حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عِيسَى النَّيْسَابُورِىُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ سُوَيْدٍ عَنِ ابْنِ حُجَيْرٍ الْعَدَوِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى هَذِهِ الْقِصَّةِ قَالَ
"وَتُغِيثُوا الْمَلْهُوفَ وَتَهْدُوا الضَّالَّ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33826, D004817
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عِيسَى النَّيْسَابُورِىُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ سُوَيْدٍ عَنِ ابْنِ حُجَيْرٍ الْعَدَوِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى هَذِهِ الْقِصَّةِ قَالَ
"وَتُغِيثُوا الْمَلْهُوفَ وَتَهْدُوا الضَّالَّ."
Tercemesi:
Bize Hasan b. İsa en-Nîsâbûrî, ona İbn Mübarek, ona Cerîr b. Hazım, ona İshak b. Süveyd, ona da İbn Huceyr el-Adevi'den şöyle rivayet etti: Ömer b. Hattab'ın (ra) bu konuda Hz. Peygamber'den (sav) şöyle naklettiğini duydum:
"Yardım isteyenin imdadına koşmanız ve yolunu kaybedene doğru yolu göstermeniz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 13, /1098
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
2. ibn Huceyr el-Adevi (İbn Hüceyr)
3. İshak b. Süveyd el-Adevi (İshak b. Süveyd b. Hübeyra)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Ali Hasan b. İsa el-Mâsercisî (Hasan b. İsa b. Mâsercis)
Konular:
Hak, yola oturma/yol hakkı
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
Yardımseverlik, yardımlaşma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41532, DM001687
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ أَنَّهُ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يَقُولُ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يُعْطِينِى الْعَطَاءَ فَأَقُولُ : أَعْطِهِ مَنْ هُوَ أَفْقَرُ إِلَيْهِ مِنِّى. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« خُذْهُ وَمَا آتَاكَ اللَّهُ مِنْ هَذَا الْمَالِ وَأَنْتَ غَيْرُ مُشْرِفٍ وَلاَ سَائِلٍ فَخُذْهُ ، وَمَا لاَ فَلاَ تُتْبِعْهُ نَفْسَكَ ».
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Salih, ona Leys (b. Sa'd el-Fehmî), ona Muhammed b. Şihab ez-Zührî, ona Salim b. Abdullah el-Adevî, ona da Abdullah (b. Ömer), Ömer b. Hattab'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bana zaman zaman bağışta bulunurdu da ben de; "onu, ona benden daha muhtaç olana verin" derdim. (Nihayet bir defasında bana yine bir mal verdi, bende aynı sözü söyledim). Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onu al! Allah'ın sana şu maldan, üzerine düşmediğin ve de istemediğin halde ihsan ettiğini, işte onu al! Böyle olmayanın ise ardına kendini düşürme!
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 19, 2/1025
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Ebu Salih Abdullah b. Salih el-Cüheni (Abdullah b. Salih b. Muhammed b. Müslim)
Konular:
Yardımseverlik, yardımlaşma
Zekat, Sadaka, Fitre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213975, BM002396
Hadis:
2396 - حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ، قَالَ: أَخْبَرَنَا آدَمُ بْنُ أَبِي إِيَاسَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ، عَنْ يَعْلَى بْنِ عَطَاءٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِعَمْرٍو رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، قَالَ: جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَسْتَأْذِنُ فِي الْجِهَادِ فَقَالَ: «أَحَيُّ أَبَوَاكَ أَوْ وَالِدَاكَ؟» قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «فَانْطَلِقْ فَبِرِّهُمَا»
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Bezzâr, Müsned-i Bezzâr, Abdullah b. Amr b. el-As 2396, 6/378
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ata el-Amirî (Ata)
3. Ya'la b. Ata el-Amirî (Ya'la b. Ata)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
Konular:
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris ez-Zühlî ile Muhammed b. el-Müsenna ve Ömer b. el-Hattab rivayet ettiler. Muhammed şöyle dedi: Bize Ebu'l-Asbağ el-Cezerî Abdülaziz b. Yahya, ona Muhammed b. Seleme, ona Ebu Abdurrahim Halid b. Ebu Yezid, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Mersed b. Abdullah ona da Ukbe b. Âmir'in (ra) rivayet ettiğine göre; Hz. Peygamber (sav) bir adama; "seni falan kadınla evlendirmemi ister misin?" diye sordu. Adam, evet dedi. Hz. Peygamber sonra kadına; "seni falanca kişi ile evlendirmemi ister misin?" dedi. O da evet deyince, bunları evlendirdi. Adam, bir mehir tayin etmeden ve kadına bir şey de vermeden gerdeğe girdi. Adam Hudeybiye seferine katılanlardan biriydi; dolayısıyla Hayber'den bir hissesi vardı. Ölürken şunları söyledi: Rasulullah sav) beni falan kadınla evlendirmişti, ama ben onun için mehir tayin etmemiş ve kendisine de bir şey vermemiştim. Şimdi sizleri şahit kılıyorum ki, ben Hayber'deki hissemi karıma mehir olarak verdim. Kadın da orayı aldı ve kocasının ölümünden sonra yüz bin dirheme sattı.
[Ebû Davud dedi ki: Ravilerden Ömer b. el-Hattab (Ebu Hars es-Sicistânî) daha uzun olan hadisinin başına şunu da ilave etti. Rasulullah (sav) "nikahın en hayırlısı, en kolay olanıdır" buyurdu. (Yine ravi Ömer), Rasulullah (sav) bir adama şöyle dedi diyerek aynı hadisi rivayet etti.
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisin zayıf olmasından korkulur. Çünkü uygulama böyle değildir.]
Açıklama: Sünnete uygun olan, mehrin evlilik akdi sırasında belirlenmesidir. Nikâh esnasında mehir tayin edilmezse, mehr-i misil gerekir. Bu da kadının kendi akrabası arasında yaşı, tahsili, güzelliği gibi hususlarda kendisine emsal olan bir kızın almış olduğu mehirdir.
Mehir vermemek şartıyla kıyılan nikâhın sıhhati ise fukaha arasında tartışmalıdır. Mâlikîler, mehir vermemek şartıyla kıyılan nikâhı sahih görmezler; mehri emreden ayetleri bu görüşlerine delil gösterirler. Diğer üç mezhebe göre ise kıyılan nikâh yine de sahihtir. Çünkü Yüce Allah; "Zifafa girmediğiniz veya mehir tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda günah yoktur" (Bakara, 2/236) buyurmaktadır. Bu ayete göre mehirsiz kıyılan nikâh ve verilen talak sahihtir. Ama bu şekilde kıyılan nikâh ile de kadına mehr-i misil vermek gerekir. Eğer boşanma zifaftan sonra gerçekleşmişse mehrin tamamını, gerdeğe girmeden talak verilmişse mehrin yarısını vermek lazımdır.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12160, D002117
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ الذُّهْلِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَعُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - قَالَ مُحَمَّدٌ - حَدَّثَنَا أَبُو الأَصْبَغِ الْجَزَرِىُّ عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحِيمِ خَالِدِ بْنِ أَبِى يَزِيدَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَبِى أُنَيْسَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ مَرْثَدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِرَجُلٍ
"أَتَرْضَى أَنْ أُزَوِّجَكَ فُلاَنَةَ." قَالَ نَعَمْ. وَقَالَ لِلْمَرْأَةِ
"أَتَرْضِينَ أَنْ أُزَوِّجَكِ فُلاَنًا." قَالَتْ نَعَمْ. فَزَوَّجَ أَحَدُهُمَا صَاحِبَهُ فَدَخَلَ بِهَا الرَّجُلُ وَلَمْ يَفْرِضْ لَهَا صَدَاقًا وَلَمْ يُعْطِهَا شَيْئًا وَكَانَ مِمَّنْ شَهِدَ الْحُدَيْبِيَةَ وَكَانَ مَنْ شَهِدَ الْحُدَيْبِيَةَ لَهُ سَهْمٌ بِخَيْبَرَ فَلَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم زَوَّجَنِى فُلاَنَةَ وَلَمْ أَفْرِضْ لَهَا صَدَاقًا وَلَمْ أُعْطِهَا شَيْئًا وَإِنِّى أُشْهِدُكُمْ أَنِّى أَعْطَيْتُهَا مِنْ صَدَاقِهَا سَهْمِى بِخَيْبَرَ فَأَخَذَتْ سَهْمًا فَبَاعَتْهُ بِمِائَةِ أَلْفٍ.
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَزَادَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - وَحَدِيثُهُ أَتَمُّ - فِى أَوَّلِ الْحَدِيثِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ." وَقَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلرَّجُلِ ثُمَّ سَاقَ مَعْنَاهُ. ]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ يُخَافُ أَنْ يَكُونَ هَذَا الْحَدِيثُ مُلْزَقًا لأَنَّ الأَمْرَ عَلَى غَيْرِ هَذَا.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris ez-Zühlî ile Muhammed b. el-Müsenna ve Ömer b. el-Hattab rivayet ettiler. Muhammed şöyle dedi: Bize Ebu'l-Asbağ el-Cezerî Abdülaziz b. Yahya, ona Muhammed b. Seleme, ona Ebu Abdurrahim Halid b. Ebu Yezid, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Mersed b. Abdullah ona da Ukbe b. Âmir'in (ra) rivayet ettiğine göre; Hz. Peygamber (sav) bir adama; "seni falan kadınla evlendirmemi ister misin?" diye sordu. Adam, evet dedi. Hz. Peygamber sonra kadına; "seni falanca kişi ile evlendirmemi ister misin?" dedi. O da evet deyince, bunları evlendirdi. Adam, bir mehir tayin etmeden ve kadına bir şey de vermeden gerdeğe girdi. Adam Hudeybiye seferine katılanlardan biriydi; dolayısıyla Hayber'den bir hissesi vardı. Ölürken şunları söyledi: Rasulullah sav) beni falan kadınla evlendirmişti, ama ben onun için mehir tayin etmemiş ve kendisine de bir şey vermemiştim. Şimdi sizleri şahit kılıyorum ki, ben Hayber'deki hissemi karıma mehir olarak verdim. Kadın da orayı aldı ve kocasının ölümünden sonra yüz bin dirheme sattı.
[Ebû Davud dedi ki: Ravilerden Ömer b. el-Hattab (Ebu Hars es-Sicistânî) daha uzun olan hadisinin başına şunu da ilave etti. Rasulullah (sav) "nikahın en hayırlısı, en kolay olanıdır" buyurdu. (Yine ravi Ömer), Rasulullah (sav) bir adama şöyle dedi diyerek aynı hadisi rivayet etti.
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisin zayıf olmasından korkulur. Çünkü uygulama böyle değildir.]
Açıklama:
Sünnete uygun olan, mehrin evlilik akdi sırasında belirlenmesidir. Nikâh esnasında mehir tayin edilmezse, mehr-i misil gerekir. Bu da kadının kendi akrabası arasında yaşı, tahsili, güzelliği gibi hususlarda kendisine emsal olan bir kızın almış olduğu mehirdir.
Mehir vermemek şartıyla kıyılan nikâhın sıhhati ise fukaha arasında tartışmalıdır. Mâlikîler, mehir vermemek şartıyla kıyılan nikâhı sahih görmezler; mehri emreden ayetleri bu görüşlerine delil gösterirler. Diğer üç mezhebe göre ise kıyılan nikâh yine de sahihtir. Çünkü Yüce Allah; "Zifafa girmediğiniz veya mehir tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda günah yoktur" (Bakara, 2/236) buyurmaktadır. Bu ayete göre mehirsiz kıyılan nikâh ve verilen talak sahihtir. Ama bu şekilde kıyılan nikâh ile de kadına mehr-i misil vermek gerekir. Eğer boşanma zifaftan sonra gerçekleşmişse mehrin tamamını, gerdeğe girmeden talak verilmişse mehrin yarısını vermek lazımdır.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Nikah 32, /491
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Hayr Mersed b. Abdullah el-Yeznî (Mersed b. Abdullah)
3. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
4. Zeyd b. Ebu Üneyse el-Cezeri (Zeyd b. Zeyd)
5. Ebu Abdurrahim Halid b. Ebu Yezid el-Kuraşi (Halid b. Yezid b. Simak b. Rüstem b.)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Seleme el-Bahili (Muhammed b. Seleme b. Abdullah)
7. Ebu Asbağ Abdulaziz b. Yahya el-Bekkâi (Abdulaziz b. Yahya b. Yusuf)
8. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
Konular:
Evliliğin Mahiyeti
Nikah, mehir
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أَبُو حَفْصٍ حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِىُّ حَدَّثَنَا أَبَانُ قَالَ عُمَرُ - وَهُوَ ابْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ - قَالَ حَدَّثَنِى عُثْمَانُ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ صَخْرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَزَا ثَقِيفًا فَلَمَّا أَنْ سَمِعَ ذَلِكَ صَخْرٌ رَكِبَ فِى خَيْلٍ يُمِدُّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِ انْصَرَفَ وَلَمْ يَفْتَحْ فَجَعَلَ صَخْرٌ يَوْمَئِذٍ عَهْدَ اللَّهِ وَذِمَّتَهُ أَنْ لاَ يُفَارِقَ هَذَا الْقَصْرَ حَتَّى يَنْزِلُوا عَلَى حُكْمِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُفَارِقْهُمْ حَتَّى نَزَلُوا عَلَى حُكْمِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَتَبَ إِلَيْهِ صَخْرٌ أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ ثَقِيفًا قَدْ نَزَلَتْ عَلَى حُكْمِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَأَنَا مُقْبِلٌ إِلَيْهِمْ وَهُمْ فِى خَيْلٍ. فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالصَّلاَةِ جَامِعَةً فَدَعَا لأَحْمَسَ عَشْرَ دَعَوَاتٍ
"اللَّهُمَّ بَارِكْ لأَحْمَسَ فِى خَيْلِهَا وَرِجَالِهَا." وَأَتَاهُ الْقَوْمُ فَتَكَلَّمَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ إِنَّ صَخْرًا أَخَذَ عَمَّتِى وَدَخَلَتْ فِيمَا دَخَلَ فِيهِ الْمُسْلِمُونَ . فَدَعَاهُ فَقَالَ
"يَا صَخْرُ إِنَّ الْقَوْمَ إِذَا أَسْلَمُوا أَحْرَزُوا دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ فَادْفَعْ إِلَى الْمُغِيرَةِ عَمَّتَهُ." فَدَفَعَهَا إِلَيْهِ وَسَأَلَ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَاءً لِبَنِى سُلَيْمٍ قَدْ هَرَبُوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَتَرَكُوا ذَلِكَ الْمَاءَ. فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَنْزِلْنِيهِ أَنَا وَقَوْمِى . قَالَ
"نَعَمْ." فَأَنْزَلَهُ وَأَسْلَمَ - يَعْنِى السُّلَمِيِّينَ - فَأَتَوْا صَخْرًا فَسَأَلُوهُ أَنْ يَدْفَعَ إِلَيْهِمُ الْمَاءَ فَأَبَى فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَسْلَمْنَا وَأَتَيْنَا صَخْرًا لِيَدْفَعَ إِلَيْنَا مَاءَنَا فَأَبَى عَلَيْنَا . فَأَتَاهُ فَقَالَ
"يَا صَخْرُ إِنَّ الْقَوْمَ إِذَا أَسْلَمُوا أَحْرَزُوا أَمْوَالَهُمْ وَدِمَاءَهُمْ فَادْفَعْ إِلَى الْقَوْمِ مَاءَهُمْ." قَالَ نَعَمْ يَا نَبِىَّ اللَّهِ. فَرَأَيْتُ وَجْهَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَتَغَيَّرُ عِنْدَ ذَلِكَ حُمْرَةً حَيَاءً مِنْ أَخْذِهِ الْجَارِيَةَ وَأَخْذِهِ الْمَاءَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19693, D003067
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أَبُو حَفْصٍ حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِىُّ حَدَّثَنَا أَبَانُ قَالَ عُمَرُ - وَهُوَ ابْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ - قَالَ حَدَّثَنِى عُثْمَانُ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ صَخْرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَزَا ثَقِيفًا فَلَمَّا أَنْ سَمِعَ ذَلِكَ صَخْرٌ رَكِبَ فِى خَيْلٍ يُمِدُّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِ انْصَرَفَ وَلَمْ يَفْتَحْ فَجَعَلَ صَخْرٌ يَوْمَئِذٍ عَهْدَ اللَّهِ وَذِمَّتَهُ أَنْ لاَ يُفَارِقَ هَذَا الْقَصْرَ حَتَّى يَنْزِلُوا عَلَى حُكْمِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُفَارِقْهُمْ حَتَّى نَزَلُوا عَلَى حُكْمِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَتَبَ إِلَيْهِ صَخْرٌ أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ ثَقِيفًا قَدْ نَزَلَتْ عَلَى حُكْمِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَأَنَا مُقْبِلٌ إِلَيْهِمْ وَهُمْ فِى خَيْلٍ. فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالصَّلاَةِ جَامِعَةً فَدَعَا لأَحْمَسَ عَشْرَ دَعَوَاتٍ
"اللَّهُمَّ بَارِكْ لأَحْمَسَ فِى خَيْلِهَا وَرِجَالِهَا." وَأَتَاهُ الْقَوْمُ فَتَكَلَّمَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ إِنَّ صَخْرًا أَخَذَ عَمَّتِى وَدَخَلَتْ فِيمَا دَخَلَ فِيهِ الْمُسْلِمُونَ . فَدَعَاهُ فَقَالَ
"يَا صَخْرُ إِنَّ الْقَوْمَ إِذَا أَسْلَمُوا أَحْرَزُوا دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ فَادْفَعْ إِلَى الْمُغِيرَةِ عَمَّتَهُ." فَدَفَعَهَا إِلَيْهِ وَسَأَلَ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَاءً لِبَنِى سُلَيْمٍ قَدْ هَرَبُوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَتَرَكُوا ذَلِكَ الْمَاءَ. فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَنْزِلْنِيهِ أَنَا وَقَوْمِى . قَالَ
"نَعَمْ." فَأَنْزَلَهُ وَأَسْلَمَ - يَعْنِى السُّلَمِيِّينَ - فَأَتَوْا صَخْرًا فَسَأَلُوهُ أَنْ يَدْفَعَ إِلَيْهِمُ الْمَاءَ فَأَبَى فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَسْلَمْنَا وَأَتَيْنَا صَخْرًا لِيَدْفَعَ إِلَيْنَا مَاءَنَا فَأَبَى عَلَيْنَا . فَأَتَاهُ فَقَالَ
"يَا صَخْرُ إِنَّ الْقَوْمَ إِذَا أَسْلَمُوا أَحْرَزُوا أَمْوَالَهُمْ وَدِمَاءَهُمْ فَادْفَعْ إِلَى الْقَوْمِ مَاءَهُمْ." قَالَ نَعَمْ يَا نَبِىَّ اللَّهِ. فَرَأَيْتُ وَجْهَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَتَغَيَّرُ عِنْدَ ذَلِكَ حُمْرَةً حَيَاءً مِنْ أَخْذِهِ الْجَارِيَةَ وَأَخْذِهِ الْمَاءَ .
Tercemesi:
Bize Ebu Hafs Ömer b. Hattab, ona (Muhammed b. Yusuf) el-Firyabî, ona Eban (b. Abdullah), ona Ömer b. Abdullah b. Ebu Hazim, ona Osman b. Ebu Hâzim, ona babası (Ebu Hazim b. Sahr), ona da dedesi (Sahr b. Ayle) şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav), (Taif Gazvesinde) Sakif (kabilesi) üzerine sefer düzenledi. (Hadisin ravisi) Sahr bunu işitince Hz. Peygamber'e (sav) yardım için atına binip savaş meydanına gitti ancak Hz. Peygamber (sav) orayı fethetmeden savaş meydanında ayrılmıştı. Sahr da o gün Allah'a and içip Hz. Peygamber'in hükmü gelmeden bu kaleden (Sakif kalesi) ayrılmayacağına dair söz verdi. Sözünü tutarak Hz. Peygamber'in (sav) hükmü gelmeden oradan da ayrılmadı. (Nihayetinde) Hz. Peygamber'e (sav) bir mektup yazarak şöyle dedi. Sakif (kabilesi) senin hükmüne razı olarak kalelerinden indiler. Onlar at üzerinde bekliyorlar ben de onların karşısındayım. Hz. Peygamber (sav), ashabına cemaatle namaz kılınmasını emretti ve (bu namazda) (Sahr'ın kabilesi olan) Ahmes'e on dua etti. (Bunlardan birinde) "Allah'ım Ahmes'in atlılarına ve adamlarına bereket ver," dedi.
Sonrasında bu (Sakif) kabilesi geldi ve (bu kabileden olan) Muğira b. Şu'be, Ey Allah'ın Nebisi! Sahr, benim herkes gibi müslüman olan halamı (cariye olarak) aldı, dedi. Hz. Peygamber (sav) Sahr'ı çağırıp "Ey Sahr! Sakif kavmi müslüman oldukları zaman kanları ve mallarını korumuş olurlar. Muğira'ya halasını ver," dedi. Sahr da Muğira'ya halasını verdi ve Hz. Peygamber'den (sav) Süleym oğullarının İslam'ın hükmü altına girmemek için kaçıp giderken terk ettikleri suyun kullanım hakkını istedi ve şöyle dedi: Ey Allah'ın Nebisi! Onu bana ve kavmime ver. Hz. Peygamber de (sav) "tamam" dedi ve suyu ona verdi. Bunun üzerine Müslüman olan Sakif kabilesi Sahr'ın yanına gelip suyu kendilerine vermesini istediler. Sahr da bunu kabul etmedi. Bu sefer onlar Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna gelerek Ey Allah'ın Nebisi! Biz müslüman olduk ve suyumuzu bize vermesi için Sahr'a gittik, o da bizi reddetti dediler. Hz. Peygamber (sav) Sahr'a gelerek "Ey Sahr! Kavim müslüman olduğu zaman mallarını ve kanlarını korumuş olur. Kavme suyunu ver," dedi. O da tamam Ey Allah'ın Nebisi! dedi.
Hz. Peygamber'in (sav) yüzünün cariyeyi (Muğira'nın halası) ve suyu Sahr'dan aldığından dolayı utandığı için kızardığını gördüm.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 36, /716
Senetler:
1. Ebu Hazim Sahr b. Ayle (Sahr b. Ayle b. Abdullah b. Rabî'a b. Amr)
2. Ebu Hâzim b. Sahr el-Becelî (Ebu Hâzim b. Sahr b. Ayle)
3. İbn Ebu Hazim Osman b. Ebu Hazim el-Becelî (Osman b. Ebu Hazim b. Sahr)
4. Eban b. Abdullah el-Beceli (Eban b. Abdullah b. Ebu Hazim b. Sahr)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
Konular:
Güvenlik, Can, Mal, Irz Güvenliği
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, hayası
Savaş, savaş esiri
Siyer, Taif Seferi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7278, M006191
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنْ عُقَيْلٍ ح وَحَدَّثَنَا الْحُلْوَانِىُّ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ كِلاَهُمَا عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحٍ بِإِسْنَادِ يُونُسَ [أَنَّ ابْنَ شِهَابٍ أَخْبَرَهُ عَنْ حَمْزَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ أَبِيهِ] نَحْوَ حَدِيثِهِ [« بَيْنَا أَنَا نَائِمٌ إِذْ رَأَيْتُ قَدَحًا أُتِيتُ بِهِ فِيهِ لَبَنٌ فَشَرِبْتُ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى لأَرَى الرِّىَّ يَجْرِى فِى أَظْفَارِى ثُمَّ أَعْطَيْتُ فَضْلِى عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ » . قَالُوا فَمَا أَوَّلْتَ ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « الْعِلْمَ » ] .
Tercemesi:
Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys Ukayl'den rivayet etti. H.
Bize Hulvâni ile Abd b. Humeyd de ikisi birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demiş ki) : Bize babam, Sâlih'den Yûnus'un isnadtyla onun hadîsi gibi rivayette bulundu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6191, /1001
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Kuşeyri (Ömer b. Hattab)
Konular:
Bilgi, ilm-i ledün
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in