5 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Hafs el-Übülî, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Ameş, ona Ebu Salih, ona Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."
Açıklama: Hadiste yumuşaklıkla yapılan işlerin dünyadaki sonucunun daha başarılı olacağına, ahirette de bu işlerin mükafata mazhar olacağına dair önemli bir mesaj vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ
Bize Süveyd b. Said, ona Ali b. Müshir, ona Asım, ona da es-Sümeyt b. es-Sümeyr şöyle demiştir: Nâfi b. el-Ezrak ve arkadaşları İmran b. Husayn'a gelerek “sen helak oldun (dinden çıktın) ey İmrân” dediler. İmrân da “ben helak olmadım (küfre gitmedim)” diye cevap verdi. Onlar “bilâkis (müslümanlıktan çıktın)” dediler. İmrân “beni helak eden (dinden çıkaran) şey nedir?” diye sordu. Onlar “ Allah "Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın" (Bakara 2,193) buyurmuştur” dediler. İmrân da “Biz, müşrikleri bertaraf edinceye kadar savaştık ve din tamamıyla Allah'ın oldu. Dilerseniz size Rasulullah'tan (sav) işittiğim bir hadisi rivayet edeyim” dedi. Onlar “O hadisi Rasulullah'tan (sav) sen mi işittin?” diye sordular. İmrân da şöyle cevap verdi: "Evet, şu olaya şâhid oldum. Rasulullah (sav), müşrikler üzerine Müslümanlardan bir askerî kuvvet gönderdi. Giden Müslüman askerler müşriklere rastlayınca onlarla şiddetli bir savaş yaptılar. Neticede müşrikler mağlûp olarak sırtlarını dönüp kaçtılar. Benim yakın akrabalarımdan bir adam da müşriklerden birinin üzerine mızrakla saldırdı, adam 'Eşhedü enlâ ilahe illallah, ben artık Müslümanım' dedi. Fakat yakınım olan adam mızrakla vurup onu öldürdü. Sonra Rasulullah'ın (sav) yanına geldi ve 'ey Allah'ın Rasulü! Ben helak oldum' dedi. Hz. Peygamber (sav) bir veya iki defa 'işlediğin (günah) nedir?' buyurdu. Adam da yaptığı işi arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) adama 'o halde karnını yarıp da kalbinden geçeni bilseydin?' buyurdu. Adam 'ey Allah'ın Rasulü karnını yarıp kalbinden geçeni bilebilir miyim (nasıl bilebilirim) ki?' deyince Hz. Peygamber (sav) 'Ama sen ne onun konuştuğu sözünü doğru kabul ettin, ne de kalbinden geçeni bildin' buyurdu." İmrân der ki: Sonra Rasulullah (sav) ondan yüz çevirip, bir daha onunla konuşmadı. Aradan çok geçmeden o adam öldü. Biz onu defnettik. Ertesi gün sabah olduğunda, onun cesedi toprağın üstüne çıkmıştı. İnsanlar “belki düşman mezarını açtı” dediler. Yeniden gömdük. Bu kez çocuklarımıza mezarı koruma görevi verdik. Ertesi gün yine cesedi yerin üstünde bulduk. Bu sefer “Belki çocuklar uyuya kaldı” dediler. Biz kendimiz mezarın başında nöbet tuttuk. Ama sabah olunca yine cesedi toprak üstünde bulduk. Bunun üzerine onu dağlardan birine (ıssız bir vadiye) attık. Bize İsmail b. Hafs el-Eylî, ona Hafs b. Giyâs, ona Asım, ona Sumayt, ona da İmrân b. Husayn “Rasulullah (sav) bizi bir askeri müfrezede (savaşa) gönderdi. Sonra (savaşın bitiminde) Müslümanlardan bir adam müşriklerden bir adama hücum etti” diyerek yukardaki hadisi anlattı ve rivayete şunu da ekledi: Sonra yer cesedi dışarı attı. Bunun Üzerine durum Peygamber'e (sav) arz edildi. O da şöyle buyurdu: "Yer, o adamdan daha kötü kimseyi de şüphesiz kabul eder. Lakin Allah, 'Lâ ilahe illallah' kelimesinin değerini size göstermeyi sevdi."