Giriş


    Öneri Formu
39516 MU001810 Muvatta, İsti'zân, 17

Bana Malik, ona Nâfi, ona Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir köledeki hissesini azat eden kimsenin, kölenin geri kalan hisselerini azat edebilecek miktara ulaşan malı varsa, kölenin piyasa değeri tespit edilir, o kimse diğer ortakların hisselerine düşen parayı öder ve köle azat olur. O kimsenin malı yoksa, kendi hissesiyle ilgili yaptığı azat geçerlidir." Malik der ki: Azat edilen köle konusunda bizim ittifak ettiğimiz hüküm şudur: Bir efendi vefatından sonra olmak kaydıyla bir köledeki payının üçte birini, veya dörtte birini, yahut yarısını ya da her hangi bir miktarda payını azat etse, kölenin tamamı değil, sadece efendinin azat ettiği ve belirttiği miktarı azat olur. Çünkü efendi hayatta iken dilediği kadarını azat etmede serbestti. Ancak efendinin vefatından sonra, sadece efendinin azat ettiği hisse kadarının azadı vaciptir. Vasiyet eden efendinin payından kölenin azadı gerçekleştiğinde, bu azat ancak vasiyet eden efendinin payına düşen (üçte bir) kadarına geçerli olur. Kölenin kalanı azat olmaz. Çünkü artık malı başkasına (varisine) geçmiştir. Artık başka bir topluluğun (varislerin) malı haline gelen kölenin tamamını ölen kimse nasıl azat edebilir ki? Onlar (varisler) azat etme işini başlatmış değil, azat etme işi onlar için sübut bulmuş değil, velayet hakkı onlara ait değildir. Bütün bunlar azat eden ve velayet hakkına sahip olan, vefat etmiş efendinin yaptığı şeylerdir. Onun, kölenin kalanını azat etmeyi, başkasının malından vasiyet ederek gerçekleştirmesi düşünülemez. Bunu ancak ortakların ve varislerin yapması gerekir. Ortakların malın üçte birine tekabül eden miktarda bu azat işini yapmaktan kaçınma hakları yoktur. Çünkü varislerin bu konuda bir zararı söz konusu değildir. Malik der ki: Bir adam hasta iken kölesinin üçte birini azat etse, bu azat kesinleşir ve malın üçte birinde geçerli olmak üzere bu azadın tamamı gerçekleşir. Çünkü bu adamın konumu, vefatından sonra kölesinin üçte birini azat eden ile aynı değildir. Çünkü vefatından sonra olmak üzere, kölesinin üçte birinin azat olmasını vasiyet eden adam, belki yaşasaydı görüşünden dönebilir ve azat işini geçerli kılmayabilirdi. Efendisi hasta iken üçte birini azat ettiği kölenin, efendi hayatta ise tamamı azat olur, vefat etmişse, azat olma işi, üçte biri için geçerli olur. Çünkü vefat edenin tasarrufu üçte birine, hayatta olanın ise malın tamamına geçerli olur. Azat Etmede Şart Koşma Konusu: İmam Malik der ki: Kölesini kesin olarak azat eden bir kişi, kölenin şahadeti kabul edilir hale geldikten, dokunulmazlığı kesinleştikten ve mirası sabit olduktan sonra, artık normal kölesine şart koştuğu hizmet ve işleri ona da şart koşamaz ve kölelerin yapacakları işleri yaptıramaz. Çünkü Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir köledeki hissesini azat eden efendinin, kölenin geri kalan hissesini azat edebilecek miktar bulan malı varsa, kölenin piyasa değeri tespit edilir, o kimse diğer ortaklara, hisselerine düşen payı öder ve köle onun adına azat olur." İmam Malik der ki: Köle sadece bir kişiye aitse ve bir kölenin kısmını azat etmişse, bu kişiye lâyık olan kölenin tamamını azat etmektir. Kısmen köle, kısmen hür olarak bırakılamaz.


    Öneri Formu
37293 MU001467 Muvatta, el-İtk ve'l-Velâ, 1

Bize İsmail, ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona Âişe şöyle demiştir: Berîre bana gelip “Ben sahiplerim ile bir yılda bir ûkıyye ödemek üzere do­kuz ûkıyyeye kendi hürriyetimi satın alma antlaşması yaptım. (Bunun ödeyebilmem için) bana yardım et” dedi. Âişe de “eğer sahiplerin velayetini bana vermeyi arzu ederlerse ben bu bedeli onlara peşin olarak öderim” dedi. Bunun üzerine Berîre gidip Âişe'nin teklifini sahiplerine iletti. Ancak onlar velâyetin Âişe'ye ait olmasını kabul etmediler. Berîre tekrar Âişe'ye geldi. Bu sırada Rasulullah (sav), Âişe'­nin yanında oturuyordu. Berîre “sahiplerime teklifini ilettim ama onlar, velâyetin kendilerinde kalması konusunda direttiler” dedi. Peygamber (sav) konuşulanları işitti, Âişe de olan biteni Peygamber'e (sav) haber ver­di. Bunun üzerine Peygamber (sav) Âişe'ye "sen, velâyetin sende kalması şartı ile Berîre'yi al. Çünkü velayet hakkı köleyi azat edene aittir" buyurdu. Âişe de böyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar içinde ayağa kalktı. Allah'a hamdetti ve lâ­yık olduğu sıfatlarla övdü, ardından "nasıl oluyor da bazı adamlar Allah'ın kitabında koymadığı bir şartı öne sürüyorlar? Allah'ın kitabında bulunmayan her şart hükümsüzdür. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir" bu­yurdu.


    Öneri Formu
25513 B002729 Buhari, Şurût, 13

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahya, ona Amra, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Berîre azatlık antlaşmasından doğan borcu hususunda yardım istemek üzere Âişe'ye gelmişti. Âişe de “eğer istersen borcun tamamını sahiplerine vereyim, ama velayetin benim olsun” dedi. Âişe der ki: Rasulullah (sav) gelince bunu kendisine anlattım. Peygamber (sav) bana "Berîre'yi al ve onu azat et. Şüphesiz velâyet hakkı azat edene aittir" buyurdu. Ardından Rasulullah (sav) minber çıkıp "bir takım insanlara ne oluyor ki, onlar Allah'ın Kitabı'nda olmayan birçok şart koşuyorlar. Her kim Allah'ın Kitabı'nda bulunmayan bir şart koyarsa, isterse böyle yüz şart koysun, onun geçerliliği yoktur" buyurdu.


    Öneri Formu
25531 B002735 Buhari, Şurût, 17

Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe şöyle demiştir: Berire, her yıl bir okıyye vermek şartıyla dokuz okıyyeye azatlık antlaşması yapmıştı. Âişe’ye gelerek kendisine yardım etmesini istedi. Aişe de “eğer velayet hakkı benim olursa tüm bedeli bir defada öderim” dedi. Berire gidip efendileriyle bu konuyu konuştu ama onlar velayet hakkının kendilerinde kalması koşuluyla teklifi kabul edebileceklerini ifade ederek velayeti vermeyi reddettiler. Bunun üzerine Berire tekrar Âişe’ye geldi. O sırada Rasulullah (sav) de gelmişti. Berire kendisine söylenenleri aynen nakletti. Aişe de “vallahi, velayet hakkı bana ait olmazsa bu iş olmaz” dedi. Rasulullah (sav) "mesele nedir?" buyurdu. Âişe: “Ey Allah’ın Rasulü, Berire bana gelip, yaptığı anlaşmadaki borcunu ödeyebilmek için benden yardım istedi. Bende ancak velayet hakkı ben de olursa tüm borcunu ödeyebileceğimi söyledim. Berire de durumu efendilerine anlattı, onlarda velayet hakkı kendilerinde kalmak şartıyla razı olabileceklerini söylemişler” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "velayeti sende olmak şartıyla onu al, çünkü velayet hakkı azat edene aittir" buyurdu. Sonra kalktı ve bir konuşma yaparak Allah’a hamd ve sena ettikten sonra "bir kısım insanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabında olmayan şartları ileri sürüyorlar ve 'falanca kimseyi satın al, azâd et, ama velayet hakkı benim olsun' diyorlar. Allah’ın Kitabı en doğru olandır. Allah’ın şartları da en sağlam olandır. Allah’ın Kitabında olmayan bütün şartlar, yüz şart da olsa, batıldır" buyurdu. Rasulullah (sav), Berire’yi, kocasından ayrılıp ayrılmamakta, serbest bıraktı. Kocası köle idi. Berire ise ayrılmayı tercih etti. Urve der ki: Eğer Berire’nin kocası hür olsaydı Rasulullah (sav), Berire’yi bu konuda serbest bırakmazdı.


    Öneri Formu
28346 N003481 Nesai, Talak, 31


    Öneri Formu
3833 M002312 Müslim, Zekat, 40


    Öneri Formu
16814 M003608 Müslim, Radâ', 33


    Öneri Formu
16825 M003611 Müslim, Radâ', 35


    Öneri Formu
18019 M003556 Müslim, Nikah, 134


    Öneri Formu
16817 M003609 Müslim, Radâ', 34