Giriş

Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona bir adam, ona da Ebu Said, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Yol üzerinde oturmaktan sakının!" Ma'mer şöyle demiş olabilir: “Ana yollarda (oturmaktan sakının)!”. Bunun üzerine ashâb-ı kiramdan bazıları şöyle dediler: “Ey Allah'ın Rasulü, oturup konuşmayı nasıl bırakalım?”. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Öyleyse oturmanın hakkını verin.” buyurdu. Onlar “Yolun hakkı nedir?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav): “Selamı alın, gözlerinizi (haram bakışlardan) sakının, yol soranlara yol gösterin, iyiliği emredin ve kötülükten sakındırın.”


Açıklama: Sahih hadistir. Ebu Said'den nakleden râvînin ibhamından dolayı zayıftır.

    Öneri Formu
51964 HM011607 İbn Hanbel, III, 62

Bize Muâz b. Fadâle, ona Ebu Ömer Hafs b Meysera, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra)’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Sakın yol üstüne oturmayın”. Bunu üzerine ashâb-ı kiramdan bazıları “Ey Allah’ın resulü! Bazen konuşmak için oturmamız gerekebiliyor. Ne yapmamız gerekir” dediler. Hz. Peygamber “Eğer illa oturacaksanız, yola hakkını veriniz” buyurdu. “Yol hakkı nedir?” diye sordular. Hz. Peygamber “Gözü haramdan sakınmak, yoldan geçenlere rahatsızlık vermemek, selamı almak, iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktır” buyurdu.


    Öneri Formu
18340 B002465 Buhari, Mezalim, 22

Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.


    Öneri Formu
54065 KK9/71 Tevbe, 9, 71

Abdulah b. Mesleme, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Said el-Hudrî'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "' Sakın yollarda oturmayın.' Bunun üzerine ashâb-ı kiramdan bazıları; 'Ey Allah’ın Rasulü! Oturup konuşmamız gerekebiliyor' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), 'eğer oturursanız, yola hakkını verin' buyurdu. 'Yolun hakkı nedir?' diye sorduklarında, 'gözü (harama bakmaktan) sakınmak, yolda eziyet veren bir şey varsa kaldırmak, verilen selamı almak, iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktır' buyurdu."


    Öneri Formu
33822 D004815 Ebu Davud, Edeb, 12


    Öneri Formu
728 M000177 Müslim, İman, 78


    Öneri Formu
732 M000178 Müslim, İman, 79


    Öneri Formu

Bana Amr en-Nakıd ve Ebu Bekir b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. -Lafız Abd'e aittir-. Onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih b. Keysan, ona Haris, ona Cafer b. Abdullah b. el-Hakem, ona Abdurrahman b. Misver, ona Ebu Râfi, ona Abdullah b. Mesud'un naklettiğine ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın benden önce bir kavme gönderdiği bütün peygamberlerin sünnetine uyan, emirlerini yerine getiren havarileri ve sahabileri olmuştur. Onlardan sonra bazı insanlar türemiş ve onların yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyleri yapmaya başlamışlardır. Kim bu kişilere karşı eliyle mücadele ederse mümindir. Diliyle mücadele ederse mümindir. Kalbiyle mücadele ederse mümindir. Bundan sonra (kim kalbiyle de olsa bu mücadeleyi yapmaz ve duruma rıza gösterirse) onun imanı hardal tanesi kadar kalır." [Ebu Râfi şöyle demiştir: Ben bunu Abdullah b. Ömer'e naklettim. Ama o bunu kabul etmedi. İbn Mesud geldi ve Kanât vadisinde konakladı. Abdulllah b. Ömer (ra) onu ziyarete giderken beni de yanına aldı. Onunla gittim. İbn Mesud'un yanına oturunca ona bu hadisi sordum. İbn Ömer'e aktardığım şekilde hadisi bana rivayet etti.] [Salih, bu hadisin benzer şekilde Ebu Râfi'den de rivayet edildiğini söylemiştir.]


    Öneri Formu
736 M000179 Müslim, İman, 80

Bize Vekî, ona Mesûdî, ona Simak, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Mesud, ona da babası (Abdullah b. Mesud) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bizi bir araya topladı. Toplam kırk kişiydik ve en son gelen de bendim. Bize şöyle buyurdu: "Sizler nimetlere kavuşacak, yardım göreceksiniz ve sizlere fetihler nasip olacaktır. Sizden her kim bu günlere ulaşırsa Allah'a karşı hoşnutluğunu dikkate alsın, iyiliği emretsin kötülüğü de yasaklasın. Kim de bile bile benim hakkımda yalan yere hadis uydurursa Cehennemdeki yerini hazırlansın."


    Öneri Formu
53503 HM003694 İbn Hanbel, I, 390


Açıklama: Burada iki hususa itiraz edilmektedir. Birincisi bayram namazı için namazgâha minber çıkarılmasıdır. Hz. Peygamber döneminde bayram namazları açık arazide kılınır, namazdan sonar Rasulullah (sav) kalkıp hutbe okurdu. Hadisteki olayın cereyan ettiği sırada Medine valisi olan Mervan, hutbe için araziye minber koydurmuştu. Rivayete göre bu minberi de Kesir b. Salt yapmıştı. Hz. Peygamber döneminde böyle bir şey yapılmadığı için buna itiraz edilmişti. İtiraza konu olan ikinci husus, hutbenin namazdan önce okunmasıdır. Hz. Peygamber döneminde bayram hutbesi namazdan genelde sonra okunurdu. Ancak Buhârî ve diğer kaynaklarda Rasulullah, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde de hutbenin namazdan önce okunduğuna dair rivayetler yer almaktadır. Ulemanın çoğunluğuna göre hutbe her ne kadar namazdan sonra ise de, önce okunduğu zaman da yine câiz olur. Çünkü o, vâcib değildir. Hanefîler, bayram hutbesinin namaza takdimini câiz görmekle birlikte sünnete muhâlif bularak mekrûh sayarlar. Şâfiîler, sünnete uygun olması için namazdan sonra iâdesini öngörürler. Ancak iâde edilmese de namaz sahîh olur. Mâlikîler’e göre, hatibe namazdan sonra hutbeyi iâde etmesi emrolunur. Burada asıl üzerinde durulması gereken husus, hadisin son cümlesidir. Burada iyiliği emredip kötülüğe mani olmak emredilmektedir. Toplumda böyle bir cemâatin mevcudiyeti, Kur’ân-ı Kerîm’in de emridir. toplumda iyiliği emredip kötülüğe mani olan bir cemâatin bulunması farz-ı kifâyedir. Hiç kimse bu görevi yerine getirmezse, bütün toplum sorumlu olur. Ancak bir insanın kendi çocuklarına ve hanımına karşı, genel bir ifâde ile âmirin memûruna, Devlet Reisinin halkına karşı bu görevi yapması, farz-ı kifâyeden de öte bir ehemmiyet arz etmektedir. Bunun farz-ı ayın olduğunu söylemek, yanlış olmasa gerektir.

    Öneri Formu
270812 D001140-2 Ebu Davud, Salat, 239, 242