212 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), Zekeriyyâ (b. Ebu Zâ'ide), ona Âmir eş-Şa'bî', ona Urve b. Muğire, ona da babası (Muğire b. Şu'be) şunu rivayet etmiştir: “Bir gece Rasulullah'la (sav) ile birlikte yolculuk yapıyordum. Bana, "Yanında su var mı?" diye sordu, ‘Evet’ dedim. Bunun üzerine bineğinden indi ve gecenin karanlığında gözden kayboluncaya kadar yürüdü. (İhtiyacını giderdikten) Sonra geri geldi. Ben kendisine ibrikten su döktüm. Ellerini ve yüzünü yıkadı. Üzerinde yünden bir cübbe vardı (cübbe dar geldiği için kollarını) çıkaramadı. Sonra kollarını cübbenin altından çıkarıp yıkadı. Başını mesh etti. Sonra ben mestlerini çıkarmak için eğildim. Bana, "(Mestleri) bırak , çünkü ben onları ayaklarım temizken giydim." buyurdu ve üzerine mesh etti.”
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriya, ona Şa'bî, ona da Abdullah b. Amr Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslümanların güvende oldukları kimsedir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr, ona Zekeriya b. Ebu Zâide, ona Mansur (b. Mu'temir), ona Mücahid (b. Cebr), ona da Hakem b. Süfyân Sekafî,Rasulullah'ın (sav) abdest aldığını, sonra da bir avuç su alarak avret mahalline serptiğini gördüğünü nakletmiştir.
Açıklama: Tuvalet ihtiyacını giderdikten ya da abdest aldıktan sonra, avret mahalline bir miktar su serpme, abdestten sonra hasıl olan şüpheyi gidermeye yönelik bir sünnettir. Zira, abdest aldıktan sonra kendisinden akıntı geldiği zannı kişiyi vesveseye düşürecektir. Bu da namazın huşu içinde kılınmasına engeldir. Hz. Peygamber'in bu konudaki tavsiyeleri ve fiilen uygulamasıyla, kişiyi etkisi altına alacak olan vesvese ihtimali ortadan kaldırılmış olacaktır.
Açıklama: 1. Selamlaşmak gibi merhabalaşmanın da sünnet olduğu bu hadîs-i şerîften anlaşılmaktadır. 2. "Merhab", genişliğe ve geniş yere denir ki, Araplar gelen misafire selamlaşmadan sonra «Merhaben ve sehlen» derler, Türkçe'de «merhaba» olarak kullanılır. Bu takdirde mânâsı: «Şen ve rahat yere geldiniz, rahat olunuz ve güven içinde bulununuz» demek olur. 3. Hz. Fatıma'nın (r.a.) konuşmasında, oturup kalkmasında ve daha birçok bakımdan Hz. Peygamber'e (s.a.v.) benzerliğini dile getiren hadisler mevcuttur. Bu da onlardan biridir, zira yürüyüşü Hz. Peygamber'in yürüyüşüne benzetilmiştir. 4. Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Fatıma'yı (r.a.) çok sever, o eve geldiğinde ayağa kalkıp kendisini öper ve halini hatırını sorardı. Son hastalığında dahi Hz. Fatıma onu ziyarete geldiğinde kendisine hoşgeldin, merhaba demiş, onu öpmüş ve Hz. Fatıma'nın önce ağladığı sonra güldüğü meşhur konuşmayı yapmışlardır. 5. Bu hadis aynı zamanda kız çocuklarına iyi davranılması, onlara ayrımcılık yapılmaması gerektiğini en güzel şekilde gösteren hadislerdendir.