567 Kayıt Bulundu.
Bize Asım b. Ali, ona İbn Ebu Zi'b, ona Saîd, ona da Ebu Şurayh'ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!" buyurdu. Kendisine; "Kim, ey Allah'ın Rasûlü (sav)" diye sorulduğunda da: "Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse" buyurdu. [Bu hadisi (İbn Ebu Zib'den rivayette) Şebabe (b. Süvar) ve Esed b. Musa, (Asım b. Ali'ye) mütabaat etmişlerdir. Bu hadisi Humeyd b. el-Esved, Osman b. Ömer, Ebu Bekir b. Ayyaş ve Şuayb b. İshak, İbn Ebî Zib'den, o da el-Mukriî'den, o da Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir.]
Açıklama: İbn Ebi Zi'b'den bu hadisi rivayet edenler hadisin sahabi ravisinde ihtilafa düşmüştür. Yukarıdaki rivayet dikkate alındığında ilk üç kişi (Şebabe b. Süvar, Esed b. Musa, Asım b. Ali) bu hadisi Ebû Şurayh'tan, son dörtlü (Humeyd b. Esved, Osman b. Ömer, Ebu Bekir b. Ayyaş, Şuayb b. İshak) ise Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Yakûb b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzim, ona Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir: "Biz Cuma günü gelince çok sevinirdik. Bir yaşlı hanım vardı, Cuma günleri pazı köklerini toplar, bir tencereye koyar, üzerine biraz arpa tanesi katıp pişirirdi. Namazı kıldıktan sonra onu ziyaret ederdik, o da bize bu yemeği ikram ederdi. Bunun için Cuma günlerini çok sevinirdik. Cuma namazından sonra yemek yer ve öğlen uykusunu da Cuma namazından sonra uyurduk. Vallahi, bu yemeğin içinde ne iç yağı ne de et yağı vardı."
Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona Malik, ona Yahya b. Said, ona Ebu Bekir b. Muhammed, ona Urve, ona da Hz. Âişe'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Cebrail bana komşuyu o kadar tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı yapacak sandım."
Bize Muhammed b. Minhâl, ona Yezid b. Züray', ona Ömer b. Muhammed, ona babası (Muhammed b. Zeyd), ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cebrail bana komşuyu o kadar tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim."
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Şu’be, ona Ebu İmran, ona Talha, ona da Hz. Âişe şöyle dedi: Hz. Peygamber’e (sav), 'Benim iki komşum var, hediyemi bunların hangisine önce vereyim?' dedim. Bana, "Kapısı sana en yakın olan komşuna" buyurdu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) şunları söylerken bu iki gözüm onu görmüş, şu iki kulağım onu duymuştur. "Allah'a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna iyi davransın. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, misafirine misafirlik hakkını ikram etsin." 'Misafirlik hakkı nedir, ey Allah’ın Rasulü?' diye sorulduğunda da şöyle buyurdu: "Bir gün ve bir gecedir. Üç gün ağırlamak ziyafettir. Bundan sonra yapılan ikram da (ev sahibinden misafire) sadakadır. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası (Seleme b. Dinar), ona da Sehl şöyle demiştir: "Cuma günleri biz çok sevinirdik." Kendisine "Neden sevinirdiniz?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Bizim yaşlı bir ninemiz vardı. Budâ'a'ya -İbn Mesleme buranın Medîne'de bir hurmalık olduğunu söyledi- birilerini gönderirdi, pazı köklerini alır, onları bir tencereye koyar, içine biraz da arpa tanesi katardı. Cuma namazını kılıp mescitten ayrıldığımızda ona selam verirdik, o da bize yaptığı yemekten verirdi. Bunun için çok sevinirdik. Cumaları ancak cuma namazından sonra yemek yer ve öğle uykusuna yatardık."
Bize Haccac ve Ebu Kamil, onlara Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizzat kulaklarım ve gözlerimle Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim ve gördüm: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ihtimam (câize) göstersin.” (Ashâb) “Ey Allah'ın Rasulü câize nedir?’” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) “Bir gün ve bir gece misafire ikramda bulunmakta ihtimam [hassas davranmaktır] göstermektir. Misafirlik ise üç gündür. Bu süreden sonra [kimse ikram hususunda zorlanmaz, günlük yaşantısını giderdiği miktarlar oranında misafire ikramda bulunması] gönüllü olarak yapılan sadaka gibidir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!" buyurdu. Ebu Kâmil, 'Ev sahibini zor durumda bırakıncaya kadar orada kalmaz' dedi.
Bize Haccâc ve Ebu Kâmil, onlara Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizzat kulaklarım ve gözlerimle Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim ve gördüm: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ihtimam (câize) göstersin.” (Ashâb) “Ey Allah'ın Rasulü câize nedir?’” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) “Bir gün ve bir gece misafire ikramda bulunmakta ihtimam [hassas davranmaktır] göstermektir. Misafirlik ise üç gündür. Bu süreden sonra [kimse ikram hususunda zorlanmaz, günlük yaşantısını giderdiği miktarlar oranında misafire ikramda bulunması] gönüllü olarak yapılan sadaka gibidir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!" buyurdu. Ebu Kâmil, '(Misafir) Ev sahibini zor durumda bırakıncaya kadar orada kalmaz' dedi.
Açıklama: Sahih li ğayrihî'dir. Ebû Sebre'den dolayı bu isnad zayıftır. Râvi meçhuldur.