1902 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Yahyâ, ona Mâlik, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahmân, ona Kasım b. Muhammed, ona da müminlerin annesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Berîre üzerinden üç hüküm (sünnet) gerçekleşmiştir. Bu üç hükümden birisi şudur: Berîre hürriyetine kavuştu ve evliliğini devam ettirme konusunda tercih kendisine bırakıldı. (Diğeri) Allah Rasulu (sav) onun hakkında 'Velâyet hakkı köleyi âzat edene aittir' buyurdu. (Bir diğeri de) Rasulullah (sav) evine girdiği esnada çömlekte et (yemeği) kaynıyordu. Onun önüne ekmek ve evde bulunan katıklardan biri kondu. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'sanki ben içinde et bulunan bir çömlek gördüydüm?' diye sordu. Onlar da 'evet, ey Allah'ın Rasulü, ama o Berîre’ye sadaka olarak verilmiş bir ettir, oysa siz sadaka yemiyorsunuz' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'O Berîre’ye sadaka, bizim için ise hediyedir' buyurdu."
Bana Yahya, ona Malik, ona Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona, Humeyd b. Nafî, ona da Zeyneb bt. Ebu Seleme şu üç hadisi rivayet edip şöyle demiştir: "Babası Ebu Süfyan b. Harb vefat ettiği zaman, Hz. Peygamber'in (sav) eşi Ümmü Habibe’nin yanına girdim. Ümmü Habibe, içinde sarı renkli güzel koku (halûk veya başka bir koku) bulunan bir koku kabı getirilmesini istedi, onun bir kısmını bir hizmetçiye sürdükten sonra kendisi, o kokuyu yanaklarına sürdü, sonra da şöyle dedi: Vallahi, benim hoş kokuya ihtiyacım yok, ama ben Rasulullah’ı (sav) dinledim 'Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için beklemesi gereken dört ay on günlük süre dışında, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutması helâl değildir' buyuruyordu."
Zeyneb şöyle rivayet etmiştir: "Sonra kardeşi vefat edince, Nebî'nin (sav) eşi Zeyneb bt. Cahş'ın yanına girdim. Zeynep biraz koku getirilmesini istedi ve ondan bir parça süründü. Sonra da 'Vallahi, benim koku sürümeye ihtiyacım yoktur. Ancak ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştim: Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için beklediği dört ay on günlük iddet haricinde, ölmüş bir kişi için üç günden fazla yas tutması helal değildir."
Bana Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Nebî'nin (sav) eşi Ümmü Seleme, kocasının yasını tutmakta iken gözleri ileri derecede rahatsızlanan bir kadına şöyle demiştir: Geceleyin gözlerine cilâ denen (parlatıcı özelliği olan) sürmeden çek, gündüzün de onu sil."
Bana Mâlik, Sâlim b. Abdullah ve Süleyman b. Yesâr'ın şöyle dediklerini rivayet etmiştir: "Onlar, kocası vefat etmiş kadın hakkında şöyle derlerdi: Kadın yakalandığı herhangi bir hastalık ya da göz rahatsızlığı sebebiyle gözüne zarar gelmesinden korkarsa, sürme de çeker ilaç ile tedavi de olabilir. İçinde hoş koku olan sürme de kullanabilir." [Mâlik 'Zaruretin olduğu yerde, Allah’ın (cc) dini kolaylıktır' demiştir.]
Bana Mâlik, Resûlullah'ın (sav) eşi Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kocasının yasını tutan kadın, başını sidr otu ve zeytin yağı ile yıkar."
Bana, ona Mâlik, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Ebu Ubeyd’in kızı Safiyye, kocası Abdullah b. Ömer’in vefatı dolayısıyla matem tutmakta iken gözlerinden rahatsızlandı fakat hemen hemen gözleri çapaklanacak hale gelinceye kadar da sürme çekmedi. Mâlik der ki: Kocası vefat etmiş bir kadın zeytinyağı, şahtere ve buna benzer şeyleri – içerisine hoş koku karıştırılmamış olması şartıyla- sürebilir. Mâlik der ki: Kocası vefat ettiği için matem tutmakta olan bir kadın, yüzük, halhal ve bunun dışında herhangi bir süs eşyası takınamaz. (Yemen işi çizgili bir elbise türü olan) asb namına bir şey giyinemez, oldukça kalın bir asb olması müstesna. Siyah dışında herhangi bir renge boyanmış boyalı bir elbise giyinemez, sidir ve ona benzer, başında kalıp da hoş koku çıkarmayan şeyler dışında (hoş koku kullanarak) taranamaz.
Yahya b. Yahya, Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), kocası Ebu Seleme'nin vefatı sebebiyle yas tutmakta olan Ümmü Seleme'nin yanına girmişti. Ümmü Seleme gözlerine sabır otu denilen bir ilaç sürmüştü. Allah Rasulü (sav) 'Bu da nedir, ey Ümmü Seleme?' diye sorduğunda, 'Sabır otudur, ey Allah'ın Rasulü!' diye cevap verdi. Rasulullah (sav) 'Öyleyse onu gözlerine geceleyin koy, gündüzün sil' buyurdu." [Mâlik şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Büluğ çağına ermemiş kızın yası da tıpkı buluğa ermiş kadınınki gibidir. Buluğa ermiş bir kadın, kocası vefat ettiğinde nelerden uzak kalıyorsa, o da o şekilde uzak durur. Bir cariyenin kocası vefat edecek olursa, tıpkı iddetinde olduğu gibi kocası için (hür kadının iddetinin yarısı olan) iki ay beş gün yas tutar. Ümmüveledin (yani efendisinden çocuğu olmuş cariyenin) kocası vefat ettiğinde yas tutma yükümlülüğü yoktur. Aynı şekilde efendisi ölmüş cariyenin de yas tutma yükümlülüğü yoktur. Çünkü yas tutmak, kocaları olan kadınlar için söz konusudur.]