Giriş


    Öneri Formu
137688 BS000958 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 276


    Öneri Formu
143622 BS006863 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 12


    Öneri Formu
143851 BS007091 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 75


    Öneri Formu
150157 BS13271 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VII, 15


    Öneri Formu
157800 BS020498 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, X ,231


Açıklama: Bu hadis bize insan karakterinin oluşması ve şekillenmesinde yaratılıştan getirilen duygu ve kabiliyetlerin eğitilmesi ve aklın, bu eğitimle kazanılan değerlerle bütünleşmesi istikametinde kullanılmasındaki rolünü ifade etmektedir. Fıtrata uygun en mükemmel yaşam ölçülerini bilen bizzat Yaratıcının kendisidir. Bundan dolayıdır ki peygamber olarak yarattığı ilk insanla beraber yaşam ölçülerini de bildirmiştir. “Eşref-i mahlûk” olarak yaratılan insan, saygınlığını yaratılış maddesinden değil, kendisine peygamberi vasıtasıyla bildirilen bu ilâhi kurallar çerçevesinde yaşamasındandır. Allah’ın yaratılıştan vermiş olduğu aklı, bildirdiği kurallar çerçevesinde kullanmak tamamen insanoğlunun iradesindedir. Yaratılış amacına uygun mükemmel kişilik ancak aklın bu istikamette kullanılmasıyla mümkündür. Temiz fıtratta yaratılan insanoğlu daha sonra bu fıtrattan uzaklaşarak ilahî ölçülerden uzak sergilediği yaşam biçimi karakter hâline dönüşebilmekte, sonuç itibariyle de bu temiz fıtrat bozulabilmektedir. Allah Rasûlü bunu “Kişinin asaleti (güzel) ahlakı(ndan)dır.” ifadesiyle dile getirmektedir. İnsanoğlu ilâhî kuralların ortaya koyduğu ahlâkî ölçüler çerçevesinde bir yaşam biçimi sergiliyorsa bu onun yaratılıştaki temiz fıtratının bozulmadığını gösterir. Netice itibariyle hadisin belirttiğine göre saygınlığın yaratılıştan değil İslam Dînini güzel yaşamaktan ve İslam ahlâkını içselleştirmekten ileri geldiğini unutmamak gerekir.

    Öneri Formu
150821 BS13892 Ali b. Ca’d, Musned, I, 435, no: 2962; İbn Hibbân, Sahîh, II, 232-233, no. 483; Ebû Abdillah Muhammed b. Selâme, Musnedü’ş-Şihâb, I, 143, no. 190; ed-Dârekutnî, Sünen, IV, 466, no. 3804; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 219, no.13777, X, 328, no. 20810, Şu’abu’l-imân, VI, 365, X, 384, no. 7667; et-Taberânî, Mekârimu’l-ahlâk, s.321, no. 28; Nuruddîn el-Heysemî, Mevâridü’z-zemân ilâ zevâidi İbn Hibbân,VI, 205, no. 1928; Ebû Bekr Muhammed b. Ca’fer el-Harâitî, el-Müntekâ min Kitâbi Mekârimi’l-Ahlâk, s. 28, 29; Ebû Bekr Ahmed b. Mervân ed-Dîneverî, el-Mücâlese ve Cevâhiru’l-ilm, VI, 311, no.2684


Açıklama: Hz. Peygamber Müslüman olanlara öncelikle iman etmelerini ve İslam’ın temel şartlarını yerine getirmelerini tebliğ ve telkin ediyordu. Söz konusu şartların öncelikli olanları da, o ana kadar inzal olunan hükümler, İslam toplumunun ihtiyaçları, muhatabın kişisel ve ictimaî durumuna göre farklılık arz edebiliyordu. İman herkes için vaz geçilmez şart olarak ilk sırada isteniyor, ama uygulama alanına ilişkin bazı hükümler farklılık arz edebiliyordu. Söz gelimi anne babasının bakıma ihtiyacı olanlar için öncelikle sıla-ı rahim zikredilirken, sefer şartlarında cihat öncelik kesp ediyordu. Hz. Peygamber İslam’ın temel şartlarının yerine getirilmesinde hiç taviz vermezken, insanların alışkanlıklarını ve toplumun kültürel yapısını dikkate alarak bazı tali uygulamaların yerine getirilmesini zamana yayıyor, tedriciliği esas alıyordu. Hz. Peygamber’in talebeleri olan Sahabe de aynı yöntemi benimsemişti. Nitekim ilk Halife Hz. Ebu Bekir (r.) hadiste anlatılan sahabînin taleplerine benzer taleplerle irtidat eden Arap kabilelerine savaş açmış ve zekât vermek istemeyen kabilelere taviz vermemiş hatta cezalandırmıştı.

    Öneri Formu
155039 BS017854 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX 36


    Öneri Formu
138627 BS001894 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 529


    Öneri Formu
143625 BS006866 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 13


    Öneri Formu
155040 BS017855 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX 37