1248 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona Usame b. Zeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir: "Berîre dolayısıyla üç sünnet (hüküm) geçerli olmuştur: Azat edildiğinde, kocası köle olduğu için kendisine (evliliğini sürdürüp sürdürmeme konusunda) tercih hakkı verildi. İnsanlar ona sadaka verir, o da bu sadakaları Hz. Peygamber’e (sav) hediye olarak sunar, Hz. Peygamber (sav) de 'Bu ona sadaka, ama bize hediyedir' buyururdu. Bir de Hz. Peygamber (sav) 'Velâyet hakkı, azat edene aittir' buyurmuştur."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişam b. Urve, ona da babasından rivayet olduğuna göre; Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Berîre bana gelerek kölelikten kurtulmak için yaptığı anlaşmada (mükâtebe) yardım istedi ve “Ben, efendilerimle dokuz ukiyye (gümüş) karşılığında, her yıl bir ukiyye olmak üzere (azatlık) anlaşması yaptım, bana yardım et” dedi. Aişe der ki: Ben de “Eğer efendilerin isterse, bu miktarı tek seferde sayarak sana ödeme yapayım ve seni azat edeyim; ancak velâyet hakkın bana ait olur” dedim. Berîre bunun üzerine efendilerinin yanına gidip bu teklifi iletti. Râvi hadisin bundan sonraki kısmını Zührî'nin hadisi gibi rivayet etti. Ancak (bir önceki hadiste geçen) Hz. Peygamber (sav) sözünün sonunda şunu da ekledi: "Bazı adamların 'Falan kişiyi azat et, ama velâyet hakkı benim olsun' demeleri de ne oluyor böyle? Şunu iyi bilin ki, velâyet hakkı ancak azat edene aittir."
Açıklama: Hadisin tamamı için D003929 numaralı rivayete bakınız.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî, ona Ebu Usame, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe şöyle haber verdi: "Berîre yanıma girerek 'sahiplerim, her sene bir ukıyye vermek şartıyla, toplam dokuz okıyye karşılığında benimle mükatebe (azatlık sözleşmesi) yaptılar, (borcumu ödemede) bana yardım et' dedi. Ben de ona 'Eğer sahiplerin, velayetin bende kalması koşuluyla, bu miktarı kendilerine bir defada vererek seni azat etmeme rıza gösterirlerse (dediğini) yaparım' dedim. Berîre bunu sahiplerine söylemiş, ancak onlar velayetin kendilerine ait olmasında ısrar etmişler. Berîre bana gelerek bunu anlattı. Ben kendisine olumsuz konuştum, o da 'Allah'a yemin olsun ki o zaman bu iş olmaz' cevabını verdi. Bu sırada Rasulullah (sav) bizi işitti ve bana sordu. Ben de kendisine haber verdim. Bunun üzerine 'sen onu satın al da azat et, velayetin onlarda olma şartını da kabul et, çünkü velayet azat edene aittir' buyurdu. Ben de öyle yaptım. Sonra Rasulullah (sav) yatsı zamanı hutbe okudu. Evvelâ Allah'a layık olduğu şekilde hamd ve senada bulundu ardından 'bundan sonra, bazı kimselere ne oluyor ki, Allah'ın kitabında olmayan birtakım şeyleri şart koşuyorlar? Aziz ve Celil Allah'ın kitabında olmayan herhangi her şart batıldır. İsterse yüz defa şart koşulsun. Allah'ın kitabı uyulmaya daha layık, Allah'ın şartı da daha sağlamdır. Sizden bazı adamlara ne oluyor da içlerinden biri 'sen filânı azat et ama velayet bana ait olsun' diyor. Velayet ancak azat edene aittir' buyurdu."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona İbrahim, ona Esved, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Berîre'yi satın aldım, ancak efendileri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Ben de bunu Peygamber'e (sav) bildirdim. Peygamber (sav) "sen Berîre'yi satın alıp azat et. Çünkü velâyet, gümüş parayı (bedelini) verene aittir" buyurdu. Ben de Berîre'yi azat ettim. Ardından Peygamber (sav), Berîre'yi çağırdı ve onu kocasından boşanma konusunda serbest kıldı. Berîre de “kocam bana şu kadar mal verse bile, ben onun yanında kalmam” dedi ve, kendi nefsini (boşanmayı) tercih etti.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (ra) şöyle demiştir: "Müminlerin annesi Âişe bir cariyeyi satın alıp, özgürlüğüne kavuşturmak istedi. O cariyenin sahipleri 'Velayet hakkı bizde kalması şartıyla' dediler. Rasulullah (sav) 'Onların ileri sürdükleri bu şart, senin velâyet hakkına engel olmaz. Çünkü velâyet hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, onlara Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç grup insan için Allah'ın (cc) yardımı haktır: Allah yolunda gazveye katılacak olan kimse, borcunu ödemek isteyen antlaşmalı mükâteb (özgürlüğü için efendisiyle borç anlaşması yapan) köle ve namuslu kalmayı isteyerek evlenen kimse."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Vekî, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Peygamber'in (sav) zevcesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: Berîre Hz. Aişe'ye geldi. Kendisi efendileriyle özgürlüğünü satın almak üzere dokuz ûkiyye (yaklaşık 36 dirhem) üzerinden bir anlaşma yapmış bir mukâtebe idi. Aişe ona “Eğer istersen, o miktarı toplu olarak onlara öderim, ama velâyet hakkı bana ait olur” dedi. Berîre, gidip efendilerine bunu bildirdi. Fakat onlar velâyetin kendilerine ait olması şartıyla bu teklifi kabul edeceklerini söylediler. Hz. Aişe de bunu Hz. Peygamber'e (sav) aktardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sen bunu yap (ödemeyi yap, Berire'yi azat et" buyurdu. Hz. Aişe der ki: Sonra Rasulullah (sav) insanlara hitap etmek üzere kalktı, Allah’a hamd etti, sena etti ve şöyle buyurdu: "Bazı adamlara ne oluyor da onlar, Allah’ın kitabında bulunmayan şartları koşuyorlar. Herhangi bir şart ki, Allah’ın kitabında yoksa, o şart geçersizdir. İsterse yüz tane şart olsun. Allah’ın kitabı uyulmaya daha layık, Allah’ın şartı daha sağlamdır. velayet hakkı, köleyi azat edene aittir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Vekî, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Peygamber'in (sav) zevcesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: Berîre Hz. Aişe'ye geldi. Kendisi efendileriyle özgürlüğünü satın almak üzere dokuz ûkiyye (yaklaşık 36 dirhem) üzerinden bir anlaşma yapmış bir mukâtebe idi. Aişe ona “Eğer istersen, o miktarı toplu olarak onlara öderim, ama velâyet hakkı bana ait olur” dedi. Berîre, gidip efendilerine bunu bildirdi. Fakat onlar velâyetin kendilerine ait olması şartıyla bu teklifi kabul edeceklerini söylediler. Hz. Aişe de bunu Hz. Peygamber'e (sav) aktardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sen bunu yap (ödemeyi yap, Berire'yi azat et" buyurdu. Hz. Aişe der ki: Sonra Rasulullah (sav) insanlara hitap etmek üzere kalktı, Allah’a hamd etti, sena etti ve şöyle buyurdu: "Bazı adamlara ne oluyor da onlar, Allah’ın kitabında bulunmayan şartları koşuyorlar. Herhangi bir şart ki, Allah’ın kitabında yoksa, o şart geçersizdir. İsterse yüz tane şart olsun. Allah’ın kitabı uyulmaya daha layık, Allah’ın şartı daha sağlamdır. velayet hakkı, köleyi azat edene aittir."