16 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zührî'den rivayet etmiştir.
Bize Amr b. Avn; (T) Bize Müsedded ve Muhammed b. Mahbub, onlara Ebu Avane, ona Ebu Osman yani İbn Mahbub Ca'd, ona Enes b. Malik, Rasulullah'ın (sav) kendisine "ey oğulcuğum!" şeklinde hitap ettiğini rivayet etti. [Ebû Davud şöyle demiştir: Yahya b. Main'in Muhammed b. Mahbub'u övdüğünü ve Muhammed çok hadis rivayet eden bir ravidir dediğini işittim.]
Bize Muhammed b. Mahbub, ona Hafs b. Gıyas, ona Abdurrahman b. İshak, ona Ziyad b. Zeyd, ona Ebu Cuhayfe, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: "Namazda (sağ) eli (sol) elin üstüne göbek altında koymak sünnettir."
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: İbrahim Aleyhisselâm yalnızca üç defa yalan söylemiştir. Bunlardan ikisi; puta tapanlara “ben hastayım” demesi ve “belki putların şu büyüğü kırmıştır” demesi Azîz ve Celîl olan Allah'ın zâtı hakkındadır. Rasulullah (üçüncüsü için de) şöyle demiştir: "İbrahim bir gün, yanında eşi Sâre olduğu halde zorba bir hükümdarın bulunduğu bir memlekete uğradı. Hükümdara “bu şehirde, yanında çok güzel bir kadın bulunan bir adam var” diye haber verildi. Hükümdar İbrahim'e haber gönderip huzuruna çağırttı ve Sâre'yi kastederek “Bu kadın kimdir?” diye sordu. İbrahim “kız kardeşim” dedi ve sonra Sâre'nin yanına geldiğinde ona “ey Sâre, yeryüzünde benden ve senden başka mümin kimse yoktur. Bu hükümdar bana seni sordu. Ben de ona senin benim kız kardeşim olduğunu bildirdim. Sakın benim sözümü yalan çıkarma” dedi. Sonra hükümdar Sâre'ye haber gönderip çağırttı. Sâre onun yanına girince ona el uzatmaya kalktı ama bir anda tutuldu kaldı. Hemen Sâre'ye “Benim için Allah'a dua et, ben sana zarar vermeyeceğim” dedi. Sâre, Allah'a dua etti ve hükümdar çözüldü. Sonra Sâre'ye ikinci defa el uzattı. Yine aynı şekilde ya da çok daha şiddetli tutuldu. Yine Sâre'ye “benim için Allah'a dua et, ben sana zarar vermeyeceğim” dedi. Sâre yine dua etti, hükümdar yine çözüldü. Ardından hizmetlilerinden bir kaçını çağırıp “siz bana insan değil bir şeytan getirmişsiniz” diyerek Sâre'ye hizmetçi olarak Hacer'i hediye etti. Sâre, İbrahim'in yanına geldi, İbrahim namaz kılıyordu. Eliyle işaret ederek “ne oldu” diye sordu. Sâre de “Allah o kâfirin -facirin- tuzağını boşa çıkardı ve bana Hâcer'i hizmetçi olarak verdi” dedi." Ebu Hureyre der ki: ey Mâu's-semâ oğulları (Araplar), işte sizin ananız budur.
Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim onlara Ebu Avâne, ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."