Giriş

Bize Muhammed b. Uyeyne, ona Ebu İshak el-Fezârî, ona Süfyan b. Hüseyin, ez-Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'den (sav) bir önceki hadisin hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.


Açıklama: İlgili rivayet için bkz. DM001666 numaralı hadis.

    Öneri Formu
41512 DM001667 Darimi, Zekat, 6

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ârim, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası, ona Ebu Temîme, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) beni alıp dizine oturtur, sonra Hasan'ı da alıp diğer dizine oturtur ve ardından bizi bağrına basarak şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu ikisine merhamet et, çünkü ben ikisine de merhamet ediyorum." (Buhari dedi ki:) bize Ali, ona Yahya, ona Süleyman, ona Ebu Osman rivayet etti. Bir önceki senedde yer alan et-Teymî (Süleyman b. Tarhan) dedi ki: İçime bu hadis ile ilgili bir şüphe düştü. Dedim ki: Ben bu hadisi şöyle şöyle (Ebu Temime vasıtasıyla Ebu Osma'dan) rivayet ettim, Ebu Osman'dan doğrudan işitmedim. Şüphemi gidermek için notlarıma baktım da bu hadisi (işittiğim gibi) yazılı olarak (Ebu Osman'dan doğrudan aldığım haliyle) buldum.


Açıklama: Süleyman b. Tarhan et-Teymî ilgili rivayeti kimden aldığı hususunda şüpheye düşmüş, ardından yanındaki notlarına bakarak bu şüphesini gidermiştir.

    Öneri Formu
19644 B006003 Buhari, Edeb, 22

Bize Ali b. Abdullah, ona Velîd b. Müslim, ona Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir, ona Rabîa b. Yezîd, ona Ebu Kebşe es-Selûlî, ona da Ensar'dan bir sahabi olan Sehl b. el-Hanzaliyye şöyle demiştir: "Uyeyne ve Akra, Rasulullah’tan (sav) bir şey talep ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav), Muaviye’ye bu konuda bir yazı yazmasını emretti. Muaviye yazıyı yazdı, Rasulullah da onu (kapatıp) mühürledi, sonra da yazının o ikisine verilmesini emretti. Uyeyne yazıya bakıp 'Bunda ne var?' diye sordu. Hz. peygamber (sav) 'Sana emrettiğim şey var' buyurdu. Bunun üzerine Uyeyne yazıyı aldı, öptü ve sarığının içine yerleştirdi. O, iki kişiden daha olgun, daha basiretli olanıydı. Akra ise 'içinde ne olduğunu bilmediğim bir kâğıt mı taşıyayım? Sanki bu, Mutalammis’in mektubu gibi!' dedi. Muaviye bu sözlerini Hz. Peygamber'e aktardı." "Sonra Rasulullah (sav) bir ihtiyacı için dışarı çıktı. Sabah erken bir vakitte mescidin kapısında çökmüş bir deveye rastladı. Akşam vakti yine oradan geçtiğinde devenin hâlâ orada aynı şekilde durduğunu gördü ve 'bu devenin sahibi nerede?' diye sordu. Arandı ama bulunamadı. Bunun üzerine Rasulullah 'Şu hayvanlar konusunda Allah’tan korkun! Onlara sağlıklıyken binin, semizken binin!' dedi, sonra biraz kızgın bir şekilde 'Kim, geçimini sağlayacak kadar malı varken yine de (fakirmiş gibi) istemeye devam ederse, cehennem ateşinden kor ateşleri toplamış olur. buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, kişiyi geçindiren nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber 'de 'Kendisini sabah doyuran ya da akşam doyuran şey' buyurdu.”"


Açıklama: Mutalammis, Câhiliye döneminde içinde ölüm fermanı olan bir mektubu taşıyarak kandırılmış meşhur bir kişidir.

    Öneri Formu
66069 HM017775 İbn Hanbel, IV, 180

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ârim, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası, ona Ebu Temîme, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) beni alıp dizine oturtur, sonra Hasan'ı da alıp diğer dizine oturtur ve ardından bizi bağrına basarak şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu ikisine merhamet et, çünkü ben ikisine de merhamet ediyorum." (Buhari dedi ki:) bize Ali, ona Yahya, ona Süleyman, ona Ebu Osman rivayet etti. Bir önceki senedde yer alan et-Teymî (Süleyman b. Tarhan) dedi ki: İçime bu hadis ile ilgili bir şüphe düştü. Dedim ki: Ben bu hadisi şöyle şöyle (Ebu Temime vasıtasıyla Ebu Osma'dan) rivayet ettim, Ebu Osman'dan doğrudan işitmedim. Şüphemi gidermek için notlarıma baktım da bu hadisi (işittiğim gibi) yazılı olarak (Ebu Osman'dan doğrudan aldığım haliyle) buldum.


Açıklama: Süleyman b. Tarhan et-Teymî ilgili rivayeti kimden aldığı hususunda şüpheye düşmüş, ardından yanındaki notlarına bakarak bu şüphesini gidermiştir. Buhari'nin bu rivayeti Ali b. el-Medinî'den doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı aldığı konusunda İbn Hacer kesin bir kanaatte bulunmamıştır (Fethü'l-Bârî, X, 434-5).

    Öneri Formu
279598 B006003-2 Buhari, Edeb, 22

Bize Musa b. İsmail, ona da Hammad şöyle demiştir: Sümame b. Abdullah b. Enes'ten bir yazı aldım. Sümame, üzerinde Rasulullah'ın (sav) mührü bulunan bu yazıyı, Hz. Ebu Bekir'in (ra), zekât toplamak üzere gönderdiğinde Enes b. Malik'e (ra) yazdığını iddia etti. Yazıda şu bilgiler yer alıyordu: "Bu, Allah'ın, peygamberine (sav) emretmiş olduğu üzere Rasulullah'ın (sav) Müslümanların üzerine takdir ve tayin ettiği zekât oranlarını içeren bir yazıdır. Herhangi bir Müslümandan bu yazıya uygun olarak zekatını vermesi talep edilirse onu versin. Her kimden de burada yazılı olandan fazlası istenirse onu vermesin. Buna göre yirmi beşten az olan develerde zekât, koyun üzerinden alınır ve her beş devede, bir koyun gerekir. Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi deve verilir. Bu yaşta bir dişi deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir erkek deve verilir. Otuz altıya ulaştığında, kırk beşe kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve verilir. Kırk altıya ulaştığında, altmışa kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Altmış bire ulaştığında, yetmiş beşe kadar dört yaşını bitirip beş yaşına basmış bir dişi deve verilir. Yetmiş altıya ulaştığında, doksana kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış iki dişi deve verilir. Doksan bire ulaştığında, yüz yirmiye kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış iki dişi deve verilir. Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde her kırk devede iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve, her elli devede ise üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Zekât oranlarına bağlı olarak develerin yaşları birbirinden farklı olursa bakılır. Develerinin nisabı, dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak -mümkün oluyorsa- yanında iki koyunla veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak bu devesi kabul edilir; buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: Hadisin şu kısmını ravi Musa'dan (b. İsmail) istediğim gibi iyi ezberleyemedim. Bilahare onu pekiştirdim.] "zekât mükellefi, onunla birlikte -mümkün oluyorsa- iki koyun veya yirmi dirhem daha verir. Zekâtı, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir dişi deve verecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına girmiş dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: bundan sonra Hadis, şöyle devam etmiştir:] "Buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Yanında iki yaşını bitirip de üç yaşına basmış dişi bir deve verecek sayıda devesi olan ancak zekât olarak verebileceği bu yaşta bir dişi devesi bulunmayıp da bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi devesi olan kişiden, zekât olarak iki koyun veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Yanında bir yaşını doldurup da iki yaşına girmiş bir dişi deve vermesi gerekecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş erkek bir devesi olan kişiden, zekât olarak sadece bu devesi alınır. Kişinin yanında sadece dört devesi varsa o develere zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir." "Sâime olan koyunların sayısı kırka ulaşırsa yüz yirmiye kadar bir koyun, yüz yirmiyi geçince iki yüze kadar iki koyun, iki yüzü geçince üç yüze kadar üç koyun zekât gerekir. Üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun zekât gerekir. Zekât görevlisi uygun bulmadıkça yaşlı ve tek gözü kör koyun, koç ve teke zekât olarak alınamaz. Zekât ödememek veya ilgiliyi zekatla mükellef tutmak kaygısıyla birleştirilmiş hiçbir sürü parçalara bölünemez, ayrı ayrı olan hiçbir sürü de tek sürü halinde bir araya getirilemez. Sürü, hayvanlarını birbirine karıştıran (halît) iki ortağa aitse (sürü, tek kişiye aitmiş gibi işlem yapılır; bilahare) ortaklar kendi aralarında hisselerine göre dengeli bir biçimde hesaplaşırlar. Yanındaki sâime koyunların sayısı kırka ulaşmıyorsa o koyunlara zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir. Dirhem olarak basılı gümüşte kırkta bir zekât gerekir. Dirhemler sadece yüz doksan tane ise bu dirhemlerde herhangi bir şey gerekmez. Ancak sahibi dilerse sadaka verebilir."


    Öneri Formu
10812 D001567 Ebu Davud, Zekat, 5

Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Abbad b. Avvam, ona Süfyan b. Hüseyin, ona ez-Zührî, ona Salim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle deniştir: Allah'ın Rasulü (sav), zekâtla ilgili bilgiler içeren bir metin yaz(dır)dı. Fakat bu metni valilerine göndermedi. Allah'ın Rasulü (sav), vefatına kadar bu metni kılıcına iliştirerek taşımıştır. Hz. Ebu Bekir (ra) (halife olunca) vefat edinceye kadar kadar bu metne göre zekât uygulamasını gerçekleştirmiştir. Aynı şekilde Hz. Ömer de (ra) ölene kadar bu metne göre zekât uygulamasını sürdürmüştür. Bu metinde şu hükümler yer alıyordu: "Beş deve için bir koyun, on deve için iki koyun, on beş deve için üç koyun, yirmi deve için dört koyun, yirmi beşten otuz beşe kadar bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi deve, otuz altıdan kırk beşe kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve, kırk altıdan altmışa kadar üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve, altmış birden yetmiş beşe kadar dört yaşını bitirip beş yaşına basmış bir dişi deve, yetmiş altıdan doksan deveye kadar bir yaşını bitirip iki yaşına basmış iki dişi deve, doksan birden yüz yirmi deveye kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış iki dişi deve, yüz yirmi birden sonrasında ise her elli deve için üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi, her kırk deve için de iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve ilave edilir. Koyunun zekâtı ile ilgili olarak da şu hükümler yer alıyordu: Kırktan yüz yirmiye kadar bir koyun, yüz yirmi birden iki yüze kadar iki koyun, iki yüz birden üç yüze kadar üç koyun zekât verilir. Koyunların sayısı üç yüzü geçerse ilave her yüz koyun için bir koyun ilave edilir. (İki yüzden itibaren) her yüzlük dilim arasında kalan koyunlar, yüz sayısına ulaşmadıkça zekâta tabi kılınmaz. (Zekât ödememek veya ilgiliyi zekatla mükellef tutmak kaygısıyla) hiçbir sürü parçalara ayrılamaz, ayrı ayrı hiçbir sürü de tek sürü halinde bir araya getirilemez. Sürü, hayvanlarını birbirine karıştıran (halît) iki ortağa aitse (sürü tek kişiye aitmiş gibi işlem yapılır; bilahare) ortaklar kendi aralarında hisselerine göre dengeli bir biçimde hesaplaşırlar. Yaşlı ve kusurlu hayvanlar zekât olarak kabul edilemezler." [Zührî der ki: Zekât görevlisi geldiği zaman koyunlar kötü, iyi ve orta kalite olmak üzere üç gruba taksim edilir. Görevli, zekâtı orta gruptan alır. Zührî, sığırlara dair bir şey zikretmemiştir.]


    Öneri Formu
10813 D001568 Ebu Davud, Zekat, 5

Bize Hasan b. Arafe, ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebu Süfyan Muhammed b. Ziyad el-Elhânî, ona Ebu Raşid el-Hubranî şöyle demiştir: Abdullah b. Amr b. Âs’a geldim ve “Rasulullah'tan (sav) duyduğun bir hadis rivayet eder misin?” dedim. Bunun üzerine bana bir yazı çıkardı ve “bu, Rasulullah'ın (sav) benim için yazdırdığı şeydir” dedi. Yazıya baktım orada şunlar yazılıydı: Ebu Bekir Sıddık: “Ey Allah’ın Rasûlü! bana sabah ve akşam okuyacağım bir duâyı öğret” dedi. Rasulullah (sav) de "ey Ebu Bekir şöyle dua et" buyurdu: " Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Gizli ve açık her şeyi bilen Allah'ım! Senden başka ilah yoktur. Ancak sen varsın. Her şeyin Rabbi ve idarecisi sensin. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve beni şirke düşürmesinden, günah işlemekten ve bir Müslümana kötülük etmekten sana sığınırım." [Tirmizî der ki: Bu hadis şu isnadıyla hasen garibtir.]


    Öneri Formu
21088 T003529 Tirmizi, Daavât, 94


    Öneri Formu
28413 N004738 Nesai, Kasâme, 9-10