34 Kayıt Bulundu.
Bize Halid b. Mahled, ona Süleyman, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurdu: " 'Ağaçların içerisinde tıpkı müslümana benzeyen yaprağı dökülmeyen bir ağaç vardır. Onun ne olduğunu bana söyleyin.' Bunun üzerine insanlar çöldeki ağaçları saymaya başlamışlardı. (Hadisin ravisi) Abdullah b. Ömer devamla şöyle söylemiştir: 'Ben kendi kendime o ağacın hurma ağacı olduğu bilsem de utancımnda söyleyemedim.' Bunun üzerinde oradakiler: 'Ey Allah'ın Resûlü onun ne olduğunu bize sen söyle' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu 'O hurma ağacıdır'."
Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Ebu Kilabe, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) (bir seferde), hanımlarının yanına geldi. Onların arasında Ümmü Süleym de vardı. (Develeri hızlı süren Enceşe'ye) Rasulullah (sav) "Yazık sana ey Enceşe! Cam şişeleri (nazik hanımların develerini) yavaş sür!" buyurdu. [Ravi Ebu Kilabe der ki: Rasulullah (sav) öyle bir söz söyledi ki, eğer sizden biriniz o kelimeyi söyleseydi siz onu ayıplardınız. Bu söz "cam şişelerin (kadınların) develerini yavaş sür" sözüdür.]
Açıklama: Metinde yer alan (الْقَوَارِيرِ) kelimesi zarafetleri nedeniyle kadından kinaye olarak kullanılmıştır.
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Sabit el-Bünânî, ona da Enes b. Malik; (T) Bize Eyyüb, ona Ebu Kilabe, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir seferdeyken, yanında Enceşe isimli siyah tenli bir kölesi deve kervanını (hızlı) sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Yazık sana ey Enceşe! Cam şişeleri (nazik hanımların develerini) yavaş sür!" buyurdu.
Açıklama: Cam şişelerden kastedilen develerin üzerindeki zarif ve narin kadınlardır.
Bize İsmail, ona Malik, ona Abdullah b. Dînâr, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), 'Ağaçlar içinde yaprağı hiç düşmeyen bir ağaç vardır ki müminin kimsenin hâline benzer. Söyleyin bakalım, bu ağaç hangisidir?' buyurdu. İnsanlar çöldeki ağaçları düşünmeye başladılar. Benim aklıma ise onun hurma ağacı olduğu geliverdi, ama söz alıp konuşmaktan çekindim. Meclistekiler, 'Ey Allah'ın Rasulü! Onu bize sen söyle' dediler. Nebî (sav), 'O, hurma ağacıdır' buyurdu. Sonraları babama cevabın benim aklıma geldiğini söyledim de bana 'cevabı söylemiş olman, şunların ve şunların benim olmasından bana daha hoş gelirdi' dedi."
Bize Kuteybe, ona İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "'Ağaçların içerisinde tıpkı Müslümana benzeyen yaprağı dökülmeyen bir ağaç vardır. Onun ne olduğunu bana söyleyin' deyince insanlar da çöldeki ağaçları saymaya başlamışlardı. (Hadisin ravisi) Abdullah b. Ömer devamla şöyle söylemiştir: 'Ben onun hurma ağacı olduğunu düşündüysem de utandığımdan söyleyemedim.' Bunun üzerinde oradakiler: 'Ey Allah'ın Resûlü onun ne olduğunu bize sen söyle' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu 'O hurma ağacıdır'."
Bize Ali, ona Süfyân, ona İbn Ebu Necîh, ona da Mücahid şöyle rivayet etmiştir: Medine'ye gidene kadar İbn Ömer'e arkadaşlık yaptım fakat onun Rasulullah'tan (sav) bir tek şu hadisi rivayet ettiğini işittim: "Bizler Hz. Peygamber'in (sav) huzurundaydık. Ona bir hurma ağacının gövdesi getirildi. Bunun üzerine şöyle 'Öyle bir ağaç vardır ki tıpkı Müslümana benzer' dedi. Ben onun hurma ağacı olduğunu söylemek istedim ancak topluluğun en küçüğü olduğum için çekinip sustum. Hz. Peygamber (sav) 'O hurma ağacıdır' buyurdu."
Bize Osman b. Ebu Şeybe el-Absî, ona Cerir, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Said'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah (ac), “ey Adem” dedi. Adem “emret, buyur, hayır senin elindedir” dedi. Allah “Cehennem topluluğunu çıkar” dedi. Adem “cehennem topluluğu da ne kadardır?” dedi. Allah “her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi” dedi. İşte bu an, küçüğün yaşlandığı, her hamilenin çocuğunu düşürdüğü, sarhoş olmadıkları halde insanları sarhoş olarak gördüğün andır. Ancak Allah'ın azabı çetindir” buyurdu." Râvî der ki: Bu sözler ashaba ağır geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, o (bin kişiden biri olan) adam hangimiz?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "sevinin, Yecüc ve Mecüc'den bin, sizden bir kişi" buyurdu. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin dört biri olursunuz diye umut ediyorum" dedi. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Sonra "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin üçte biri olursunuz diye umut ediyorum" buyurdu. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin yarısı olursunuz diye umut ediyorum. Zira sizin diğer ümmetlere kıyasla misaliniz siyah öküzün derisindeki beyaz kıl veya eşeğin ön ayağındaki bere gibidir" buyurdu.
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Sabit el-Bünânî, ona da Enes b. Malik; (T) Bize Eyyüb, ona Ebu Kilabe, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir seferdeyken, yanında Enceşe isimli siyah tenli bir kölesi deve kervanını (hızlı) sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Yazık sana ey Enceşe! Cam şişeleri (nazik hanımların develerini) yavaş sür!" buyurdu.