1248 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (aynı mana ile) İsmail b. İbrahim, onlara (Yahya ve İsmail'e) Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılarken cemaatten bir adam aksırdı ben de 'Yerhamükallah' deyiverdim. Bunun üzerine cemaat gözlerini bana dikti. Ben 'Vay başıma gelenler! Nedir bu haliniz bana niye öyle bakıyorsunuz' deyince, bu sefer ellerini baldırlarına vurmaya başladılar. Anladım ki beni susturmaya çalışıyorlar. Ravilerden Osman der ki: Onların beni susturmaya çalıştığını görünce sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, anam babam O'na feda olsun, bana ne vurdu ne beni azarladı ne de bana kötü söz söyledi. Bana 'Namazda insan kelamı etmek helal değildir. Namaz tesbih, tekbir ve Kur'an kıraatidir' buyrdu. Yahut da Rasulullah (sav) buna benzer bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü biz çok az bir zaman öncesine kadar cahiliyeyi yaşayan insanlardık. Allah bize İslam'ı getirdi. Ama bizden birçoğu hala kâhinlere gidiyor' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen sakın onlara gitme' buyurdu. Ben 'İçimizde uğursuzluğa inananlar var' dedim. Rasulullah (sav) 'Bu onların içinde buldukları kuruntudur. Onları işlerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'İçimizden bazıları çizgiler çiziyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Nebilerden birisi de çizerdi. Kimin çizdiği, ona denk düşerse isabet etmiştir' buyurdu. Ben yine 'Benim bir cariyem Uhut ve Cevâniye taraflarında kuzularımı güderdi. Bir gün onun yanına gittim. Bir de ne göreyim? Bir kurt sürüden bir koyunu götürmüş. Neticede ben de bir insanım ve herkes gibi üzülürüm. Lakin ben (üzülmekle kalmadım) cariyeme bir de tokat attım' dedim. Rasulullah (sav) (bunu diğerleri gibi sakin karşılamadı) bundan dolayı bana tepki gösterdi. Bunun üzerine ben o cariyeyi azat edivereyim mi?' diye sordum. Rasulullah (sav) 'Onu bana getir' buyurdu. Ben de onu getirdim. Rasulullah (sav) ona 'Allah nerede' diye sordu. O 'Gökte' dedi. Rasulullah (sav) 'Ben kimim' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' deyince Rasulullah (sav) 'Onu azad et. Çünkü o mümin bir kadındır' buyurdu."
Bize İshak b. Mansur, ona Muhammed b. Yusuf, ona el-Evzaî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Ben Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Bizler yakın zamana kadar cahiliyye döneminde yaşamaktaydık. Sonunda Allah, İslâm'ı getirdi de Müslüman olduk. Bizden bir kısmı uğursuzluk ve uğur işine inanıyorlar' dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) 'Bu (uğur ve uğursuzluk) insanların içlerinde bulunan bir kuruntudur. Dolayısıyla bu, onları bazı şeyleri yapmaktan alıkoymasın' buyurdu. Ben 'Bizden bazıları kahinlere giderek onların söylediklerine inanıyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Onlara gitmeyin' buyurdu. B en yine 'Ey Allah'ın Rasulü! Bizden bazıları da çizgiler çizerek falcılık yapıyorlardı' dedim. Bunun üzerine 'Peygamberlerden biri de çizgiler çizerdi. Kimin çizgi ve falları peygamberin çizgisine denk gelirse, işte doğru olan odur' buyurdu." Ravi der ki: "Namazda Rasulullah (sav) ile beraberdim, cemaatten biri hapşırdı. Ben de 'Yerhamükallah' dedim. Bunun üzerine cemaat bana sert bir şekilde baktı. Ben de 'Analarınız yokluğunuza yansın, ne oldu da bakıyorsunuz' dedim. Bu sefer hepsi ellerini uyluklarına vurdular. Beni susturmak istediklerini anladım ve ben de sustum. Rasulullah (sav), namazını bitirince beni çağırdı. Anam, babam onun yoluna feda olsun, bana ne vurdu ne azarladı ne de kızdı. Ben hayatım boyunca onun gibi bir öğretici görmedim. Bana 'Bizim bu kıldığımız namazda dünyalık sözler söylenmez. O namaz; tesbih, tekbir ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu." "Sonra ben Uhud taraflarında Cevvaniye denilen yerde cariyemin güttüğü koyunlarımın yanına gittim. Bir de ne göreyim Kurt sürüden bir koyun götürmüş insan olmamız dolayısıyla herkes gibi ben de üzüldüm ve cariyeyi tokatladım. Sonra Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek durumu ona haber verdim. Peygamber (sav), bu yaptığımı bana çok gördü. Bunun üzerine 'Ey Allah'ın Rasulü! Onu hürriyetine kavuşturayım mı?' dedim Rasulullah da (sav) 'Onu bana çağır' buyurdu. Ben de çağırdım cariye gelince, Rasulullah (sav), Ona 'Aziz ve Celil olan Allah nerededir?' dedi. Cariye de 'Göktedir' dedi. 'Ben kimim' diye sordu, cariye 'Sen, Allah'ın gönderdiği peygambersin' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) bana 'O mü'min bir cariyedir onu hürriyetine kavuştur' buyurdu."
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (aynı mana ile) İsmail b. İbrahim, onlara (Yahya ve İsmail'e) Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılarken cemaatten bir adam aksırdı ben de 'Yerhamükallah' deyiverdim. Bunun üzerine cemaat gözlerini bana dikti. Ben 'Vay başıma gelenler! Nedir bu haliniz bana niye öyle bakıyorsunuz' deyince, bu sefer ellerini baldırlarına vurmaya başladılar. Anladım ki beni susturmaya çalışıyorlar. Ravilerden Osman der ki: Onların beni susturmaya çalıştığını görünce sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, anam babam O'na feda olsun, bana ne vurdu ne beni azarladı ne de bana kötü söz söyledi. Bana 'Namazda insan kelamı etmek helal değildir. Namaz tesbih, tekbir ve Kur'an kıraatidir' buyrdu. Yahut da Rasulullah (sav) buna benzer bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü biz çok az bir zaman öncesine kadar cahiliyeyi yaşayan insanlardık. Allah bize İslam'ı getirdi. Ama bizden birçoğu hala kâhinlere gidiyor' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen sakın onlara gitme' buyurdu. Ben 'İçimizde uğursuzluğa inananlar var' dedim. Rasulullah (sav) 'Bu onların içinde buldukları kuruntudur. Onları işlerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'İçimizden bazıları çizgiler çiziyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Nebilerden birisi de çizerdi. Kimin çizdiği, ona denk düşerse isabet etmiştir' buyurdu. Ben yine 'Benim bir cariyem Uhut ve Cevâniye taraflarında kuzularımı güderdi. Bir gün onun yanına gittim. Bir de ne göreyim? Bir kurt sürüden bir koyunu götürmüş. Neticede ben de bir insanım ve herkes gibi üzülürüm. Lakin ben (üzülmekle kalmadım) cariyeme bir de tokat attım' dedim. Rasulullah (sav) (bunu diğerleri gibi sakin karşılamadı) bundan dolayı bana tepki gösterdi. Bunun üzerine ben o cariyeyi azat edivereyim mi?' diye sordum. Rasulullah (sav) 'Onu bana getir' buyurdu. Ben de onu getirdim. Rasulullah (sav) ona 'Allah nerede' diye sordu. O 'Gökte' dedi. Rasulullah (sav) 'Ben kimim' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' deyince Rasulullah (sav) 'Onu azad et. Çünkü o mümin bir kadındır' buyurdu."
Bize Ebu Cafer b. Muhammed b. Sabbah ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –birbirine yakınlafızlarla-, ikisine İsmail b. İbrahim, ona Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılmakta iken, cemaatten birisi hapşırdı. Ben de 'Yerhamukellah' dedim. Herkes gözlerini dikip bana bakınca ben 'Hay anam beni kaybedesice, bu haliniz ne? Bana böyle niye bakıyorsunuz?' dedim. Bu sefer elleriyle uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmak istediklerini gördüm, ben de sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, babam, anam ona feda olsun, ne ondan önce ne ondan sonra, öğreticiliği ondan daha güzel olan bir öğretmen görmedim. Vallahi ne beni azarladı, ne dövdü, ne de ağır sözler söyledi. Sadece 'Hiç şüphesiz, bu namaz esnasında, dünyevi bir şeyin söylenmesi uygun değildir. Onda söylenecekler ancak tesbih etmek, tekbir getirmek ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu. Yahut da Rasulullah (sav) nasıl buyurduysa öyle dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben cahiliye döneminden henüz yeni kurtuldum. Allah İslam'ı gönderdi, bizden kâhinlere giden kimseler de var' dedim, bana 'Sen onlara gitme' buyurdu. 'Bizden birtakım şeyleri uğursuz sayanlar da var' dedim, bana 'Bu, onların içlerinde hissettikleri bir kuruntudur. Sakın bu, onları yapmak istediklerinden alıkoymasın' buyurdu. [İbnu’s Sabbah ise rivayetinde; 'sakın sizi alıkoymasın' dedi.] Ben 'Bizden çizgi çizen birtakım kimseler var' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Nebilerden birisi de çizgi çizerdi. Kimin çizgisi, onun çizgisyle uyuşursa, o isabet etmiş olur' buyurdu. Râvi der ki: Benim Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyunlarımı otlatan bir cariyem vardı. Bir gün, kurt onun koyunlarından birisini alıp götürmüş, ben de Adem oğullarından bir adamım. Onların üzüldükleri gibi ben de üzülürüm, bu sebeple, ona bir tokat attım. Arkasından Rasulullah'ın (sav) huzuruna vardım. Yaptığım bu işin pek büyük bir iş olduğunu bana anlattı. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü, onu azat edeyim mi?' dedim. Allah Rasulü 'Onu yanıma getir' buyurdu. Cariyeyi onun yanına götürdüm. Ona 'Allah nerede?' dedi. Cariye 'Semada' dedi. 'Ben kimim?' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sen bunu azat et, çünkü o mümine bir cariyedir' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, onlara Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç grup insan için Allah'ın (cc) yardımı haktır: Allah yolunda gazveye katılacak olan kimse, borcunu ödemek isteyen antlaşmalı mükâteb (özgürlüğü için efendisiyle borç anlaşması yapan) köle ve namuslu kalmayı isteyerek evlenen kimse."
Bize Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona İbrahim b. Sa'd, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelip 'Helak oldum!' dedi. Nebî (sav) 'Nedir seni helak eden?' diye sorunca, adam 'Ramazan ayında hanımımla beraber oldum' diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) 'Öyleyse bir köle azat etmelisin' dedi. Adam 'Kölem yok ki' deyince, Rasulullah (sav), 'O zaman peş peşe iki ay oruç tutmalısın' dedi. Adam, 'Onu da yapamam' dedi. Nebî (sav), 'O halde altmış yoksulu doyurmalısın' buyurdu. Adam 'Ona da imkan bulamam' dedi. O esnada Hz. Peygamber'e (sav) içerisinde hurma olan bir sepet getirildi. Rasulullah (sav) 'Nerede o soru soran? Al bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Benim ailemden daha yoksulu mu varki yâ Rasulallah! Vallahi Medine'nin şu iki taşlı tepesi arasında bizden daha fakir bir aile yoktur' dedi. Adamın bu söz üzerine Nebî (sav) yan dişleri gözükecek kadar güldü ve 'O zaman siz yiyin' buyurdu."
Bize Ubeydullah b. Abdülmecid, ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ramazan ayında orucunu bozmuştu... diyerek söz konusu hadisi zikretti."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, o ikisine Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu iç kişiye Allah Teâlâ'nın yardım vadi vardır: Allah yolunda savaşan gazi, azad edilme borcunu ödeme niyetiyle efendisiyle mükâtebe anlaşması yapan köle ve nefsini harama girmekten alıkoymak amacıyla evlenen kişi."