1631 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Yakub b. Amr, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) Ebu Talha'ya şöyle buyurdu: "Benim için gençlerinizden birisini tayin et de Hayber'e gidene kadar bana hizmet etsin." Bunun üzerine Ebu Talha beni bineğinin arkasına bindirerek (bulunduğumuz yerden) çıkardı. Ben, o vakitler buluğ çağına yeni girmiş bir çocuktum. (Yolculukta) Rasulullah (sav) konakladığında kendisine hizmet ediyordum. Onun şu sözü çokça söylediğini duydum: "Allah'ım! Üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borcun yükünden, düşmanları galip gelmesinden sana sığınırım." (Bir süre) sonra Hayber'e geldik. Allah'ın lütfuyla Hayber kalesi fethedilince Hz. Peygamber'e (sav) Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'nin güzelliğinden bahsedildi. Kendisi daha yeni gelin iken kocası öldürülmüştü. Rasulullah (sav) (ganimetten pay olarak) Safiyye'yi kendisine ayırdı. Sonra da Safiyye ile yola çıktı. Nihayet Seddü'l-Sahbâ denilen yere ulaştık. Safiyye hayızdan temizlendi. Rasulullah (sav) Safiyye'yi orada kendine eş yaptı. Sonra orada küçük bir sofra içinde hays yemeği yaptı. Bana da "(Nikahı) etrafındakilere haber ver (onları yemeğe davet et)." dedi. İşte bu yemek, Rasulullah'ın (sav) Safiyye için verdiği düğün yemeği oldu. Sonra da Medine'ye doğru yola çıktık. Enes dedi ki: Ben Rasulullah'ı gördüm, O, Safiyye'yi kendi arkasında bir örtü ile örtüyordu. Sonra Rasulullah (sav) devesinin yanına oturuyor, kendi dizini koyuyor Safiyye de Rasulullah'ın (sav) dizine basıp deveye biniyordu. Yola devam ettik ve nihayet Medine'ye doğru yaklaştığımızda Rasulullah (sav) Uhud dağına doğru baktı ve: "Bu dağ bizi sever biz de bu dağı severiz" buyurdu. Sonra da Medine'ye baktı ve şöyle dua etti: "Allah'ım! Ben, şu iki kayalık arasındaki yeri (Medine'yi), İbrahim'in Mekke'yi haram kıldığı gibi haram kılıyorum. Allah'ım! Medinelilerin müd (eski bir hacim ölçüsü) ve sâ' (eski bir ölçek) ölçeklerini bereketli kıl."
Açıklama: Hays, hurma, yağ ve keş peynirinden yapılan bir tür yemek.
Bize Muhammed b. Hatim, ona Behz, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmişti: "Hz. Muhammed'in (sav) ashabı Hendek günü 'biz ki sağ kaldığımız müddetçe İslam üzerine Muhammed'e biat edenleriz' diyorlardı. [-Sabit: 'cihat üzerine' dedi. Hammad (bu hususta) tam emin olamadı-] Hz. Peygamber de (sav) 'Allah'ım! Gerçek hayır, ahiret hayrıdır. O halde sen Ensar ve Muhacir'e mağfiret eyle' buyurdu."
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Ümmü Süleym Hz. Peygamber'e (sav) ‘Ey Allah'ın Rasulü! Enes senin hizmetçindir. Onun için Allah'a dua etsen!’ deyince Rasululah (sav) 'Ey Allah'ım! Onun malını ve evladını artır! Kendisine verdiklerini de bereketlendir!' diye dua etti." [Hişâm b. Zeyd de ‘Enes b. Mâlik’ten aynısını işittim’ demiştir.]
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Ebu Zübeyr, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman şöyle derdi: "Allahumme leke'l-hamdu ente nûru's-semâvâti vel-ard. ve-leke'l-hamdu ente kayyâmu's-semâvâti vel-ard. Ve leke'l-hamdu ente rabbu's-semâvâti ve-l-ardi ve-men fîhinn. Ente'l-hakk ve va'dukel-hakku ve kavluke'l-hakk ve-likâuke hakkun, ve'l-cennetü hakkun ve'n-nâru hakkun, ve's-sâatu hakkun. Allâhumme leke eslemtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu. Ve ileyke enebtu ve bike hâsamtu ve ileyke hâkemtu. Fağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ente ilâhî. Lâ ilahe illâ ente." "Allah'ım, hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin nuru sensin, hamd sana mahsustur, gökleri ve yeri ayakta tutan sensin, hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin ve içindekilerin Rabbi sensin, sen haksın, vaadin de haktır, sözün de haktır, sana kavuşmak da haktır, cennet haktır, cehennem haktır, kıyamet de haktır. Allah'ım sana teslim oldum, sana iman ettim, sana güvenip dayandım, sana yöneldim, senin için davalaştım, seni hakem kabul ederek hükmüne başvurdum. Önceden işlediklerimi sonradan işleyeceklerimi, gizlediklerimi, açıkladıklarımı bana bağışla, benim ilahım sensin, senden başka ilah yoktur."
Bize Amr b. Ali, ona Halid b. Hâris, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Peygamber (sav) (Hendek Savaşı'nda) soğuk bir günün sabahında Hendek kazılan yere çıkıp geldi, Muhacirler ve Ensâr hendek kazıyorlardı. Peygamber (sav) 'Allah'ım! Hayır ancak ahiret hayrıdır. Sen Ensâr'ı ve Muhacirleri bağışla)' beytini söyledi. Oradaki sahâbe de 'bizler yaşadıkça daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kişileriz' diye cevap verdiler."
Bize Ebubekir, ona Yezîd b. Harun, ona da Ebu Mâlik Sa'd b. Târık babasının Hz. Peygamber'i (sav) dinlerken bir adamın gelip şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yâ Resulallah! Rabbimden bir şey isteyeceğimde nasıl dua edeyim? Hz. Peygamber, "Ey Allah'ım! Beni affet; bana acı; bana afiyet ver ve beni rızıklandır, de!" şeklinde cevap vermiş daha sonra baş parmağı dışındaki parmaklarını toplayarak "İşte bunlar senin için ahiretini ve dünyanı kuşatan dualardır." buyurmuştur.
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Ümmü Süleym Hz. Peygamber'e (sav) ‘Ey Allah'ın Rasulü! Enes senin hizmetçindir. Onun için Allah'a dua etsen!’ deyince Rasululah (sav) 'Ey Allah'ım! Onun malını ve evladını artır! Kendisine verdiklerini de bereketlendir!' diye dua etti." [Hişâm b. Zeyd de ‘Enes b. Mâlik’ten aynısını işittim’ demiştir.]
Bize Affân, ona Hammad, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmişti: "Hz. Muhammed'in (sav) ashabı Hendek günü, bir yandan hendek kazıyor bir yandan da 'biz ki sağ kaldığımız müddetçe İslam üzerine Muhammed'e biat edenleriz' diye şiir söylüyorlardı. Hz. Peygamber de (sav) 'Allah'ım! Gerçek hayır, ahiret hayrıdır. O halde sen Ensar ve Muhacir'e mağfiret eyle' buyurdu. Hz. Peygamber'e (sav) üzerine, bozulmaya yüz tutmuş, bayat yağ sürülmüş arpa ekmeği getirildi, ondan yediler. Hz. Peygamber (sav) 'hayır ancak ahiret hayrıdır' buyurdu."
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Hâlid b. Velîd'i Cezîme üzerine gönderdi ve onları İslam'a davet etti. Onlar “Müslüman olduk (أَسْلَمْنَا)” kelimesini iyi söyleyemedikleri için (Müslüman olduklarını ifade etmek üzere, şirki kast ederek) “biz dinden çıktık, biz dinden çıktık (صَبَأْنَا صَبَأْنَا)” demeye başladılar. Ancak Hâlid (dediklerini anlamadığı için) öldürmeye ve esir etmeye başladı ve her birimize bir esir verdi. Ertesi gün olunca bize esirlerimizi öldürmemizi emretti. İbn Ömer der ki: Bunun üzerine ben “Vallahi ben ve arkadaşlarımdan hiçbiri esirini öldürmeyecek” dedim. Hz. Peygamber'e (sav) gelip (Halid'in yaptığını anlattık). Hz. Peygamber ellerini kaldırıp iki defa "Allah'ım, ben Halid b. Velîd'in işlediği bu cürümden beri olduğumu sana bildiriyorum" buyurdu.