Bana Malik'ten, ona Abdullah b. Ebu Bekir, ona halasından, ninesinin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kendisi Kuba mescidine doğru yürümek için adakta bulunmuştu. Adağını yerine getiremeden vefat etti. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas, (ninenin) kızına onun yerine yürümesine dair fetva verdi.
Yahya dedi ki: Malik'i şöyle derken duydum: Hiç kimse bir başkasının yerine yürüyemez.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36558, MU001013
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ عَنْ عَمَّتِهِ أَنَّهَا حَدَّثَتْهُ عَنْ جَدَّتِهِ أَنَّهَا كَانَتْ جَعَلَتْ عَلَى نَفْسِهَا مَشْيًا إِلَى مَسْجِدِ قُبَاءٍ فَمَاتَتْ وَلَمْ تَقْضِهِ فَأَفْتَى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ ابْنَتَهَا أَنْ تَمْشِىَ عَنْهَا . قَالَ يَحْيَى وَسَمِعْتُ مَالِكًا يَقُولُ لاَ يَمْشِى أَحَدٌ عَنْ أَحَدٍ .
Tercemesi:
Bana Malik'ten, ona Abdullah b. Ebu Bekir, ona halasından, ninesinin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kendisi Kuba mescidine doğru yürümek için adakta bulunmuştu. Adağını yerine getiremeden vefat etti. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas, (ninenin) kızına onun yerine yürümesine dair fetva verdi.
Yahya dedi ki: Malik'i şöyle derken duydum: Hiç kimse bir başkasının yerine yürüyemez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1013, 1/167
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Mübhem Ravi (Mübhem)
3. Ammetuhu (münhem) (Ammetuhu)
4. Abdullah b. Ebu Bekir el-Ensari (Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
Konular:
Adak, Nezir, keffareti
Adak, Nezir, geçerliliği
KTB, ADAK
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ قَيْسٍ وَثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ الدِّيلِىِّ أَنَّهُمَا أَخْبَرَاهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَحَدُهُمَا يَزِيدُ فِى الْحَدِيثِ عَلَى صَاحِبِهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَى رَجُلاً قَائِمًا فِى الشَّمْسِ فَقَالَ مَا بَالُ هَذَا. فَقَالُوا نَذَرَ أَنْ لاَ يَتَكَلَّمَ وَلاَ يَسْتَظِلَّ مِنَ الشَّمْسِ وَلاَ يَجْلِسَ وَيَصُومَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُرُوهُ فَلْيَتَكَلَّمْ وَلْيَسْتَظِلَّ وَلْيَجْلِسْ وَلْيُتِمَّ صِيَامَهُ قَالَ مَالِكٌ وَلَمْ أَسْمَعْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَهُ بِكَفَّارَةٍ وَقَدْ أَمَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُتِمَّ مَا كَانَ لِلَّهِ طَاعَةً وَيَتْرُكَ مَا كَانَ لِلَّهِ مَعْصِيَةً .
Bana Yahya, ona Malik, ona Humeyd b. Kays ve Sevr b. Zeyd ed-Deylî, onlar da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmişlerdir. Ancak onların birinden (Zeyd'den) gelen rivayet diğerine göre daha uzundur. Hz. Peygamber (sav) güneşin altında ayakta duran bir adam gördü ve "Bunun durumu nedir?" diye sordu. Oradakiler, bu adam kendisini konuşmamaya, güneş varken gölgelenmemeye, oturmamaya ve oruç tutmaya adadı, dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Ona söyleyin; konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın (açsın)" buyurdu.
Malik dedi ki: Hz. Peygamber'in o zata kefaret emrettiğini duymadım. Fakat Allah'a itaat olanı tamamlamasını, isyan olanı da terketmesini emrettiğini duydum.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36562, MU001018
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ قَيْسٍ وَثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ الدِّيلِىِّ أَنَّهُمَا أَخْبَرَاهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَحَدُهُمَا يَزِيدُ فِى الْحَدِيثِ عَلَى صَاحِبِهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَى رَجُلاً قَائِمًا فِى الشَّمْسِ فَقَالَ مَا بَالُ هَذَا. فَقَالُوا نَذَرَ أَنْ لاَ يَتَكَلَّمَ وَلاَ يَسْتَظِلَّ مِنَ الشَّمْسِ وَلاَ يَجْلِسَ وَيَصُومَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُرُوهُ فَلْيَتَكَلَّمْ وَلْيَسْتَظِلَّ وَلْيَجْلِسْ وَلْيُتِمَّ صِيَامَهُ قَالَ مَالِكٌ وَلَمْ أَسْمَعْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَهُ بِكَفَّارَةٍ وَقَدْ أَمَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُتِمَّ مَا كَانَ لِلَّهِ طَاعَةً وَيَتْرُكَ مَا كَانَ لِلَّهِ مَعْصِيَةً .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Humeyd b. Kays ve Sevr b. Zeyd ed-Deylî, onlar da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmişlerdir. Ancak onların birinden (Zeyd'den) gelen rivayet diğerine göre daha uzundur. Hz. Peygamber (sav) güneşin altında ayakta duran bir adam gördü ve "Bunun durumu nedir?" diye sordu. Oradakiler, bu adam kendisini konuşmamaya, güneş varken gölgelenmemeye, oturmamaya ve oruç tutmaya adadı, dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Ona söyleyin; konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın (açsın)" buyurdu.
Malik dedi ki: Hz. Peygamber'in o zata kefaret emrettiğini duymadım. Fakat Allah'a itaat olanı tamamlamasını, isyan olanı da terketmesini emrettiğini duydum.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1018, 1/168
Senetler:
1. Sevr b. Zeyd ed-Dîlî (Sevr b. Zeyd)
1. Ebu Safvan Humeyd b. Kays el-A'rec (Humeyd b. Kays)
2. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
3. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Adak, Nezir, keffareti
Adak, Nezir, adağın yasaklanması
Adak, Nezir, geçerliliği
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَدْرَكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رضى الله عنه وَهُوَ يَسِيرُ فِى رَكْبٍ وَهُوَ يَحْلِفُ بِأَبِيهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِنَّ اللَّهَ يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بِآبَائِكُمْ فَمَنْ كَانَ حَالِفًا فَلْيَحْلِفْ بِاللَّهِ أَوْ لِيَصْمُتْ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36571, MU001027
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَدْرَكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رضى الله عنه وَهُوَ يَسِيرُ فِى رَكْبٍ وَهُوَ يَحْلِفُ بِأَبِيهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِنَّ اللَّهَ يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بِآبَائِكُمْ فَمَنْ كَانَ حَالِفًا فَلْيَحْلِفْ بِاللَّهِ أَوْ لِيَصْمُتْ.
Tercemesi:
Bize Yahya (el-Leysî), ona Malik (b. Enes), ona Nafi (Mevla İbn Ömer), ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: RAsulullah (sav) Ömer b. Hattab bir binek üzerinde babası adına yemin ediyorken ona yetişti ve şöyle buyurdu: "Allah, babalarınızın adlarıyla yemin etmenizi yasaklamıştır. Her kim yemin edecekse Allah'ın adıyla yemin etsin yada sussun!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1027, 1/171
Senetler:
()
Konular:
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36574, MU001030
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ مُوسَى عَنْ مَنْصُورِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحَجَبِىِّ عَنْ أُمِّهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ رضى الله عنها أَنَّهَا سُئِلَتْ عَنْ رَجُلٍ قَالَ مَالِى فِى رِتَاجِ الْكَعْبَةِ . فَقَالَتْ عَائِشَةُ يُكَفِّرُهُ مَا يُكَفِّرُ الْيَمِينَ . قَالَ مَالِكٌ فِى الَّذِى يَقُولُ مَالِى فِى سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ يَحْنَثُ قَالَ يَجْعَلُ ثُلُثَ مَالِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَذَلِكَ لِلَّذِى جَاءَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِ أَبِى لُبَابَةَ .
Tercemesi:
Bize Eyyüb b. Musa, ona Mansur b. Abdurrahman el-Hacebî, ona annesi (Safiyye bt. Şeybe), ona da müminlerin annesi Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Kendisine; "Malım, Kabe'nin kapısı için adak olsun" diyen bir adamın durumu soruldu. Hz. Aişe de şöyle cevap verdi: "Yemin kefareti gibi kefaret verir."
Malik'e, "Malımı Allah yoluna adadım" diye yemin eden, sonra da yeminini bozan bir adamın durumu soruldu. Malik şöyle cevap verdi: Malının üçte birini Allah yolunda harcar. Bu hüküm, Ebu Lübabe meselesiyle ilgili olarak Hz. Peygamber'den nakledilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1030, 1/171
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Safiyye bt. Şeybe (Safiyye bt. Şeybe b. Osman b. Ebu Talha b. Abdüluzza)
3. Mansur b. Safiyye el-Kuraşi (Mansur b. Abdurrahman b. Talha b. Haris b. Talha)
4. Ebu Musa Eyyüb b. Musa el-Kuraşî (Eyyüb b. Musa b. Amr b. Said b. Âs)
Konular:
Adak, Nezir, keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36566, MU001022
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ قَالَ وَاللَّهِ ثُمَّ قَالَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ لَمْ يَفْعَلِ الَّذِى حَلَفَ عَلَيْهِ لَمْ يَحْنَثْ . قَالَ مَالِكٌ أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِى الثُّنْيَا أَنَّهَا لِصَاحِبِهَا مَا لَمْ يَقْطَعْ كَلاَمَهُ وَمَا كَانَ مِنْ ذَلِكَ نَسَقًا يَتْبَعُ بَعْضُهُ بَعْضًا قَبْلَ أَنْ يَسْكُتَ فَإِذَا سَكَتَ وَقَطَعَ كَلاَمَهُ فَلاَ ثُنْيَا لَهُ . قَالَ يَحْيَى وَقَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ يَقُولُ كَفَرَ بِاللَّهِ أَوْ أَشْرَكَ بِاللَّهِ ثُمَّ يَحْنَثُ إِنَّهُ لَيْسَ عَلَيْهِ كَفَّارَةٌ وَلَيْسَ بِكَافِرٍ وَلاَ مُشْرِكٍ حَتَّى يَكُونَ قَلْبُهُ مُضْمِرًا عَلَى الشِّرْكِ وَالْكُفْرِ وَلْيَسْتَغْفِرِ اللَّهَ وَلاَ يَعُدْ إِلَى شَىْءٍ مِنْ ذَلِكَ وَبِئْسَ مَا صَنَعَ .
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer'den: Kim vallahi diye yemin eder de hemen peşinden inşallah derse ve bu yeminini de yerine getirmezse yeminini bozmuş olmaz.
İmam Malik'ten: Sözünü bitirmeden, inşaallah demesi gere¬kir. Duyduğumun en güzeli budur. Çünkü vallahi ve inşaallah sözleri birbiri peşinden, susmadan söylenmiştir. Şayet bu iki kelime arasında kesip sussaydı istisna gerçekleşmezdi.
"Allahı inkâr etmiş olayım!" veya "Allah'a şirk koşmuş olayım" diyerek yemin eden, sonra da yeminini bozan biri hakkında imam Malik der ki: "Ona kefaret gerekmez, o bu sözüyle ne kâfir olur, ne de müşrik. Ancak eğer şirk ve küfür kalbine yerleşmişse durum değişir. Allah'tan af dilesin, böyle bir şey bir daha kendisinden zuhur etmesin, çok fena bir şey yapmış olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1022, 1/169
Senetler:
()
Konular:
Yemin, yeminle istenileni vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36568, MU001024
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ حَلَفَ بِيَمِينٍ فَوَكَّدَهَا ثُمَّ حَنِثَ فَعَلَيْهِ عِتْقُ رَقَبَةٍ أَوْ كِسْوَةُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ وَمَنْ حَلَفَ بِيَمِينٍ فَلَمْ يُؤَكِّدْهَا ثُمَّ حَنِثَ فَعَلَيْهِ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ لِكُلِّ مِسْكِينٍ مُدٌّ مِنْ حِنْطَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ .
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer'den: Bir kimse yemin-i tevkid yapar (bir şey hakkında defalarca yemin eder), sonra da yeminini bozarsa, ya bir köle azat eder, ya da on fakiri giydirir.
Kim tevkidsiz yemin ederse, sonra da yeminini bozarsa on fakiri doyurması lâzımdır. Her fakire bir müd buğday verilir. Eğer bunu bulamazsa üç gün oruç tutar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1024, 1/170
Senetler:
()
Konular:
Yemin, keffareti
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ حَلَفَ بِيَمِينٍ فَرَأَى غَيْرَهَا خَيْرًا مِنْهَا فَلْيُكَفِّرْ عَنْ يَمِينِهِ وَلْيَفْعَلِ الَّذِى هُوَ خَيْرٌ » . قال يحيى و سمعت مالكا يقول من قال علىّ نذر و لم يُسَمّ شيئا إن عليه كفارة يمينٍ قال مالك فأما التوكيد فهو حلف الإنسان في الشئ الواحد مراراً يردد فيه الأيمان يمينا بعد يمين كقوله و لله لا أنقصه من كذا و كذا يحلف بذلك مرارا ثلاثا أو أكثر من ذلك قال فكفارة ذلك كفارة واحدة مثل كفارة اليمين فإن حلف رجل مثلا فقال والله لا آكل هذا الطعام ولا ألبس هذا الثوب ولا أدخل هذا البيت فكان هذا في يمين واحدة فإنما عليه كفارة واحدة و إنما ذلك كقول الرجل لإمرأته أنت الطلاق إن كسوتك هذا الثوب و أذنت لك إلى المسجد يكون ذلك نسقا متتابعا في كلام واحد فإن حنث في شئ واحد من ذلك فقد وجب عليه الطلاق و ليس عليه فيما فعل بعد ذلك حنثٌ إنما الحنث في ذلك حنث واحد قال مالك الأمر عندنا في نذر المرأة إنه جاءز بغير إذن زوجها يجب عليها ذلك و يثبت إذا كان ذلك في جسدها و كان ذلك لا يضر بزوجها و إن كان ذلك يضر بزوجها فله معناه منه و كان ذلك عليها حتى تقضيه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36567, MU001023
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ حَلَفَ بِيَمِينٍ فَرَأَى غَيْرَهَا خَيْرًا مِنْهَا فَلْيُكَفِّرْ عَنْ يَمِينِهِ وَلْيَفْعَلِ الَّذِى هُوَ خَيْرٌ » . قال يحيى و سمعت مالكا يقول من قال علىّ نذر و لم يُسَمّ شيئا إن عليه كفارة يمينٍ قال مالك فأما التوكيد فهو حلف الإنسان في الشئ الواحد مراراً يردد فيه الأيمان يمينا بعد يمين كقوله و لله لا أنقصه من كذا و كذا يحلف بذلك مرارا ثلاثا أو أكثر من ذلك قال فكفارة ذلك كفارة واحدة مثل كفارة اليمين فإن حلف رجل مثلا فقال والله لا آكل هذا الطعام ولا ألبس هذا الثوب ولا أدخل هذا البيت فكان هذا في يمين واحدة فإنما عليه كفارة واحدة و إنما ذلك كقول الرجل لإمرأته أنت الطلاق إن كسوتك هذا الثوب و أذنت لك إلى المسجد يكون ذلك نسقا متتابعا في كلام واحد فإن حنث في شئ واحد من ذلك فقد وجب عليه الطلاق و ليس عليه فيما فعل بعد ذلك حنثٌ إنما الحنث في ذلك حنث واحد قال مالك الأمر عندنا في نذر المرأة إنه جاءز بغير إذن زوجها يجب عليها ذلك و يثبت إذا كان ذلك في جسدها و كان ذلك لا يضر بزوجها و إن كان ذلك يضر بزوجها فله معناه منه و كان ذلك عليها حتى تقضيه.
Tercemesi:
Ebû Hüreyre, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kim bir yemin eder, sonra da bunun aksini yapmanın daha hayırlı olacağını görürse yemininin kefaretini versin, hayırlı bulduğu işi yapsın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1023, 1/170
Senetler:
()
Konular:
Yemin, keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36569, MU001025
Hadis:
وحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ كَانَ يُكَفِّرُ عَنْ يَمِينِهِ بِإِطْعَامِ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ لِكُلِّ مِسْكِينٍ مُدٌّ مِنْ حِنْطَةٍ وَكَانَ يَعْتِقُ الْمِرَارَ إِذَا وَكَّدَ الْيَمِينَ .
Tercemesi:
Nafî', Abdullah b. Ömer'in yemin kefareti olarak her fakire birer müd buğday vermek suretiyle on fakiri de doyurduğunu, yemin-i tevkid yaparsa birkaç tane köle azat ettiğini nakleder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1025, 1/170
Senetler:
()
Konular:
Yemin, keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36570, MU001026
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ أَنَّهُ قَالَ أَدْرَكْتُ النَّاسَ وَهُمْ إِذَا أَعْطَوْا فِى كَفَّارَةِ الْيَمِينِ أَعْطَوْا مُدًّا مِنْ حِنْطَةٍ بِالْمُدِّ الأَصْغَرِ وَرَأَوْا ذَلِكَ مُجْزِئًا عَنْهُمْ . قَالَ مَالِكٌ أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِى الَّذِى يُكَفِّرُ عَنْ يَمِينِهِ بِالْكِسْوَةِ أَنَّهُ إِنْ كَسَا الرِّجَالَ كَسَاهُمْ ثَوْبًا ثَوْبًا وَإِنْ كَسَا النِّسَاءَ كَسَاهُنَّ ثَوْبَيْنِ ثَوْبَيْنِ دِرْعًا وَخِمَارًا وَذَلِكَ أَدْنَى مَا يُجْزِى كُلاًّ فِى صَلاَتِهِ .
Tercemesi:
Süleyman b. Yesar'dan: Ben müslümanların yemin kefareti olarak küçük müd birimi ile bir müd buğday verdikleri zamana yetiştim. Onlar bu kadarını kendileri için kâfi görürlerdi.
İmam Malik'ten: Yemin kefareti olarak yapıldığını duyduğum en güzel şey fakir giydirmektir. Eğer erkekler giydirilecekse, namaz için kâfi gelecek tek parçalı elbiseler: kadınlar giydirilecekse, baş örtüsü ve uzun etek olmak üzere altlı üstlü giydirmelidir. İşte bu onların, namaz kılmaları için yeterli gördükleri tesettür ölçüsüdür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Nuzür ve'l-eymân 1026, 1/170
Senetler:
()
Konular:
Yemin, keffareti