457 Kayıt Bulundu.
Bize Bişr b. Hilal, ona Cafer b. Süleyman, ona Yezid er-Rişk, ona Mutarrif b. Abdullah, ona da İmran b. Husayn'a "karısını boşayıp da sonra (dönmüş olmak için) onunla cinsî münasebette bulunan ve ne onu boşadığını ne de ona döndüğünü şahitlendirmeyen bir kimse (nin durumu) sorulmuş da sen sünnete aykırı olarak boşanmışsın, (yine) sünnete aykırı olarak dönmüşsün. Onun boşandığını da kendisine dönüldüğünü de şahitlindir ye (böyle şahitsiz boşamayı ve dönmeyi) bir daha yapma diye cevap vermiş."
Açıklama: Buradaki “dönmek”ten maksat, ric’î bir talakla karısını boşadıktan sonra süresi içinde eşine tekrar dönüp eski nikâhı ile ve kalan iki talakla evliliğini devam ettirmektir. Bu rivayet, talakı da ric’ati de şahitlendirmek gerektiğini ifade etmektedir. Ancak bu rivayet mevkûftur, yani İmrân b. Husayn’ın kendi sözüdür. Ama bir sahabînin; “Sen sünnete aykırı davranmışsın” diyerek yaptığı açıklama, usûlcüler tarafından hükmen merfû kabul edilir. Bununla birlikte bu konu, fukaha arasında ihtilaflıdır. İmâm Şâfiî ile Ahmed b. Hanbel’den gelen bir rivâyete göre, talakı ve ric’ati şahitlendirmek farzdır. Delilleri de talak âyetinde geçen; “İçinizden adâlet sahibi iki kişiyi şâhit tutun!” (Talak, 2) mealindeki ayet ile bu hadistir. Buna mukabil İmam Mâlik, Hanefîler ve Ahmed b. Hanbel’den gelen başka bir rivayete göre de şahitlendirmek sadece müstahaptır. Âyet ve hadisteki ifadeler, vücûba değil, nedbe delâlet etmektedir.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) şöyle demiş: "Hulu' yapılan bir kadının iddeti bir hayız süresidir." [Ebû Davud dedi ki: Hulu' yoluyla boşanan kadının iddeti, talakla boşanan kadının iddeti gibidir. Bizde buna göre amel edilir.]
Açıklama: Kocasından hulu' yoluyla boşanan kadının beklemesi gereken iddet konusunda, rivayetlerde kesin bir netlik olmaması yüzünden fukaha arasında tartışmalıdır. Bazı âlimler bu konudaki bir hadisi esas alarak, bir hayız müddeti olduğunu söylemişler, buna mukabil bazıları onun da normal boşama gibi olduğunu, dolayısıyla iddet bekleme süresinin de normal boşanmalardaki gibi üç ay olduğunu söylemişlerdir.
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona da Osman b. Ömer önceki hadisi ahberenâ lafzını kullanmadan aynı sened ve mana ile rivayet etmiştir. Bu rivayete göre İbn Abbas şöyle demiştir: "Senin için bir talak hakkı daha vardır. Rasulullah (sav) da böyle hüküm vermişti." [Ebû Davud dedi ki: Ben Ahmed b. Hanbel'in, Abdurrezzak şöyle dedi diye naklettiğini bizzat işittim: Îbnu'l-Mübârek, Ma'mer'e; Bu Ebu'l-Hasan kimdir? Vallahi o (bu hadisi İbn Abbas'tan rivayet etmekle) büyük bir sorumluluk yüklenmiştir dedi.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Ebu'l-Hasen, kendisinden ez-Zührî'nin rivayet ettiği kişidir. Zührî onun fukahadan biri olduğunu söylerdi. Zührî, Ebu'l-Hasan'dan birçok hadis rivayet etmiştir.] [Yine Ebû Davud şöyle dedi: Ebû'l-Hasan maruf bir kimsedir, fakat uygulama bu hadise göre değildir.]
Açıklama: Burada ikisi de köle olan bir karı-kocanın durumu ele alınmaktadır. Kölenin iki talak hakkı bulunduğuna göre, onlar da iki talakla birbirinden ayrılmışlardır. Ama bilahare ikisi de özgürlüğüne kavuşacak olurlarsa, İbn Abbas’a göre kalan bir talakla tekrar evlenmeleri câizdir. İbn Abbas’ın bu kanaatine rağmen fukahanın cumhuruna göre, onların tekrar evlenmeleri câiz değildir. Onlara göre İbn Abbas’ın söylediği, İslâm’ın ilk dönemlerine ait bir uygulamadır. Bu uygulama bilâhare neshedilmiştir. Dolayısıyla bir köle, cariye olan karısını iki talakla boşadıktan sonra tekrar onunla evlenemez; ancak câriye başka bir erkekle evlenip boşandıktan sonra tekrar evlenebilirler.
Bize Abdülaziz b. Yahya, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Abbas b. Sehl, ona da babasının rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) Asım b. Adî'ye şöyle dedi: "Karını, doğuruncaya kadar yanında tut."
Açıklama: Bu hadis, zina ettiği için mulâane yapılan hâmile bir kadınla ilgilidir. Rivayete göre Uveymir el-Aclânî, karısının zina ettiği iddiasıyla Asım b. Adî'ye gitmiş, ondan bunu gidip Hz. Peygamber'e sormasını istemişti. Neticede Rasulullah (sav) Kur'ân-ı Kerîm'in emri gereği aralarında mulâane yapmış ve karı kocayı birbirinden ayırmıştı. O sırada kadın hâmile olduğu için Hz. Peygamber, doğum yapıncaya kadar kadının Asım b. Adiyy'in yanında kalmasını söylemişti.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona el-Esved b. Süfyan'ın âzâdlısı Abdullah b. Yezid, ona Ebû Seleme b. Abdurrahman, ona da Fatıma bt. Kays rivayet etmiştir: Ebu Amr b. Hafs , kendisini (Fatıma bt. Kays'ı) gıyabında bain talakla boşamıştı. Vekili ile ona nafaka olarak bir miktar arpa göndermiş, Fatıma da bundan öfkelenmişti. Kocasının vekili, Fatıma'ya; Vallahi senin bizde bir hakkın yoktur demiş. Bunun üzerine Fatıma, Rasulullah'a (sav) gidip durumu anlatmış, Hz. Peygamber de cevaben; "senin onda nafaka hakkın yok" demiş ve iddet günlerini Ümmü Şerîk'in evinde geçirmesini emretmiş. Ama sonra; "Ümmü Şerîk, ashabımın devamlı ziyaretine gittikleri bir kadındır; bundan dolayı sen iddetini İbn Ümmi Mektûm'un yanında geçir! Çünkü o, âmâ bir adamdır, dolayısıyla onun yanında elbiseni de çıkarabilirsin. İddetin sona erince de bana haber ver!" demiş. Sonra Fatıma şöyle anlatır: İddetim sona erip evlenmem helâl hâle gelince, Hz. Peygamber'e gidip Muaviye b. Ebu Süfyan ile Ebu Cehm'in bana talip olduklarını söyledim. Allah'ın Rasulü; "Ebu Cehm, sopasını omzundan indirmeyen bir adamdır. Muaviye ise yoksuldur, varlığı yoktur. Sen, Üsâme b. Zeyd ile evlen!" buyurdu. Ama ben bu evliliği istemedim. Sonra tekrar; "Üsâme ile evlen!" diye ısrar etti. Bunun üzerine onunla evlendim. Yüce Allah da onda hayır lütfetti ve ben de gıpta ettim.
Açıklama: Bu hadis muhtelif kaynaklarda değişik tariklerle rivayet edilmiştir; ama bütün bu rivayetler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu hadisin muhtelif rivayetleri arasında neredeyse birbirinin aynı olan iki rivayet bile yoktur. Bu rivayet, boşanan kadının mesken ve nafaka hakkı olmadığını söyleyenlerin delilidir. Hanefîler dışında kalan üç mezhep fukahası genelde bu görüşü benimser. Sahabeler arasında bu görüşü benimseyenler de vardır.
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona daq Sehl b. Sa'd es-Sâidî demiştir ki: "Henüz on beş yaşında iken ben, (Uveymir ile karısının) Hz. Peygamber'in huzurunda yaptıkları mulâaneye şahit olmuştum... Sonra Sehl bunu önceki hadis gibi rivayet etti. Bu rivayetinde şunu da ekledi: Sonra kadın evinden hâmile olarak çıktı ve çocuk annesine nispet edildi."
Bize Süleyman b. Abdülhamid Behrani, ona Yahya b. Salih, ona İsmail b. Ayyâş, ona Urve b. Muhacir, ona babası, ona da Esma bt. Yezid b. es-Seken el-Ensâriye'nin (ra) rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) döneminde boşanan kadınlar için iddet beklemek mecburiyeti yokken kendisi kocasından boşanmıştı. Esma kocasından boşandığı zaman Aziz ve Celil olan Allah, talaktan dolayı beklenmesi gereken iddet süresi hakkında ayet indirmişti. Böylece Esma, boşanan kadınlar için iddet gerektiğine dair ayet indirilen ilk kadın olmuştur."
Bize Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezid Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) demiştir ki: "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç kur (üç adet veya üç temizlik süresi) beklerler" (Bakara, 228) mealindeki ayet ile "yaşlılıklarından dolayı âdetten kesilen kadınlarınızın bekleme sürelerinden şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır" (Talak, 4) mealindeki ayette geçen mutlak ifade, "eğer onları nikahlar da ilişkide bulunmadan kendilerini boşarsanız, artık onların iddet beklemelerine gerek yoktur" (Ahzâb, 49) mealindeki ayetle neshedilmiştir.
Bize Mahmud b. Halid, ona Ebu Amr, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Fatıma bt. Kays'ın haber verdiğine göre; Ebû Amr b. Hafs el-Mahzûmî kendisini üç talakla boşamıştı... Sonra önceki hadisi ve Halid b. el-Velid'in haberini rivayet etti. Bu rivayete göre Hz. Peygamber (sav), "ona nafaka da yoktur, mesken de yoktur" buyurdu. Bu rivayette şu cümle de vardır: Rasulullah (sav) Fatıma'ya, kendi geleceğin hakkında bana sormadan bir karar verme diye haber gönderdi.
Bize Yezid b. Halid er-Remlî, ona el-Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme'nin Fatıma bt. Kays'tan rivayet ettiğine göre; "kendisi Ebu Hafs b. el-Muğîre ile evli idi ve kocası Ebu Hafs b. el-Muğîre onu üç talakın sonuncusu ile boşadı... Sonra Fatıma, Resulullah'a (sav) gidip evinden dışarı çıkması için fetva istediğini, Hz. Peygamber'in de ona, âmâ olan İbn Ümm-i Mektûm'un evine taşınmasını emrettiğini söyledi. Fakat Mervân b. el-Hakem üç talâkla boşanmış bir kadının evinden çıkması hakkındaki Fatıma'nın bu sözünü kabul etmekten çekinmiştir. Urve dedi ki: Hz. Âişe, Fâtıma bt. Kays'ın bu sözünü reddetmiştir. [Ebû Davud dedi ki; bu hadisi aynı şekilde Salih b. Keysân ile İbn Cüreyc ve Şuayb b. Ebu Hamza da ez-Zührî'den rivayet etmişlerdir.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Şuayb b. Ebu Hamza'nın babası Ebû Hamza'nın adı Dinar'dır ve Ziyâd'ın azadlı kölesidir.]