Bize Kays b. Hafs, ona Abdülvâhid, ona A'meş, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle rivayet etti:
Bir defasında Nebî (sav) ile -bir değneye yaslanmış bir haldeyken- Medine harabelerinde yürüyorduk. Derken bir Yahudi topluluğuna rastladı. Yahudiler bir kısmı ''ona ruh hakkında sorun'' dediler. Diğer bir kısmı ise ''Ona bir şey sormayın, hoşlanmayacağınız bir şey söyleyebilir'' dedi. Bazıları ise ''Muhakkak ona soracağız'' dedi. Sonra içlerinden birisi kalkarak ''Ey Ebu Kasım, ruh nedir?'' diye sordu. (Hz. Peygamber (sav) ise) susuverdi. Ben ''ona vahiy nazil oluyor'' dedim ve kalktım. Vahiy hali ondan gidince şu âyetleri okudu: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: "Ruhun ne olduğunu ancak rabbim bilir, onlara ise pek az bilgi verilmiştir.” (İsrâ 17/85)
A'meş dedi ki: Bizim kıraatimiz de böyledir.
Açıklama: Yukarıdaki rivayette yer alan âyette geçen “أُوتُوا /...onlara verilmiştir” kelimesi ülkemizde yaygın olan Âsım (ö. 127/745)kıraatinde “اُوتِيتُمْ /...size verilmiştir” şeklindedir. Rivayetin sonundaki açıklama ilgili âyetin kıraatindeki farklılıklara işaret etmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1215, B000125
Hadis:
حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ قَالَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ سُلَيْمَانُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَيْنَا أَنَا أَمْشِى مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى خَرِبِ الْمَدِينَةِ ، وَهُوَ يَتَوَكَّأُ عَلَى عَسِيبٍ مَعَهُ ، فَمَرَّ بِنَفَرٍ مِنَ الْيَهُودِ ، فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ سَلُوهُ عَنِ الرُّوحِ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ تَسْأَلُوهُ لاَ يَجِىءُ فِيهِ بِشَىْءٍ تَكْرَهُونَهُ . فَقَالَ بَعْضُهُمْ لَنَسْأَلَنَّهُ . فَقَامَ رَجُلٌ مِنْهُمْ فَقَالَ يَا أَبَا الْقَاسِمِ ، مَا الرُّوحُ فَسَكَتَ . فَقُلْتُ إِنَّهُ يُوحَى إِلَيْهِ . فَقُمْتُ ، فَلَمَّا انْجَلَى عَنْهُ ، قَالَ ( وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّى وَمَا أُوتُوا مِنَ الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً ) . قَالَ الأَعْمَشُ هَكَذَا فِى قِرَاءَتِنَا .
Tercemesi:
Bize Kays b. Hafs, ona Abdülvâhid, ona A'meş, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle rivayet etti:
Bir defasında Nebî (sav) ile -bir değneye yaslanmış bir haldeyken- Medine harabelerinde yürüyorduk. Derken bir Yahudi topluluğuna rastladı. Yahudiler bir kısmı ''ona ruh hakkında sorun'' dediler. Diğer bir kısmı ise ''Ona bir şey sormayın, hoşlanmayacağınız bir şey söyleyebilir'' dedi. Bazıları ise ''Muhakkak ona soracağız'' dedi. Sonra içlerinden birisi kalkarak ''Ey Ebu Kasım, ruh nedir?'' diye sordu. (Hz. Peygamber (sav) ise) susuverdi. Ben ''ona vahiy nazil oluyor'' dedim ve kalktım. Vahiy hali ondan gidince şu âyetleri okudu: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: "Ruhun ne olduğunu ancak rabbim bilir, onlara ise pek az bilgi verilmiştir.” (İsrâ 17/85)
A'meş dedi ki: Bizim kıraatimiz de böyledir.
Açıklama:
Yukarıdaki rivayette yer alan âyette geçen “أُوتُوا /...onlara verilmiştir” kelimesi ülkemizde yaygın olan Âsım (ö. 127/745)kıraatinde “اُوتِيتُمْ /...size verilmiştir” şeklindedir. Rivayetin sonundaki açıklama ilgili âyetin kıraatindeki farklılıklara işaret etmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
6. Kays b. Hafs et-Temîmî (Kays b. Hafs el-Ka'kâ')
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
KTB, İLİM
Ruh
Bize Ömer b. Hafs b. Gıyas, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Kendisiyle bir tarlada bulunduğumuz esnada, Hz. Peygamber (sav) hurma dalından bir bastona dayanmışken birden birkaç yahudi çıkageldi. İçlerinden biri diğerlerine 'Ona Ruh ile ilgili soru sorun!.' dedi. Ötekisi 'Böyle bir soru sormaya gerek yok' dedi. Bir diğeri ise 'Hoşlanmadığınız bir şey söylemesin! [Bu soruyu sormayın]' şeklinde karşılık verdi. Bir grup ise "Sorun!' dedi ve ona ruh ile ilgili soru sordular. Hz. Peygamber (sav) sessiz kaldı. Ben de o esnada Hz. Peygamber'e (sav) vahiy indirileceğini anladım ve beklemeye başladım. Vahiy indikten sonra Hz. Peygamber (sav),'Sana ruhu sorarlar. De ki, ruh, Rabbimin emrindendir. Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir (İsra, 17/85)' ayetini okudu."
Açıklama: Hadiste ve ayette geçen ruh kelimesinin manası hakkında birçok görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan en uygununun Cebrail (as) olduğuna dair görüşün olduğu söylenebilir (bkz. Yusuf Şevki Yavuz, "Ruh", DİA, İstanbul, 2008, 35/187). Yahudiler Cebrailʼin (as) nasıl vahiy getirdiğini, yani vahyin keyfiyetini sormuşlar; Hz. Peygamber de bu konu insanların aklının alabileceği bir husus olmadığı için, Kurʼan ayetinde yer aldığı şekliyle, bu hususta insana az bir bilgini verildiğini bildirmekle yetinmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32245, B004721
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَا أَنَا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى حَرْثٍ وَهْوَ مُتَّكِئٌ عَلَى عَسِيبٍ إِذْ مَرَّ الْيَهُودُ ، فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ سَلُوهُ عَنِ الرُّوحِ ، فَقَالَ مَا رَابَكُمْ إِلَيْهِ ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ يَسْتَقْبِلُكُمْ بِشَىْءٍ تَكْرَهُونَهُ فَقَالُوا سَلُوهُ فَسَأَلُوهُ عَنِ الرُّوحِ فَأَمْسَكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يَرُدَّ عَلَيْهِمْ شَيْئًا ، فَعَلِمْتُ أَنَّهُ يُوحَى إِلَيْهِ ، فَقُمْتُ مَقَامِى ، فَلَمَّا نَزَلَ الْوَحْىُ قَالَ ( وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّى وَمَا أُوتِيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً ) .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs b. Gıyas, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Kendisiyle bir tarlada bulunduğumuz esnada, Hz. Peygamber (sav) hurma dalından bir bastona dayanmışken birden birkaç yahudi çıkageldi. İçlerinden biri diğerlerine 'Ona Ruh ile ilgili soru sorun!.' dedi. Ötekisi 'Böyle bir soru sormaya gerek yok' dedi. Bir diğeri ise 'Hoşlanmadığınız bir şey söylemesin! [Bu soruyu sormayın]' şeklinde karşılık verdi. Bir grup ise "Sorun!' dedi ve ona ruh ile ilgili soru sordular. Hz. Peygamber (sav) sessiz kaldı. Ben de o esnada Hz. Peygamber'e (sav) vahiy indirileceğini anladım ve beklemeye başladım. Vahiy indikten sonra Hz. Peygamber (sav),'Sana ruhu sorarlar. De ki, ruh, Rabbimin emrindendir. Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir (İsra, 17/85)' ayetini okudu."
Açıklama:
Hadiste ve ayette geçen ruh kelimesinin manası hakkında birçok görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan en uygununun Cebrail (as) olduğuna dair görüşün olduğu söylenebilir (bkz. Yusuf Şevki Yavuz, "Ruh", DİA, İstanbul, 2008, 35/187). Yahudiler Cebrailʼin (as) nasıl vahiy getirdiğini, yani vahyin keyfiyetini sormuşlar; Hz. Peygamber de bu konu insanların aklının alabileceği bir husus olmadığı için, Kurʼan ayetinde yer aldığı şekliyle, bu hususta insana az bir bilgini verildiğini bildirmekle yetinmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 13, 2/214
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, vahiy geldiğindeki halleri
Hz. Peygamber, Yahudilerle ilişkiler ve sorulan sorular
KTB, VAHİY
Ruh