4875 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ahmed b. Menî, ona Yahya b. Zekeriya b. Ebu Zâide, ona Haccac, ona Hakem, ona Miksem, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) Kurban bayramı birinci günü Cemreye bineği üzerinde taş atmıştır." [(Tirmizi) der ki: Bu konuda Câbir, Kudâme b. Abdullah ve Ümmü Süleyman b. Amr b. Ahvas’tan da rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizî) der ki: İbn Abbas’ın rivayet ettiği hadis hasendir. Uygulama da kimi ilim ehli nezdinde buna göredir. Bazıları ise cemrelere yürüyerek gitmeyi tercih etmiştir. İbn Ömer’den Nebi’nin (sav) cemrelere yürüyerek gittiğine dair hadis de rivayet edilmektedir. Bu hadisin bize göre uygun açıklaması şudur: O, günlerin birisinde fiilî uygulamasında kendisine uyulması için binek üzerinde gitmiştir. İlim ehli nezdinde her iki hadis ile de amel edilmesi uygun görülmüştür.]
Bize Yusuf b. İsa, ona İbn Numeyr, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) taş atacağı zaman Cemreye yürüyerek gider, yürüyerek dönerdi." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. İlim ehlinin çoğunluğuna göre de buna göre amel edilir. Bazıları da: 'Kurban bayramı birinci günü binekle gider, sonraki günlerde ise yayan gider' demişlerdir. Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu görüş sahipleri, Nebi’nin (sav) fiilî uygulamasına uymayı istemişlerdir. Çünkü rivayet edildiğine göre, Nebi (sav) kurban bayramı birinci günü taş atmaya binekle gitmiştir. Kurban bayramı birinci günü sadece Akabe cemresine taş atılır.]
Bize İshak b. Mansur, ona Ravh b. Ubâde, ona Haccac (b. Ebu Osman) es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona İkrime (Mevla İbn Abbas), ona da Haccac b. Amr şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kimin bir uzvu kırılır veya sakatlanır (bu sebeple de o yıl hac yapamaz ise) ihramdan çıkmış olur ve başka bir sefer hac yapması gerekir." [(İkrime dedi ki:) Ben bu hadisi İbn Abbas ve Ebu Hureyre'ye sordum, onlar da doğru söylemiştir, dediler. Bize İshak b. Mansur, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensarî, ona da Haccâc b. Sellâm bu hadisin bir benzerini rivayet etti ve şöyle dedi: "Bu hadisi Rasulullah'dan (sav) işittim" dedi.] [Tirmizî dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bir çoğu bu hadisi bunun bir benzeri şekilde Haccac es-Savvâf'tan rivayet etmiştir. Ma'mer ve Muaviye b. Sellâm bu hadisi Yahya b. Ebu Kesir'den, o İkrime’den, o Abdullah b. Rafi’den, o Haccac b. Amr’dan, o da Rasulullah'dan (sav) rivayet etmiştir. Haccac es-Savvâf rivayet ettiği hadiste Abdullah b. Rafi'i zikretmemiştir. Hadisçilere göre Haccac sika (güvenilir) ve hafız bir kimsedir. Muhammed'in, 'Ma'mer ve Muaviye b. Sellam’ın rivayetleri daha sahihtir.'dediğini işittim.] [Bize Abd b. Humeyd, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona İkrime, ona Abdullah b. Râfi', ona Haccac b. Amr, o da Rasulullah'dan (sav) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şüreyh el-Adevî şöyle demiştir: Amr b. Said Mekke'ye ordu gönderdiği sırada, Ebu Şüreyh el-Adevî ona şöyle dedi: Ey Emir, Mekke'nin fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) ayağa kalkıp söylediği bir sözü sana bildirmeme müsaade et. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, söyleyeni de söylemekte bulunduğu anda gözlerim gördü. Peygamber (sav), Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: "Muhakkak ki, Mekke'yi dokunulmaz kılan insanlar değil bizzat Allah'tır. Bundan dolayı Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimsenin Mekke'de kan dökmesi ve Mekke'deki herhangi bir ağacı kesmesi helal olmaz. Şayet herhangi bir kimse, Peygamber (sav) burada savaştı, diye ruhsatı tercih edecek olursa, ona “Allah yalnız Rasulü'ne izin vermiştir, size izin vermemiştir” deyiniz. Bana da sadece bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu gün artık dünkü dokunulmazlığı geri gelmiştir. Bu dediklerimi burada hazır bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin." Bu sözlerinden sonra Ebu Şurayh'a “Amr ne dedi?” diye soruldu, o da cevaben şöyle dedi: Amr bana “Ey Ebu Şurayh, ben bunları senden daha çok bilirim. Ama Harem hiçbir asiyi, eli kanlı bir katili ve kanundan kaçan bir caniyi kurtaramaz” dedi. Tirmîzî der ki: Bu konuda Ebu Hüreyre ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî der ki: Ebu Şüreyh hadisi hasen sahihtir. Ebu Şüreyh el-Huzaî’nin ismi Huveylid b. Amr el Adevî el Ka’bî’dir. Hadiste geçen “Vela Fârran bi harbetin” sözünün manası cinayet demektir. Yani bir kimse bir cinayet işler elini kana bulaştırdıktan sonra gelir hareme sığınırsa haremde bu kişi barındırılmaz ona cezası uygulanır.