Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Asım b. Yusuf, Kutbe b. Abdülaziz, ona A‘meş, ona Şemr b. Atıyye, ona Şehr b. Havşeb, ona Ümmü Derdâ, ona da Ebu Derdâ’nın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cehennem ehline, içinde bulundukları azaba denk bir açlık verilir. Bunun üzerine (kurtulmak için) yardım isterler. Onlara, 'ne doyuran ne de açlığı gideren' [Ğâşiye, 7] kuru diken (ضَرِيعٍ) verilir. Yiyecek isterler, bu sefer boğazlarına düğümlenen bir yiyecek verilir. Dünyada boğaza takılan şeyleri suyla geçirdiklerini hatırlayıp su isterler. Bunun üzerine kendilerine, demir kancalarla yukarıdan çekilerek getirilen kaynar su (hamîm) sunulur. Kaynar su yüzlerine yaklaştığında, onların yüzlerini yakar, karınlarına ulaştığında, iç organlarını parçalar. Bunun üzerine 'Cehennem bekçilerini (meleklerini) çağırın' derler. Melekler onlara 'Rabbinizin peygamberleri açık delillerle size gelmedi mi?' diyecek, onlar da 'evet, geldi' diyecekler. Cehennem bekçileri 'yalvarın bakalım! Allah’tan gelen gerçekleri inkar edenlerin yalvarması boşunadır' [Mü’min, 40/50] diyecek. Sonra kafirler Mâlik’i çağırın deyip 'Ey Mâlik, Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin böyle yapmaktansa ölüp kül ve kömür olmak iyidir' diyecekler. Mâlik de 'hayır siz burada ölmeden bu şekilde ebedi kalacaksınız' der. [Zuhruf, 43/77]. [A’meş der ki: Bize bildirdiğine göre kafirlerin çağırması ile Mâlik’in onlara cevap vermesi arasında bin yıl geçecektir.] Sonra kafirler, 'Rabbinize dua edin çünkü Rabbinizden başka rahmeti bol bir kimse yoktur der' ve 'ey Rabbimiz biz kötülüklerimize mağlup olduk ve bu yüzden yoldan çıkan kimseler olduk. Ey Rabbimiz bizi bu Cehennemden çıkar eğer tekrar işlediğimiz günahlara dönersek o zaman gerçekten zalimlerden oluruz' diye niyazda bulunacaklar [Müminûn, 23/106-107] Allah da onlara 'Alçaldıkça alçalın orada ve bana karşı konuşmayın artık' [Müminûn, 23/108] diyecek. İşte o zaman bütün hayırdan ümitlerini kesip feryat etmeye, pişmanlık içinde 'yazıklar olsun bize' demeye başlayacaklardır."
[Abdullah b. Abdurrahman der ki: Hadisçiler bu hadisi merfu olarak rivayet etmemiştir. Tirmizî der ki: Bu hadisi A’meş’in, Şimr b. Atıyye’den, onun Şehr b. Havşeb’den, onun da Ümmü Derdâ’dan ve Ebu Derdâ’dan, Ebu Derdâ'nın kendi sözü olarak, rivayet edildiğini bilmekteyiz. Dolayısıyla merfu değildir. Kutbe b. Abdulaziz hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14910, T002586
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَخْبَرَنَا عَاصِمُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا قُطْبَةُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ شِمْرِ بْنِ عَطِيَّةَ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « يُلْقَى عَلَى أَهْلِ النَّارِ الْجُوعُ فَيَعْدِلُ مَا هُمْ فِيهِ مِنَ الْعَذَابِ فَيَسْتَغِيثُونَ فَيُغَاثُونَ بِطَعَامٍ مِنْ ضَرِيعٍ لاَ يُسْمِنُ وَلاَ يُغْنِى مِنْ جُوعٍ فَيَسْتَغِيثُونَ بِالطَّعَامِ فَيُغَاثُونَ بِطَعَامٍ ذِى غُصَّةٍ فَيَذْكُرُونَ أَنَّهُمْ كَانُوا يُجِيزُونَ الْغُصَصَ فِى الدُّنْيَا بِالشَّرَابِ فَيَسْتَغِيثُونَ بِالشَّرَابِ فَيُرْفَعُ إِلَيْهِمُ الْحَمِيمُ بِكَلاَلِيبِ الْحَدِيدِ فَإِذَا دَنَتْ مِنْ وُجُوهِهِمْ شَوَتْ وُجُوهَهُمْ فَإِذَا دَخَلَتْ بُطُونَهُمْ قَطَّعَتْ مَا فِى بُطُونِهِمْ فَيَقُولُونَ: ادْعُوا خَزَنَةَ جَهَنَّمَ فَيَقُولُونَ: أَلَمْ تَكُ تَأْتِيكُمْ رُسُلُكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا بَلَى . قَالُوا فَادْعُوا وَمَا دُعَاءُ الْكَافِرِينَ إِلاَّ فِى ضَلاَلٍ . قَالَ :فَيَقُولُونَ: ادْعُوا مَالِكًا فَيَقُولُونَ ( يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ ) قَالَ : فَيُجِيبُهُمْ ( إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ ) » . قَالَ الأَعْمَشُ : نُبِّئْتُ أَنَّ بَيْنَ دُعَائِهِمْ وَبَيْنَ إِجَابَةِ مَالِكٍ إِيَّاهُمْ أَلْفَ عَامٍ . قَالَ : « فَيَقُولُونَ : ادْعُوا رَبَّكُمْ فَلاَ أَحَدَ خَيْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَيَقُولُونَ ( رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ * رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ ) قَالَ فَيُجِيبُهُمْ ( اخْسَئُوا فِيهَا وَلاَ تُكَلِّمُونِ ) قَالَ : فَعِنْدَ ذَلِكَ يَئِسُوا مِنْ كُلِّ خَيْرٍ وَعِنْدَ ذَلِكَ يَأْخُذُونَ فِى الزَّفِيرِ وَالْحَسْرَةِ وَالْوَيْلِ » . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَالنَّاسُ لاَ يَرْفَعُونَ هَذَا الْحَدِيثَ . قَالَ أَبُو عِيسَى إِنَّمَا نَعْرِفُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ شِمْرِ بْنِ عَطِيَّةَ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ قَوْلَهُ وَلَيْسَ بِمَرْفُوعٍ . وَقُطْبَةُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ هُوَ ثِقَةٌ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Asım b. Yusuf, Kutbe b. Abdülaziz, ona A‘meş, ona Şemr b. Atıyye, ona Şehr b. Havşeb, ona Ümmü Derdâ, ona da Ebu Derdâ’nın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cehennem ehline, içinde bulundukları azaba denk bir açlık verilir. Bunun üzerine (kurtulmak için) yardım isterler. Onlara, 'ne doyuran ne de açlığı gideren' [Ğâşiye, 7] kuru diken (ضَرِيعٍ) verilir. Yiyecek isterler, bu sefer boğazlarına düğümlenen bir yiyecek verilir. Dünyada boğaza takılan şeyleri suyla geçirdiklerini hatırlayıp su isterler. Bunun üzerine kendilerine, demir kancalarla yukarıdan çekilerek getirilen kaynar su (hamîm) sunulur. Kaynar su yüzlerine yaklaştığında, onların yüzlerini yakar, karınlarına ulaştığında, iç organlarını parçalar. Bunun üzerine 'Cehennem bekçilerini (meleklerini) çağırın' derler. Melekler onlara 'Rabbinizin peygamberleri açık delillerle size gelmedi mi?' diyecek, onlar da 'evet, geldi' diyecekler. Cehennem bekçileri 'yalvarın bakalım! Allah’tan gelen gerçekleri inkar edenlerin yalvarması boşunadır' [Mü’min, 40/50] diyecek. Sonra kafirler Mâlik’i çağırın deyip 'Ey Mâlik, Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin böyle yapmaktansa ölüp kül ve kömür olmak iyidir' diyecekler. Mâlik de 'hayır siz burada ölmeden bu şekilde ebedi kalacaksınız' der. [Zuhruf, 43/77]. [A’meş der ki: Bize bildirdiğine göre kafirlerin çağırması ile Mâlik’in onlara cevap vermesi arasında bin yıl geçecektir.] Sonra kafirler, 'Rabbinize dua edin çünkü Rabbinizden başka rahmeti bol bir kimse yoktur der' ve 'ey Rabbimiz biz kötülüklerimize mağlup olduk ve bu yüzden yoldan çıkan kimseler olduk. Ey Rabbimiz bizi bu Cehennemden çıkar eğer tekrar işlediğimiz günahlara dönersek o zaman gerçekten zalimlerden oluruz' diye niyazda bulunacaklar [Müminûn, 23/106-107] Allah da onlara 'Alçaldıkça alçalın orada ve bana karşı konuşmayın artık' [Müminûn, 23/108] diyecek. İşte o zaman bütün hayırdan ümitlerini kesip feryat etmeye, pişmanlık içinde 'yazıklar olsun bize' demeye başlayacaklardır."
[Abdullah b. Abdurrahman der ki: Hadisçiler bu hadisi merfu olarak rivayet etmemiştir. Tirmizî der ki: Bu hadisi A’meş’in, Şimr b. Atıyye’den, onun Şehr b. Havşeb’den, onun da Ümmü Derdâ’dan ve Ebu Derdâ’dan, Ebu Derdâ'nın kendi sözü olarak, rivayet edildiğini bilmekteyiz. Dolayısıyla merfu değildir. Kutbe b. Abdulaziz hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 5, 4/707
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, Dereceleri
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ هَذِهِ الآيَةَ ( اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ ) قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : "لَوْ أَنَّ قَطْرَةً مِنَ الزَّقُّومِ قُطِرَتْ فِى دَارِ الدُّنْيَا لأَفْسَدَتْ عَلَى أَهْلِ الدُّنْيَا مَعَايِشَهُمْ فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ " . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Açıklama: فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ "Yiyeceği zakkum olan kişi ne yapacak" şeklinde de çevrilebilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14908, T002585
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ هَذِهِ الآيَةَ ( اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ ) قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : "لَوْ أَنَّ قَطْرَةً مِنَ الزَّقُّومِ قُطِرَتْ فِى دَارِ الدُّنْيَا لأَفْسَدَتْ عَلَى أَهْلِ الدُّنْيَا مَعَايِشَهُمْ فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ " . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Gaylan, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona el-'Ameş, ona Mücahid, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav), 'Ey iman edenler Allah'tan sakınılması gerektiği gibi sakının ve herhalde müslüman olarak can veriniz' (Âli İmrân, 3/102) ayetini okuyup şöyle buyurdu: "Eğer zakkumdan bir damla yere damlatılmış olsaydı, o damla dünyadaki canlıların geçim vesilesi (olan tüm gıda maddeleri)ni bozardı. Yiyeceği zakkum olan (cehennem halkının) hali nasıl (elem verici)dir?"
Ebu İsa (et-Tirmizî): 'Bu, hasen sahih bir hadistir', dedi.
Açıklama:
فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ "Yiyeceği zakkum olan kişi ne yapacak" şeklinde de çevrilebilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/707
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14899, T002581
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا رِشْدِينُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ دَرَّاجٍ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ ( كَالْمُهْلِ ) قَالَ : « كَعَكَرِ الزَّيْتِ فَإِذَا قَرَّبَهُ إِلَى وَجْهِهِ سَقَطَتْ فَرْوَةُ وَجْهِهِ فِيهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ رِشْدِينَ بْنِ سَعْدٍ
وَرِشْدِينُ قَدْ تُكُلِّمَ فِيهِ .
Tercemesi:
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Kehf sûresi 29. ayette geçen “Mühl gibi” ayeti hakkında şöyle buyurdu: Yağın tortusu gibi onu yüzüne yaklaştırdığı zaman yüzünün derisi içine düşecektir.” (Kehf 29. ayet… Şüphesiz biz kafirlere öyle bir ateş hazırladık ki etrafındaki alev duvarlar onları çepeçevre kuşatır. Susayıp su istedikleri zaman kaynamış katran gibi bir su ikram edilirde bu su yüzlerini bile kavurur gider…) Tirmizî: Bu hadisi sadece Rişdîn b. Sa’dın rivâyetiyle bilmekteyiz. Rişdîn b. Saîd ise hakkında ileri geri konuşulan bir kimsedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/704
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Kafir, müşrik âhirette
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14902, T002582
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ أَبِى السَّمْحِ عَنِ ابْنِ حُجَيْرَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « إِنَّ الْحَمِيمَ لَيُصَبُّ عَلَى رُءُوسِهِمْ فَيَنْفُذُ الْحَمِيمُ حَتَّى يَخْلُصَ إِلَى جَوْفِهِ فَيَسْلِتَ مَا فِى جَوْفِهِ حَتَّى يَمْرُقَ مِنْ قَدَمَيْهِ وَهُوَ الصَّهْرُ ثُمَّ يُعَادُ كَمَا كَانَ » . وَسَعِيدُ بْنُ يَزِيدَ يُكْنَى أَبَا شُجَاعٍ وَهُوَ مِصْرِىٌّ وَقَدْ رَوَى عَنْهُ اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ . وَابْنُ حُجَيْرَةَ هُوَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حُجَيْرَةَ الْمِصْرِىُّ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cehennemliklerin başlarından aşağı hamîm dökülecektir. Hamîm içine işleyecek ve karın boşluğuna varacak karın boşluğunda ne varsa hepsini silip süpürecek ve ayaklarından çıkacaktır. İşte Sahr budur sonra eski haline tekrar dönecek ve bu işlem böylece devam edip gidecektir.” (Hac sûresi 20. ayetin tefsiridir. “Bu dökülen kaynar su ile karınları içindeki organlar ve derileri eritilecektir.”) Saîd b. Yezîd, Ebû Şüca’ diye künyelenir ve Mısırlıdır. Kendisinden Leys b. Sa’d hadis rivâyet etmiştir.Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. İbn Huceyre ise Abdurrahman b. Huceyre el Mısrî’dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/705
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14904, T002583
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا صَفْوَانُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ : ( وَيُسْقَى مِنْ مَاءٍ صَدِيدٍ * يَتَجَرَّعُهُ ) قَالَ: « يُقَرَّبُ إِلَى فِيهِ فَيَكْرَهُهُ فَإِذَا أُدْنِىَ مِنْهُ شَوَى وَجْهَهُ وَوَقَعَتْ فَرْوَةُ رَأْسِهِ فَإِذَا شَرِبَهُ قَطَّعَ أَمْعَاءَهُ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ دُبُرِهِ يَقُولُ اللَّهُ ( وَسُقُوا مَاءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءَهُمْ ) وَيَقُولُ ( وَإِنْ يَسْتَغِيثُوا يُغَاثُوا بِمَاءٍ كَالْمُهْلِ يَشْوِى الْوُجُوهَ بِئْسَ الشَّرَابُ ) » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ . وَهَكَذَا قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ وَلاَ نَعْرِفُ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ بُسْرٍ إِلاَّ فِى هَذَا الْحَدِيثِ وَقَدْ رَوَى صَفْوَانُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ صَاحِبِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُسْرٍ لَهُ أَخٌ قَدْ سَمِعَ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَأُخْتُهُ قَدْ سَمِعَتْ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ بُسْرٍ الَّذِى رَوَى عَنْهُ صَفْوَانُ بْنُ عَمْرٍو هَذَا الحَدِيثَ رَجُلٌ آخَرُ لَيْسَ بِصَاحِبٍ.
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), İbrahim sûresi 16. 17. ayetleri olan: “Önünde Cehennem var orada kendisine kanlı irinli su içirilecek…” Onu yudum yudum içer fakat boğazında kalır yutamaz her taraftan ölüm gibi felaketler sarar fakat yine ölmez…” ayeti hakkında şöyle buyurdu: “Ağzına yaklaştırılacak ve ondan tiksinecektir. Kendisini yaklaştırıldığında yüzünü yakıp kavuracak ve başının derisi düşecektir. Onu içtiği zaman bağırsakları kopup dübüründen çıkacaktır. Allah; Muhammed sûresi ayet 15 de şöyle buyurur: “… Kaynar sudan içirilecek ve bağırsakları parça parça olacak…” Yine Allah Kehf sûresi 29. ayetinde de; “... Susayıp su istedikleri zaman kaynamış katran gibi bir su ikram edilir de bu su yüzlerini bile kavurur gider. Ne kötü bir içecek ne kötü bir barınaktır orası.”Tirmizî: Bu hadis garibtir.Muhammed b. İsmail “Böylece Ubeydullah b. Büsr’den” demektedir. Ubeydullah b. Büsr sadece bu hadisle bilinmektedir.Safvân b. Amr Rasûlullah (s.a.v.)’in sahabesi Abdullah b. Büsr’den başka bir hadis rivâyet etmiştir. Abdullah b. Büsr’ün, Peygamber (s.a.v.)’den hadis işiten bir kardeşi ve birde kız kardeşi vardır. Safvân b. Amr’ın kendisinden Ebû Umâme’nin hadisini rivâyet ettiği Ubeydullah b. Büsr ise onun arkadaşı değil başka birisi olabilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/705
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, Dereceleri
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14907, T002584
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا رِشْدِينُ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ دَرَّاجٍ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « ( كَالْمُهْلِ ) كَعَكَرِ الزَّيْتِ فَإِذَا قُرِّبَ إِلَيْهِ سَقَطَتْ فَرْوَةُ وَجْهِهِ فِيهِ » وَبِهَذَا الإِسْنَادِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « لِسُرَادِقِ النَّارِ أَرْبَعَةُ جُدُرٍ كِثَفُ كُلِّ جِدَارٍ مِثْلُ مَسِيرَةِ أَرْبَعِينَ سَنَةً » وَبِهَذَا الإِسْنَادِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: « لَوْ أَنَّ دَلْوًا مِنْ غَسَّاقٍ يُهَرَاقُ فِى الدُّنْيَا لأَنْتَنَ أَهْلُ الدُّنْيَا » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ رِشْدِينَ بْنِ سَعْدٍ وَفِى رِشْدِينَ مَقَالٌ وَقَدْ تُكُلِّمَ فِيهِ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ . وَمَعْنَى قَوْلِهِ « كِثَفُ كُلِّ جِدَارٍ »: يَعْنِى غِلَظَهُ .
Tercemesi:
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Duhan sûresi 45. ayette geçen “Mühl” kelimesi hakkında; kaynayan yağın tortusu gibi diye tarif ederek kendilerine bu ikram yaklaştırılınca yüzlerinin derisi onun içine dökülecektir, buyurmaktadır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Aynı senedle Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu da rivâyet edilmektedir. “Cehennem ateşinin duvarları dört katlı olup her duvarın kalınlığı kırk yıllık yoldur.” Yine aynı sened ile Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir: “Cehennemliklere ikram edilecek olan irinden bir kova dünyaya dökülecek olsa dünya kokuşurdu.” Tirmizî: Bu hadisi sadece Rişdîn b. Sa’d’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Rişdîn’in hafızası yönünden tenkid edildiği bilinmektedir.Hadiste geçen “kisefü küllü cidarin” kelimesinin manası duvarların kalınlığı demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/706
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri