Bize İsmail b. Mesud, ona Yezid b. Zürey', ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
"İmam, 'gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' dediğinde siz de 'âmîn' deyiniz. Zira melekler de imam 'âmîn' dediğinde 'âmîn' derler, Kimin 'âmîn' demesi, meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse daha önce işlemiş olduğu günahları affedilir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24622, N000928
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ قَالَ حَدَّثَنِى مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا « قَالَ الإِمَامُ ( غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ) فَقُولُوا آمِينَ فَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ تَقُولُ آمِينَ وَإِنَّ الإِمَامَ يَقُولُ آمِينَ فَمَنْ وَافَقَ تَأْمِينُهُ تَأْمِينَ الْمَلاَئِكَةِ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Mesud, ona Yezid b. Zürey', ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
"İmam, 'gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' dediğinde siz de 'âmîn' deyiniz. Zira melekler de imam 'âmîn' dediğinde 'âmîn' derler, Kimin 'âmîn' demesi, meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse daha önce işlemiş olduğu günahları affedilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 33, /2147
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
6. İsmail b. Mesud el-Cahderi (İsmail b. Mesud)
Konular:
Amel, günahlara kefaret olan ameller
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, GÜNAH
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Namaz, âmin demenin fazileti
Namaz, imama uymak
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Biriniz 'âmin' deyince, melekler de semada 'âmin' der. Eğer bunların biri ötekine denk gelirse, onun (âmin diyenin) geçmiş günahları bağışlanır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24630, N000931
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا قَالَ أَحَدُكُمْ آمِينَ وَقَالَتِ الْمَلاَئِكَةُ فِى السَّمَاءِ آمِينَ فَوَافَقَتْ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Biriniz 'âmin' deyince, melekler de semada 'âmin' der. Eğer bunların biri ötekine denk gelirse, onun (âmin diyenin) geçmiş günahları bağışlanır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 35, /2147
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Amel, günahlara kefaret olan ameller
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, GÜNAH
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Namaz, âmin demenin fazileti
أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مَخْلَدٌ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الْجَبَّارِ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ صَلَّيْتُ خَلْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا كَبَّرَ رَفَعَ يَدَيْهِ أَسْفَلَ مِنْ أُذُنَيْهِ فَلَمَّا قَرَأَ ( غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ) قَالَ « آمِينَ » . فَسَمِعْتُهُ وَأَنَا خَلْفَهُ . قَالَ فَسَمِعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً يَقُولُ الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ فَلَمَّا سَلَّمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنْ صَلاَتِهِ قَالَ « مَنْ صَاحِبُ الْكَلِمَةِ فِى الصَّلاَةِ » . فَقَالَ الرَّجُلُ أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا أَرَدْتُ بِهَا بَأْسًا . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَقَدِ ابْتَدَرَهَا اثْنَا عَشَرَ مَلَكًا فَمَا نَهْنَهَهَا شَىْءٌ دُونَ الْعَرْشِ » .
Bize Abdülhamid b. Muhammed, ona Mahled, ona Yunus b. Ebu İshak, ona babası, ona Abdülcebbar b. Vâil, ona da babası (Vâil b. Hucr) şöyle demiştir:
"Rasulullah’ın (sav) arkasında namaz kıldım, tekbir alınca ellerini kulaklarından biraz aşağıya kadar kaldırdı 'Gazaba uğrayanların ve yolunu sapıtanlarınkine değil' ayetini okuyunca da 'Âmin' dedi. Ben onun arkasında iken, onun bunu dediğini işittim. [(Devamla) der ki:] Rasulullah (sav) bir adamın 'Elhamdülillahi hamden kesîren tayyiben mübareken fîhi' dediğini işitti. Nebi (sav) namazını bitirip selam verince 'Namazda o sözü söyleyen kişi kimdi?' buyurdu. Adam 'Bendim, ey Allah’ın Rasulü, ben bunu kötü bir maksatla söylemedim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'On iki melek birden o söze yöneldi; o hamd, doğrudan Allah katına kadar ulaştı.' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24635, N000933
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مَخْلَدٌ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الْجَبَّارِ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ صَلَّيْتُ خَلْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا كَبَّرَ رَفَعَ يَدَيْهِ أَسْفَلَ مِنْ أُذُنَيْهِ فَلَمَّا قَرَأَ ( غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ) قَالَ « آمِينَ » . فَسَمِعْتُهُ وَأَنَا خَلْفَهُ . قَالَ فَسَمِعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً يَقُولُ الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ فَلَمَّا سَلَّمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنْ صَلاَتِهِ قَالَ « مَنْ صَاحِبُ الْكَلِمَةِ فِى الصَّلاَةِ » . فَقَالَ الرَّجُلُ أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا أَرَدْتُ بِهَا بَأْسًا . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَقَدِ ابْتَدَرَهَا اثْنَا عَشَرَ مَلَكًا فَمَا نَهْنَهَهَا شَىْءٌ دُونَ الْعَرْشِ » .
Tercemesi:
Bize Abdülhamid b. Muhammed, ona Mahled, ona Yunus b. Ebu İshak, ona babası, ona Abdülcebbar b. Vâil, ona da babası (Vâil b. Hucr) şöyle demiştir:
"Rasulullah’ın (sav) arkasında namaz kıldım, tekbir alınca ellerini kulaklarından biraz aşağıya kadar kaldırdı 'Gazaba uğrayanların ve yolunu sapıtanlarınkine değil' ayetini okuyunca da 'Âmin' dedi. Ben onun arkasında iken, onun bunu dediğini işittim. [(Devamla) der ki:] Rasulullah (sav) bir adamın 'Elhamdülillahi hamden kesîren tayyiben mübareken fîhi' dediğini işitti. Nebi (sav) namazını bitirip selam verince 'Namazda o sözü söyleyen kişi kimdi?' buyurdu. Adam 'Bendim, ey Allah’ın Rasulü, ben bunu kötü bir maksatla söylemedim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'On iki melek birden o söze yöneldi; o hamd, doğrudan Allah katına kadar ulaştı.' buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 36, /2147
Senetler:
1. Ebu Hüneyde Vail b. Hucr el-Hadrami (Vail b. Hucr b. Sa'd b. Mesruk b. Vail)
2. Ebu Muhammed Abdulcebbar b. Vail el-Hadrami (Abdulcebbar b. Vail b. Hucr)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu İsrail Yunus b. Ebu İshak es-Sebî'î (Yunus b. Amr b. Abdullah)
5. Ebu Yahya Mahled b. Yezid el-Harranî (Mahled b. Yezid)
6. Ebu Ömer Abdülhamid b. Muhammed el-Harrânî (Abdülhamid b. Muhammed b. Müstenâm b. Hakîm)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273294, N000929-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدٍ وَأَبِى سَلَمَةَ أَنَّهُمَا أَخْبَرَاهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا أَمَّنَ الإِمَامُ فَأَمِّنُوا فَإِنَّهُ مَنْ وَافَقَ تَأْمِينُهُ تَأْمِينَ الْمَلاَئِكَةِ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 33, /2147
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Amel, günahlara kefaret olan ameller
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, GÜNAH
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Namaz, âmin demenin fazileti
Namaz, imama uymak
Açıklama: İlgili rivayet için bkz. N000863 numaralı hadis.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23772, N000864
Hadis:
أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَنْبُوذٌ - رَجُلٌ مِنْ آلِ أَبِى رَافِعٍ - عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَافِعٍ عَنْ أَبِى رَافِعٍ نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdullah, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak (es-Sebîî), ona İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Menbûz (el-Medenî), ona da Ebu Râfi' ailesinden bir adam, ona Fadl b. Ubeydullah b. Ebu Râfi', ona da Ebu Râfi' o hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama:
İlgili rivayet için bkz. N000863 numaralı hadis.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmâmet 58, /2143
Senetler:
1. Ebu Râfi' el-Kıbtî (Eslem)
2. İbn Ebu Râfi' Fadl b. Ubeydullah el-Medenî (Fadl b. Ubeydullah b. Ebu Râfi')
3. Menbûz el-Medenî (Menbûz)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
6. Ebu Amr Muaviye b. Amr el-Ezdî (Muaviye b. Amr)
7. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Namaz, akşam namazı
Yolsuzluk, Kamuya ait malı (zekat) aşırmak, yolsuzluk yapmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23457, N000780
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ زِرٍّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَعَلَّكُمْ سَتُدْرِكُونَ أَقْوَامًا يُصَلُّونَ الصَّلاَةَ لِغَيْرِ وَقْتِهَا فَإِنْ أَدْرَكْتُمُوهُمْ فَصَلُّوا الصَّلاَةَ لِوَقْتِهَا وَصَلُّوا مَعَهُمْ وَاجْعَلُوهَا سُبْحَةً » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Said, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona Asım ona Zir, ona da Abdullah b. Mesud'dan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Belki sizler ileride namazlarını ilk vakit geçtikten sonra kılan insanlara yetişirsiniz. Eğer onlara ulaşırsanız namazlarınızı vaktinde kılınız sonra onlarla beraber yine kılın, bu kıldıklarınızı nafile sayınız."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmâmet 2, /2137
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Meryem Zir b. Hubeyş el-Esedi (Zir b. Hubeyş b. Hubabe b. Evs b. Bilal b. Sa'd)
3. Asım b. Ebu Necûd el-Esedî (Âsım b. Behdele)
4. Ebu Bekir b. Ayyaş el-Esedî (Ebu Bekir b. Ayyaş b. Salim)
5. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Namaz, imamın sorumlulukları
Namaz, vaktinde eda etmek, geciktirmemek
أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِى عَائِشَةَ قَالَ سَمِعْتُ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ أَبَا بَكْرٍ أَنْ يُصَلِّىَ بِالنَّاسِ قَالَتْ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ يَدَىْ أَبِى بَكْرٍ فَصَلَّى قَاعِدًا وَأَبُو بَكْرٍ يُصَلِّى بِالنَّاسِ وَالنَّاسُ خَلْفَ أَبِى بَكْرٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23515, N000798
Hadis:
أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِى عَائِشَةَ قَالَ سَمِعْتُ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ أَبَا بَكْرٍ أَنْ يُصَلِّىَ بِالنَّاسِ قَالَتْ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ يَدَىْ أَبِى بَكْرٍ فَصَلَّى قَاعِدًا وَأَبُو بَكْرٍ يُصَلِّى بِالنَّاسِ وَالنَّاسُ خَلْفَ أَبِى بَكْرٍ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ğaylan, ona Ebû Dâvûd, ona Şube, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Aişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e cemaate namaz kıldırmasını emretmişti. Aişe diyor ki: 'Rasulullah (sav), Ebu Bekir'in önündeydi ve oturarak namaz kıldı, Ebu Bekir de arkasındaki cemaate namazı kıldırdı.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmâmet 17, /2138
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Musa b. Ebu Aişe el-Hemdânî (Musa b. Ebu Aişe)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Namaz, cemaatle
Namaz, Namazda imamet, duruşu, kişi sayısı vs
Namaz, oturarak ya da uzanarak namaz kılmak
أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِى عَائِشَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ دَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ فَقُلْتُ أَلاَ تُحَدِّثِينِى عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَتْ لَمَّا ثَقُلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَصَلَّى النَّاسُ » . فَقُلْنَا لاَ وَهُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعُوا لِى مَاءً فِى الْمِخْضَبِ » . فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ فَأُغْمِىَ عَلَيْهِ ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ « أَصَلَّى النَّاسُ » . قُلْنَا لاَ هُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعُوا لِى مَاءً فِى الْمِخْضَبِ » . فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ ثُمَّ أُغْمِىَ عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ فِى الثَّالِثَةِ مِثْلَ قَوْلِهِ قَالَتْ وَالنَّاسُ عُكُوفٌ فِى الْمَسْجِدِ يَنْتَظِرُونَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِصَلاَةِ الْعِشَاءِ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَبِى بَكْرٍ « أَنْ صَلِّ بِالنَّاسِ » . فَجَاءَهُ الرَّسُولُ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْمُرُكَ أَنْ تُصَلِّىَ بِالنَّاسِ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ رَجُلاً رَقِيقًا فَقَالَ يَا عُمَرُ صَلِّ بِالنَّاسِ . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ بِذَلِكَ . فَصَلَّى بِهِمْ أَبُو بَكْرٍ تِلْكَ الأَيَّامَ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَجَدَ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً فَجَاءَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا الْعَبَّاسُ لِصَلاَةِ الظُّهْرِ فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ ذَهَبَ لِيَتَأَخَّرَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ لاَ يَتَأَخَّرَ وَأَمَرَهُمَا فَأَجْلَسَاهُ إِلَى جَنْبِهِ فَجَعَلَ أَبُو بَكْرٍ يُصَلِّى قَائِمًا وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ أَبِى بَكْرٍ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى قَاعِدًا . فَدَخَلْتُ عَلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَقُلْتُ أَلاَ أَعْرِضُ عَلَيْكَ مَا حَدَّثَتْنِى عَائِشَةُ عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ نَعَمْ . فَحَدَّثْتُهُ فَمَا أَنْكَرَ مِنْهُ شَيْئًا غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ أَسَمَّتْ لَكَ الرَّجُلَ الَّذِى كَانَ مَعَ الْعَبَّاسِ قُلْتُ لاَ . قَالَ هُوَ عَلِىٌّ كَرَّمَ اللَّهُ وَجْهَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23636, N000835
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِى عَائِشَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ دَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ فَقُلْتُ أَلاَ تُحَدِّثِينِى عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَتْ لَمَّا ثَقُلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَصَلَّى النَّاسُ » . فَقُلْنَا لاَ وَهُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعُوا لِى مَاءً فِى الْمِخْضَبِ » . فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ فَأُغْمِىَ عَلَيْهِ ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ « أَصَلَّى النَّاسُ » . قُلْنَا لاَ هُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعُوا لِى مَاءً فِى الْمِخْضَبِ » . فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ ثُمَّ أُغْمِىَ عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ فِى الثَّالِثَةِ مِثْلَ قَوْلِهِ قَالَتْ وَالنَّاسُ عُكُوفٌ فِى الْمَسْجِدِ يَنْتَظِرُونَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِصَلاَةِ الْعِشَاءِ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَبِى بَكْرٍ « أَنْ صَلِّ بِالنَّاسِ » . فَجَاءَهُ الرَّسُولُ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْمُرُكَ أَنْ تُصَلِّىَ بِالنَّاسِ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ رَجُلاً رَقِيقًا فَقَالَ يَا عُمَرُ صَلِّ بِالنَّاسِ . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ بِذَلِكَ . فَصَلَّى بِهِمْ أَبُو بَكْرٍ تِلْكَ الأَيَّامَ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَجَدَ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً فَجَاءَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا الْعَبَّاسُ لِصَلاَةِ الظُّهْرِ فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ ذَهَبَ لِيَتَأَخَّرَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ لاَ يَتَأَخَّرَ وَأَمَرَهُمَا فَأَجْلَسَاهُ إِلَى جَنْبِهِ فَجَعَلَ أَبُو بَكْرٍ يُصَلِّى قَائِمًا وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ أَبِى بَكْرٍ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى قَاعِدًا . فَدَخَلْتُ عَلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَقُلْتُ أَلاَ أَعْرِضُ عَلَيْكَ مَا حَدَّثَتْنِى عَائِشَةُ عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ نَعَمْ . فَحَدَّثْتُهُ فَمَا أَنْكَرَ مِنْهُ شَيْئًا غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ أَسَمَّتْ لَكَ الرَّجُلَ الَّذِى كَانَ مَعَ الْعَبَّاسِ قُلْتُ لاَ . قَالَ هُوَ عَلِىٌّ كَرَّمَ اللَّهُ وَجْهَهُ .
Tercemesi:
Bize el-Abbas b. Abdülazim el-Anberi, ona Abdurrahman b. Mahdî, ona Zâide, ona Musa b. Ebu Aişe, ona da Ubeydullah b. Abdullah'tan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: 'Aişe'nin yanına vardım. Bana, Rasulullah'ın (sav) hastalığından bahsetmeyecek misin?' dedim. O da şunları anlattı: 'Rasulullah'ın (sav) hastalığı ağırlaşınca:
"Cemaat namaz kıldı mı?" diye sordu. Biz: 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü! Seni bekliyorlar dedik.' O zaman, Rasulullah (sav) bana:
"Leğen içerisinde su hazırlayın”," dedi. Biz de hazırladık gusletti, kalkmaya davranırken tekrar bayıldı sonra ayılınca:
"Cemaat namazı kıldı mı?" buyurdu. Bizde hayır seni bekliyorlar dedik. Bana leğende biraz su getirin buyurdu. Getirdik tekrar yıkandı kalkmaya davranırken tekrar bayıldı. Üçüncü defa aynı şeyler oldu. Cemaat ise mescidde yatsı namazı için Rasulullah'ı (sav) bekliyorlardı. Rasulullah (sav) cemaate namaz kıldırması için Ebu Bekir'e haber gönderdi. Haberci Ebu Bekir'e gelip: Rasulullah (sav) sana cemaate namaz kıldırmanı emrediyor dedi. Ebu Bekir yufka yürekliydi. Ömer'e cemaate namazı sen kıldır dedi. Ömer cevaben: 'Sen bu işe benden daha layıksın,' dedi. Rasulullah'ın (sav) hastalık günlerinde cemaate namazı Ebu Bekir kıldırdı. Sonradan Rasulullah (sav), vücudunda hafiflik hissetti ve iki adam arasında -ki biri Abbas idi- öğle namazı için çıktı. Ebu Bekir Rasulullah'ı (sav) görünce geri çekilmek istedi. Fakat Rasulullah (sav) geri çekilmemesi için işaret etti ve yanındaki iki kişiye de Ebu Bekir'in yanına oturtmalarını emretti. Ebu Bekir ayakta namaz kıldırıyor insanlarda ona uyuyorlardı. Rasulullah (sav) da oturduğu yerde namaz kılıyordu. Ravi diyor ki: İbn Abbas'ın yanına girdim; 'Aişe'nin, Rasulullah'ın (sav) hastalığına dair anlattıklarını sana da anlatayım mı?' dedim. 'Peki anlat,' dedi. Ona anlattığında hepsini doğruladı sadece Aişe, Abbas'la birlikte Rasulullah'ın (sav) yürümesine yardım eden diğer kimsenin ismini söyledi mi?' dedi.
Hayır dedim. 'O, Ali'dir (ra)' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmâmet 40, /2140
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Musa b. Ebu Aişe el-Hemdânî (Musa b. Ebu Aişe)
4. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
5. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
6. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
Namaz, Namazda imamet, duruşu, kişi sayısı vs
Namaz, oturarak ya da uzanarak namaz kılmak
Siyer, Hz. Peygamber'in son günleri
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمَّارٍ قَالَ حَدَّثَنِى الْقَاسِمُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ الْجَمَاعَةِ تَزِيدُ عَلَى صَلاَةِ الْفَذِّ خَمْسًا وَعِشْرِينَ دَرَجَةً » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23666, N000840
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمَّارٍ قَالَ حَدَّثَنِى الْقَاسِمُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ الْجَمَاعَةِ تَزِيدُ عَلَى صَلاَةِ الْفَذِّ خَمْسًا وَعِشْرِينَ دَرَجَةً » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Said, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman b. Ammar, ona el-Kasım b. Muhammed, ona da Aişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) buyurdular ki:
"Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi beş derece daha değerli ve kıymetlidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmâmet 42, /2141
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Kasım b. Muhammed et-Teymî (Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddîk)
3. İbn Ebu Zeyneb Abdurrahman b. Ammar et-Teymî (Abdurrahman b. Ammar b. Ebu Zeyneb)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Namaz, cemaatla kılmanın fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24873, N001012
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ وَيَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّوْرَقِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ جَعْفَرُ بْنُ أَبِى وَحْشِيَّةَ - وَهُوَ ابْنُ إِيَاسٍ - عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ ( وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا ) قَالَ نَزَلَتْ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُخْتَفٍ بِمَكَّةَ فَكَانَ إِذَا صَلَّى بِأَصْحَابِهِ رَفَعَ صَوْتَهُ - وَقَالَ ابْنُ مَنِيعٍ يَجْهَرُ بِالْقُرْآنِ - وَكَانَ الْمُشْرِكُونَ إِذَا سَمِعُوا صَوْتَهُ سَبُّوا الْقُرْآنَ وَمَنْ أَنْزَلَهُ وَمَنْ جَاءَ بِهِ فَقَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لِنَبِيِّهِ صلى الله عليه وسلم ( وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ ) أَىْ بِقِرَاءَتِكَ فَيَسْمَعُ الْمُشْرِكُونَ فَيَسُبُّوا الْقُرْآنَ ( وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا ) عَنْ أَصْحَابِكَ فَلاَ يَسْمَعُوا ( وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً ) .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni' ve Yakub b. İbrahim ed-Devrakî, o ikisine Hüşeym, ona Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye -İbn İyas-, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra), Allah'ın bu sözü hakkında şöyle demiştir: 'Rasulullah'a (sav) bu ayet nazil olduğu zamanda Rasulullah (sav), Mekke’de davetini gizli yürütüyordu. Fakat ashabına namaz kıldırdığında Kur'an okurken sesini yükseltiyordu. (İbn Menî, Kur'an'ı sesli okuyordu diyor) Müşrikler Rasulullah'ın (sav) sesini duyunca Kur'an'a, Kur'an'ı indirene ve o Kur'an'la gönderilen Peygambere küfrediyorlardı. Bunun üzerine Allah; Peygamberine:
"Namazı da sesini fazla yükseltme, yani yüksek sesle okuma, müşrikler duyarlar da Kur'an'a küfrederler. Kur'an okuyuşunu ashabından da gizleme onlar da duyamazlar bunun ikisi arası bir yol tut," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 80, /2152
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri