Bana Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Müminlerin Annesi (Aişe) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) Medine'ye hicret edip geldiğinde, babam Ebu Bekir ile Bilal (r.anhuma) sıtmaya tutuldular. Ben yanlarına girip “babacığım nasılsın, sen nasılsın ey Bilal” diye hatırlarını sordum. Ebu Bekir, kendisini sıtma nöbeti tuttuğunda “Her kişi ailesi ile birlikte sabahlar. Halbuki ölüm ona pabucunun tasmasından daha yakındır” beytini söylerdi. Bilal ise sıtma nöbeti geçince yüksek sesle “Ah bir bilsem! bir kez olsun Mekke vadisinde geceleyecek miyim, etrafımda ızhır ve celîl otları? Bir gün Mecenne sularına varır mıyım? Bir kere daha görünür mü bana acaba Şâme ve Tafîl?” derdi. Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelip bun bildirince şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi veya ondan daha fazla Medine'yi de sevdir. Allah'ım! Sâf ve müdd ile ölçülen rızıklarımızda bizim için bereket ihsan eyle! Allah'ım! Medine'nin havasını bizim için düzeltip hastalıklardan salim kıl! Hummasını ve sıtmasını da Cuhfe'ye gönder."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38537, MU001614
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ أَنَّهَا قَالَتْ لَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ وُعِكَ أَبُو بَكْرٍ وَبِلاَلٌ قَالَتْ فَدَخَلْتُ عَلَيْهِمَا فَقُلْتُ يَا أَبَتِ كَيْفَ تَجِدُكَ وَيَا بِلاَلُ كَيْفَ تَجِدُكَ قَالَتْ فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ إِذَا أَخَذَتْهُ الْحُمَّى يَقُولُ كُلُّ امْرِئٍ مُصَبَّحٌ فِى أَهْلِهِ وَالْمَوْتُ أَدْنَى مِنْ شِرَاكِ نَعْلِهِ وَكَانَ بِلاَلٌ إِذَا أُقْلِعَ عَنْهُ يَرْفَعُ عَقِيرَتَهُ فَيَقُولُ أَلاَ لَيْتَ شِعْرِى هَلْ أَبِيتَنَّ لَيْلَةً بِوَادٍ وَحَوْلِى إِذْخِرٌ وَجَلِيلُ وَهَلْ أَرِدَنْ يَوْمًا مِيَاهَ مَجَنَّةٍ وَهَلْ يَبْدُوَنْ لِى شَامَةٌ وَطَفِيلُ قَالَتْ عَائِشَةُ فَجِئْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ اللَّهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْمَدِينَةَ كَحُبِّنَا مَكَّةَ أَوْ أَشَدَّ وَصَحِّحْهَا وَبَارِكْ لَنَا فِى صَاعِهَا وَمُدِّهَا وَانْقُلْ حُمَّاهَا فَاجْعَلْهَا بِالْجُحْفَةِ.
Tercemesi:
Bana Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Müminlerin Annesi (Aişe) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) Medine'ye hicret edip geldiğinde, babam Ebu Bekir ile Bilal (r.anhuma) sıtmaya tutuldular. Ben yanlarına girip “babacığım nasılsın, sen nasılsın ey Bilal” diye hatırlarını sordum. Ebu Bekir, kendisini sıtma nöbeti tuttuğunda “Her kişi ailesi ile birlikte sabahlar. Halbuki ölüm ona pabucunun tasmasından daha yakındır” beytini söylerdi. Bilal ise sıtma nöbeti geçince yüksek sesle “Ah bir bilsem! bir kez olsun Mekke vadisinde geceleyecek miyim, etrafımda ızhır ve celîl otları? Bir gün Mecenne sularına varır mıyım? Bir kere daha görünür mü bana acaba Şâme ve Tafîl?” derdi. Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelip bun bildirince şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi veya ondan daha fazla Medine'yi de sevdir. Allah'ım! Sâf ve müdd ile ölçülen rızıklarımızda bizim için bereket ihsan eyle! Allah'ım! Medine'nin havasını bizim için düzeltip hastalıklardan salim kıl! Hummasını ve sıtmasını da Cuhfe'ye gönder."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1614, 1/351
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber döneminde
Şehirler, Hz. Peygamber'in dua ettiği/övdüğü
Şehirler, Medine'nin taun ve deccalden korunmuşluğu
Şehirler, Medine, önemi
Açıklama: Âmir b. Füheyre (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) hizmetinde bulunan ve onun tarafından azat edilen ilk Müslüman olan kişilerdendir. Tercümesi verilen söz, bir beyit olarak ifade edildiği için şiir şeklinde çevrilmeye çalışılmıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38538, MU001615
Hadis:
قَالَ مَالِكٌ وَحَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ أَنَّ عَائِشَةَ قَالَتْ وَكَانَ عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ يَقُولُ قَدْ رَأَيْتُ الْمَوْتَ قَبْلَ ذَوْقِهِ إِنَّ الْجَبَانَ حَتْفُهُ مِنْ فَوْقِهِ .
Tercemesi:
Hz. Aişe (r.a.) der ki Amir b. Füheyre şöyle diyordu: "Ölümü tatmadan şiddetini hissettim. Korkak kimsenin ölümü tepesinden iner (beklemediği yönden gelir)."
Malik (b. Enes) [İmam Malik] şöyle dedi: "Bana Yahya b. Said, ona da Hz. Âişe'nin (r. anhâ) rivayet ettiğine göre Âmir b. Füheyre (ra) şöyle diyordu: 'Gördüm henüz tatmadan önce ölümü, korkağın iner ansızın tepesinden ölümü."
Açıklama:
Âmir b. Füheyre (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) hizmetinde bulunan ve onun tarafından azat edilen ilk Müslüman olan kişilerdendir. Tercümesi verilen söz, bir beyit olarak ifade edildiği için şiir şeklinde çevrilmeye çalışılmıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1615, 1/352
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber döneminde
KTB, ÖLÜM
Ban Malik, ona İsmail b. Ebu Hakîm, ona da Ömer b. Abdulaziz şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'ın (sav) son sözlerinden biri de şudur: "Allah Yahudi ve Hristiyanları kahretsin. Onlar peygamberlerinin mezarlarını mescit edindiler. Arap diyarında iki din bir arada kalmayacaktır"
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38540, MU001617
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى حَكِيمٍ أَنَّهُ سَمِعَ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ يَقُولُ كَانَ مِنْ آخِرِ مَا تَكَلَّمَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ قَالَ قَاتَلَ اللَّهُ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى اتَّخَذُوا قُبُورَ أَنْبِيَائِهِمْ مَسَاجِدَ لاَ يَبْقَيَنَّ دِينَانِ بِأَرْضِ الْعَرَبِ
Tercemesi:
Ban Malik, ona İsmail b. Ebu Hakîm, ona da Ömer b. Abdulaziz şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'ın (sav) son sözlerinden biri de şudur: "Allah Yahudi ve Hristiyanları kahretsin. Onlar peygamberlerinin mezarlarını mescit edindiler. Arap diyarında iki din bir arada kalmayacaktır"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1617, 1/352
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Kitap, Hicazdan sürülmeleri
Hz. Peygamber, beddua ettiği kimseler
Kabir, Kabirleri, Peygamber kabirlerini mescid edinmek
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَلَعَ لَهُ أُحُدٌ فَقَالَ هَذَا جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ اللَّهُمَّ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ حَرَّمَ مَكَّةَ وَأَنَا أُحَرِّمُ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38533, MU001610
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَلَعَ لَهُ أُحُدٌ فَقَالَ هَذَا جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ اللَّهُمَّ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ حَرَّمَ مَكَّةَ وَأَنَا أُحَرِّمُ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا.
Tercemesi:
Enes b. Malik'ten: Resûlullah (s.a.v.), Uhud dağı görününce şöyle dedi: "Bu Öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever. Allahım! İbrahim, Mekke'yi harem (kutsal) kıldığı gibi, ben de iki kara taşlığın arasındaki Medine'yi harem kılıyorum."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1610, 1/351
Senetler:
()
Konular:
Mekan Tasavvuru, Uhud Dağı
Şehirler, Medine, Harem oluşu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38536, MU001613
Hadis:
وَحَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَجُلٍ قَالَ دَخَلَ عَلَىَّ زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ وَأَنَا بِالأَسْوَافِ قَدِ اصْطَدْتُ نُهَسًا فَأَخَذَهُ مِنْ يَدِى فَأَرْسَلَهُ .
Tercemesi:
İmam Malik'e rivayet edildiğine göre bir adam: "Ben Medine'nin Esvaf mevkiinde bir kuş avladığım sırada Zeyd b. Sabit yanıma gelerek kuşu elimden alıp serbest bıraktı" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1613, 1/351
Senetler:
()
Konular:
Şehirler, Medine, Harem oluşu
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَلَعَ لَهُ أُحُدٌ فَقَالَ هَذَا جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38542, MU001619
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَلَعَ لَهُ أُحُدٌ فَقَالَ هَذَا جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ.
Tercemesi:
Hişam babası Urve (r.a.)'dan: Resûlullah (s.a.v.)'e Uhud dağı görününce şöyle buyurdu: "Bu, bizi seven, bizim de sevdiğimiz bir dağdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1619, 1/352
Senetler:
()
Konular:
Mekan Tasavvuru, Uhud Dağı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38543, MU001620
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ أَنَّ أَسْلَمَ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ زَارَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَيَّاشٍ الْمَخْزُومِىَّ فَرَأَى عِنْدَهُ نَبِيذًا وَهُوَ بِطَرِيقِ مَكَّةَ فَقَالَ لَهُ أَسْلَمُ إِنَّ هَذَا الشَّرَابَ يُحِبُّهُ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَحَمَلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَيَّاشٍ قَدَحًا عَظِيمًا فَجَاءَ بِهِ إِلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَوَضَعَهُ فِى يَدَيْهِ فَقَرَّبَهُ عُمَرُ إِلَى فِيهِ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ عُمَرُ إِنَّ هَذَا لَشَرَابٌ طَيِّبٌ فَشَرِبَ مِنْهُ ثُمَّ نَاوَلَهُ رَجُلاً عَنْ يَمِينِهِ . فَلَمَّا أَدْبَرَ عَبْدُ اللَّهِ نَادَاهُ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَقَالَ أَأَنْتَ الْقَائِلُ لَمَكَّةُ خَيْرٌ مِنَ الْمَدِينَةِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَقُلْتُ هِىَ حَرَمُ اللَّهِ وَأَمْنُهُ وَفِيهَا بَيْتُهُ . فَقَالَ عُمَرُ لاَ أَقُولُ فِى بَيْتِ اللَّهِ وَلاَ فِى حَرَمِهِ شَيْئًا . ثُمَّ قَالَ عُمَرُ أَأَنْتَ الْقَائِلُ لَمَكَّةُ خَيْرٌ مِنَ الْمَدِينَةِ قَالَ فَقُلْتُ هِىَ حَرَمُ اللَّهِ وَأَمْنُهُ وَفِيهَا بَيْتُهُ . فَقَالَ عُمَرُ لاَ أَقُولُ فِى حَرَمِ اللَّهِ وَلاَ فِى بَيْتِهِ شَيْئًا ثُمَّ انْصَرَفَ .
Tercemesi:
Kasım oğlu Abdurrahman'dan: Ömer b. Hattab (r.a.)'ın azadı kölesi Eslem bana şunları anlattı: Mekke yolunda Mahzum kabilesinden Abdullah b. Ayyaş'ı ziyaret ettiğimde, yanında nebız (hurma ve üzüm şerbeti) görünce:
"Bu şerbeti Ömer b.Hattab (r.a.) çok seviyor" dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Ayyaş, büyük bir kadeh nebiz alarak getirilip Ömer b. Hattab'ın önüne koydu. Hz. Ömer (r.a.) kadehi ağzına yaklaştırdı, sonra başım kaldırıp:
"Bu güzel bir şerbettir" dedi, sonra birazını içip kalanı sağındaki bir adama verdi. Bu arada Abdullah dönüp gitmeye başlayınca Ömer b. Hattab (r.a.) ona seslenerek:
"Sen mi, elbette Mekke, Medine'den hayırlıdır, diyorsun?" dedi. Abdullah da:
"Mekke, Allah'ın haremi, emin kıldığı yerdir. Beytullah da oradadır" deyince Hz. Ömer (r.a.):
"Ne beytullah ve ne de haremi hakkında bir şey söylemiyorum, deyip, sonra devamla: "Sen mi Mekke, Medine'den daha hayırlıdır, diyorsun?" dedi. Abdullah da yine:
"Mekke, Allah'ın Haremi ve emin kıldığı yerdir. Beytullah da oradadır" dedi. Hz. Ömer (r.a.) yine:
"Allah'ın Haremi ve evi hakkında bir şey demiyorum" dedi, sonra Abdullah dönüp gitti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Câmi' 1620, 1/352
Senetler:
()
Konular:
İçecekler, Nebiz, helal/haram oluşu
Şehirler, Medine, önemi
Şehirler, Mekke, Haram Bölge Oluşu