حدثنا مسدد قال حدثنا إسماعيل بن إبراهيم قال حدثنا زياد بن مخراق قال حدثني طيسلة بن مياس قال :
"كنت مع النجدات فاصبت ذنوبا لا أراها الا من الكبائر فذكرت ذلك لابن عمر قال ما هي قلت كذا وكذا قال ليست هذه من الكبائر هن تسع الإشراك بالله وقتل نسمة والفرار من الزحف وقذف المحصنة وأكل الربا وأكل مال اليتيم والحاد في المسجد والذي يستسخر وبكاء الوالدين من العقوق قال لي بن عمر أتفرق من النار وتحب أن تدخل الجنة قلت إى والله قال أحى والداك قلت عندي أمى قال فوالله لو ألنت لها الكلام وأطعمتها الطعام لتدخلن الجنة ما اجتنبت الكبائر"
Bize Müsedded, ona İsmail b. İbrahim, ona Ziyad b. Müharik, ona Taysele b. Meyyas şöyle demiştir:
Ben bir zaman Necedât fırkasına katılmış ve büyük günah olduğunu düşündüğüm bazı günahlar işlemiştim. Bu durumu İbn Ömer'e (ra) anlattım. O da 'hangi günahlar ? diye sordu.' Ben de 'şunu yaptım, bunu yaptım' diye bazı şeyler saydım. Bunu üzerine İbn Ömer bana şöyle söyledi: Bu anlattıkların büyük günahlardan değildir. Büyük günahlar şu dokuz şeydir :
1- Allah'a ortak koşmak [Allah’tan başkasını ilah kabul etmek]
2- Haksız yere adam öldürmek
3— Savaşta düşman karşısından kaçmak
4- İffetli kadına zina iftirasında bulunmak
5— Faiz yemek
6— Yetim malı yemek
7— Mescid-i Haram'da günah işlemek
8— İnsanlarla alay etmek
9— Kendilerine itaatsizlik, saygısızlık ederek ana-babayı ağlatmak.
İbn Ömer bunları söyledikten sonra bana dedi ki:
'Cehennemden korkuyor ve Cennete girmek istiyor musun?' Ben de:
'Evet, Allah'a yemin olsun ki', dedim. Bana sordu: 'Annen-baban hayatta mı?'
'Yalnız annem yanımda', dedim. Bunun üzerine bana şunu söyledi:
'Allah'a yemin ederim ki, eğer annene gönlünü alacak güzel sözler söylersen ve ona yemek yedirirsen (geçimini üstlenip ihtiyaçlarını karşılarsan), büyük günahlardan da kaçındığın takdirde, muhakkak Cennet'e girersin.'
Açıklama: Necedât fırkası hakkında bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/necedat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163261, EM000008
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا إسماعيل بن إبراهيم قال حدثنا زياد بن مخراق قال حدثني طيسلة بن مياس قال :
"كنت مع النجدات فاصبت ذنوبا لا أراها الا من الكبائر فذكرت ذلك لابن عمر قال ما هي قلت كذا وكذا قال ليست هذه من الكبائر هن تسع الإشراك بالله وقتل نسمة والفرار من الزحف وقذف المحصنة وأكل الربا وأكل مال اليتيم والحاد في المسجد والذي يستسخر وبكاء الوالدين من العقوق قال لي بن عمر أتفرق من النار وتحب أن تدخل الجنة قلت إى والله قال أحى والداك قلت عندي أمى قال فوالله لو ألنت لها الكلام وأطعمتها الطعام لتدخلن الجنة ما اجتنبت الكبائر"
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona İsmail b. İbrahim, ona Ziyad b. Müharik, ona Taysele b. Meyyas şöyle demiştir:
Ben bir zaman Necedât fırkasına katılmış ve büyük günah olduğunu düşündüğüm bazı günahlar işlemiştim. Bu durumu İbn Ömer'e (ra) anlattım. O da 'hangi günahlar ? diye sordu.' Ben de 'şunu yaptım, bunu yaptım' diye bazı şeyler saydım. Bunu üzerine İbn Ömer bana şöyle söyledi: Bu anlattıkların büyük günahlardan değildir. Büyük günahlar şu dokuz şeydir :
1- Allah'a ortak koşmak [Allah’tan başkasını ilah kabul etmek]
2- Haksız yere adam öldürmek
3— Savaşta düşman karşısından kaçmak
4- İffetli kadına zina iftirasında bulunmak
5— Faiz yemek
6— Yetim malı yemek
7— Mescid-i Haram'da günah işlemek
8— İnsanlarla alay etmek
9— Kendilerine itaatsizlik, saygısızlık ederek ana-babayı ağlatmak.
İbn Ömer bunları söyledikten sonra bana dedi ki:
'Cehennemden korkuyor ve Cennete girmek istiyor musun?' Ben de:
'Evet, Allah'a yemin olsun ki', dedim. Bana sordu: 'Annen-baban hayatta mı?'
'Yalnız annem yanımda', dedim. Bunun üzerine bana şunu söyledi:
'Allah'a yemin ederim ki, eğer annene gönlünü alacak güzel sözler söylersen ve ona yemek yedirirsen (geçimini üstlenip ihtiyaçlarını karşılarsan), büyük günahlardan da kaçındığın takdirde, muhakkak Cennet'e girersin.'
Açıklama:
Necedât fırkası hakkında bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/necedat
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 8, /57
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Meyyas Taysele b. Ali el- Behdeli (Taylese b. Ali)
3. Ziyad b. Mihrâk el-Müzeni (Ziyad b. Mihrak)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Anne-baba, rızalarını almaya çalışmak
Büyük Günah, büyük günahlar
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, meydanından kaçmak
Haklar, Anne hakkı
Haklar, Baba hakkı
İbadethaneler, Mescid-i Haram, fazileti ve önemi
İftira, iffetli kimseye
İsyan, anne-babaya isyan, saygısızlık
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
Şirk, şirk koşmak
Yargı, adam öldürmek
Yetim, Yetim malı
Zina, zina isnadı / kazf
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Ebu Bişr İsmail b. İbrahim el-Esedî, ona Haccâc b. Ebu Osman, ona Ebu Kılâbe ailesinden Ebu Recâ, ona da Ebu Kılâbe şöyle rivayet etmiştir:
Ömer b. Abdülaziz, divanını insanların huzuruna çıkardı. sonra izin verdi, insanlar huzuruna çıktı. Onlara “kasâme hakkında ne diyorsunuz?” diye sordu. Oradakiler “kasâmede kısasın gerekli olduğunu söyleriz. Nitekim önceki halifeler de kısas uygulamıştır.” dediler. Ömer b. Abdülaziz bana “Sen ne diyorsun ey Ebu Kılâbe” diye sorup beni insanların önüne dikti. Ben de “Ey Müminlerin Emiri, ordu kumandanları ve Arap eşrafı huzurundadır. Eğer Humus'ta evli bir adamın zina ettiğine dair elli kişi, görmedikleri halde, şahitlik etseler, sen o kişiye bu şahadetler sebebiyle recim cezası uygular mıydın?” o da “hayır” cevabını verdi. Ben yine “eğer humus'ta bir adamın hırsızlık yaptığına dair elli kişi, hiç görmedikleri halde, şahitlik yapsa, sen o adamın elini keser miydin?" dedim. Halife yine “hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine ben “Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah (sav) şu üç suçu işleyen dışında hiç bir kimseyi öldürmedi. Kendi nefsine uyarak haksız olarak adam öldüren, evlilikten sonra zina eden ve İslam Dininden çıkarak, Allah'a ve Rasulü'ne harp açan kimse” dedim. Orada bulunalar “Enes ibn Mâlik sana, Allah Rasulü'nün (sav) hırsızlık yapan kimselerin elini kestiğini, gözünü oyduğunu ve onları güneşe attığını rivayet etmedi mi?” dediler. Ben de onlara “Enes'in hadisini size aktarayım. Enes bana şöyle rivayet etti”
dedim:
Ukl kabilesinden sekiz kişi Hz. Peygamber'e (sav) gelip biat ettiler. Ardından Medine havası onlara ağır geldi hastalandılar ve şikayetlerini Hz. Peygamber'e (sav) arz ettiler. Rasulullah (sav) onlara "Bizim çobanımızla beraber develerin yanına çıkıp, onların sütünden ve idrarından için?" buyurdu. Onlar da “Peki” deyip develerin yanına çıktılar. Onların sütünden idrarından içip sağlıklarına kavuştular. sonra da Rasulullah'm çobanını öldürdüler ve develeri sürüp gittiler. Bu haber Rasulullah'a (sav) ulaştı. Rasûlullah derhâl arkalarından bir müfreze gönderdi. Kısa zamanda yakalanıp geri getirildiler. Hz. Peygamber emretti, elleri ve ayakları kesildi, gözleri oyuldu, sonra onları güneşe attırdı ve nihayet öylece ölüp gittiler.
Ben “Bunların işlemiş oldukları suçtan daha ağır hangi suç vardır: Bunlar İslâm Dininden çıkmış, insan öldürmüş ve hırsızlık yapmışlardır” dedim. Anbese b. Saîd “Vallahi bu gün senden işittiğimi daha önce hiç işitmemiştim” dedi. ben de “Ey Anbese! Sen benim bu rivayetimi mi reddediyorsun?” dedim. Anbese “Hayır, aksine sen rivayeti tastamam aktardın. Vallahi bu şeyh (Ebu Kılâbe) aranızda yaşadığı müddetçe bu ordu (Şam ahalisi) hayırdan asla ayrılmaz” dedi. Ben “bu konuda Hz. Peygamber'in (sav) uygulaması (sünneti) işte budur” dedim ve konuşmama şöyle devam ettim:
Rasulullah'ın (sav) huzuruna Ensâr'dan bir topluluk girdi, O'nun yanında konuştular. Sonra onlardan biri önden (Haybere doğru) yola çıktı ve yolda öldürüldü. Daha sonra yola çıkan diğerleri bir de gördüler ki, arkadaşları kanlar içinde yatıyor. Hemen Rasulullah'ın yanına döndüler ve “ey Allah'ın Rasulü! Arkadaşımız bizimle beraber senin yanında konuşuyordu, bizim önümüzde yola çıktı, biz onu kanlara bulanmış bir şekilde bulduk” dediler. Rasulullah (sav) onların yanına çıktı ve "onu kimin öldürdüğünü sanyorsunuz veya düşünüyorsunuz?" diye sordu. Onlar da “Onu Yahudilerin öldürdüğünü düşünüyoruz” dediler. Rasulullah (sav) Yahudilere haberci salıp onları çağırttı ve "Bunu öldüren siz misiniz?" diye sordu. Onlar da “Hayır” dediler. Rasulullah (sav) iddiacılara "Siz, Yahudilerden elli kişinin onu öldürmediklerine dair yemin etmesine razı olur musunuz?" diye sordu. Onla “Yahudiler bizim hepimizi gözünü kırpmadan öldürür, sonra da öldürmediklerine dair rahatça yemin ederler” dediler. Rasulullah iddia edenlere hitaben "Sizden elli kişinin (onu yahudiler öldürdüğüne dair) yemin etmesiyle diyet hakkı kazanmak ister misiniz?" buyurdu. O sahâbîler “Bizler bu yemini yapamayız” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kimsenin diyetini kendi malından verdi.
Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Huzeyl kabilesi Cahiliye döneminde kendisini himaye altına aldıkları bir adamın üzerinden himayelerini kaldırdılar. Sonra bu adam Bathâ vadisinde Yemen'li bir hane halkına geceleyin saldırdı. Hane halkından bir adam, uyanıp onu bir kılıç darbesiyle öldürdü. Sonra Huzeyl kabilesi gelip Yemenli adamı yakalayarak hac mevsiminde Ömer'in huzuruna çıkardılar ve “bu adam bizim arkadaşımızı öldürdü” dediler. Adam da “bunlar (Hüzeyl kabilesi), o adam üzerindeki himayesini kaldırmışlardı” dedi. Ömer “Huzeyl kabilesinden elli kişi ondan ayrılmadıklarına yemin etsinler o zaman” dedi. Bunun üzerine onlardan kırkdokuz kişi o kimseden himaye bağını çözmediklerine dair yemin etti. O sırada Huzeyl kabilesine mensûb olan bir adam Şam'dan çıkageldi. Hemen ondan da kendileri gibi yemin etmesini istediler. O da yemin etmek yerine bin dirhem fidye verdi. Bu sefer onun yerine başka bir adam soktular. Bunun üzerine Ömer o adamı maktulün kardeşine teslim etti. Onun eli maktulün kardeşinin eli bir araya getirilip bağlandı. Daha sonra şöyle anlattılar:
Biz yemin elli kişi yola koyulduk Nihayet Nahle mevkiine vardıkları zaman kendilerini bir yağmur yakaladı. Hemen bir mağaraya girdiler. sonra o mağara yemin etmiş olan o elli kişinin üzerine çöktü ve hepsi öldüler. Sadece de o elleri birbirine bağlanan iki kişi kaçıp kurtuldu. Onların peşinden bir taş yuvarlandı, maktülün kardeşine çarpıp ayağını kırdı. O bir yıl daha yaşadı, sonra öldü.
Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Abdulmelik b. Mervân bir adamı kasâme yemini ile kısas yapmış, ancak sonra yaptığına pişman olmuş ve emir vererek yemin eden o elli kişinin isimleri divân defterinden sildirmiş ardından onları Şam'dan başka yere sürgün etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26932, B006899
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الأَسَدِىُّ حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَبِى عُثْمَانَ حَدَّثَنِى أَبُو رَجَاءٍ مِنْ آلِ أَبِى قِلاَبَةَ حَدَّثَنِى أَبُو قِلاَبَةَ أَنَّ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ أَبْرَزَ سَرِيرَهُ يَوْمًا لِلنَّاسِ ، ثُمَّ أَذِنَ لَهُمْ فَدَخَلُوا فَقَالَ مَا تَقُولُونَ فِى الْقَسَامَةِ قَالَ نَقُولُ الْقَسَامَةُ الْقَوَدُ بِهَا حَقٌّ ، وَقَدْ أَقَادَتْ بِهَا الْخُلَفَاءُ . قَالَ لِى مَا تَقُولُ يَا أَبَا قِلاَبَةَ وَنَصَبَنِى لِلنَّاسِ . فَقُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ عِنْدَكَ رُءُوسُ الأَجْنَادِ وَأَشْرَافُ الْعَرَبِ ، أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ خَمْسِينَ مِنْهُمْ شَهِدُوا عَلَى رَجُلٍ مُحْصَنٍ بِدِمَشْقَ أَنَّهُ قَدْ زَنَى ، لَمْ يَرَوْهُ أَكُنْتَ تَرْجُمُهُ قَالَ لاَ . قُلْتُ أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ خَمْسِينَ مِنْهُمْ شَهِدُوا عَلَى رَجُلٍ بِحِمْصَ أَنَّهُ سَرَقَ أَكُنْتَ تَقْطَعُهُ وَلَمْ يَرَوْهُ قَالَ لاَ . قُلْتُ فَوَاللَّهِ مَا قَتَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَطُّ ، إِلاَّ فِى إِحْدَى ثَلاَثِ خِصَالٍ رَجُلٌ قَتَلَ بِجَرِيرَةِ نَفْسِهِ فَقُتِلَ ، أَوْ رَجُلٌ زَنَى بَعْدَ إِحْصَانٍ ، أَوْ رَجُلٌ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَارْتَدَّ عَنِ الإِسْلاَمِ . فَقَالَ الْقَوْمُ أَوَلَيْسَ قَدْ حَدَّثَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَطَعَ فِى السَّرَقِ وَسَمَرَ الأَعْيُنَ ، ثُمَّ نَبَذَهُمْ فِى الشَّمْسِ . فَقُلْتُ أَنَا أُحَدِّثُكُمْ حَدِيثَ أَنَسٍ ، حَدَّثَنِى أَنَسٌ أَنَّ نَفَرًا مِنْ عُكْلٍ ثَمَانِيَةً قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَبَايَعُوهُ عَلَى الإِسْلاَمِ ، فَاسْتَوْخَمُوا الأَرْضَ فَسَقِمَتْ أَجْسَامُهُمْ ، فَشَكَوْا ذَلِكَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَفَلاَ تَخْرُجُونَ مَعَ رَاعِينَا فِى إِبِلِهِ ، فَتُصِيبُونَ مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا » . قَالُوا بَلَى ، فَخَرَجُوا فَشَرِبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا فَصَحُّوا ، فَقَتَلُوا رَاعِىَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَطْرَدُوا النَّعَمَ ، فَبَلَغَ ذَلِكَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ فِى آثَارِهِمْ ، فَأُدْرِكُوا فَجِىءَ بِهِمْ ، فَأَمَرَ بِهِمْ فَقُطِّعَتْ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ ، وَسَمَرَ أَعْيُنَهُمْ ، ثُمَّ نَبَذَهُمْ فِى الشَّمْسِ حَتَّى مَاتُوا . قُلْتُ وَأَىُّ شَىْءٍ أَشَدُّ مِمَّا صَنَعَ هَؤُلاَءِ ارْتَدُّوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَقَتَلُوا وَسَرَقُوا . فَقَالَ عَنْبَسَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَاللَّهِ إِنْ سَمِعْتُ كَالْيَوْمِ قَطُّ . فَقُلْتُ أَتَرُدُّ عَلَىَّ حَدِيثِى يَا عَنْبَسَةُ قَالَ لاَ ، وَلَكِنْ جِئْتَ بِالْحَدِيثِ عَلَى وَجْهِهِ ، وَاللَّهِ لاَ يَزَالُ هَذَا الْجُنْدُ بِخَيْرٍ مَا عَاشَ هَذَا الشَّيْخُ بَيْنَ أَظْهُرِهِمْ . قُلْتُ وَقَدْ كَانَ فِى هَذَا سُنَّةٌ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم دَخَلَ عَلَيْهِ نَفَرٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَتَحَدَّثُوا عِنْدَهُ ، فَخَرَجَ رَجُلٌ مِنْهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ فَقُتِلَ ، فَخَرَجُوا بَعْدَهُ ، فَإِذَا هُمْ بِصَاحِبِهِمْ يَتَشَحَّطُ فِى الدَّمِ ، فَرَجَعُوا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ صَاحِبُنَا كَانَ تَحَدَّثَ مَعَنَا ، فَخَرَجَ بَيْنَ أَيْدِينَا ، فَإِذَا نَحْنُ بِهِ يَتَشَحَّطُ فِى الدَّمِ . فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « بِمَنْ تَظُنُّونَ أَوْ تَرَوْنَ قَتَلَهُ » . قَالُوا نَرَى أَنَّ الْيَهُودَ قَتَلَتْهُ . فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِ فَدَعَاهُمْ . فَقَالَ « آنْتُمْ قَتَلْتُمْ هَذَا » . قَالُوا لاَ . قَالَ « أَتَرْضَوْنَ نَفَلَ خَمْسِينَ مِنَ الْيَهُودِ مَا قَتَلُوهُ » . فَقَالُوا مَا يُبَالُونَ أَنْ يَقْتُلُونَا أَجْمَعِينَ ثُمَّ يَنْتَفِلُونَ . قَالَ « أَفَتَسْتَحِقُّونَ الدِّيَةَ بِأَيْمَانِ خَمْسِينَ مِنْكُمْ » . قَالُوا مَا كُنَّا لِنَحْلِفَ ، فَوَدَاهُ مِنْ عِنْدِهِ . قُلْتُ وَقَدْ كَانَتْ هُذَيْلٌ خَلَعُوا خَلِيعًا لَهُمْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَطَرَقَ أَهْلَ بَيْتٍ مِنَ الْيَمَنِ بِالْبَطْحَاءِ فَانْتَبَهَ لَهُ رَجُلٌ مِنْهُمْ فَحَذَفَهُ بِالسَّيْفِ فَقَتَلَهُ ، فَجَاءَتْ هُذَيْلٌ فَأَخَذُوا الْيَمَانِىَ فَرَفَعُوهُ إِلَى عُمَرَ بِالْمَوْسِمِ وَقَالُوا قَتَلَ صَاحِبَنَا . فَقَالَ إِنَّهُمْ قَدْ خَلَعُوهُ . فَقَالَ يُقْسِمُ خَمْسُونَ مِنْ هُذَيْلٍ مَا خَلَعُوهُ . قَالَ فَأَقْسَمَ مِنْهُمْ تِسْعَةٌ وَأَرْبَعُونَ رَجُلاً ، وَقَدِمَ رَجُلٌ مِنْهُمْ مِنَ الشَّأْمِ فَسَأَلُوهُ أَنْ يُقْسِمَ فَافْتَدَى يَمِينَهُ مِنْهُمْ بِأَلْفِ دِرْهَمٍ ، فَأَدْخَلُوا مَكَانَهُ رَجُلاً آخَرَ ، فَدَفَعَهُ إِلَى أَخِى الْمَقْتُولِ فَقُرِنَتْ يَدُهُ بِيَدِهِ ، قَالُوا فَانْطَلَقَا وَالْخَمْسُونَ الَّذِينَ أَقْسَمُوا حَتَّى إِذَا كَانُوا بِنَخْلَةَ ، أَخَذَتْهُمُ السَّمَاءُ فَدَخَلُوا فِى غَارٍ فِى الْجَبَلِ ، فَانْهَجَمَ الْغَارُ عَلَى الْخَمْسِينَ الَّذِينَ أَقْسَمُوا فَمَاتُوا جَمِيعًا ، وَأَفْلَتَ الْقَرِينَانِ وَاتَّبَعَهُمَا حَجَرٌ فَكَسَرَ رِجْلَ أَخِى الْمَقْتُولِ ، فَعَاشَ حَوْلاً ثُمَّ مَاتَ . قُلْتُ وَقَدْ كَانَ عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ مَرْوَانَ أَقَادَ رَجُلاً بِالْقَسَامَةِ ثُمَّ نَدِمَ بَعْدَ مَا صَنَعَ ، فَأَمَرَ بِالْخَمْسِينَ الَّذِينَ أَقْسَمُوا فَمُحُوا مِنَ الدِّيوَانِ وَسَيَّرَهُمْ إِلَى الشَّأْمِ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Ebu Bişr İsmail b. İbrahim el-Esedî, ona Haccâc b. Ebu Osman, ona Ebu Kılâbe ailesinden Ebu Recâ, ona da Ebu Kılâbe şöyle rivayet etmiştir:
Ömer b. Abdülaziz, divanını insanların huzuruna çıkardı. sonra izin verdi, insanlar huzuruna çıktı. Onlara “kasâme hakkında ne diyorsunuz?” diye sordu. Oradakiler “kasâmede kısasın gerekli olduğunu söyleriz. Nitekim önceki halifeler de kısas uygulamıştır.” dediler. Ömer b. Abdülaziz bana “Sen ne diyorsun ey Ebu Kılâbe” diye sorup beni insanların önüne dikti. Ben de “Ey Müminlerin Emiri, ordu kumandanları ve Arap eşrafı huzurundadır. Eğer Humus'ta evli bir adamın zina ettiğine dair elli kişi, görmedikleri halde, şahitlik etseler, sen o kişiye bu şahadetler sebebiyle recim cezası uygular mıydın?” o da “hayır” cevabını verdi. Ben yine “eğer humus'ta bir adamın hırsızlık yaptığına dair elli kişi, hiç görmedikleri halde, şahitlik yapsa, sen o adamın elini keser miydin?" dedim. Halife yine “hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine ben “Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah (sav) şu üç suçu işleyen dışında hiç bir kimseyi öldürmedi. Kendi nefsine uyarak haksız olarak adam öldüren, evlilikten sonra zina eden ve İslam Dininden çıkarak, Allah'a ve Rasulü'ne harp açan kimse” dedim. Orada bulunalar “Enes ibn Mâlik sana, Allah Rasulü'nün (sav) hırsızlık yapan kimselerin elini kestiğini, gözünü oyduğunu ve onları güneşe attığını rivayet etmedi mi?” dediler. Ben de onlara “Enes'in hadisini size aktarayım. Enes bana şöyle rivayet etti”
dedim:
Ukl kabilesinden sekiz kişi Hz. Peygamber'e (sav) gelip biat ettiler. Ardından Medine havası onlara ağır geldi hastalandılar ve şikayetlerini Hz. Peygamber'e (sav) arz ettiler. Rasulullah (sav) onlara "Bizim çobanımızla beraber develerin yanına çıkıp, onların sütünden ve idrarından için?" buyurdu. Onlar da “Peki” deyip develerin yanına çıktılar. Onların sütünden idrarından içip sağlıklarına kavuştular. sonra da Rasulullah'm çobanını öldürdüler ve develeri sürüp gittiler. Bu haber Rasulullah'a (sav) ulaştı. Rasûlullah derhâl arkalarından bir müfreze gönderdi. Kısa zamanda yakalanıp geri getirildiler. Hz. Peygamber emretti, elleri ve ayakları kesildi, gözleri oyuldu, sonra onları güneşe attırdı ve nihayet öylece ölüp gittiler.
Ben “Bunların işlemiş oldukları suçtan daha ağır hangi suç vardır: Bunlar İslâm Dininden çıkmış, insan öldürmüş ve hırsızlık yapmışlardır” dedim. Anbese b. Saîd “Vallahi bu gün senden işittiğimi daha önce hiç işitmemiştim” dedi. ben de “Ey Anbese! Sen benim bu rivayetimi mi reddediyorsun?” dedim. Anbese “Hayır, aksine sen rivayeti tastamam aktardın. Vallahi bu şeyh (Ebu Kılâbe) aranızda yaşadığı müddetçe bu ordu (Şam ahalisi) hayırdan asla ayrılmaz” dedi. Ben “bu konuda Hz. Peygamber'in (sav) uygulaması (sünneti) işte budur” dedim ve konuşmama şöyle devam ettim:
Rasulullah'ın (sav) huzuruna Ensâr'dan bir topluluk girdi, O'nun yanında konuştular. Sonra onlardan biri önden (Haybere doğru) yola çıktı ve yolda öldürüldü. Daha sonra yola çıkan diğerleri bir de gördüler ki, arkadaşları kanlar içinde yatıyor. Hemen Rasulullah'ın yanına döndüler ve “ey Allah'ın Rasulü! Arkadaşımız bizimle beraber senin yanında konuşuyordu, bizim önümüzde yola çıktı, biz onu kanlara bulanmış bir şekilde bulduk” dediler. Rasulullah (sav) onların yanına çıktı ve "onu kimin öldürdüğünü sanyorsunuz veya düşünüyorsunuz?" diye sordu. Onlar da “Onu Yahudilerin öldürdüğünü düşünüyoruz” dediler. Rasulullah (sav) Yahudilere haberci salıp onları çağırttı ve "Bunu öldüren siz misiniz?" diye sordu. Onlar da “Hayır” dediler. Rasulullah (sav) iddiacılara "Siz, Yahudilerden elli kişinin onu öldürmediklerine dair yemin etmesine razı olur musunuz?" diye sordu. Onla “Yahudiler bizim hepimizi gözünü kırpmadan öldürür, sonra da öldürmediklerine dair rahatça yemin ederler” dediler. Rasulullah iddia edenlere hitaben "Sizden elli kişinin (onu yahudiler öldürdüğüne dair) yemin etmesiyle diyet hakkı kazanmak ister misiniz?" buyurdu. O sahâbîler “Bizler bu yemini yapamayız” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kimsenin diyetini kendi malından verdi.
Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Huzeyl kabilesi Cahiliye döneminde kendisini himaye altına aldıkları bir adamın üzerinden himayelerini kaldırdılar. Sonra bu adam Bathâ vadisinde Yemen'li bir hane halkına geceleyin saldırdı. Hane halkından bir adam, uyanıp onu bir kılıç darbesiyle öldürdü. Sonra Huzeyl kabilesi gelip Yemenli adamı yakalayarak hac mevsiminde Ömer'in huzuruna çıkardılar ve “bu adam bizim arkadaşımızı öldürdü” dediler. Adam da “bunlar (Hüzeyl kabilesi), o adam üzerindeki himayesini kaldırmışlardı” dedi. Ömer “Huzeyl kabilesinden elli kişi ondan ayrılmadıklarına yemin etsinler o zaman” dedi. Bunun üzerine onlardan kırkdokuz kişi o kimseden himaye bağını çözmediklerine dair yemin etti. O sırada Huzeyl kabilesine mensûb olan bir adam Şam'dan çıkageldi. Hemen ondan da kendileri gibi yemin etmesini istediler. O da yemin etmek yerine bin dirhem fidye verdi. Bu sefer onun yerine başka bir adam soktular. Bunun üzerine Ömer o adamı maktulün kardeşine teslim etti. Onun eli maktulün kardeşinin eli bir araya getirilip bağlandı. Daha sonra şöyle anlattılar:
Biz yemin elli kişi yola koyulduk Nihayet Nahle mevkiine vardıkları zaman kendilerini bir yağmur yakaladı. Hemen bir mağaraya girdiler. sonra o mağara yemin etmiş olan o elli kişinin üzerine çöktü ve hepsi öldüler. Sadece de o elleri birbirine bağlanan iki kişi kaçıp kurtuldu. Onların peşinden bir taş yuvarlandı, maktülün kardeşine çarpıp ayağını kırdı. O bir yıl daha yaşadı, sonra öldü.
Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Abdulmelik b. Mervân bir adamı kasâme yemini ile kısas yapmış, ancak sonra yaptığına pişman olmuş ve emir vererek yemin eden o elli kişinin isimleri divân defterinden sildirmiş ardından onları Şam'dan başka yere sürgün etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Diyât 22, 2/648
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Ebu Recâ Selman el-Cermi (Selman)
4. Ebu Salt Haccac b. Ebû Osman es-Savvâf (Haccac b. Meysera)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
İrtidat,İslam Cemaati önemi, mürtedin öldürülmesi
Recm, cezası
Yargı, adam öldürmek
Yargı, Davayı ispat, iki şahid, beyyine, yemin vs.
Yemin, Kasame
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ كِلاَهُمَا عَنْ هُشَيْمٍ - وَاللَّفْظُ لِيَحْيَى - قَالَ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَحُمَيْدٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ نَاسًا مِنْ عُرَيْنَةَ قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ فَاجْتَوَوْهَا فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنْ شِئْتُمْ أَنْ تَخْرُجُوا إِلَى إِبِلِ الصَّدَقَةِ فَتَشْرَبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا." فَفَعَلُوا فَصَحُّوا ثُمَّ مَالُوا عَلَى الرِّعَاءِ فَقَتَلُوهُمْ وَارْتَدُّوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَسَاقُوا ذَوْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَبَلَغَ ذَلِكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَبَعَثَ فِى أَثْرِهِمْ فَأُتِىَ بِهِمْ فَقَطَعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ وَتَرَكَهُمْ فِى الْحَرَّةِ حَتَّى مَاتُوا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1736, M004353
Hadis:
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ كِلاَهُمَا عَنْ هُشَيْمٍ - وَاللَّفْظُ لِيَحْيَى - قَالَ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَحُمَيْدٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ نَاسًا مِنْ عُرَيْنَةَ قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ فَاجْتَوَوْهَا فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنْ شِئْتُمْ أَنْ تَخْرُجُوا إِلَى إِبِلِ الصَّدَقَةِ فَتَشْرَبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا." فَفَعَلُوا فَصَحُّوا ثُمَّ مَالُوا عَلَى الرِّعَاءِ فَقَتَلُوهُمْ وَارْتَدُّوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَسَاقُوا ذَوْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَبَلَغَ ذَلِكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَبَعَثَ فِى أَثْرِهِمْ فَأُتِىَ بِهِمْ فَقَطَعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ وَتَرَكَهُمْ فِى الْحَرَّةِ حَتَّى مَاتُوا.
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, o ikisine Huşeym ona Abdülaziz b. Süheyb ve Humeyd, onlara Enes b. Malik haber verdi: Ureyne (kabilesin) den bazı kimseler Medine'ye Rasulullah'ın (sav) yanına gelmişler fakat havasını ağır bulmuşlar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kendilerine; "dilerseniz zekât develerinin yanına çıkın da onların sütlerinden ve bevillerinden için" buyurdu. Onlar da bunu yapmış ve düzelmişler. Sonra çobanlara hücum ederek onları öldürmüşler ve İslam'dan dönmüşler. Rasulullah'ın (sav) develerini de sürüp götürmüşler. Peygamber (sav) bunu duyarak hemen arkalarından adam göndermiş. Ve Ureyneliler getirilmiş. O da onların ellerini, ayaklarını kesmiş; gözlerini oymuş; ve onları ölünceye kadar Harra'da bırakmış.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kasâme ve'l-Muhâribîn 4353, /707
Senetler:
()
Konular:
İrtidad
Tedavi, deve idrarıyla
Tedavi, deve sütüyle
Tedavi, Hz. Peygamber döneminde Tedavi şekilleri,
Terör
Terör, Ureyne/Ukl kabilesinden olan kimselere uygulanan ceza
Terör, yol kesmek
Yargı, adam öldürmek
Yargı, El ve ayakları kesmek, ceza olarak
Yargı, Gözlere mil çekmek, ceza olarak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32878, D004268
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ وَيُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ خَرَجْتُ وَأَنَا أُرِيدُ - يَعْنِى فِى الْقِتَالِ - فَلَقِيَنِى أَبُو بَكْرَةَ فَقَالَ ارْجِعْ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"إِذَا تَوَاجَهَ الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ." قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ قَالَ
"إِنَّهُ أَرَادَ قَتْلَ صَاحِبِهِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Kamil (Fudayl b. Hüseyin), ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî) ve Yunus (b. Ubeyd), ona Hasan (el-Basrî), ona da Ahnef b. Kays şöyle demiştir: Ben, Sıffin savaşında şu adama (Ali b. Ebu Talib) yardım etmek için çıkmıştım. Yolda Ebu Bekre ile karşılaştım. Bana geri dön, çünkü ben Hz. Peygamber'den (sav) şöyle işittim.
"İki Müslüman birbirine kılıç çekerse, öldüren de öldürülen de cehenneme gider." Ebu Bekre, Ey Allah’ın Rasulü! Katili anladık da ya maktul niçin cehenneme gider? dedim. Hz. Peygamber de (sav); "çünkü, o da arkadaşını öldürmeyi istemişti" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Fiten 5, /971
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî (Fudayl b. Hüseyin b. Talha)
Konular:
Fitne, fitneden uzak durmak
Müslüman, birbirini öldürenlerin cehennemlik olması
Yargı, adam öldürmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32880, D004270
Hadis:
حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ دِهْقَانَ قَالَ كُنَّا فِى غَزْوَةِ الْقُسْطَنْطِينِيَّةِ بِذُلُقْيَةَ فَأَقْبَلَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ فِلَسْطِينَ - مِنْ أَشْرَافِهِمْ وَخِيَارِهِمْ يَعْرِفُونَ ذَلِكَ لَهُ يُقَالُ لَهُ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومِ بْنِ شَرِيكٍ الْكِنَانِىُّ - فَسَلَّمَ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى زَكَرِيَّا وَكَانَ يَعْرِفُ لَهُ حَقَّهُ قَالَ لَنَا خَالِدٌ فَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زَكَرِيَّا قَالَ سَمِعْتُ أُمَّ الدَّرْدَاءِ تَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا الدَّرْدَاءِ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"كُلُّ ذَنْبٍ عَسَى اللَّهُ أَنْ يَغْفِرَهُ إِلاَّ مَنْ مَاتَ مُشْرِكًا أَوْ مُؤْمِنٌ قَتَلَ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا."
فَقَالَ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومٍ سَمِعْتُ مَحْمُودَ بْنَ الرَّبِيعِ يُحَدِّثُ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ أَنَّهُ سَمِعَهُ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ
"مَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا فَاعْتَبَطَ بِقَتْلِهِ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ مِنْهُ صَرْفًا وَلاَ عَدْلاً."
قَالَ لَنَا خَالِدٌ ثُمَّ حَدَّثَنِى ابْنُ أَبِى زَكَرِيَّا عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ يَزَالُ الْمُؤْمِنُ مُعْنِقًا صَالِحًا مَا لَمْ يُصِبْ دَمًا حَرَامًا فَإِذَا أَصَابَ دَمًا حَرَامًا بَلَّحَ."
وَحَدَّثَ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومٍ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ الرَّبِيعِ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ سَوَاءً.
Tercemesi:
Bize Müemmel b. Fadl Harrani, ona Muhammed b. Şuayb, ona da Hâlid b. Dihkân şöyle demiştir: Biz Kostantiniyye (İstanbul) Gazvesinde Zülukya'da idik. Filistinlilerin hayırlılarından ve ileri gelenlerinden oradakilerin kendisini tanıdıkları bir adam geldi. Adı Hâni b. Gülsüm b. Şüreyk el-Kenânî idi. Abdullah b. Ebu Zekeriya'ya selâm verdi. Abdullah onun kıymetini biliyordu. Halid bize dedi ki: Bize Abdullah b. Ebu Zekeriyya, haber verip şöyle dedi: Ben Ümmü'd-Derdâ'dan işittim, O da Ebu Derdâ'dan duymuş. Ebu Derda, Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim dedi:
"Müşrik olarak ölen ve haksız yere kasten bir mü'mini öldüren mü'min müstesna, Allah'ın bütün günahları bağışlaması umulur."
Hânî b. Gülsüm şöyle dedi: Mahmud b. er-Rabî, Ubade b. es-Sâmit'ten haber verirken işittim. Mahmud'da Ubade'yi, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu haber verirken işitmiş.
"Bir kimse haksız yere zulmen bir mü'mini öldürürse, Allah ondan ne nafile ne de farz hiçbir ibadeti) kabul etmez."
Hâlid bize şöyle dedi. Bize İbn Ebu Zekerriyya, Ümmü'd-Derdâ'dan naklen haber verdi. Ümmü'd-Derdâ'da Ebu Derdâ'dan, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu duymuş:
"Mü'min haram bir kanı dökmedikçe salih amellerde koşmaya devam eder. Ama haram bir kan dökerse işi bitmiştir (amelden kesilir)."
Hânî b. Gülsüm bize Mahmud b. er-Rabî'den haber verdi. Ona da Ubade b. es-Sâmit, Rasulullah'tan yukardaki rivayetin benzerini haber vermiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Fiten 6, /971
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Abdullah b. Ebu Zekeriyya el-Huzaî (Abdullah b. İyas b. Yezid)
4. Ebu Muğira Hâlid b. Dihkân el-Kuraşî (Hâlid b. Dihkân)
5. Muhammed b. Şuayb el-Kuraşi (Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr)
6. Ebu Said Müemmel b. Fadl el-Cezerî (Müemmel b. Fadl b. Mücahid b. Umeyr)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Şirk, şirk koşmak
Şirk, şirk koşmayanlar cennete girecektir
Yargı, adam öldürmek
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ مَزْيَدٍ أَخْبَرَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى يَحْيَى ح
وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا حَرْبُ بْنُ شَدَّادٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ مَكَّةُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"مَنْ قُتِلَ لَهُ قَتِيلٌ فَهُوَ بِخَيْرِ النَّظَرَيْنِ إِمَّا أَنْ يُودَى أَوْ يُقَادَ." فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ يُقَالُ لَهُ أَبُو شَاهٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اكْتُبْ لِى - قَالَ الْعَبَّاسُ اكْتُبُوا لِى - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"اكْتُبُوا لأَبِى شَاهٍ."
[وَهَذَا لَفْظُ حَدِيثِ أَحْمَدَ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ اكْتُبُوا لِى يَعْنِى خُطْبَةَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33347, D004505
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ مَزْيَدٍ أَخْبَرَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى يَحْيَى ح
وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا حَرْبُ بْنُ شَدَّادٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ مَكَّةُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"مَنْ قُتِلَ لَهُ قَتِيلٌ فَهُوَ بِخَيْرِ النَّظَرَيْنِ إِمَّا أَنْ يُودَى أَوْ يُقَادَ." فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ يُقَالُ لَهُ أَبُو شَاهٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اكْتُبْ لِى - قَالَ الْعَبَّاسُ اكْتُبُوا لِى - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"اكْتُبُوا لأَبِى شَاهٍ."
[وَهَذَا لَفْظُ حَدِيثِ أَحْمَدَ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ اكْتُبُوا لِى يَعْنِى خُطْبَةَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Abbas b. Velid b. Mezyed, ona babası, ona Evzaî, ona Yahya; (T)
Bize Ahmed b. İbrahim, ona Ebu Davud, ona Harb b. Şeddâd, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Mekke fethedilince Rasulullah (sav) ayağa kalkıp; "kimin bir adamı öldürülürse o iki şey arasında muhayyerdir: ya diyet ödenmesi ya da kısas yapılması" buyurdu. Yemenlilerden, Ebu Şât denilen bir adam kalktı ve Ya Rasulallah! Benim için yaz. Abbas, benim için yazın dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "Ebû Şât için yazınız" buyurdu.
[Bu (ravilerden) Ahmed'in hadisinin lâfzıdır.]
[Ebû Davud dedi ki: Benim için yazın; Rasulullah'ın hutbesini benim için yazın demektir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Diyât 4, /1030
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Velid b. Mezyed el-Uzri (Velid b. Mezyed b. Yezid)
6. Abbas b. Velid el-Uzri (Abbas b. Velid b. Mezyed b. Yezid)
Konular:
Yargı, adam öldürmek
Yargı, Ceza Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275268, D004268-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ وَيُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ خَرَجْتُ وَأَنَا أُرِيدُ - يَعْنِى فِى الْقِتَالِ - فَلَقِيَنِى أَبُو بَكْرَةَ فَقَالَ ارْجِعْ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"إِذَا تَوَاجَهَ الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ." قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ قَالَ
"إِنَّهُ أَرَادَ قَتْلَ صَاحِبِهِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Kamil (Fudayl b. Hüseyin), ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî) ve Yunus (b. Ubeyd), ona Hasan (el-Basrî), ona da Ahnef b. Kays şöyle demiştir: Ben, Sıffin savaşında şu adama (Ali b. Ebu Talib) yardım etmek için çıkmıştım. Yolda Ebu Bekre ile karşılaştım. Bana geri dön, çünkü ben Hz. Peygamber'den (sav) şöyle işittim.
"İki Müslüman birbirine kılıç çekerse, öldüren de öldürülen de cehenneme gider." Ebu Bekre, Ey Allah’ın Rasulü! Katili anladık da ya maktul niçin cehenneme gider? dedim. Hz. Peygamber de (sav); "çünkü, o da arkadaşını öldürmeyi istemişti" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Fiten 5, /971
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî (Fudayl b. Hüseyin b. Talha)
Konular:
Fitne, fitneden uzak durmak
Müslüman, birbirini öldürenlerin cehennemlik olması
Yargı, adam öldürmek
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ مَزْيَدٍ أَخْبَرَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى يَحْيَى ح
وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا حَرْبُ بْنُ شَدَّادٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ مَكَّةُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"مَنْ قُتِلَ لَهُ قَتِيلٌ فَهُوَ بِخَيْرِ النَّظَرَيْنِ إِمَّا أَنْ يُودَى أَوْ يُقَادَ." فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ يُقَالُ لَهُ أَبُو شَاهٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اكْتُبْ لِى - قَالَ الْعَبَّاسُ اكْتُبُوا لِى - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"اكْتُبُوا لأَبِى شَاهٍ."
[وَهَذَا لَفْظُ حَدِيثِ أَحْمَدَ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ اكْتُبُوا لِى يَعْنِى خُطْبَةَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271757, D004505-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ مَزْيَدٍ أَخْبَرَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى يَحْيَى ح
وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنِى أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا حَرْبُ بْنُ شَدَّادٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ مَكَّةُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"مَنْ قُتِلَ لَهُ قَتِيلٌ فَهُوَ بِخَيْرِ النَّظَرَيْنِ إِمَّا أَنْ يُودَى أَوْ يُقَادَ." فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ يُقَالُ لَهُ أَبُو شَاهٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اكْتُبْ لِى - قَالَ الْعَبَّاسُ اكْتُبُوا لِى - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"اكْتُبُوا لأَبِى شَاهٍ."
[وَهَذَا لَفْظُ حَدِيثِ أَحْمَدَ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ اكْتُبُوا لِى يَعْنِى خُطْبَةَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Abbas b. Velid b. Mezyed, ona babası, ona Evzaî, ona Yahya; (T)
Bize Ahmed b. İbrahim, ona Ebu Davud, ona Harb b. Şeddâd, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Mekke fethedilince Rasulullah (sav) ayağa kalkıp; "kimin bir adamı öldürülürse o iki şey arasında muhayyerdir: ya diyet ödenmesi ya da kısas yapılması" buyurdu. Yemenlilerden, Ebu Şât denilen bir adam kalktı ve Ya Rasulallah! Benim için yaz. Abbas, benim için yazın dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "Ebû Şât için yazınız" buyurdu.
[Bu (ravilerden) Ahmed'in hadisinin lâfzıdır.]
[Ebû Davud dedi ki: Benim için yazın; Rasulullah'ın hutbesini benim için yazın demektir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Diyât 4, /1030
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Hattab Harb b. Şeddâd el-Yeşkürî (Harb b. Şeddâd)
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Ebu Abdullah Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî (Ahmed b. İbrahim b. Kesir)
Konular:
Yargı, adam öldürmek
Yargı, Ceza Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275269, D004270-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ دِهْقَانَ قَالَ كُنَّا فِى غَزْوَةِ الْقُسْطَنْطِينِيَّةِ بِذُلُقْيَةَ فَأَقْبَلَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ فِلَسْطِينَ - مِنْ أَشْرَافِهِمْ وَخِيَارِهِمْ يَعْرِفُونَ ذَلِكَ لَهُ يُقَالُ لَهُ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومِ بْنِ شَرِيكٍ الْكِنَانِىُّ - فَسَلَّمَ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى زَكَرِيَّا وَكَانَ يَعْرِفُ لَهُ حَقَّهُ قَالَ لَنَا خَالِدٌ فَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زَكَرِيَّا قَالَ سَمِعْتُ أُمَّ الدَّرْدَاءِ تَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا الدَّرْدَاءِ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"كُلُّ ذَنْبٍ عَسَى اللَّهُ أَنْ يَغْفِرَهُ إِلاَّ مَنْ مَاتَ مُشْرِكًا أَوْ مُؤْمِنٌ قَتَلَ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا."
فَقَالَ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومٍ سَمِعْتُ مَحْمُودَ بْنَ الرَّبِيعِ يُحَدِّثُ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ أَنَّهُ سَمِعَهُ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ
"مَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا فَاعْتَبَطَ بِقَتْلِهِ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ مِنْهُ صَرْفًا وَلاَ عَدْلاً."
قَالَ لَنَا خَالِدٌ ثُمَّ حَدَّثَنِى ابْنُ أَبِى زَكَرِيَّا عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ يَزَالُ الْمُؤْمِنُ مُعْنِقًا صَالِحًا مَا لَمْ يُصِبْ دَمًا حَرَامًا فَإِذَا أَصَابَ دَمًا حَرَامًا بَلَّحَ."
وَحَدَّثَ هَانِئُ بْنُ كُلْثُومٍ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ الرَّبِيعِ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ سَوَاءً.
Tercemesi:
Bize Müemmel b. Fadl Harrani, ona Muhammed b. Şuayb, ona da Hâlid b. Dihkân şöyle demiştir: Biz Kostantiniyye (İstanbul) Gazvesinde Zülukya'da idik. Filistinlilerin hayırlılarından ve ileri gelenlerinden oradakilerin kendisini tanıdıkları bir adam geldi. Adı Hâni b. Gülsüm b. Şüreyk el-Kenânî idi. Abdullah b. Ebu Zekeriya'ya selâm verdi. Abdullah onun kıymetini biliyordu. Halid bize dedi ki: Bize Abdullah b. Ebu Zekeriyya, haber verip şöyle dedi: Ben Ümmü'd-Derdâ'dan işittim, O da Ebu Derdâ'dan duymuş. Ebu Derda, Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim dedi:
"Müşrik olarak ölen ve haksız yere kasten bir mü'mini öldüren mü'min müstesna, Allah'ın bütün günahları bağışlaması umulur."
Hânî b. Gülsüm şöyle dedi: Mahmud b. er-Rabî, Ubade b. es-Sâmit'ten haber verirken işittim. Mahmud'da Ubade'yi, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu haber verirken işitmiş.
"Bir kimse haksız yere zulmen bir mü'mini öldürürse, Allah ondan ne nafile ne de farz hiçbir ibadeti) kabul etmez."
Hâlid bize şöyle dedi. Bize İbn Ebu Zekerriyya, Ümmü'd-Derdâ'dan naklen haber verdi. Ümmü'd-Derdâ'da Ebu Derdâ'dan, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu duymuş:
"Mü'min haram bir kanı dökmedikçe salih amellerde koşmaya devam eder. Ama haram bir kan dökerse işi bitmiştir (amelden kesilir)."
Hânî b. Gülsüm bize Mahmud b. er-Rabî'den haber verdi. Ona da Ubade b. es-Sâmit, Rasulullah'tan yukardaki rivayetin benzerini haber vermiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Fiten 6, /971
Senetler:
1. Ebu Velid Ubade b. Samit el-Ensari (Ubade b. Samit b. Kays)
2. Mahmud b. Rabi' el-Hazreci (Mahmud b. Rabi' b. Süraka b. Amr b. Zeyd b. Abde b. Amira)
3. Hânî b. Külsûm el-Kinânî (Hânî b. Külsûm b. Abdullah b. Şerîk)
4. Ebu Muğira Hâlid b. Dihkân el-Kuraşî (Hâlid b. Dihkân)
5. Muhammed b. Şuayb el-Kuraşi (Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr)
6. Ebu Said Müemmel b. Fadl el-Cezerî (Müemmel b. Fadl b. Mücahid b. Umeyr)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Şirk, şirk koşmak
Şirk, şirk koşmayanlar cennete girecektir
Yargı, adam öldürmek
Bize Abdurrahman b. el-Mübârek, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub ve Yunus, onlara el-Hasen, el-Ahnef b. Kays’ın şöyle anlattığını rivayet etti:
Ben (Cemel savaşı sırasında) şu adama (Hz. Ali'ye) yardım etmek için gidiyordum. Ebu Bekre beni karşıladı ve “Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordu. Ben de “Şu adama yardım edeceğim!” dedim. Ebu Bekre bana “Geri dön! Çünkü ben Rasul-i Ekrem’in (sav) "İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman ölen de, öldüren de ateştedir" buyurduğunu duydum. Ben “Yâ Rasulallah! Öldüreni anladık. Ama ölene ne oluyor?” diye sordum. Rasul-i Ekrem "Ölen de arkadaşını öldürmeye azmetmişti" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278019, B000031-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْمُبَارَكِ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ وَيُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ عَنِ الْأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ ذَهَبْتُ لِأَنْصُرَ هَذَا الرَّجُلَ ، فَلَقِيَنِى أَبُو بَكْرَةَ فَقَالَ أَيْنَ تُرِيدُ قُلْتُ أَنْصُرُ هَذَا الرَّجُلَ . قَالَ ارْجِعْ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِذَا الْتَقَى الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ قَالَ « إِنَّهُ كَانَ حَرِيصًا عَلَى قَتْلِ صَاحِبِهِ » .
Tercemesi:
Bize Abdurrahman b. el-Mübârek, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub ve Yunus, onlara el-Hasen, el-Ahnef b. Kays’ın şöyle anlattığını rivayet etti:
Ben (Cemel savaşı sırasında) şu adama (Hz. Ali'ye) yardım etmek için gidiyordum. Ebu Bekre beni karşıladı ve “Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordu. Ben de “Şu adama yardım edeceğim!” dedim. Ebu Bekre bana “Geri dön! Çünkü ben Rasul-i Ekrem’in (sav) "İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman ölen de, öldüren de ateştedir" buyurduğunu duydum. Ben “Yâ Rasulallah! Öldüreni anladık. Ama ölene ne oluyor?” diye sordum. Rasul-i Ekrem "Ölen de arkadaşını öldürmeye azmetmişti" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İmân 22, 1/201
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Bekir Abdurrahman b. Mübarek el-Ayşî (Abdurrahman b. Mübarek b. Abdullah)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Fitne, fitneden uzak durmak
Savaş, müslümanlarla
Yargı, adam öldürmek