10631 Kayıt Bulundu.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona İbn Osman b. Abdullah b. Mevheb, ona Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyub'un (ra) söylediğine göre bir adam Allah Rasulü'ne (sav) gelerek 'Yaptığımda benim cennete girmeme vesile olacak bir amel/iş söyle' dedi. Oradakiler 'Buna ne oluyor! Buna ne oluyor!' dediler. Hz. Peygamber (sav) "Küçük bir maruzatı var" dedi ve şöyle buyurdu: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazsın ve yalnız O'na kulluk edersin. Namazı dosdoğru kılarsın, zekatı verirsin ve akraba ile ilişkilerini sürdürürsün." Behz dedi ki, bize Şu'be, ona Muhammed b. Osman ve onun babası (Osman b. Abdullah), onlara Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyüb (ra) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Ebu Abdullah (Buhârî) dedi ki, ben, Muhammed'in mahfuz olmamasından korkmuştum. Ancak o, Amr'dır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Behz b. Esed arasında inkita vardır.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona İbn Osman b. Abdullah b. Mevheb, ona Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyub'un (ra) söylediğine göre bir adam Allah Rasulü'ne (sav) gelerek 'Yaptığımda benim cennete girmeme vesile olacak bir amel/iş söyle' dedi. Oradakiler 'Buna ne oluyor! Buna ne oluyor!' dediler. Hz. Peygamber (sav) "Küçük bir maruzatı var" dedi ve şöyle buyurdu: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazsın ve yalnız O'na kulluk edersin. Namazı dosdoğru kılarsın, zekatı verirsin ve akraba ile ilişkilerini sürdürürsün." Behz dedi ki, bize Şu'be, ona Muhammed b. Osman ve onun babası (Osman b. Abdullah), onlara Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyüb (ra) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Ebu Abdullah (Buhârî) dedi ki, ben, Muhammed'in mahfuz olmamasından korkmuştum. Ancak o, Amr'dır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Behz b. Esed arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), şöyle demiştir: Ensar içerisinde mal ve hurma bahçesi en çok olan Ebu Talha idi. Ebu Talha'nın en çok sevdiği malı mescidin karşısındaki Beyruha denilen bahçeydi. Hz. Peygamber (sav) o bahçeye gelir ve içerisindeki temiz sudan içerdi. Enes şöyle devam etmiştir. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" (Âl-i İmrân, 3/92) ayet-i kerimesi nazil olunca Ebu Talha, Hz. Peygamber'e gelerek “Ey Allah'ın Rasulü, Allah teâlâ "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" buyuruyor. Benim de en çok sevdiğim malım Beyruha'dır. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım Ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Ravh da, bu hadisi rivayet ederek, hadisin ravisine mütabaat etmiştir. Yahya b. Yahya ve İsmail, bu hadisi Malik'ten naklederken (râbıh) kazançlı lafzı yerine (râyıh) ecir kazandıran lafzını kullanmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Yahya arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), şöyle demiştir: Ensar içerisinde mal ve hurma bahçesi en çok olan Ebu Talha idi. Ebu Talha'nın en çok sevdiği malı mescidin karşısındaki Beyruha denilen bahçeydi. Hz. Peygamber (sav) o bahçeye gelir ve içerisindeki temiz sudan içerdi. Enes şöyle devam etmiştir. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" (Âl-i İmrân, 3/92) ayet-i kerimesi nazil olunca Ebu Talha, Hz. Peygamber'e gelerek “Ey Allah'ın Rasulü, Allah teâlâ "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" buyuruyor. Benim de en çok sevdiğim malım Beyruha'dır. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım Ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Ravh da, bu hadisi rivayet ederek, hadisin ravisine mütabaat etmiştir. Yahya b. Yahya ve İsmail, bu hadisi Malik'ten naklederken (râbıh) kazançlı lafzı yerine (râyıh) ecir kazandıran lafzını kullanmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsmail b. Ebu Üveys arasında inkita vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî; (T) Bana Leys, ona Abdurrahman b. Halid, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona Ebu Hüreyre'nin (ra) naklettiğine göre Hz. Ebu Bekir (ra) şöyle söylemiştir: 'Vallahi, Rasulullah'a (sav) ödedikleri bir dişi oğlağı bana ödemeseler bunun için muhakkak onlarla savaşırım.'
Bize Ömer b. Hafs b. Ğıyâs, ona babası, ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona da Ebu Zer (ra) şöyle söylemiştir: Bir gün Hz. Peygamber'in yanına gittim. O şöyle buyurdu: "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun yahut kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ya da -nasıl yemin ettiyse öyle- bir adamın, develeri, sığırları, koyunları olup da onların zekatını ödemeyecek olursa bunlar kıyamet gününde mutlaka olabilecekleri en iri ve en semiz cüsseleriyle getirilirler. Sahibini ayaklarıyla çiğner, boynuzlarıyla boynuzlarlar. O hayvanların sonuncuları geçtikten sonra, ilkleri tekrar onun üzerinden geçsin diye geri getirilirler. Bu durum Allah, insanlar arasında hükmünü verinceye kadar devam eder." Bu hadisi Bükeyr, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre (ra), ona Nebi (sav) tarikiyle de nakledilmiştir.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Nâfi, ona İbn Ömer; (T) Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Nâfi, ona Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) minberde sadakadan, iffetli olmaktan ve istemenin (kötülüğünden) bahsedip şöyle buyurdu: "Veren el, alan elden daha hayırlıdır. Çünkü veren el, infak edendir. Alan el ise isteyendir."
Bize Ahmed b. Yunus, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) fıtır sadakasını bir sa' miktarı (3,264 kg. civarı) kuru hurma veya arpa olarak verilmesini emretti. Abdullah der ki: İnsanlar iki müd (3,264 kg. civarı) buğdayı ona bir sa' miktarı hurma veya arpaya denk saydılar.
Bize Muâz b. Fedâle, ona Hişam, ona Yahya, ona Hilâl b. Ebu Meymune, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’yi (ra) şunu rivayet etmiştir: "Nebi (sav) bir gün minbere oturdu, biz de etrafında oturduk. Allah Rasulü (sav) 'Şüphesiz benim, benden sonrası için sizin adınıza korktuğum şeylerden birisi de sizin üzerinize açılacak olan dünya hayatının güzellikleri ve süsleridir' buyurdu. Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü, hayır (mal) kötülük getirir mi ki?' dedi. Nebi (sav) sustu. Adama 'Sana ne oluyor? Nebi (sav) seninle muhatap olmadığı halde ona soru sordun' diye çıkıştılar. Sonra baktık ki Hz. Peygamber'e vahiy iniyor. Üzerindeki teri sildikten sonra soru soranı över gibi 'O soru soran nerede?' buyurdu ve şöyle devam etti: Gerçek şu ki hayır (mal) elbette kötülük getirmez. Ancak baharın bitirdiği otlardan bazıları öldürür ya da zehirler. Ama ot yiyen (hayvanlar) bundan etkilenmez. Onlar, her iki böğrü de genişleyip şişinceye kadar yer, daha sonra güneşe döner, küçük ve büyük pisliğini yapar ve otlamaya devam eder. İşte bu (dünya) malı da yeşildir, tatlıdır. Müslüman zengin kendisine verilen servetten yetime, fakire, yolda kalmışlara infak ederse ne güzeldir! [ya da ifade Nebi’nin (sav) buyurduğu gibidir.] Ama o malı haksız yere alan bir kimse, yiyip de doymayan kimse gibidir ve bu malı Kıyamet gününde aleyhine bir şahit olacaktır."