10265 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Mansur, ona Hüşeym, ona Husayn b. Abdurrahman şöyle rivayet etmiştir: Said b. Cübeyr'in yanındaydım. “Dün akşam kayan yıldızı gören oldu mu?” diye sordu. “Ben gördüm” dedim. Sonra da “Ama namazda değildim, beni beni akrep sokmuştu” dedim. “Peki ne yaptın?” diye sordu. “Rukye yaptım” dedim. “Seni bunu yapmaya sevk eden nedir?” diye sordu. Ben de “Şa'bî'nin bana rivayet ettiği bir hadis sebebiyle yaptım” dedim. “Şa'bî size ne rivayet etti?” diye sordu. Ben de “Bize Şa'bî, ona da Büreyde b. Husayb el-Eslemî şöyle rivayet ettiğine göre nazar ve zehirli hayvan sokmasından başka bir şeyde rukye yoktur” dedim, bana şöyle dedi: İşittiği şeyle yetinen kimse ne güzel yapmıştır Ancak bize İbn Abbas (ra) Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Bütün ümmetler bana arz edildi. Bazı peygamberlerin yanında küçük bir topluluk, bazılarının yanında bir adam, iki adam; bazılarının ise yanında kimse bulunmadığını gördüm. Sonra benim önüme büyük bir topluluk geldi. Onun ümmetim olduğunu sandım. 'Bu Musa'nın ümmetidir. Sen ufuğa doğru bak' denildi. Ben de baktım. Yine büyük bir kalabalık vardı. Bana 'Diğer tarafa bak' dediler. Bir de baktım ki yine büyük bir kalabalık. 'İşte bu senin ümmetindir. Onlardan yetmiş bin tanesi hesap ve azap görmeden cennete gireceklerdir' denildi. Bundan sonra Hz. Peygamber (sav) kalkıp evine gitti. Orada bulunanlar cennete hesapsız girecekler hakkında konuşmaya başladılar. Bazıları 'Belki onlar Hz. Peygamber'in ashabıdır' dediler. Bazıları 'Belki müslüman olarak doğup Allah'a şirk koşmayanlardır' dediler ve bir çok fikir yürüttüler. Sonra Hz. Peygamber (sav) yanlarına çıktı ve 'Ne hakkında konuşuyorsunuz?' diye sordu. Ona ne konuştuklarını haber verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Onlar rukye yapmayanlar, yaptırmayanlar, bazı şeyleri uğursuzluk saymayanlar ve rablerine tevekkül edenlerdir' buyurdu. Ukkaşe b. Mıhsan 'Ey Allah'ın Rasulü! Dua edin de ben de onlardan olayım' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'Sen onlardansın' buyurdu. Başka bir kişi daha kalkıp 'Allah'a dua buyurun da ben de onlardan olayım' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Ukkaşe seni geçti' buyurdu."
Açıklama: Rukye okuyup üfleyerek şifa ummaktır. Bu hadisin son kısmında tedavi için kullanılan şeylerin doğrudan etki sahibi değil, vasıta olduğuna işaret vardır. Hastalığı da, musibeti de, uğursuzluğu da asıl yaratan Allah'tır. Mümin tedavi olurken asıl şifayı Allah'tan bekler ve ona tevekkül eder. Yoksa kasıt tedaviyi reddetmek değildir.
Bana Yunus b. Abdüla'lâ es-Sadâfî, ona İbn Vehb, ona Amr b. Haris, ona Bekir b. Sevâde, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Amr b. el-Âs şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav), Aziz ve Celil Allah'ın Hz. İbrahim’in (as) söylediğini zikrettiği 'Rabbim çünkü onlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa işte o bendendir' (İbrahim, 14/36) ayetini ve İsa'nın (as) söylediği 'Eğer onları azap edersen şüphe yok ki onlar senin kullarındır ve eğer onların günahlarını bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen sen Aziz’sin, Hakim'sin' (Maide,5/118) ayetini okudu, sonra da ellerini kaldırarak 'Allah’ım, ümmetim! ümmetim!' deyip ağladı. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah şöyle buyurdu: Ey Cebrail, -Rabbin her şeyi bilendir- Muhammed’e git ve ona 'neden ağlıyorsun?' diye sor. Cebrail (as) Hz. Peygamber'e (sav) gelip sordu, Rasulullah da (sav) ona olanı haber verdi. –elbette Allah (cc) her şeyi bilendir.- Bunun üzerine Yüce Allah 'Ey Cebrail, Muhammed'e git ve ona söyle: Biz ümmetin hususunda seni hoşnut edeceğiz ve hoşuna gitmeyecek bir hal göstermeyeceğiz' buyurdu."