Giriş

Bize Ukbe b. Mükrem, ona Ebu Kuteybe, ona Abdullah b. Ömer, ona Nafi', ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Köle efendisinin izni olmadan evlenirse, nikahı batıldır." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadis zayıftır, mevkûftur ve İbn Ömer'in (ra) kendi sözüdür.]


Açıklama: Bu hadisin ravilerinden Abdullah b. Ömer el-Ömerî zayıf biridir. Ahmed b. Hanbel de bu rivayetin münker olduğunu söylemiştir. İslâm hukukçuları, kölenin evlenirken efendisinin iznini almasını gerekli görürler. Efendisinin iznini almadan evlenecek olsa; efendisi bundan haberdar olduğunda rıza gösterirse nikâh câiz, razı olmazsa nikâh akdi geçersizdir

    Öneri Formu
11974 D002079 Ebu Davud, Nikah, 15, 16

Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysera, ona Yezid b. Zürey', ona Said, ona Katade, ona Salih b. Ebu'l-Halil, ona Ebu Alkame el-Hâşimî, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Huneyn savaşı günlerinde Evtas mevkiine bir ordu göndermişti. Ordu orada düşmanla karşılaşmış, onlarla savaşmış, galip gelmiş ve pek çok da esir ele geçirmişti. Rasulullah'ın (sav) ashabından bazıları, esir aldıkları kadınların müşrik kocaları bulunması sebebiyle onlarla cinsel ilişkide bulunmanın sanki günah olacağından endişe etmişlerdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu konuda, "sahip olduklarınız dışında bütün evli ve iffetli kadınlar size haram kılınmıştır" (Nisâ, 24) mealindeki ayeti indirdi. Yani iddetleri dolduğunda onlar size helâldir.


Açıklama: Savaşta esir alınan kadınlar cariye hükmünde olduğu için, sahibinin onunla cinsel ilişkide bulunması câizdir. Ancak bu kadınların müşriklerle evli olmaları ve kocalarının da halen hayatta bulunması sebebiyle onlarla ilişkide bulunmanın helâl olup olmadığında kuşkuya düşülmüş ve bunun üzerine yukarıda işaret edilen âyet-i kerîme nazil olmuştur. Buna göre, kadın hâmile ise doğum yapması, değilse ilişkiden önce bir hayız müddetini geçirmesi beklenmelidir.

    Öneri Formu
12502 D002155 Ebu Davud, Nikah, 43, 44

Bize en-Nüfeyl, ona Miskin, ona Şube, ona Yezid b. Humeyr, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası, ona da Ebu'd-Derdâ'nın (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) bir savaşta (esirler asında) doğumu yaklaşmış gözüken hâmile bir kadın gördü de "herhalde efendisi onunla ilişkide bulunmak istiyor," dedi. Yanındakiler evet dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şunları söyledi: "Vallahi o adama, kendisiyle beraber kabre girecek olan bir lanet okumak geliyor içimden! Bu adam (o kadından) doğacak çocuğu mirasçı yapmak kendisine helâl olmadığı halde onu nasıl mirasçı yapacak? O çocuğu hizmetçi olarak kullanmak helâl olmadığı halde onu nasıl hizmetçi yapacak?"


Açıklama: Burada söz konusu edilen kadın, hâmile iken esir alınmış ve doğumu da yaklaşmış biriydi. Buna rağmen efendisi onunla ilişkide bulunmak istiyormuş. Halbuki hâmile iken esir alınan bir kadın doğum yapmadan, yeni efendisinin onunla cinsel ilişkide bulunması helâl değildir. Bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber, o insanın kıyamete kadar lanete müstahak olduğunu söylemiştir. Efendisi, doğumdan önce kadınla ilişkide bulunduğu gerekçesiyle, doğacak çocuğun kendisinden olduğunu ve birbirlerine vâris olduklarını iddia edebilir. Halbuki bu doğru değildir, çünkü kadın başkasından hâmile kalmıştır. Başkasının çocuğunu kendi nesebine katmak ve kendine mirasçı yapmak câiz değildir. Dolayısıyla adamın böyle bir tasarrufu helâl değildir.

    Öneri Formu
12503 D002156 Ebu Davud, Nikah, 43, 44

Bize en-Nüfeyl, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Merzûk, ona Haneş es-San'ani, ona da Ruveyfi b. Sabit el-Ensarî'nin rivayet ettiğine göre; kendisi bir gün kalkıp insanlara şöyle hitap etmiş: Dikkat ediniz! Ben size Huneyn'de Rasulullah'tan (sav) işittiğim sözlerden başka bir şey nakletmiyorum. O gebe olan cariyelere yaklaşmayı kastederek buyurdu ki: "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir mü'minin, kendi suyu ile başkasının ekinini -hâmile alınan esir kadınlarla ilişkiyi kastediyor- sulaması helal değildir. Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir mü'minin esir aldığı bir kadına temizlenmesini beklemeden yaklaşması helâl değildir. Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir mü'minin taksim edilmeden ganimet malını satması helâl değildir."


Açıklama: Burada esir alınan ve câriye hükmünde olan kadınlarla ilişkide bulunmak durumunda nesebin karışmasını önlemek için gösterilen hassasiyeti görmekteyiz. Esir olan câriye kadınlarla belli bir süre ilişkide bulunmak haramdır. Bu süre de hâmile olan ve olmayan kadınlarda ayrı ayrıdır. Hâmilelerde doğum yapana kadar, hâmile olmayanlarda da bir hayız müddetidir. Ganimet malları konusundaki ifadeler son derece açıktır. Henüz taksim edilmemiş olan ganimet malı, devlete aittir, kimsenin kendi mülkü değildir; dolayısıyla insan kendi mülkiyetinde olmayan, başkasının mülkü olan bir malda tasarrufta bulunması câiz olmaz.

    Öneri Formu
12505 D002158 Ebu Davud, Nikah, 43, 44

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahyâ, ona da Amra’nın rivayet ettiğine göre Aişe şöyle demiştir: "Berîre özgürlüğünü kazanmak için yaptığı yazışma bedeli hususunda, kendisine yardım etmesi için gelmişti. Aişe ‘Dilersen senin sahiplerine kalan borcunu ben verebilirim, velilik hakkı da bana ait olur’, dedi. Berîre’nin sahipleri ‘Sen istersen ona (borcunun) kalanını verebilirsin’, dediler. Süfyân bir keresinde ‘Sen istersen onun (Berîre’nin) hürriyetini ona verebilirsin. Bununla birlikte velâ hakkı, bizim olur’ dedi. Rasulullah (sav) gelince, Aişe Ona (sav) bu meseleyi sordu. O (sav), ‘Sen onu (Berîre’yi) satın alıp ona hürriyetini ver. Şüphesiz velâ hakkı, hürriyeti veren kimseye aittir.” buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) minberin üzerinde durdu. -Bir defasında Süfyân ‘Rasulullah (sav) minberin üzerine çıktı’ dedi- ve ‘Bir takım kimselere ne oluyor’ Allah’ın Kitabında olmayan şartlar öne sürüyorlar! Kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şart koşarsa, isterse yüz defa şart koşmuş olsun, bundan dolayı onun bir hakkı bulunmaz’ buyurdu." Bize Ali, ona Abdülvehhab ve Yahya, onlara Amra rivayet etti. Cafer b. Avn ise Yahya’dan, o da Amra’dan ‘Ben Aişe’yi dinledim’ dediğini rivayet etti. Bu rivayeti Malik’e Yahya, ona Amra, ona da Berîre nakletmiştir. Ancak ilgili rivayette “Peygamber (sav) minbere çıktı” ifadesi zikredilmemiştir.


Açıklama: Muallak hadis. Cafer b. Avn ile Buhari arasında ta'lik vardır.

    Öneri Formu
286136 B000456-4 Buhari, Salat, 70

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahyâ, ona da Amra’nın rivayet ettiğine göre Aişe şöyle demiştir: "Berîre özgürlüğünü kazanmak için yaptığı yazışma bedeli hususunda, kendisine yardım etmesi için gelmişti. Aişe ‘Dilersen senin sahiplerine kalan borcunu ben verebilirim, velilik hakkı da bana ait olur’, dedi. Berîre’nin sahipleri ‘Sen istersen ona (borcunun) kalanını verebilirsin’, dediler. Süfyân bir keresinde ‘Sen istersen onun (Berîre’nin) hürriyetini ona verebilirsin. Bununla birlikte velâ hakkı, bizim olur’ dedi. Rasulullah (sav) gelince, Aişe Ona (sav) bu meseleyi sordu. O (sav), ‘Sen onu (Berîre’yi) satın alıp ona hürriyetini ver. Şüphesiz velâ hakkı, hürriyeti veren kimseye aittir.” buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) minberin üzerinde durdu. -Bir defasında Süfyân ‘Rasulullah (sav) minberin üzerine çıktı’ dedi- ve ‘Bir takım kimselere ne oluyor’ Allah’ın Kitabında olmayan şartlar öne sürüyorlar! Kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şart koşarsa, isterse yüz defa şart koşmuş olsun, bundan dolayı onun bir hakkı bulunmaz’ buyurdu." Bize Ali, ona Abdülvehhab ve Yahya, onlara Amra rivayet etti. Cafer b. Avn ise Yahya’dan, o da Amra’dan ‘Ben Aişe’yi dinledim’ dediğini rivayet etti. Bu rivayeti Malik’e Yahya, ona Amra, ona da Berîre nakletmiştir. Ancak ilgili rivayette “Peygamber (sav) minbere çıktı” ifadesi zikredilmemiştir.


Açıklama: Muallak hadis. Buhari ile Malik b. Enes arasında ta'lik vardır.

    Öneri Formu
286138 B000456-5 Buhari, Salat, 70

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahyâ, ona da Amra’nın rivayet ettiğine göre Aişe şöyle demiştir: Berîre özgürlüğünü kazanmak için yaptığı yazışma bedeli hususunda, kendisine yardım etmesi için gelmişti. Aişe ‘Dilersen senin sahiplerine kalan borcunu ben verebilirim, velilik hakkı da bana ait olur’, dedi. Berîre’nin sahipleri ‘Sen istersen ona (borcunun) kalanını verebilirsin’, dediler. Süfyân bir keresinde ‘Sen istersen onun (Berîre’nin) hürriyetini ona verebilirsin. Bununla birlikte velâ hakkı, bizim olur’ dedi. Rasulullah (sav) gelince, Aişe Ona (sav) bu meseleyi sordu. O (sav) "Sen onu (Berîre’yi) satın alıp ona hürriyetini ver. Şüphesiz velâ hakkı, hürriyeti veren kimseye aittir." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) minberin üzerinde durdu. -Bir defasında Süfyân ‘Rasulullah (sav) minberin üzerine çıktı’ dedi- ve "Bir takım kimselere ne oluyor Allah’ın Kitabında olmayan şartlar öne sürüyorlar! Kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şart koşarsa, isterse yüz defa şart koşmuş olsun, bundan dolayı onun bir hakkı bulunmaz’ buyurdu." Bize Ali, ona Abdülvehhab ve Yahya, onlara Amra rivayet etti. Cafer b. Avn ise Yahya’dan, o da Amra’dan ‘Ben Aişe’yi dinledim’ dediğini rivayet etti. Bu rivayeti Malik’e Yahya, ona Amra, ona da Berîre nakletmiştir. Ancak ilgili rivayette “Peygamber (sav) minbere çıktı” ifadesi zikredilmemiştir.


    Öneri Formu
2663 B000456 Buhari, Salat, 70

Bize Amr b. Avn, ona Şerik, ona Kays b. Vehb, ona Ebu'l-Veddâk, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) merfu olarak rivayet ettiği bir hadise göre Rasulullah (sav) Evtas esirleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Hâmile olarak esir alınan bir kadınla, çocuğunu doğurmadan cinsi münasebette bulunulamaz. Gebe olmayan kadınla da bir defa hayız görmeden cinsî münasebette bulunulamaz."


    Öneri Formu
12504 D002157 Ebu Davud, Nikah, 43, 44

Bize Hüseyin b. Hurays, ona Fadl b. Musa, ona Cuayd b. Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Mervan b. Haris b. Ebu Zübâb, ona Ebu Abdullah Salim Sebelân'ın naklettiğine göre; "Aişe (r.anha) Salim'i güvenilir bir kimse olması nedeniyle sever ve onu ücretle çalıştırırdı. (Salim diyor ki:) Aişe (r.anha) bana Rasulullah'ın (sav) abdest alışını gösterdi. Aişe üç kere ağzına ve burnuna su verdi. Sonra üç kere yüzünü yıkadı. Sonra üç kere sağ, üç kere de sol kolunu yıkadı. Elini başının ön tarafına koydu ve tek seferde başının arkasına doğru meshetti. Sonra ellerini kulaklarına getirdi ve ardından yanaklarına sürdü. Salim dedi ki: Ben onun mükateb kölesi idim. Bundan dolayı benden gizlenmezdi. Benim yanımda oturur ve benimle konuşurdu. Tâ ki bir gün, ona geldim ve ey Mü'minlerin annesi bana mübarek olsun de, dedim. O: Hayırdır, ne için? diye sorunca, Allah bana kölelikten kurtulmayı nasip etti, dedim. Aişe (r.anha) Allah mübarek eylesin, dedi. Sonra benim önüme bir perde çekti ve bir daha onu hiç görmedim."


    Öneri Formu
18414 N000100 Nesai, Taharet, 83


    Öneri Formu
4959 B000692 Buhari, Ezan, 54