki âlimler) Kur'an'da (yapılan) şu ezgilerin, sonradan ortaya çıkarılmış (bid'at) olduğu görüşünde idiler!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 35, 4/2194
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
Konular:
Kur'ân, güzel/ doğru okumak