3863 Kayıt Bulundu.
Bize Hakem b. Mübarek, ona Abbâd b. Avvâm el-Kilâbî; (T) İbrahim b. Sadaka, ona Süfyan b. Hüseyin, ez-Zührî, ona Salim b. Ömer, ona da (Abdullah) b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), zekat oranlarını içeren bir yazı yaz(dır)dı. Bu yazı henüz zekat görevlilerine gönderilmeden önce Rasulullah (sav) vefat etti. Rasulullah (sav) vefat edince bu yazıyı Hz. Ebu Bekir aldı ve Rasulullah'ın (sav) ardından onu uyguladı. Ebu Bekir vefat edince o yazıları Hz. Ömer aldı ve Rasulullah'la (sav) Ebu Bekir'in ardından onu uyguladı. Ömer, şehit edildiğinde söz konusu yazı onun kılıcına ya da vasiyetine bağlı bir vaziyetteydi. Buna göre develerin zekatı ile ilgili olarak şu bilgiler yazıyordu: "Yirmi beşe kadar her beş devede bir koyun zekat vardır. Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bu develerde bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi deve zekat vardır. Bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi bir deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına basmış erkek deve gerekir. Develerin sayısı otuz beşi geçtiğinde; kırk beşe kadar bu develerde bir tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir. Develerin sayısı kırk beşi geçtiğinde; altmışa kadar bu develerde bir tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir. Develerin sayısı altmışı geçtiğinde; yetmiş beşe kadar bu develerde bir tane dört yaşını doldurup beş yaşına basmış dişi deve gerekir. Develerin sayısı yetmiş beşi geçtiğinde; doksana kadar bu develerde iki tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir. Develerin sayısı doksanı geçtiğinde; yüz yirmiye kadar bu develerde iki tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir. Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde; her elli devede üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve, her kırk devede de iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir."
Açıklama: Muaz b. Cebel ile İbrahim en-Nehai arasında inkıta vardır.
Açıklama: İlgili rivayet için bkz. DM001661 numaralı hadis.
Bize Hakem b. Mübarek, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Ebu Talha, Medine'de, Ensar içinde, hurma ağaçları türünden malı en çok olan kişiydi. En çok sevdiği hurmalığı da Beyruhâ isimli hurmalığı idi. Bu hurmalık, Mescid-i Nebevî'ye bakıyordu. Hz. Peygamber (sav), bu hurmalığa girer ve onun tatlı suyundan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarf ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir." (Âl-i İmrân 3/92) ayeti nazil olunca, Ebu Talha “hiç kuşkusuz en çok sevdiğim malım, Beyruhâ hurmalığıdır. O da Allah için sadakadır. Umarım bu sadakam, Allah katında iyilik sayılır ve bana azık olur. Ya Rasulallah, onu dilediğin yere verebilirsin” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "çok güzel! Sevap kazandıracak" ya da "sevap getirecek bir mal. Senin dediklerini duydum. Doğrusu ben, onu akrabalarına dağıtmanı uygun görüyorum" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha “öyle yapacağım, ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ardından Ebu Talha, o malını amca oğulları olan akrabaları arasında pay etti.