122 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. el-Alâ, ona İbn İdris, ona Yezîd b. Ebî Ziyâd, ona İsa b. Fâid, ona ona da Sa'd b. Ubade'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kur'an'ı okuduğu (ezberlediği) halde sonra onu unutan kimse, kıyamet gününde Allah'a çolak olarak kavuşur."
Açıklama: “Kur'an okumayı unutmak” ifadesiyle ne kastedildiği konusunda farklı görüşler vardır. Bununla ezberlediği Kur'an'ı unutmak, Kur'an okumayı bırakmak, hükümlerine göre amel etmemek ve helâlini helâl haramını haram tanımamak kastedilmiştir şeklinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre, ezberlenen ayetleri unutmak büyük günahlardandır. “Çolak” diye tercüme ettiğimiz “eczem” kelimesine çok farklı manalar verilmiştir. Delilsiz, elleri hayırdan boşalmış, cüzzamlı, başı eğik, özürsüz gibi manalar da verilmiştir. Bu hadis sened açısından zayıftır.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym, ona Yezid b. Ebu Ziyad, ona Mücahid, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Bizler ihramlı olarak Rasulullah'ın (sav) yanında iken, atlılar gelir geçerlerdi. Tam karşımıza geldiklerinde, hepimiz çarşafını başından yüzüne indirir, geçip gittikleri zaman da açardık."
Açıklama: İhramlı kadınların, yüzün tamamını örtecek şekilde peçe kullanmaları yasaktır. Ancak özellikle namahremden sakınmak gibi bir ihtiyaca mebni olarak başın üstünden yüze değmeyecek şekilde bir örtünün sarkıtılması meşru görülmüştür. Bu hadis de, onun delilidir. Yüze değer ve kadın da onu kaldırmazsa ceza olarak kurban kesmesi gerekir. Bu konuda farklı görüşte olan fukaha da vardır
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir b. Abdulhamid, ona Yezid b. Ebu Ziyad, ona Mücahid, ona da Abdurrahman b. Safvan demiştir ki: "Rasululah (sav) Mekke'yi fethedince, (kendi kendime) elbisemi giyeyim -evim yol üzerinde bulunuyordu- Rasulullah'ın (sav) nasıl hareket ettiğine bakayım dedim. Sonra gittim; Rasulullah (sav) ve ashabını, Kâbe'den çıkarlarken gördüm. Kâbe’yi, kapısından itibaren Hatîm'e kadar istilâm ettiler. Yanaklarını Kâbe’nin üstüne koydular. O sırada Hz. Peygamber (sav) ashabının arasında bulunuyordu."
Açıklama: Hacer-i Esved’le Rükn-i Irakî arasında, Hacer-i Esved’e yakın bir yerde, zeminden 2 metre kadar yükseklikte Kâbe kapısı vardır. İşte Hacer-i Esved’le Kâbe kapısı arasındaki duvara Mültezem denilir. Bu cihette yapılan duâların kabulü ümit edilir. Hatîm ise; Hacer-i Esved’den sonra gelen ve Rükn-i Irakî adını taşıyan köşe ile ondan sonra gelen Rükn-i Şamî’nin karşısında bulunan ve zeminden bir metre kadar yüksek yarım daire şeklinde bir duvardır. Bu duvarla Kâbe arasındaki boşluğa da Hicr denir. Hadîste ashâb-ı kirâmın, Hacer-i Esved’le Rükn-i Irakî arasındaki duvarı istilâm ettikleri, o cepheye özel bir önem verdikleri ifâde edilmektedir. Zaten Makam-ı İbrahim de o cihette bulunmaktadır.
Bize Yusuf b. Musa, ona Cerir, ona Yezid b. Ebu Ziyad, ona Mücâhid, ona da Abdullah b. Abbas (ra) "hacda Rabbinizin lütfundan talepte bulunmanız size günah değildir" (Bakara, 2/198) mealindeki ayeti okudu, sonra şöyle dedi: İnsanlar Mina'da ticaret yapmazlardı. Bunun üzerine Arafat'tan (Mina'ya) dönünce ticaret yapmalarına izin verildi."