حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان قال حدثنا سالم بن أبى حفصة عن منذر الثوري عن محمد بن على بن الحنفية :
"هل جزاء الإحسان إلا الإحسان" قال هي مسجلة للبر والفاجر.
[قال أبو عبد الله قال أبو عبيد مسجلة مرسلة]
Bize Humeydi, ona Süfyan, ona Salim b. Ebu Hafsa, ona Münzir es-Sevrî, ona da Muhammed b. Ali b. Hanefiyye'nin: "İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir" hükmü, hem iyi hem de facir insanları kapsar, dediği rivayet edilmiştir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163545, EM000130
Hadis:
حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان قال حدثنا سالم بن أبى حفصة عن منذر الثوري عن محمد بن على بن الحنفية :
"هل جزاء الإحسان إلا الإحسان" قال هي مسجلة للبر والفاجر.
[قال أبو عبد الله قال أبو عبيد مسجلة مرسلة]
Tercemesi:
Bize Humeydi, ona Süfyan, ona Salim b. Ebu Hafsa, ona Münzir es-Sevrî, ona da Muhammed b. Ali b. Hanefiyye'nin: "İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir" hükmü, hem iyi hem de facir insanları kapsar, dediği rivayet edilmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 130, /148
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Kasım Muhammed b. Hanefiyye el-Haşimi (Muhammed b. Ali b. Ebu Talib)
2. Ebu Ya'lâ Münzir b. Ya'lâ es-Sevrî (Münzir b. Ya'lâ)
3. Ebu Yunus Salim b. Ebu Hafsa (Salim b. Ebu Hafsa)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
İman, İslam, İhsan
İyilik, güzel ahlaktır
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا المحاربي قال حدثنا صالح بن حي قال قال رجل لعامر الشعبي يا أبا عمرو إنا نتحدث عندنا أن الرجل إذا أعتق أم ولده ثم تزوجها كان كالراكب بدنته فقال عامر حدثني أبو بردة عن أبيه قال قال لهم رسول الله صلى الله عليه وسلم : ثلاثة لهم أجران رجل من أهل الكتاب آمن بنبيه وآمن بمحمد صلى الله عليه وسلم فله أجران والعبد المملوك إذا أدى حق الله وحق مواليه ورجل كانت عنده امة يطأها فأدبها فأحسن تأديبها وعلمها فأحسن تعليمها ثم أعتقها فتزوجها فله أجران قال عامر أعطيناكها بغير شيء وقد كان يركب فيما دونها إلى المدينة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164015, EM000203
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا المحاربي قال حدثنا صالح بن حي قال قال رجل لعامر الشعبي يا أبا عمرو إنا نتحدث عندنا أن الرجل إذا أعتق أم ولده ثم تزوجها كان كالراكب بدنته فقال عامر حدثني أبو بردة عن أبيه قال قال لهم رسول الله صلى الله عليه وسلم : ثلاثة لهم أجران رجل من أهل الكتاب آمن بنبيه وآمن بمحمد صلى الله عليه وسلم فله أجران والعبد المملوك إذا أدى حق الله وحق مواليه ورجل كانت عنده امة يطأها فأدبها فأحسن تأديبها وعلمها فأحسن تعليمها ثم أعتقها فتزوجها فله أجران قال عامر أعطيناكها بغير شيء وقد كان يركب فيما دونها إلى المدينة
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre bir adam, Âmir Eş-Şa'bî'ye dedi ki:
«Ey Ebû Am'rî Biz (Horasanlılar) aramızda konuşuyoruz ve diyoruz ki, insan cariyesini azad eder ve sonra onunla evlenirse, kendi kurbanlık devesine binen kimse gibi olur» (bunun sevabı yoktur).
Bunun üzerine Âmir:
«Ebû Bürde babasından bana naklederek şöyle söyledi.» dedi. Onlara Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle dediğini anlattı:
«Üç kimsenin mükâfatlan iki kattır:
1— Ehli kitaptan bir adam ki, kendi peygamberine îman eder de (ondan sonra) Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Je îman ederse, onun iki ecri (sevabı) vardır.
2— Köle durumunda olan kul, Allah'ın hakkını ve efendilerinin hakkını yerine getirirse, (bunlara karşı vazifelerini yaparsa) bunun da iki kat sevabı vardır.
2— Bir cariyeye sahip olup da, onunla münasebette bulunan kimse, onu güzel yetiştirir ve terbiye ederse, onu öğretir ve öğrenimini güzel yaparsa, sonra onu azad edip de onunla evlenirse, iki kat sevâb kazanır.»
Âmir:
«Bu hadîsi sana, bir (dünyevî menfaat olmaksızın verdik. Bundan daha hafif şeyleri öğrenmek için Medine'ye binilir, gidilirdi.» dedi.[405]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 203, /192
Senetler:
()
Konular:
Eğitim, terbiyeyi güzelce yapmak
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, ibadeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, İMAN
KTB, NİKAH
Nikah, kölenin
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبي ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم قيل : أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قيل فاى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرايت إن لم أستطع بعض العمل قال فتعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرأيت إن ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها على نفسك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164032, EM000220
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبي ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم قيل : أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قيل فاى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرايت إن لم أستطع بعض العمل قال فتعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرأيت إن ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها على نفسك
Tercemesi:
Ebû Zer (Radiyattahu anh), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet etmiştir. (Peygambere) soruldu:
«Amellerin hangisi daha hayırlıdır?»
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allah'a îman etmek ve Allah yolunda cihad etmektir.» dedi.
«(Azad etme bakımından) kölelerin hangisi daha hayırlıdır?» soruldu:
«Kıymetçe en yükseği ve sahipleri katında en iyisidir.» dedi.
(Bunları soran adam) dedi ki:
«Bunlardan birini yapmıya gücüm yetmezse, ne yapacağımı bildirir misiniz?»
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Malı helak olana yardım edersin, yahud kazanamıyan zavallıya iyilik edersin.» dedi.
(Adam yine sorup) dedi ki:
«Biçare olursam, (ne yapacağımı) bildirir misiniz?»
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem);
«Kötülük etmeni insanlardan kaldırırsın. Çünkü bu, bir sadakadır ki, onu kendin için sadaka vermiş olursun.»[439]
Amellerin makbul ve sahih olabilmesi için, îman esastır ve şarttır. Her insan îman etmekle mükelleftir. îman olmaksızın hiç bir amel kurtuluşa vesile olamaz. Onun için Peygamber Efendimiz, amellerin en hayırlısı Allah'a îmandır, buyurmuştur. Allah'a îman, onun üstün varlığına ve Peygamberleri vasıtası ile gönderdiği hükümlerin tümüne inanıp, kalb İle tasdik etmek, dil ile söylemek ve son Peygamber'in gösterdiği hak yola koyulmaktır, onun izinde gitmektir. Saadetin ve kurtuluşun temeli îman olduğu için bundan daha büyük ve daha hayırlı bir şey olamaz.
Allah yolunda cihad, Allah'ın emirlerini korumak ve yaymak olduğundan, îmandan sonra en kıymetli ve faziletli ameldir. İnsanın sahip bulunduğu en büyük iki varlığı olan mal ve can ile cihad yapılabildiğinden, bunların harcanmasına dayandığından, cihadın önemi aşikârdır. Bunun üstünde başka bir amel düşünülemez.
Kölenin en kıymetlisini azad etmek de büyük sevâblardandir. Bunda iki büyük haslet var: insan sahibi bulunduğu en kıymetli kölesini mecca-nen bağışlıyor, bir taraftan da hürriyeti kısıtlanmış bir insanı her hakka sahip kılacak şekilde hayata kavuşturuyor. Bu iki yönden kıymetli köleyi azad etmenin sevabı büyük oluyor.
Bunlara gücü yetmiyen, varlıktan darlığa düşerek muhtaç bulunanlara, yahut çalışmaya kabiliyeti olmıyan zavallılara yardım etmek sureti İle hayırlı amelde bulunur. Bunlardan herhangi birini İşlİyecek duru-mda olmıyan kimse de, insanlara fenalık etmez, onlardan zararını kaldırır. Bu hareketinden de sevâb kazanır.[440]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 220, /205
Senetler:
()
Konular:
Amel, faziletlileri
Cihad, cihada teşvik
Cihad, fazileti
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
KTB, İMAN
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن هشام بن عروة قال حدثني أبى أن أبا مراوح الغفاري أخبره أن أبا ذر أخبره أنه : سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أرأيت إن لم أفعل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أرأيت إن لم أفعل قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها عن نفسك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164038, EM000226
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن هشام بن عروة قال حدثني أبى أن أبا مراوح الغفاري أخبره أن أبا ذر أخبره أنه : سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أرأيت إن لم أفعل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أرأيت إن لم أفعل قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها عن نفسك
Tercemesi:
— Ebû Zer (Radiyallahu anh) haber verdiğine göre, kendisi Re-sûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem)'e sordu:
«Amellerin hangisi daha faziletlidir?»
Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem) :
«Allah'a îman etmek ve onun yolunda cihad etmektir.» dedi.
Ebû Zer sordu :
«Kölelerin hangisini azad etmek daha faziletlidir?»
«Kıymeti en yüksek olan ve sahiMeri katında en iyi olandır.» dedi.
Ebû Zer sordu :
«(Bunlardan birini) yapamazsam, (hareketimi) bildirir misin?»
«Malsız fakire yardım edersin, yahut çalışamıyan acize iş yaparsın.» dedi.
Ebû Zer sordu:
«(Bunu da) yapamazsam, (başka ne yapacağımı) bildirir misin?» Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«İnsanlara kötülük etmeyi kaldırırsın. Çünkü kötülüğü terk etmek için bir sadakadır ki, onu kendin için sadaka vermiş olursun.»[450] dedi.[451]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 226, /210
Senetler:
()
Konular:
Amel, faziletlileri
Cihad, fazileti
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Kötülük
KTB, İMAN
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا الأويسى قال حدثنا عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبى ذر : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرأيت إن لم أستطع بعض العمل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرايت ان ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدقها على نفسك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164309, EM000305
Hadis:
حدثنا الأويسى قال حدثنا عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبى ذر : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرأيت إن لم أستطع بعض العمل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرايت ان ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدقها على نفسك
Tercemesi:
— Ebû Zer'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e soruldu ki, amellerin hangisi daha hayırlıdır? Peygamber :
«— Allah'a iman etmek ve onun yolunda cihad etmektir.» buyurdu. (Azad etme bakımından) kölelerin hangisi daha hayırlıdır? diye soruldu.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«— Kıymetçe en yükseği ve sahipleri katında en makbulüdür.» buyurdu. (Bunları soran adam yine)' dedi ki, bunlardan birini yapmaya gü-. cüm yetmezse, ne yapacağımı bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
«— Malı helak olana yardım edersin, yahud kazanamayan zavallıya iyilik edersin.» buyurdu. (Adam yine sorup) dedi ki, biçare olursam (ne yapmam gerektiğini) bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
Kötülüğünü insanlardan kaldırırsın, çünkü bu bir sadakadır ki, onu kendin için sadaka vermiş olursun.» buyurdu.[603]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 305, /269
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Muravih Sa'd el-Ğıfarî (Sa'd)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
5. İbn Ebü'z-Zinad Abdurrahman b. Ebu Zinad el-Kuraşi (Abdurrahman b. Abdullah b. Zekvan)
6. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Amel, faziletlileri
Cihad, Allah yolunda tozlanmak, çalışıp çabalamak
Cihad, fazileti
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
KTB, İMAN
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
حدثنا عثمان بن صالح قال أخبرنا عبد الله بن وهب قال حدثنا أبو هانئ الخولاني عن أبى على الجنبي عن فضالة بن عبيد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاثة لا تسأل عنهم رجل فارق الجماعة وعصى إمامه فمات عاصيا فلا تسأل عنه وأمة أو عبد أبق من سيده وامرأة غاب زوجها وكفاها مؤنة الدنيا فتبرجت وتمرجت بعده وثلاثة لا تسأل عنهم رجل نازع الله رداءه فإن رداءه الكبرياء وإزاره عزه ورجل شك في أمر الله والقنوط من رحمة الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164856, EM000590
Hadis:
حدثنا عثمان بن صالح قال أخبرنا عبد الله بن وهب قال حدثنا أبو هانئ الخولاني عن أبى على الجنبي عن فضالة بن عبيد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاثة لا تسأل عنهم رجل فارق الجماعة وعصى إمامه فمات عاصيا فلا تسأل عنه وأمة أو عبد أبق من سيده وامرأة غاب زوجها وكفاها مؤنة الدنيا فتبرجت وتمرجت بعده وثلاثة لا تسأل عنهم رجل نازع الله رداءه فإن رداءه الكبرياء وإزاره عزه ورجل شك في أمر الله والقنوط من رحمة الله
Tercemesi:
— Fudale İbni Ubeyd, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
«— Üç kimse vardır ki, onların günahları sorulmaz. (Ateşe atılırlar):
1— İslâm topluluğundan ayrılıp da idarecisine asi olan ve isyanı üzere ölen kimse; işte bundan günahı sorulmaz.
2— Efendisinden kaçan erkek veya kadın köle.
3— Bir kadın ki, kocası gurbete çıkmış ve kendisine dünya geçimini sağlamıştır; böyle iken onun arkasında süslenip dışarı çıkmış ve dolaşmıştır.
Yine üç kimse vardır ki, onların günahı sorulmaz :
1— Allah'a azamet ve izzet sıfatlarında ortaklık iddi* eden.
2— Allah'ın işinde şüphe eden.
3— Allah'ın rahmetinden ümidini kesen...»[1145]
Bu hadîs-i şerîfte 6 çeşit günahın ağır sorumluluğu belirtilmektedir. Bunlar arasında isyan ve zulüm günahı da vardır. Konu zaten bununla ilgilidir.
İlk bakışta, günahdan sorulmamak, sorumlu olmamak ve cezaya çarpılmamak gibi bir manayı hatıra getiriyorsa da mana tam aksine olarak hiç hesaba çekilmeden doğrudan doğruya Cehennem'e atılmayı gerektirmektedir. Nitekim Cenab-ı Hak, Kasas Sûresi'nin 78. âyeti sonunda :
— Mücrimler günahlarından sorulmaz!» buyurmaktadır.
Bunun manası şu : Allah böyle mücrimlerin günahlarını bilir de hemen onlar Cehennem'e atılırlar.
İşte bu hadîs-i şerîfte sayılan 6 çeşit günahı İşleyenlerin suçları ağır olduğundan, haklarında bir soruşturma yapılmadan ve onlara sorgu açılmadan hemen Cehennem'e atılırlar. Bu günahları ayrı ayrı ele alalım :
1— İslâm topluluğunu parçalamak ve dağıtmak, Müslümanları birbirine düşürmek olacağından en büyük yıkımı doğurur ve düşmanların hakimiyetini sağlar. Müslüman devlet reisine ve idareciye de isyan edip karşı çıkmak aynı neticeyi doğurur. Büyük felâket getiren günahın azabı da büyük olur.
2— Erkek olsun, kadın olsun efendisinden kaçan köleler de günah işlemiş olurlar; çünkü kendilerine sahip olan efendiye isyan etmişlerdir. Hak olan şeye itaat İslâm'da esastır.
3— Bir kadın ki, kocası herhangi bir İhtiyaç için evinden ayrılmış ve kendisine evini barkını emanet etmiştir, geçimini sağlayarak levazımatı da bırakmıştır, onun süslenip dolaşması ve fenalıklara sebebiyet verecek ta^ vırlar takınması bağışlanacak günah değildir. Böyleleri de soruşuz Cehennem'e girerler.
4— Allah Tealâ'mn Ululuk ve üstünlük sıfatları vardır. Bunlara Kibriya = Azamet ve İzzet sıfatları denir. Bu sıfatlarda Allah a eş olurcasına büyüklü taslamak ve kibirlenmek, insanlara karşı üstünlük iddia eîme.< yine büyük günahtır, insanı sinte doğru götürür. İnsan halini düzeltmediKçe kurtuluşa eremez.
5— Allah'ın hikmetlerinde, kaza ve kaderinde şüpheye düşmek, iman zafiyetine ve imansızlığa delâlet eder. Bu itibarla sorumluluğu ağırdır. Allah in emirlerine ve yasaklarına kesin olara* inanmak ve iman etmek şarttır. Şüphe içinde iman muteber olmaz. İman olmayınca kütür taha^Kuk eder.
6— Allah'ın rahmeti çok geniştir. En büyük günah olan Şirk günahını İşleyen kimse senelerce bu İnançla yaşadıktan sonra tevbe edip gerçek imana sahip olursa, yine Allah onu bağışlar. Onun için Allah m rahmetinden daima ümitvar olmak ve ümitsizliğe düşmemek icab eder. Nasıl olursa olsun Allah beni artık bağışlamaz diye bir inanç taşımamalıdır. Tevbe edip halimi düzelttiğim takdirde Allah beni bağışlayacaktır demelidir.
Fudale Ibnİ Ubeyd kimdir?:
Medîneli ashabdan olup, künyesi Ebû M u h a m m e d 'dir. İslâm'a geçişi kadîm olmakla beraber Bedir savaşına katılamamış, fakat ondan sonra Uhud ve diğer savaşlarda bulunmuştur. Şam ve Mısır fetihlerinde bulunmuş, sonra Şam'da ikâmet etmiştir. Hz. M u a v i ye kendisini Dimaşk kadılığına tayin etmiştir.
Hz. Peygamber den ve E b u D e r d â 'dan hadîs rivayet etmiş, kendisinden de Sümame ibni Şefî, Hubeyş İbni Abdullah, Alî İbni R i b a h , Ebû Alî El-Cinnî, Muhammed İbni Kâ ' b ve başka zevat rivayet etmişlerdir. Atları geçecek kadar koşucu idi. Seferde taşlan birbirine çarparak ateş çıkarıp yakardı. Vefatı Hz. Mua-viye devrinde hicretin 53 yılındadır. Allah ondan razı olsun.[1146]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 590, /467
Senetler:
1. Fedale b. Ubeyd el-Ensari (Fedale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays b. Süheybe)
2. Ebu Ali Amr b. Malik el-Hemdanî (Amr b. Malik)
3. Humeyd b. Hani el-Havlanî (Humeyd b. Hani)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Osman b. Salih es-Sehmi (Osman b. Salih b. Safvan)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Boşanma, kayıp kocadan boşanma
Evlilik, evlilik talebi yapılabilecek yapılamayacak kimseler
İman, Esasları, Allah'a İman
Kibir, Kibir ve gurur
Kıyamet, ahvali
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, İMAN
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Yönetici, fiillerine karşı tavrın nasıl olacağı
Yönetim, İtaat, emir sahiplerine
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني موسى بن علي عن أبيه عن عمرو بن العاص قال : عجبت من الرجل يفر من القدر وهو مواقعه ويرى القذاة في عين أخيه ويدع الجذع في عينه ويخرج الضغن من نفس أخيه ويدع الضغن في نفسه وما وضعت سري عند أحد فلمته على إفشائه وكيف ألومه وقد ضقت به ذرعا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165580, EM000886
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني موسى بن علي عن أبيه عن عمرو بن العاص قال : عجبت من الرجل يفر من القدر وهو مواقعه ويرى القذاة في عين أخيه ويدع الجذع في عينه ويخرج الضغن من نفس أخيه ويدع الضغن في نفسه وما وضعت سري عند أحد فلمته على إفشائه وكيف ألومه وقد ضقت به ذرعا
Tercemesi:
— (205-s.) Amr ibni'l-As'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
«— O kimseye hayret ediyorum ki, kaderin içine düştüğü halde kaderden kaçar, kardeşinin gözündeki çöp kırıntısını görür de kendi gözündeki merteği bırakır ve kardeşinin canından kini çıkarır da, kendi canında kini bırakır.
Ben sırrımı hiç kimseye vermedim ki, yayılmasından ötürü onu ayıplayayım. Ben onu nasıl ayıplayabilirim ki, sırrımı korumakta aciz kalmış daralmıştım. (Başkası sırrımı korumakta benden daha dar olmaz mı) ?»[495]
Amr i b n i' I - A s, bu haberleriyle şu 4 hususa İşaret etmektedir:
1— Kadere iman etmek ve teslim olmak İman şartlarından biridir. Kul,babına gelecek olan bir musibeti geri çeviremez ve kendisine verilecek bir ihsanı da engelleyemez. Ancak akıl ve iradesiyle görevli bulunduğu vazifelere koşar, helâl olanları işler ve haramlardan sakınır. Bu aratia mukadder olan ne ise başına gelir ki, kul bunu ne bilebilir ve ne de buna engel olabilir. İlâhî kudret ve iradenin her an tesiri ve hakimiyeti altında bulunan bir kimsenin kaderden kaçmak istemesine şaşılır.
2— Dnce herkes kendi ayıp ve kusurlarını düzeltmeye ve bunlardan kurtulmaya çalışmalıdır. Başkasının ayıplarını ve noksanlarını aramamalıdır. Herkes noksan taraflarını düzeltirse, örnek olmaya hak kazanır ve cemiyet içinde kendisine düşeni yapmış olur. Bu gibilere bakarak da herkes iyi olmaya çalışır ve cemiyet düzelir. Kötü örnek kötülüğe yol açar. İyi örnekler ise iyiliklere sev kederi er. İşte önce kendine düşen vazifeyi yapmayıp da başkalarında kusurları araştıranların haline de hayret edilir.
3— İnsan, hiddetli bulunan kardeşini teskine çalışır ve içindeki kini dışarı çıkarıp onu kinli halden kurtarır da kendindeki kini saklarsa, böyle bir insanın da haline şaşılır Kendi tehlikeli durumda olduğunun farkında olmayarak başkasının imdadına koşar. Kendisi hasta iken, başkasını tedaviye kalkışır. Bu da normal bir hareket sayılmaz.
4— Gizli tutulması gereken ve sır mahiyyetinde olan şeylerin başkasına söylenmemesi en İhtiyatlı bir yoldur. Bİr mümin kardeşe de İtimat edip sır verilince, onun ihanet etmemesi gerekir. Sır, bir emanettir. Onu korumak, İfşa etmemekle olur. Dargınlık ve birbirine güvensizlik çok kerre arkadaşın sırrım yaymaktan ileri gelir. Kardeşlik bağlarını koruma şartlarından biri de arkadaşın sır ve mahrem olan hallerini yayma ma ktır. Bütün bunlara ihtiyaç bırakmayacak şekilde hareket, Amr ibni'l-Aş hazretlerinin ifade ettiği tutumlarıdır: Başkasına sır açıklamadım ki, ifşadan dolayı onu ayıplayayım. İşte en akıllı hareket, başkasına sır vermemektir. Muvaffakiyet sebeplerinin en kuvvetlisi ve huzur halinin devam sebeplerinden birisi sırrı saklamaktır, imam Ma ver d T, Edebü'd-Dünya ve'd-Din adlı kitabında şu hadîs-i şerifi nakletmektedir:
— İhtiyaçları karşılamakta gizlilikten yararlanınız; çünkü her nimet sahibine hased edilir.»
Hz. Ali de şöyle buyurmuştur:
— Senin sırrın esirindir. Eğ ar sırrını söylersen sen onun esiri olursun. İnsan dili ile sırrını yayar da bundan dolayı başkalarını ayıplarsa, bu kimse ahmaktır. Asıl kendini ayıplaması gerekir. Zira kalbi kendi sırrını tutamayıp ona dar gelirse, başkalarının kalbi o sırrı tutmakta daha dar olur. Ne kendini, ne do başkasını ayıplamaya mahal bırakmamak için insan sırrını hiç kimseye açmamalıdır. Açıldığı takdirde de ihanet etmemelidir.
Amr İ b n i ' I - A s kimdir? :
Ebû Abdullah ve Ebû Muhammed diye künye taşıyan Amr, hicretin sekizinci yılında İslâm'ı kabul etmiştir ve Kureys kabİlesindendir. Rivayet edildiğine göre, Habeşistan'da Necaşî nin telkini ile İslâm'ı kabul etmiş ve müslüman olduğu halde hicretin sekizinci yılında Medine'ye gelmiş ve Resûlüllah in huzuruna çıkmıştır. Bu sırada Şam tarafında bulunan akrabalarını İslâm'a davet için bir ordu emrine verilerek Peygamber tarafından oraya gönderilmişti. Daha sonra Umman valiliğine tayin edilmiş ve Resûlüllahın irtihallerine kadar bu görevde bulunmuştu.
Hz. Ebû B e k i r 'in devrinde Şam fethine, Hz. Ömer devrinde Mısır'ın fethine memur edilmiş ve Mısır'ı fethederek oranın valiliğine tayin edilmişti. Hz. Osman'ın hilâfeti zamanında Mısır valiliğinden azledilmiş ve Filistin'e çekilmişti. Daha sonra Muhammed İbnİ Ebu Bekir'in yerine Mısır'a vali olmuş ve ölünceye kadar bu görevde kalmıştır. Hicretin 43. yılında vefat etmiştir. Kısa boylu, cesur ve güzel hitabeti bulunan bîr şair ve çok zeki bir zat idi. Allah hepsinden razı olsun.[496]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 886, /687
Senetler:
()
Konular:
Ayıplamak, günahından dolayı müslümanı aşağılamak
İman, Esasları, Kaza ve Kader
Kin tutmak, Kindarlık
KTB, İMAN
Sosyalleşme, temel prensipler
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني خارجة بن الحارث بن رافع بن مكيث الجهني عن سالم بن سرج مولى أم حبيبة بنت قيس وهي خولة وهي جدة خارجة بن الحارث أنه سمعها تقول : اختلفت يدي ويد رسول الله صلى الله عليه وسلم في إناء واحد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165756, EM001054
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني خارجة بن الحارث بن رافع بن مكيث الجهني عن سالم بن سرج مولى أم حبيبة بنت قيس وهي خولة وهي جدة خارجة بن الحارث أنه سمعها تقول : اختلفت يدي ويد رسول الله صلى الله عليه وسلم في إناء واحد
Tercemesi:
— Kays km Ümmü Habibe'nin şöyle dediği işitilmiştir. — Üm-mü Habîbe, Hâris'in oğlu Harice'nin büyük annesi olan Havle'dir —:
«— Benim elimle Eesûlüllah (Salîaİîahü Aleyhi ve Sellem)'in eli bir kap içine girip çıkmıştı, (böylece bir kaptan abdest almıştık).»[835]
Ebu Davud ve İbnİ Mace 'nin rivayetleri :
«— Bİr kaptan abdest alış sırasında, benim elimle ResûlüIIah (Salfaltekü Aleyhi ve Helkm) 'in e!i kap içine girip çıkmış idi.» şeklindedir. Lâfızlar biraz değişikse de mânâ bakımından aralarında fark yoktur. Yine bu hanımlarla bir kabdan abdest alma işinin hicab âyetinin inişinden önce cereyan ettiğini hadîs âlimleri İfade etmektedirler. Bu itibarla bundan Önceki hadîs-i şerîfîn açıklamasına bakılsın.[836]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1054, /817
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Subeyye el-Cüheniyye (Havle bt. Kays)
2. Ebu Numan Salim b. Serc el-Cüheni (Salim b. Serc)
3. Harice b. Haris el-Cüheni (Harice b. Haris b. Râfi' b. Mekîs)
4. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Abdest, Hz. Peygamber'in
Abdest, karı koca birlikte
KTB, ABDEST
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا ابن أبي حازم والقعنبي عن عبد العزيز عن العلاء بن عبد الرحمن بن يعقوب الجهني عن أبيه عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تدخلوا الجنة حتى تؤمنوا ولا تؤمنوا حتى تحابوا ألا أدلكم على ما تحابون به قالوا بلى يا رسول الله قال أفشوا السلام بينكم
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165680, EM000980
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا ابن أبي حازم والقعنبي عن عبد العزيز عن العلاء بن عبد الرحمن بن يعقوب الجهني عن أبيه عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تدخلوا الجنة حتى تؤمنوا ولا تؤمنوا حتى تحابوا ألا أدلكم على ما تحابون به قالوا بلى يا رسول الله قال أفشوا السلام بينكم
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeydullah, ona İbn Ebu Hazim ve el-Ka'nebî, onlara Abdulaziz, ona Alâ, ona da babası, Ebu Hüreyre (r.a.)'ın şöyle söylediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.); "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Kendisi sebebi ile birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi?." dedi. Sahabe "Evet (göster) Ya Rasûlullah!" dediler. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Aranızda selamı yayınız."
Açıklama:
Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 980, /774
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
İman, Sevmek
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
KTB, İMAN
KTB, SELAM
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Selam, selamı yaymak
Selam, Selamlaşma fazileti
Sevgi, Allah için sevmek
Sosyalleşme, beşeri ilişkiler
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164788, EM000548
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Tercemesi:
— Abdullah tbni Amr'dan, şöyle dediği rivayet
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk da çöl halkından bir adam geldi; üzerinde dibada örülü cübbe vardı. Tâ Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeHem)'m başucunda durup, şöyle dedi:
— Sizin arkadaşınız her babayiğiti aşağı yıkmıştır (yahut demiştir ki, her babayiğiti aşağı yıkmak istiyor) ve çobanı (zavallıyı) da yukarı
kaldırıyor.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem), onun cübbesini eteklerinden tutup, şöyle buyurdu :
«— Senin üzerinde anlamaz kimsenin elbisesi görülmüyor mu?»
Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— Allah'ın Peygamberi Nuh (Aleyhisselâm)'m vefatı yaklaşınca, oğluna dedi ki:
— Ben sana vasıyyetlmi söylüyorum: Sana iki şeyi emrediyorum ve sana iki şeyi yasaklıyorum. Sana, = Lâ İlahe İllallah = i emrediyorum; çünkü yedi kat göklerle yedi kat arz eğer bir terazi kefesine ve Lâ İlahe İllallah da diğer bir kefeye konsa, bu tevhit onlara daha ağır basardı. Eğer yedi kat göklerle yedi kat arz, uçsuz bucaksız bir çember olsalar, onları Lâ İlahe İllallah ve Sübhanellahi ve bihamdihi kelimeleri kırardı; çünkü bu kelimeler her yaratığın duâsıdır; ve bunlarla her şey nziklamr. (Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahi ve Bihamdihi kelimelerini söyle, bu ikisini bırakma).
Bir de Allah'a ortak koşmaktan ve kibirlenmekten seni men' ediyorum.»
Peygambere soruldu ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Bu Allah'a ortak koşmayı bildik; ancak kibirlenmek nedir, birimizin güzel elbisesi olup onu giymesi midir? Peygamber:
— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Bizden birimizin güzel iki kayışlı iki güzel ayakkabısı olması mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Birimizin binecek hayvana sahip olması mıdır? Peygamber: «— Hayır!» dedi. Adam yine sordu:
— Kibir, birimizin arkadaşları olup, kendisiyle oturmaları mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam, o halde kibir nedir, ey Allah'ın Resulü? dedi. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Hakkı çiğnemektir ve insanları küçük görmektir.»[1063]
Kibir, insanın kendi nefsini başkalarından üstün görmesine ve onları hakir saymasına elenir. Hadîs-i şeriften anlıyoruz ki, güzel ve temiz elbise giymek ve bunlara sahip olmak kibir değildir. Eğer bunlar, başkalarına üstünlük ve onları küçümsemek niyeti ile giyilirlerse, o zaman kibir olur. Kendini başkalarından büyük gören İnsan, herkesi kendine hizmetçi ve bir nevi köle sayar; böylece haklarını çiğner, onlara zulmeder. İşte böyle hareketleri bulunanlar, asıl kibir sahibi olanlardır. Peygamber Efendimiz de buna işaret buyurmuşlardır.
Yüksek mevkide bulunmak, geniş imkânlara sahip olmak, sözü geçerli olmak ve akranlarla birteşmemek hep kibri doğuran sebeplerdir. İnsan, ilk mayasının ne olduğunu, ölünce bîr cîfeye döneceğini ve halen bağırsaklarının ne taşıdığını düşünür de ibret alırsa, hiç bir zaman büyüklenmez, kibirli olmaz. İnsanların kendini övmesinden de bir gurur duymaz. Zaten yüze karşı başkasını öğmeyi peygamberimiz yasaklamışlardır; ve şöyle buyurmuşlardır:
«— Birbirinizi övmekten sakınınız; çünkü o, (arkadaşı bir nevi) boğazlamaktır. Eğer sizden biriniz kardeşini övmek zorunda kalırsa, zan-nımca iyidir, ben Allah'a karşı hiç kimseyi temize çıkaramam, desin.»
Rivayet edildiğine göre, Hz. E b û Bekir (Radiyallahu anh) medhedildiği zaman şöyle derdi:
«— Allah'ım! Sen beni, kendimden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi insanlardan daha iyi bilirim.
Allah'ım! Beni, onların zan ettiklerinden daha hayırlı kıl ve bende bilmedikleri günahları da bağışla; onların söyledikleri şeyle beni hesaba çekme.»
İnsanın bizzot kendini övmesi ve Övülmeyi sevmesi de kibir sayılan çirkin hareketlerdir. Kesin ifadelerle ne başkasını övmeli, ne de övülmeyi İstemelidir. Kİbİr, İnsanı Allah Tealâ hazretlerine isyana sevk eden, Firavunlaşmaya kadar iten çok kötü bir hastalıktır. İblisin de isyanına sebep kibir olmuştur.
Hz. Nuh (Aleyhisselâm) oğluna .vasiyetleri arasında söylemiş: Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahİ ve Bİhamdihi'den ibaret iki kelime yardı ki, bunlar bütün kâinatın kıymetinden daha üstön geliyorlar. Zİra Allah Tealâ kâinat içinde en şerefli mahluk olan inşan ve cinleri, ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır. Ubudiyetin esası da Allah'ı eşsiz ve ortaksız bir varlık bilmek ve ona inanmaktır, onu her türlü noksanlıklardan da tenzih edip ona hamd etmektir, işte bu iki kelime, bu manaları toplamakta, olduğundan bunlara denk hiç bir kıymet olamaz. Tevhid ne kadar büyük bir kıymet İse, aksine şirk de o kadar büyük bir günahtır. Onun için şirkten, Allah'a ortak koşmaktan sakınmak ve tevhide sarılmak tavsiyeleri her şeyin ûstöridedir.
Bize Abdullah b. Mesleme anlatmış, şöyle demiştir:
— Bize Abdülaziz Zeyd'den, o da Abdullah b. Amr'dan anlattığına göre, Abdullah dedi ki:
— Ya Resûlallah! Şu ve şu... işler kibirden midir? şekliyle aynını anlattı.[1064]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 548, /434
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İman, Esasları, Allah'a İman
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, İMAN
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, şirk koşmak
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevhid, İslam inancı