22 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. el-Munzir, ona İbn Fudayl, ona Ata b. es-Sâib, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona İbn Mesud’un rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ım! Kovulmuş Şeytanın çarpmasından (ruh ve beden sağlığına zarar veren etkilerinden), üflemesinden (vesvese ve bâtıl sözlerle bizi etkilemesinden) ve üfürmesinden (kibir ve gurur duygularını içimize üflemesinden) Sana sığınırım." [Ravi der ki: Şeytanın çarpması (هَمْزِ) sara nöbeti, ölüm nöbeti, ruhsal sıkıntı; üflemesi (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesi (نَفْخِ) de kibirdir.]
Bize Abdullah b. Said, İshak b. İbrahim b. Habib ve Ali b. Münzir, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Ata b. es-Sâib ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) yatsı namazından sonra konuşmamız nedeniyle bizi ayıpladı. İbn Mace dedi ki: yani "(Hz. Peygamber) bizi bundan men etti".
Açıklama: Hz. Peygamber'in sahâbeyi yatsı namazından sonra konuşmaları nedeniyle ayıplaması, konuşmanın haramlığına değil hoş görülmediğine işaret etmektedir. Bunun gerekçesi olarak kişilerin yatsıdan sonra uzun süre uyanık kalmalarının gece namazına kalkmalarına engel olacağı, yatsı namazının kişinin o günkü son ameli olması ve bu şekilde uykuya dalması gibi muhtemel sebepler sayılmıştır (bk. İbn Receb, Fethu'l-Bari [Kahire, 1996],5/158-9).
Bize Ali b. Münzir, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr ve Yahya b. Said, onlara da Ebu Seleme, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Üzerimde ramazan ayından kalma oruç borcum olurdu da şaban ayı gelene dek onları kaza edemezdim."
Açıklama: Başka rivayetlerde bu durumunun Hz. Âişe'nin Hz. Peygamber'le meşgul olmasından kaynaklandığı bildirilmektedir.