10 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Velîd b. Müslim, ona Evzaî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona Urve b. ez-Zübeyr şöyle söylemiştir: Abdullah b. Amr b. el-As'a 'Müşriklerin Rasulullah'a (sav) yaptıkları en çetin ve ağır muameleyi bana söyler misin?' dedim. O dedi ki: Rasulullah (sav) Kabe'nin avlusunda namaz kılarken Ukbe b. Ebu Muayt çıkageldi. Rasulullah'ın (sav) omuzundan tuttu, elbisesini boynuna dolayarak şiddetli bir şekilde boğazını sıktı. Ebu Bekir gelip onun omuzundan tuttu ve Ukbe'yi Rasulullah'tan (sav) itip uzaklaştırdı. Sonra şu ayeti okudu: 'Adamı, ‘Rabbim Allah'tır’ dediği için öldürecek misiniz? Oysa o size rabbinizden apaçık ayetler getirmiştir' (Mümin, 40/28).
Bize Ahmed b. Mansur, ona Cafer b. Avn, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) "size hayırlı olanınızı haber vereyim mi?" diye sordu. Sahabiler, 'evet' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "sizin en hayırlınız, ömrü uzun ve ahlakı en güzel olanınızdır." [Bu hadisin, Ebu Hureyre'den bu lafızla, bu senetten daha iyi bir senetle nakledildiğini bilmiyoruz.]
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, ona Muhammed b. İbrahim b. Hâris et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle dedi: Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken işittim: “Aranızdan öyle bir topluluk çıkacak ki onların namazlarına kıyasla kendi namazlarınızı, oruçlarına kıyasla kendi oruçlarınızı, diğer amellerine göre kendi amellerinizi oldukça küçümseyeceksiniz. Bununla birlikte bunlar Kur’ân okuyacaklar ama hançerelerini aşmayacak. Okun hedefini delip çıktığı gibi dinden öylece çıkarlar. Okun sahibi (hedefi delip geçen) okunun demirine bakar, bir şey görmez, okun tahta kısmına bakar, yine bir şey görmez, okun tüylerine bakar, yine bir şey görmez, hatta okun sahibi (acaba ava isabet etti mi) şüphesi ile el-Fûk denilen yere (okun ucuna) da bakar (orada da kan izi göremez).”
(Bize) Abdurrahman, ona Mâlik, Yezîd b. Abdullah b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrâhîm b. Hâris et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf, ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Tûr’a çıktım, orada Ka'b el-Ahbâr’a rastladım ve onunla oturdum. O bana Tevrat’tan (bir şeyler) anlattı, ben de ona Rasulullah’tan (sav) (hadislerinden) rivayet ettim. Rivayet ettiğim şeyler arasında Hz. Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, cinler ve insanlar hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye korkularından kulaklarını verip dinlerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasûlullah doğru söylemiştir (bu her Cuma’dır)' dedi. Ebu Hüreyre der ki: Sonra Abdullah b. Selâm’a rastladım. Ona Ka'b ile olan sohbetimi ve Cuma günü hakkında ona anlattıklarımı aktardım ve 'Kâ'b, bunun her yıl bir gün olduğunu söyledi' dedim. Abdullah b. Selâm 'Kâ‘b yanlış söylemiş' dedi. Ben de 'Sonra Ka'b Tevrat’ı okudu ve 'Hayır, bu her Cuma’dır' diye düzeltti' dedim. Abdullah b. Selâm 'Ka'b doğru söyledi' dedi."
Açıklama: İsnad Muhammed b. İshâk dolayısıyla hasendir. Burada tahdîs lafzını getirerek oluşacak olan tedlis şüphesini izâle etmiştir.