567 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hucr, ona Süfyân, ona İbrahim b. Meysere, ona Amr b. eş-Şerîd, ona da Ebû Râfi'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: "Komşu, komşusu olduğu şeye herkesten fazla hak sahibidir."
Açıklama: Bu hadîs, komşuluğu şuf’a sebebi sayan Hanefîler’in delillerindendir.
Bize Hilal b. Bişr, ona Safvân b. İsa, ona Ma'mer, ona ez-Zührî,ona da Ebû Seleme (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Taksim edilmemiş her malda şuf’a hakkı vardır. (Taksim edilip) sınırlar konulur ve yollar açılırsa, artık şuf’a hakkı kalmaz."
Açıklama: Şuf'a, satılan bir taşınmazı, satın alandan, aynı fiyata, zorla da olsa alıp mülk edinme hakkıdır. Bu, bir komşuluk veya ortaklık hakkıdır. Buna göre, bir kimse evini, ortağı ve komşusu dışında birine satsa, ortağı veya komşusu aynı bedeli ödeyerek satın alandan alma hakkı vardır. Bu hakkı kullanabilmesi için satın alanın rızası şart değildir.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Muhammed b. Aclân, ona Saîd b. Ebî Saîd el-Makburî, ona da Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sürekli yaşadığınız yerde kötü komşu sahibi olmaktan Allah'a sığının. Yolculuktaki ve çöldeki komşuluk ise sürekli değildir, değişir."
Bize Yakub b. İbrahim, ona İbn Uleyye, ona Eyyub, ona Muhammed, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre, bir kurban bayramı gününde Rasûlullah (sav), "Her kim kurbanını bayram namazından önce kestiyse tekrar kurban kessin!" buyurdu. Bunun üzerine bir adam kalkıp, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Bu gün et yemenin arzu edildiği günüdür" diyerek komşularına et yedirdiğini söyledi. Rasûlullah (sav) sanki onun sözlerini tasdik eder gibi bir tavır sergiledi. Adam, "- Benim iki koyunun etinden daha çok beğendiğim bir oğlağım var. Onu kurban olarak kessem olur mu?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) ona ruhsat verdi. Ancak bu ruhsatın başkalarını da kapsayıp kapsamadığını bilmiyorum. Sonra Rasûlullah (sav) kurban olarak hazırladığı iki koçu kesti.
Bize Kuteybe, ona Ebû’l-Ahvas, ona Mansur, ona eş-Şa‘bî, ona da el-Berâ dedi ki: Kurban bayramında namazı müteakip Rasûlullah (sav) bize hutbe okudu sonra şöyle buyurdu: "Kim bizim bu namazımızı kılar, kurbanımızı keserse, kurbanını isabetli bir vakitte kesmiş olur. Kim de namazdan önce kurban keserse o bir et koyunu olur." Ebû Burde b. Niyâr, "- Ey Allah’ın Rasûlü, vallahi ben namaza çıkmadan önce kurban kestim, çünkü ben bugünün yeme ve içme günü olduğunu biliyordum. Bundan dolayı acele ederek kendim de yedim, aile halkıma ve komşularıma da yedirdim" dedi. Rasulullah (sav), "- Senin o kestiğin bir et koyunudur" buyurdu. Bu sefer Ebû Burde, "- Bende iki et koyunundan daha iyi bir oğlak var, acaba o benim için yeterli olur mu?" diye sordu. Rasûlullah (sav) da, "- Evet, ama senden sonra hiçbir kimse için yeterli olmaz" buyurdu.
Bize Ebû Bekir b. Nâfi, ona Bihz, ona Hammâd b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Rasûlullah'ın (sav) Farslı bir komşusu vardı, güzel çorba pişirirdi. Bir gün Hz. Peygamber'e geldi. O sırada Rasûlullah'ın (sav) yanında Hz. Âişe de vardı. Adam eliyle Rasûlullah'a (sav) gel diye işaret etti. Hz. Peygamber (sav) de Âişe’yi işaret ederek, o da gelirse olur demek istedi. Adam da iki veya üç defa eliyle işaret ederek olmaz dedi. (Yani sadece seni davet ediyorum, hanımın gelmesin dedi)."
Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, ona Hüseyin el-Muallim, ona Amr b. Şuayb, ona Amr b. eş-Şerîd, ona da babasının rivayet ettiğine göre; Bir adam Hz. Peygamber'e (sav), "- Ey Allah'ın Rasûlü! Aramızda komşuluk hariç hiç kimsenin ortaklığı ve payı olmayan bir arazim var (o mülkü satmak istediğimde ne yapmalıyım?)" diye sorunca Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "- Komşu, komşusu olduğu şeye herkesten fazla hak sahibidir."
Bize Muhammed b. Abdülaziz b. Ebî Rizme, ona el-Fadl b. Musa, ona Hüseyin b. Vâkıd, ona Ebû'z-Zübeyr, ona da Cabir (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav), şüf'a hakkına ve komşuluk (sebebiyle de şuf'a hakkı olduğuna) hükmetti.”
Bize Ahmed b. Abdülvehhâb b. Necde el-Havtî, ona Utbe b. Saîd er-Rahs el-Humsî, ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebû Bekir el-Hüzelî, ona da babası vasıtasıyla dedesi şöyle anlattı: Hz. Peygamber'e (sav), "- Ey Allah'ın Rasûlü, komşumun bendeki hakkı nedir?" diye sordum. "- Hastalandığında ziyaret edersin, senden borç istediğinde borç verirsin, muhtaç hale düştüğünde ihtiyacını karşılarsın, bir hayra nâil olduğunda kendisini tebrik edersin. Ayrıca evini onun evinden yüksek yaparak rüzgarını kesme! Eğer bir tabak da ona vermeyeceksen, pişirdiğin yemeğin kokusuyla da onu rahatsız etme!"
Bize Ahmed b. Davud el-Mekkî, ona Muâz b. Esed, ona Abdullah b. Harun, ona Muhammed b. İshak, ona Ebû Ömer, ona Habîb b. Salim, ona da Esmâ (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Dünyada insanın bahtsızlık sebebi üçtür: Kötü ev, kötü kadın ve kötü binit." "- Ey Allah'ın Rasûlü, kötü evden maksat nedir?" diye sordum. "- Evin dar olması, komşuların da huysuz olmasıdır" buyurdu. "- Binitin kötü olması ne demektir?" diye soruldu. "- Hayvanın sırtına kimseyi bindirmemesi ve huysuzluk yapmasıdır" buyurdu. "- Kötü kadından maksat nedir?" diye soruldu. "- Kısır olması ve ahlâkının kötü olmasıdır" buyurdu.