حدثنا محمد بن الطفيل قال حدثنا شريك عن سماك عن جابر بن سمرة قال : كنا إذا أتينا النبي صلى الله عليه وسلم جلس أحدنا حيث انتهى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166242, EM001141
Hadis:
حدثنا محمد بن الطفيل قال حدثنا شريك عن سماك عن جابر بن سمرة قال : كنا إذا أتينا النبي صلى الله عليه وسلم جلس أحدنا حيث انتهى
Tercemesi:
— Cabir ibni Semure'den rivayet edildiğine göre; şöyle demiştir:
«Peygamber (SaitallahüA leyhi veSeltem) 'e vardığımız zaman, her birimiz ulaştığı (boş) yere otururdu.»[1012]
Bir toplantı yerine veya bir camiye .gidildiği..zarnan, en ilerdeki boş yeri doldurmak üzere İlerlemek lâzımdır ki, arkadan gelenler de rahatça yer bulabilsinler. Böyle hareket edilmediği takdirde, ön taraflarda boş yerler kalır ve sonradan yer arayanlar bu boş yerleri doldurmak için ileri geçerlerken orada bulunanları rahatsız etmiş olurlar. Buna meydan vermemek için herkes zamamodo Öndeki yerin» almalı ve boşlukları doidurmalıdır.[1013]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1141, /866
Senetler:
1. Ebu Halid Cabir b. Semure el-Amirî (Cabir b. Semure b. Cünâde)
2. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Muhammed b. Tufeyl en-Nehai (Muhammed b. Tufeyl b. Malik)
Konular:
Adab, oturma adabı
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا الفرات بن خالد عن أسامة بن زيد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو أن النبي قال : لا يحل لرجل أن يفرق بين اثنين إلا بإذنهما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166243, EM001142
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا الفرات بن خالد عن أسامة بن زيد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن عبد الله بن عمرو أن النبي قال : لا يحل لرجل أن يفرق بين اثنين إلا بإذنهما
Tercemesi:
— Abdullah ibni Arnr'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu; «İki kişi arasını ayırmak (aralarına oturmak) kimseye helâl olmaz;müsadeleriyle almak müstesnadır.[1014]
Yan yana oturmakta olan iki khî orasını açıp da, orolarında oturmak iyİ bir hareket değildir. Bir aroda oturan'form birbirleriyle görüşecekleri.mo-sele olabilir; gizli konuşulacak işleri, birbirlerine özel sevgileri bulunabilir. Bunları bozmamak için aralarına girmek doğru değildir. Ancok kendileri oafıp oturmaya müsaade ederlerse, bunda beis yoktur. Bu takdirde aralanna oturulabilir.[1015]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1142, /866
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd el-Leysî (Üsame b. Zeyd)
5. Furat b. Halid ed-Dabbi (Furat b. Halid)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
Adab, oturma adabı
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عتبة بن عبد الملك قال حدثني زرارة بن كريم بن الحارث بن عمرو السهمي أن الحارث بن عمرو السهمي حدثه قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو بمنى أو بعرفات وقد أطاف به الناس ويجيء الأعراب فإذا رأوا وجهه قالوا هذا وجه مبارك قلت يا رسول الله استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي قال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فذهب بيده بزاقه ومسح به نعله كره أن يصيب أحدا من حوله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166249, EM001148
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عتبة بن عبد الملك قال حدثني زرارة بن كريم بن الحارث بن عمرو السهمي أن الحارث بن عمرو السهمي حدثه قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو بمنى أو بعرفات وقد أطاف به الناس ويجيء الأعراب فإذا رأوا وجهه قالوا هذا وجه مبارك قلت يا رسول الله استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي قال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فذهب بيده بزاقه ومسح به نعله كره أن يصيب أحدا من حوله
Tercemesi:
— El-Haris ibnİ Amr Es-Sühemî anlatarak şöyle demiştir:
— Peygamber (SailaUahü Aleyhi ve Selfemj'e vardım; o Minâ'da yahut Arafat'da bulunuyordu. İnsanlar onu çevrelemişti. Bedeviler de (onu görmeye) geliyprdu. Yüzünü gördüklerinde de:
«Bu mübarek bir yüz!» diyorlardı. Ben dedim ki: .— Ya Resûlallah! Benim için Allah'dan mağfiret dile. Peygamber: «Allah'ım! Bizi mağfiret buyur!» dedi. Ben dolaşıp : — Ya Resülallah, benim için Allah'dan mağfiret dile, dedim. Peygamber: «Allah'ım! Bize mağfiret et!» buyurdu. Ben yine dolaşıp :
— Benim için mağfiret dile, dedim. Peygamber:
«Allah'ım! Bize mağfiret et!» buyurdu. Sonra eliyle tükürüğünü giderip, onu ayakkabısına sildi; etrafında bulunanlardan birine değmesini hoş görmedi.[1026]
Hâdise Mina veya Arafat'da geçtiğine göre hac mevsiminde ve sefer halinde olduğu anlaşılmaktadır. İnsanların Hz. Peygamber (Salktifahü Aleyhi veSmlkm) etrafını çevrelemiş bulunmaları serbestçe tükürebilme imkânını kendilerine vermemiş ve yanlarında İhram halinde iken mendil gibi herhangi bir bez bulunmadığından onunla sİlînememîş; ancak etrafında bulunanlara isabet etmesin diye bu hareketi yapmak zorunda kalmıştır. Başkasına eziyet vermemeyi ve rahatsız etmemeyi tercih buyurmuşlardır. Böyle muztar ve istisnaî durumda olmayanların tükürüklerini mendille silmeleri veya tenha yerlerde toprağa tükürülünce onu gömmeleri gerekir. Başkasına sıçratacak veya tiksinti verecek şekilde tükürmek hem edebe aykırıdır, hem de açığa tükürmeler mikropların taşınması bakımından tehlikelidir ve bu, temizlik kaidelerine uymaz.
Hadîs-î Şerifte önemli husus, ravi E I - H â r i s'İn İsrarla şahsı için dua istemesi ve bunu üç defa îekrorlamasıdır. Her defasında Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) mağfiret dilemişler; fakat şahsa değil, umuma dua etmişlerdir. Onun için dua muayyen şahıslara değil, bütün müminlere yapılmalı ve müşterek olmalıdır, islâm'da birlik ve beraberlik var, imtiyaz yoktur. Bu böyle olmakla beraber fertlere mahsus dua edilmesinde, yalnızlık hallerinde bir beis yoktur. Müslümanlar bir arada toplu iken bunlar içinden bazılarını seçerek dua etrnek doğru olmaz. Hele günümüzde menfaat ve şöhret temini için camilerde veya toplantı yerlerinde İsim üsteleri okuyarak edilen duaların Allah katında makbul olamayacağı aşikârdır. Dua bahsinde, duanın şekil ve adabı belirtilmiştir, oraya müracaat edilsin. Nese'î'nİn rivayetine göre olay Veda' haccında Peygamber devesi üzerinde iken vuku bulmuştur.[1027]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1148, /871
Senetler:
()
Konular:
Bedevi, bedevilik
Dua, Hz. Peygamber'den dua, istiğfar istenmesi
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Müslüman, peygamber sevgisi
حدثنا حامد بن عمر عن حماد بن زيد عن ليث عن مجاهد قال :
"كان يكره أن يحد الرجل النظر إلى أخيه أو يتبعه بصره إذا قام من عنده أو يسأله من أين جئت وأين تذهب"
Bize Hamid b. Ömer, ona Hammad b. Zeyd, ona da Leys, Mücahit'ten rivayet etmiştir:
Leys, Mücahid'den rivayet ettiğine göre:
"Bir kişinin, yakınında ise kardeşine gözünü dikip bakması, ya da onu göz hapsine alması, ya da nereden geldin, nereye gidiyorsun şeklinde (onu rahatsız edecek) soru sorması mekruhtur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166258, EM001157
Hadis:
حدثنا حامد بن عمر عن حماد بن زيد عن ليث عن مجاهد قال :
"كان يكره أن يحد الرجل النظر إلى أخيه أو يتبعه بصره إذا قام من عنده أو يسأله من أين جئت وأين تذهب"
Tercemesi:
Bize Hamid b. Ömer, ona Hammad b. Zeyd, ona da Leys, Mücahit'ten rivayet etmiştir:
Leys, Mücahid'den rivayet ettiğine göre:
"Bir kişinin, yakınında ise kardeşine gözünü dikip bakması, ya da onu göz hapsine alması, ya da nereden geldin, nereye gidiyorsun şeklinde (onu rahatsız edecek) soru sorması mekruhtur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1157, /879
Senetler:
0. Mürsel (Mürsel)
1. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
2. Leys b. Ebu Süleym el-Kuraşi (Leys b. Eymen b. Züneym)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Hâmid b. Ömer es-Sekafi (Hamid b. Ömer b. Hafs b. Ömer b. Ubeydullah b. Ebu Bekre)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Huzur, Rahatsız etmek, kardeşini göz hapsine almak
Sosyalleşme, temel prensipler
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا الدراوردي عن زيد بن أسلم عن عطاء بن يسار عن أبي سعيد الخدري أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والجلوس في الطرقات قالوا يا رسول الله ما لنا بد من مجالسنا نتحدث فيها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أما إذا أبيتم فاعطوا الطريق حقه قالوا وما حق الطريق يا رسول الله قال غض البصر وكف الأذى والأمر بالمعروف والنهي عن المنكر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166251, EM001150
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا الدراوردي عن زيد بن أسلم عن عطاء بن يسار عن أبي سعيد الخدري أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والجلوس في الطرقات قالوا يا رسول الله ما لنا بد من مجالسنا نتحدث فيها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أما إذا أبيتم فاعطوا الطريق حقه قالوا وما حق الطريق يا رسول الله قال غض البصر وكف الأذى والأمر بالمعروف والنهي عن المنكر
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeydullah, ona (Abdülaziz b. Muhammed) ed-Derâverdî, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Said el-Hudrî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Yollara oturmaktan sakının." Dediler ki: Ey Allah'ın Rasulü! Yollarda konuşmak gibi durumlardan dolayı mecburen yollara oturuyoruz. Hz. Peygamber (sav) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Eğer bu yasağı kabul etmiyorsanız o zaman yolun hakkını verin. Dediler ki, yolun hakkın nedir Ey Allah'ın Rasulü! Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Gözü bakıştan çekmek, eziyet etmekten geri durmak, iyiliği emredip kötülükten men etmek."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1150, /872
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Ebu Sabit Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Muhammed b. Zeyd)
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hak, yola oturma/yol hakkı
Korunmak, harama/mahreme bakmaktan sakınmak
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
Zina, zina çeşitleri
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن بن أبي خالد عن الشعبي قال جاء رجل إلى عبد الله بن عمرو وعنده القوم جلوس يتخطى إليه فمنعوه فقال اتركوا الرجل فجاء حتى جلس إليه فقال أخبرني بشيء سمعته من رسول الله صلى الله عليه وسلم قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده والمهاجر من هجر ما نهى الله عنه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166245, EM001144
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة عن بن أبي خالد عن الشعبي قال جاء رجل إلى عبد الله بن عمرو وعنده القوم جلوس يتخطى إليه فمنعوه فقال اتركوا الرجل فجاء حتى جلس إليه فقال أخبرني بشيء سمعته من رسول الله صلى الله عليه وسلم قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده والمهاجر من هجر ما نهى الله عنه
Tercemesi:
— Şa'bî'den rivayet edildiğine göre, bir adam Abdullah ibni Amr'a geldi. Abdullah'ın yanında insanlar oturuyordu. Adara, Abdullah'a doğru adım atmaya durdu da, insanlar onu engellediler. Bunun üzerine Abdullah;
— Adamı bırakın, dedi.
Nihayet gelip (Abdullah'ın yanma) oturdu da, dedi ki:
— Resû.lüllah(Salfaliahü Aleyhi ve Selkm)'dexı işittiğin bir şeyi bana bildir. Abdullah dedi ki:
— Resûlüllah (Saltell&kü Ahtyhi v$ $ktkm)}in şöyle buyurduğunu işittim: «Müslüman o kimsedir ki, müslümanlar onun dilinden ve elinden selâmet Ibulmuştur. Muhacir de o kimsedir ki, Allafh'ın yasakladığı şeyden uzaklaşıp ayrılmıştır.»[1018]
Kalabalık İçinde İnsanları rahatsız ederek yürümenin hangi şartlar altında edebe aykırı düşmeyeceği, bir önceki Hadîs-i Şerif münasebetiyle bildirilmişti. Buradaki olay da aynı mânâyı taşımakta olduğundan ayrı bir yoruma lüzum kalmamıştır. Ancak bu münasebetle varîd olan Hadîs-İ Şerîf büyük önem taşımaktadır.
Gerçek müslüman, en güzel ahlâka ve edebe sahip bulunan kimsedir. Bunun elinden ve dilinden fenalık çıkmaz, başkasına zarar dokunmaz; bi-lâkİs fayda ve menfaai kazandırır. İnsan saz ve hareketleriyle benliğini ve gerçek varlığını ortaya koyar. Saz ve hareketleri birbirine uygun düşerek iyilik örnekleri verenler, başkalarına zarar değil de, fayda sağlayanlar veya hiç olmazsa başkalarına kötülükleri olmayanlar en iyi müslümanlardır. Bunun aksini alacak olursak, başkalarına dil ve elleriyle zarar verenler, eziyet verici davranışlarda bulunanlar da, müsİümaniarın en kötüleridir. Müslümanların birbirlerine karşı olan muamelelerinde bu ikî esasa verecekleri önem derecesine göre olgunluk ve kemâl kazanılır. Birbirlerine zarar ve ziyan vermeyenler orasında sevgi ve muhabbet bağları kuvvetlenir. Bunlar birbirlerine destek ve yardıma olurlar, bir vücut gibi çalışırlar. Düşman tehlikesini de aynı ruh ve beraberlik içinde karşılayıp yek ederler. Bu bakımdan Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selletn):
«Müslüman o kimsedir fci., snüslümanîar onun ne elinden ve ne de dilinden Karar çekmezler, selâmet üzere bulunurlar.» buyurmuştur.
Allah rızasını kazanmak ve İslâm ahlâkı üzere yaşamak gayesi ile ikâmet etmekte olduğu vatanını terkedip başka memlekete gidene muhacir denir. Böyle bir fedakârlığa ve zahmete katlanmak şüphesiz ki, büyük bir gayret eseridir Fokot bundan daha önemlisi, Allah Teâlâ'nin yasak ve haram ettiği şeyleri terketmek ve onları bir daha işlememektir. Bunlar yerine getirilmediği, yâni; Allah'ın yasaklarından sakımlmadığı takdirde yapılacak hicretin bir kıymeti kalmaz. Onun İçin ası! hicret, haram ve yasak olan şeyleri terk etmektir, buyurufmuşiur.[1019]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1144, /868
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Adab, oturma adabı
Müslüman, Eline sahip olmak
Müslüman, vasıfları
Siyer, Hicret
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر قال : نهى النبي صلى الله عليه وسلم أن يقيم الرجل من المجلس ثم يجلس فيه وكان بن عمر إذا قام له رجل من مجلسه لم يجلس فيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166254, EM001153
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر قال : نهى النبي صلى الله عليه وسلم أن يقيم الرجل من المجلس ثم يجلس فيه وكان بن عمر إذا قام له رجل من مجلسه لم يجلس فيه
Tercemesi:
— İbni Ömer (Radiyaliahu anhüma)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«Peygamber (SaUcJkhü Aleyhi ve Sellem) bir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp da, sonra orada oturmayı yasakladı.»
(311-s.) — İbni Ömer (Radiyallahu anhüma) kendisi için bir adam yerinden kalktığı zaman, orada oturmazdı.[1036]
Bİr toplantı yerine gidildiği zaman oturmakta olanlardan biri yerinden kaldırılıp onun yerine oturulmaz. Bu hem edebe aykırıdır, hem de müslü-man kardeşe bir eziyet ve tahkirdir. Bir kimse kendiliğinden istekle kalkarak başkasına yer verse, burada oturulabilirse de, İbni Ömer'in üstün takvası buna da müsaade etmemiştir ve böyle yere oturmamıştır. İnsan boş bulduğu en münasip yere oturmalıdır. Oturanlar da sıkışarak gelenlere yer açmalıdırlar.[1037]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1153, /877
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Adab, oturma adabı
Sünnet, Abdullah b. Ömer'in uygulamaları
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله بن زيد بن أسلم عن أبيه عن جده قال قال لي عمر : إذا أرسلتك إلى رجل فلا تخبره بما أرسلتك إليه فإن الشيطان يعد له كذبة عند ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166256, EM001156
Hadis:
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله بن زيد بن أسلم عن أبيه عن جده قال قال لي عمر : إذا أرسلتك إلى رجل فلا تخبره بما أرسلتك إليه فإن الشيطان يعد له كذبة عند ذلك
Tercemesi:
— (312-s.) Eslem'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Ömer (RadiyallahM anh) bana şöyle söyledi:
«Seni bir adama (iş için) gönderdiğim zaman, ne için seni kendisine gönderdiğimi (önceden) ona haber verme; çünkü Şeytan' bu takdirde ona yalan hazırlar.»[1042]
Herhangi bir İşi başarmak veya karşılamak üzere bir adam başkasına gitmek görevi ile görevlendirilirse, karşı tarafa önceden tedbir almck fırsatını bırakmamak için görevli kimse maksadını evvelden muhatabına bildir-memelİdir. Eğer vaktinden önce haberdar edHİrse, geniş zaman içinde Şeytanın dürtüklemesİ ile bazı kuruntular ve kaçamak yollar düzenlenmesine meydan bırakılmış olur ve maksat da çok kere elde edilmiş olmaz. İnsan ilk düşünüşte hile ve kaçamak dışı hareket eder. Bunun İçin meşru İşlerin askıda ve sürüncemede kalmaması önceden haber vermeyişie mümkün olur. Başarı sağlamakta kısa ve kestirme yol budur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1156, /879
Senetler:
()
Konular:
Aldatma, söz ve fiillerle yanıltmak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Sosyalleşme, temel prensipler
حدثنا إسحاق بن العلاء قال حدثني عمرو بن الحارث قال حدثني عبد الله بن سالم عن الزبيدي قال أخبرني محمد بن مسلم عن سعيد بن المسيب : أنه سمع أبا هريرة يصف رسول الله صلى الله عليه وسلم كان ربعة وهو إلى الطول أقرب شديد البياض أسود شعر اللحية حسن الثغر أهدب أشفار العينين بعيد ما بين المنكبين مفاض الخدين يطأ بقدمه جميعا ليس لها أخمص يقبل جميعا ويدبر جميعا لم أر مثله قبل ولا بعد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166257, EM001155
Hadis:
حدثنا إسحاق بن العلاء قال حدثني عمرو بن الحارث قال حدثني عبد الله بن سالم عن الزبيدي قال أخبرني محمد بن مسلم عن سعيد بن المسيب : أنه سمع أبا هريرة يصف رسول الله صلى الله عليه وسلم كان ربعة وهو إلى الطول أقرب شديد البياض أسود شعر اللحية حسن الثغر أهدب أشفار العينين بعيد ما بين المنكبين مفاض الخدين يطأ بقدمه جميعا ليس لها أخمص يقبل جميعا ويدبر جميعا لم أر مثله قبل ولا بعد
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'nin, ResûIüllah (Aleyhi ve Seliem) 'i şöyle valıfladığı îşitümiştir:
«(Peygamber) Orta boylu idi; o, uzuna daha yakındı. Çok beyazdı. Sakal kılları siyahtı. Ön dişleri güzeldi. Gözlerinin kirpikleri sık ve uzundu. İki omuz arası genişti. Yanakları ne şişkin, ne de çöküktü. Ayağının (bütünü ile yere basardı, ayağında boşluk olmazdı (parmakları veya ökçeleri üzerine basmazdı, ayaklarını düz basardı). Bütün vücudu ile öne döner ve bütün vücudu île geri dönerdi. Ne ondan Önce, ne de ondan sonra onun gibisini (güzellikte) görmedim.»[1040]
Şüphe yok ki, Hz. Peygamberin ahlâkı gibi, vücut yapısı da en güzel bir şekilde idi. Hem hal ve harekât ile, hem de vücutlarındaki tevazunla beşeriyete mahsus kemâl vasıfları kendilerinde toplanmıştı. Ashab-t kiram aynı mânâyı çeşitli rivayetlerle nakletmektedirler. Bunda ihtilâf yoktur.
Bir kimseye yalnız başı çevirerek veya yan dönerek ona bakmak veya onunla konuşmak beğenmeme ye önemsememe mânâsını taşır. Bu kibir ve azamet hareketi sayılır. İşte en yüksek ahlâka sahip olan Peygamber Efendimiz bir kimseye karşı dönecekleri zaman bütün vücutları ile dönerler ve arkaya dönecekleri zaman da yine bütün vücutları ile dönerlerdi. Hiç bir zaman yarım dönüş veya sade baş dönüşü İle insanlara hitap etmezlerdi. Müminler birbirlerine böyle davranmalı ve saygılı olmalıdır.[1041]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1155, /878
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا زهير عن أبي إسحاق عن مالك بن زبيد قال : مررنا على أبي ذر بالربذة فقال من أين أقبلتم قلنا من مكة أو من البيت العتيق قال هذا عملكم قلنا نعم قال أما معه تجارة ولا بيع قلنا لا قال استأنفوا العمل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166259, EM001158
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا زهير عن أبي إسحاق عن مالك بن زبيد قال : مررنا على أبي ذر بالربذة فقال من أين أقبلتم قلنا من مكة أو من البيت العتيق قال هذا عملكم قلنا نعم قال أما معه تجارة ولا بيع قلنا لا قال استأنفوا العمل
Tercemesi:
Malik ibni Zebîd'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— (Medine civarında) Rebeze semtinde Ebû Zerr'e tesadüf ettik. Bunun üzerine dedi ki:
— Nereden geliyorsunuz? Biz :
— Mekke'den yahut Beyt-i Atîk'den (Kabe'den), dedik. Ebû Zer:
— İşiniz bu (hac ibâdeti) mi? Biz:
— Evet! dedik.
— Bu işinizle ticaret ve alış-veriş yok mu? dedi. Biz:
— Hayır! dedik.
— O halde yeni bir işe başlayın, dedi.[1046]
Bu haberde iki hususa işaret edilmektedir :
1— Bİr kimseye nereden geliyorsun ve nereye gidiyorsun? diye soru sormada bir beis bulunmadığıdır ki, buna dair açıklama bir Önceki haber münasebetiyle geçmiştir. Oraya bakılsın.
2— Hac, mal ve beden ile yerine getirilen bir ibâdet olduğu İçin, bu ibâdet yerine getirilirken, meşru ve hela! yollardan ticaret de yapılabilir, kâr sağlanabilir. Ancak sırf ibâdet maksadıyle ve Allah rızası İçin yerine getirilirse bu daha faziletli olur. İşte Ebû Zerr (Radiy&ilaku anh) hazretleri Mekke'den dönmekte olanlara, bu inceliği öğrenmek veya öğretmek İçin ziyaretlerinin maksadını sormuştur. Ticaret maksadını taşımaksızın yalnız ibadet niyyeti ile ziycret ettiklerini öğrenince de :
«— Artık bu ziyaretiniz sebebiyle bütün günahlarınız Allah katında bağışlanmıştır. Yeniden hayata gelmiş gibi, ihlâs ve takva üzere, yâni; ibâdet ve çalışmalara başlayınız» öğüdünü onlara vermiştir.
Bu haberi değişik bir mânâ ve lâfızla İmam Mâ Iİ k Muvatta'ında rivayet etmiştir: Kitabu'l-Hac, Cüz : I, s. 371, 372, 1303/Mısır bsk.[1047]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1158, /880
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Malik b. Zübeyd el-Hemedani (Malik b. Zübeyd)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
KTB, ADAB