Giriş

Bize Züheyr b. Harb, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etti: Rasûlullah'ın (sav) İranlı bir komşusu vardı, güzel çorba yapardı. Bir gün Rasulullah (sav) için yemek yapmış, sonra da O'nu davete gitmişti. Rasulullah (sav) Hz. Aişe'yi işaret ederek; "bu da davetli mi" diye sormuş. Komşusu; hayır cevabını vermiş. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "öyleyse ben de gelmiyorum" demiş. Sonra tekrar gelip kendisini davet etmiş, Hz. Peygamber (sav) yine; "bu da davetli mi" diyerek Hz. Aişe'yi işaret etmiş. Komşusu yine; hayır diye cevap vermiş. Rasulullah da (sav) tekrar; "öyleyse, ben de hayır" demiş. Sonra adam yine gelip davet etmiş. Rasulullah (sav) yine; "bu da davetli mi" diye sormuş. Bu sefer komşusu; "evet" demiş. Bunun üzerine kalkıp birlikte gitmişler ve komşunun evine varmışlar.


    Öneri Formu
4819 M005312 Müslim, Eşribe, 139

Bize Zeyd b. Hubab, ona Ali b. Mes'ade el-Bâhilî, ona Katâde (b. Diame), ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuuştur: "Kulun kalbi istikamet üzere (dosdoğru) oluncaya kadar imanı dosdoğru olmaz. Dili dosdoğru oluncaya kadar da kalbi dosdoğru olmaz. Komşusunun, kötülüğünden emin olmadığı kimse de cennete giremez."


    Öneri Formu
60517 HM013079 İbn Hanbel, III, 199

Bize Yezid, ona Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Ebu’l-Alâ ona da Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhîr şöyle dedi: Ebu Zer’den bana bir hadis ulaştı. Onunla karşılaşmayı istiyordum. Ardından onunla karşılaştım ve ona şöyle dedim: “Ey Ebu Zer! Bana senin rivayet ettiğin bir hadis ulaştı. Seninle karşılaşıp onu sana sormayı istiyordum”. Ebu Zer “İşte benimle buluştun, sor bakalım” diye karşılık verdi. “Bana söylendiğine göre şöyle demişsin: Rasulullah’tan (sav) şöyle işittim: “Üç kimse vardır ki Allah onları sever ve yine üç kimse vardır ki Allah onlara buğzeder”. Ebu Zer “Evet, bunu ben söyledim. Sevgili dostum Muhammed’e (sav) yalan isnat edeceğimi mi sanıyorsun?” diye üç defa söyledi. “Peki Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: Birincisi Allah yolunda savaşan bir adamdır. Bu kişi mücahid olarak ve (cihadının sevabını sadece Allah'tan (c.c.) alacağını) hesap eserek düşmanla karşılaşmış ve şehit olana kadar savaşmıştır. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah onun yolunda tek saf halinde savaşanları sever” (Saff, 61/4). İkincisi de şu kimsedir: Bir adamın kendisine eziyet eden bir komşusu vardır. Ölüm veya hayattaki başka bir sebeple ondan ayrılana kadar onun eziyetine sabretmiştir. Üçüncüsü ise şu kişidir: Bir toplulukla birlikte seyahat eden bir adamdır ki gece iyice yorulmuşlar, uykusuzluğa dayanamayacak hale gelmişlerdir. Gecenin sonuna doğru bir yerde konaklarlar. (Herkes uyurken) o adam kalkar, abdest alır ve namazını kılar. “Peki ya Allah’ın sevmediği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Onların birincisi övünen kibirli kimsedir. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah kendini beğenip övünen kimseyi sevmez” (Hadid, 57/23). İkincisi cimri, yaptığı iyiliği başa kakan kimsedir. Üçüncüsü ise “Çok yemin eden tacirdir”. “Ey Ebu Zer, mal nedir (ne kadar malın var)?” diye sordum, “Bize ait biraz koyun ve deve” dedi. “Bunu sormuyorum, sesi olmayan malı yani altın ve gümüşü soruyorum” dedim. “Gece gelen sabaha çıkmıyor, sabah gelen akşamı görmüyor (elimde tutmayıp olanı infak ediyorum)” diye cevap verdi. “Seninle Kureyşli kardeşlerin arasında ne var?” diye sordum. “Vallahi! Allah ve Resulüyle karşılaşıncaya kadar onlardan ne dünyalık bir mal isterim, ne de onlara din konusunda bir şey sorarım” dedi ve bu sözünü üç kez tekrarladı.


    Öneri Formu
71190 HM021863 İbn Hanbel, V, 175

Bize Abd b. Humeyd, ona Halid b. Mahled el-Becelî, ona Muhammed b. Musa, ona Abdullah b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu ha­disi (daha önce geçen hadisi) rivayet etti. [(Üvey babam) Ebu Talha yemek hazırladı ve davet etmem için beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Yanına gittiğimde Hz. Peygamber insanlarla beraberdi. Bana baktı. Ben utanarak; Ebu Talha'nın davetine buyur dedim. Hz. Peygamber yanındakilere; "haydi kalkın" buyurdu. Eve gittiğimizde Ebu Talha; ey Allah'ın Rasulü! Ben ancak senin için bir şeyler hazırlamıştım dedi. Hz. Peygamber yapılan yemeğe eliyle dokundu ve bereket duasında bulundu. Sonra; "ashabımdan on kişiyi çağır" buyurdu. Onlar gelince de "haydi yiyin" dedi ve onlar için parmaklarının arasından bir şey çıkardı. Onlar da doyuncaya kadar yediler ve çıktılar. Hz. Peygamber tekrar; "on kişiyi daha çağır" dedi. Onlar da gelip doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde gelip yemeklerini yemeye ve sonra da çıkmaya devam ettiler. Gelip karnını doyurmayan kimse kalmamıştı. Sonra tekrar sofra hazırlandı, herkes yediği halde yemek aynen başlangıçtaki gibi duruyordu.] [Bu rivayette Enes'in şöyle dediği de zikredilir: Sonra Hz. Peygamber de (sav), ev halkı da o yemekten yedi. Hatta yemek arttı, kalanını da komşularına verdiler.]


    Öneri Formu
5383 M005321 Müslim, Eşribe, 143

Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Cerir b. Zeyd, ona Amr b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "(Üvey babam) Ebu Talha, Rasulullah'ı (sav) mescitte mescitte kıvranırken gördü; bazen sırt üstü, bazen de yüzü koyun dönüyordu. Hemen (karısı) Ümmü Süleym'e gitti ve ben Rasulullah'ın mescitte uzanmış, kâh yüz üstü, kâh sırt üstü dönerken gördüm. Sanırım karnı aç dedi." Ravi böyle başlayarak hadisi rivayet etti. [Şöyle ki; Ebu Talha yemek hazırladı ve kendisini yemeğe çağırmam için beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Rasulullah'a (sav) gittiğimde yanında başka insanlar da vardı. Bana bakınca, ben utandım ve sadece Ebu Talha'nın davetine buyur dedim. Bunun üzerine oradakilere; "haydi kalkın gidelim" buyurdu. Eve gidince Ebu Talha; ey Allah'ın Rasulü! Ben ancak sana yetecek kadar yemek yapmıştım dedi. Rasulullah (sav) yemeğe dokundu ve bereket diledi. Ardından; "ashabımdan on kişiyi sofraya çağır" dedi. Geldiklerinde onlara; "buyurun, yiyin" dedi ve parmaklarının arasından onlar için bir şey çıkardı. Hepsi doyuncaya kadar yediler ve dışarı çıktılar. Sonra; "on kişi daha çağır" dedi. Onlar da doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde içeri girip yemeye, sonra da çıkmaya devam ettiler. Sonunda eve girip doyuncaya kadar yemek yemeyen kimse kalmadı. Sonra yine sofrayı hazırladı, baktılar ki herkes yediği halde yemek aynen duruyordu.] [Enes rivayetine şöyle devam etti: Sonra Rasulullah (sav), Ebu Talha, Ümmü Süleym ve Enes b. Malik de yemeklerini yediler. Buna rağmen bir miktar yemek de artmıştı, onu da komşularımıza hediye ettik.]


    Öneri Formu
5385 M005322 Müslim, Eşribe, 143

Bize Muhammed b. el-Alâ ve Ebu Küreyb el-Hemdânî, onlara Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası, ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle demiş: Zübeyr'le evlenmiştim. Onun yeryüzünde atından başka ne malı, ne kölesi ve ne başka bir şeyi vardı. Ben, onun atını yemliyor, yiyeceğini temin ediyor ve ona seyislik yapıyordum. Su devesi için de çekirdek kırıyor, onu yemliyor, suyunu veriyor, kovasını tamir ediyordum. Aynı zamanda hamur da yoğuruyordum, ama güzel ekmek yapamıyordum. Ensardan komşularım, benim için ekmek yapıyorlardı. Onlar, iyi kadınlardı. Ben, Rasulullah'ın (sav) Zübeyr'e vermiş olduğu araziden, başımın üzerinde hurma çekirdeği taşırdım. Bu arazi, evden bir fersahın üçte ikisi kadar bir mesafede idi. Bir gün yine başımda çekirdek olduğu halde gelirken, yolda Rasulullah'a (sav) rastladım. Yanında da ashabından bazı kişiler vardı. Hz. Peygamber beni yanına çağırdı ve arka tarafına binmem için "ıh! Ih" diyerek devesini çökertti. Ben bir taraftan utandım, bir taraftan da senin kıskançlığını hatırladım. Zübeyr dedi ki: Vallahi başında çekirdek taşıman, bana Rasulullah'la (sav) birlikte deveye binmenden daha ağır geliyor. Esma şöyle devam etti: Ondan sonra babam Ebu Bekir bana bir hizmetçi gönderdi de beni at seyisliğinden kurtardı ve sanki beni azat etti.


    Öneri Formu
6075 M005692 Müslim, Selam, 34

Bize Kuteybe, ona Ebu'l-Ahvas, ona Mansûr, ona eş-Şa'bî, ona da Berâ b.Âzib şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) Kurban bayramı günü namazdan sonra hutbe okudu ve “Kim bizim gibi namaz kılarsa, kurban keserse kurbanını doğru bir şekilde kesmiş olur. Kurbanını namazdan önce kesen etlik kesmiş olur” buyurdu. Ebu Bürde “Ey Allah'ın resulü! Ben namaza gelmeden kurbanı kestim. Bu günün yeme içme günü olduğunu öğrendiğimden hemen acele ettim, yedim, içtim ailemi ve komşularımı da yedirdim” dedi. Rasulullah (sav) “Bu etlik sayılır” dedi. Ebu Bürde “Etlik için olan koyuna denk bir süt için beslediğim bir oğlak var. Onu kurban etsem olur mu?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) “Evet şimdi olur. Ama senden sonra hiç kimse için oğlak kurban olarak kabul edilmez” buyurdu."


    Öneri Formu
24948 N004400 Nesai, Dahâyâ, 17


Açıklama: Ma'merin şekki için bk. MA019527-2.

    Öneri Formu
87586 MA019527 Musannef-i Abdurrezzak, X, 411


Açıklama: Ma'merin şekki için bk. MA019527.

    Öneri Formu
288298 MA019527-2 Musannef-i Abdurrezzak, X, 411


    Öneri Formu
288299 MA019527-3 Musannef-i Abdurrezzak, X, 411