حدثنا الصلت قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها أنه : سمعه منها أنها رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول اللهم إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164886, EM000613
Hadis:
حدثنا الصلت قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها أنه : سمعه منها أنها رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول اللهم إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Tercemesi:
— Cabir İbni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, şöyle" demiştir :
— Tufeyl îbni Amr, Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'e dedi ki: (Düşman saldırısından seni koruyacak) bir kalen ve bir kuvvetin
olsa; Devs kabilesinin (cahiliyetteki) kalesi gibi? Cabir dedi ki:
— Allah, Ensar'a hicreti hazırladığı için, Peygamber bu teklifi kabul etmedi. (Çünkü Mekke'deki müslümanların Medine'ye hicretlerine müsaade çıkmıştı. Hz. Peygamberin Mekke'den Medine'ye hicretinden sonra) Tufeyl de hicret etti ve beraberinde kavminden bir adam vardı. Adam hasta oldu ve çok darlandı, (yahut ravi buna benzer bir kelime kullandı). Adam ok torbasına doğru emekledi de ucu keskin bir ok aldı ve bununla bilek damarlarını kesti; sonra öldü. Tufeyl onu rüyasında gördü ve (ona) sordu:
— (ölümünden sonra) sana ne yapıldı? Adam dedi ki:
— Peygambere (Sallalîahü Aleyhi ve Seliem) hicretimden dolayı bağışlandım. Tufeyl sordu:
— îki elinin hali ne, (neden bunlar sarılmış bulunuyor)? Adam dedi ki:
— Bana, ellerinle bozduğun şeyi düzeltmeyiz, dendi, (onun için böyle sakat duruyorlar).
Ravi demiştir ki:
— Tufeyl bu rüyayı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlattı. Bunun üzerine Peygamber ellerini kaldırdı ve şöyle dedi:
«— Allah'ım, ellerini de bağışla!..»[1190]
Bu hadîs-i şerif eh!-İ sünnet inancı için büyük bir delildir: İntihar eden kimse, yahut büyük günah işleyen kimse tevbe etmeksizin bu cinayeti üzere Ölürse kâfir değildir ve onun için muhakkak cehennemliktir hükmü verilemez. Böyle kimseler Allah'ın dileğine tâbi olurlar. Allah dilerse onları cezalan miktarınca Cehennem e kor, dilerse bağışlar. Küfre varmadıkça mümin olanlar ebedî olarak da Cehennem de kalmazlar.
Peygamber Efendimizin bu intihar eden saha biye duaları bize bu gerçeği ispat etmektedir. Zira kebire sebebi Cehennemlik olsaydı, bunun bağışlanması için Peygamber Efendimiz dua etmezlerdi.[1191]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 613, /484
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Salt b. Muhammed el-Harikî (Salt b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Muğira)
Konular:
Dua, dua ederken ellerin kaldırılması
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني بن الهاد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم اني أعوذ بك من الكسل والمغرم وأعوذ بك من فتنة المسيح الدجال وأعوذ بك من عذاب النار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164931, EM000656
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني بن الهاد عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم اني أعوذ بك من الكسل والمغرم وأعوذ بك من فتنة المسيح الدجال وأعوذ بك من عذاب النار
Tercemesi:
— Amr ibni Şuayb babasından, o da dedesinden rivayet ettiğine göre demiştir ki, Peygamber [Sallallahü Aleyhi ve Sellemi'in şöyle dediğini işittim:
«— Allah'ım! Tenbellikten ve borçlu olmaktan sana sığınırım. Uğursuz yalancı Deccal'ın fitnesinden sana sığınırım. Cehennem azabından da sana sığınırım.»[33]
Bundan önce 648 sayılı hadîs-i şerifte dört şeyden Peygamber Efendimiz Allah'a sığınmıştı ki, bunlar arasında tenbellik ve borçlu olmak yoktu. Burada ise, tenbelliğİn ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğu beyan buyuru I maktadır. Çünkü tenbellik hem dünya, hem de âhiret vazifelerini başarmaya engel bir hastalıktır. Tenbel insan, ne Allah'a karşı olan ibadet vazifelerini, ne de ailesine ve cemiyetine karşı olan vazifelerini başaramaz. İşleri sürüncemeye bırakır, sekteye ve zarara sebebiyet verip, başkalarına yük olur. Onun için bu hastalıktan Allah'a sığınmak gerekir.
Başkasına borçlu olmak, bir nevi ona köle olmaktır. Hürriyetin ve yaşayışın kısıtlanması demektir. Bu durumdaki insan, alacaklıya karşı mahkûm ve mahzun olur. Bu ağır yük altına düşme halinden yine Allah'a sı-ğınmalıdır.[34]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 656, /515
Senetler:
()
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
Kıyamet, alametleri, Deccal
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة قال حدثنا عمر عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال أصبحنا وأصبح الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه النشور وإذا أمسى قال أمسينا وأمسى الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه المصير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164877, EM000604
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة قال حدثنا عمر عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال أصبحنا وأصبح الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه النشور وإذا أمسى قال أمسينا وأمسى الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه المصير
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir.: — Peygamber, (Saİlaltahü Aleyhi ve Sellem) sabah kalktığı zaman :
«— Sabaha girmiş olduk, bütün mülk de Allah'ın bulunuyor. Bütün hamd ortağı olmıyan Allah'a mahsustur. Allah'dan başka hiç bir ilah yoktu; ve öldükten sonra diriliş O'nadır.» derdi. Gecelediği zaman da :
«— Geceye girmiş olduk, bütün mülk de Allah'ın bulunuyor. Bütün hamd, ortağı olmayan Allah'a mahsustur. Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur ve akıbet dönüş de onadır.» derdi.[1171]
Peygamber Efendimizden sâdır olan duaların manasını öğrenip metinlerini, ezberlemek ve onları aslî lâfızları ile huzur ve tefekküre bağlı bir inançla söylemekte fazilet vardır. Bununla beraber samimiyet ve güvenle herkes düşünebildiği ve dilinin döndüğü kadar bir ifade ile dua etmesinde herhangi bir mahzur yoktur. Ancak Peygamber Efendimizin duaları en güzel ve makbul dualar olduğundan, onları öğrenip söylemekte başka bir bereket ve sevab vardır.
Dua, davet gibi, çağırma manasınadır. Sonra küçükten büyüğe, aşağı rütbeden büyük rütbeye iletilen istek ve yalvarışa bir isim olmuştur. Dua ettim, dua okudum ve dua işittim şeklinde kullanılır. Duanın hakîkafr, kulun Allah'dan yardım ve inayet istemesidir.
Mülkünde ortağı olmayan, dilediği gibİt asarruf eden ve her şey kendine muhtaç olan Allah Teald nın lütuf ve yardımlarına kullan her an muhtaçtır. Ona yalvarıp dua etmek, hem bir tazim ifadesi, hem de kulluk borcudur. İnsan mükellef bulunduğu vazifeleri yerine getirip zahirî sebeplere baş vurduktan sonra ihlâsla Allah'a dua ederse, böyle dualar makbul oıur. Bakara Sûresi 186. âyetinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
— Kullarım sana benden (dualarımızı işitir mi diye) sorarlarsa (bil-sinler ki,) ben (onlara) çok yakınım, (onların şikâyet ve fısıltılarım işitirim ve) bana duâ ettiği zaman duacının duasını ka^ul ederim. O halde, kullar da benim emirlerime koşsunlar ve bana iman etsinler ki, zafere ulaşsınlar.»
Bu âyet-i kerîme ile Cenab-ı Hak, önce bize, kulluk vazifelerimiz olan sahih iman ve salih amelde bulunmayı, ondan sonra kendisine dua etmemizi ve böylece yapılacak duaların makbul olacağını beyan buyuruyor. Bu asıl şartlar yanında duanın bir takım edebleri vardır kİ, şunlardır:
1— Hayırlı ve bereketli zaman oldukları bildirilen arefe günlerinde, ramazan aylarında, mübarek gecelerde, haftanın cuma günlerinde, gecelerin sahur vaktinde tercihan dua etmek,
2— Kıbleye yönelip eller açık ve omuz hizasında yüze doğru dönük oldukları halde, yahut kolları koltuk altlan görülebilecek şekilde yu'ıarı doğru kaldırarak veya elleri birbirine bitiştirerek dua etmek.
3— Duayı kesin bir inançla yapmak ve kabul olunacağına şüphesiz inanmak,
4— Vezin ve kafiye uygunluğuna kendini zorlamadan tabiî bir yalvarış içinde huzurla dua etmek,
5— Allah dan umarak ve ondan korkarak ihlâsla dua etmek,
6— Dua üzerinde ısrar edip üç defa tekrarlamak,
7— Allah'a hamd ederek veya teşbihte bulunarak duaya başlamak,
8— Bağırıp çağırmakstzın hafif bir yalvarışla, gizli ve aşikâr arasında bir sesle dua etmek,
9— Günahlardan tevbe etmiş olmak, zulüm ve haksızlık gibi şeyleri terk etmiş bulunmak. Bu durumda bütün varlığı ile Hakka yönelip tam bir teslimiyet içinde dua edenin er geç muhakkak Allah Tealâ duasını kabul eder.
Hadîs kitaplarında dua ve ezkâr'a dair özel bölümler vardır. Hangi zamanlarda ve yerlerde ne g:bi dualarda bulunacağı tesbit edilmiştir.[1172]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 604, /478
Senetler:
()
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سماك بن حرب عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها زعم أنه سمعه منها أنها : رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164883, EM000610
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سماك بن حرب عن عكرمة عن عائشة رضي الله عنها زعم أنه سمعه منها أنها : رأت النبي صلى الله عليه وسلم يدعو رافعا يديه يقول إنما أنا بشر فلا تعاقبنى أيما رجل من المؤمنين آذيته أو شتمته فلا تعاقبنى فيه
Tercemesi:
— îkrirne, Hz. Aişe (Radiyalîahü anha) 'dan işittiğini sandığına göre, Hz. Aişe, Peygamber (SaUaüahü Aleyh: ve Seliem) 'in kollarını kaldırarak duâ edip, şöyle dediğini gördü:
«Ben, ancak bir insanım, bana azab etme. Mü'minlerden hangi adama eziyet verdimse, yahut ona kötü söyledîmse, onun hakkında da bana azab etme.»[1183]
Nübüvvetten sonra peygamberler günah işlemezler, masumdurlar. Ancak kendilerinden beşeriyet icabı zelle tâbir edilen küçük hatalar sadır olabilir. İşte bu gibi hatalar şayet sadır olmuşsa,, onların bağışlanmasını, Cg-nab-ı Hak'dan diliyor peygamberimiz. Bize de dua şeklini öğretiyorlar. Peygamberlik vazifesi verilmeden önce, peygamberlerin günah İşlemeleri hakkında değişik görüşler vardır. Âlimlerin çoğu bunun caiz olduğunu kaydetmişlerdir Nübüvvetten önce peygamberlerin günah işlemelerini caiz görmek, her peygamberin muhakkak daha önce günah İşlediği manasını taşımaz. Bazı peygamberler hakkında vâki olmuştur ve olması da nübüvvetin gelmesine engel değildir,, şeklînde izah edilir. Bir de Peygamberliğin şanına yakışmayacak şeyler, küçük dahi olsalar, onlara nispet edilmezler.
Peygamber Efendimiz bu dualarında da ellerini yukarı kaldırarak Allah'a yalvarmışlardır.[1184]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 610, /483
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Dua, dua ederken ellerin kaldırılması
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد بن عبد الله عن حصين عن هلال بن يساف عن زاذان عن عائشة رضي الله عنها قالت : صلى رسول الله صلى الله عليه وسلم الضحى ثم قال اللهم اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم حتى قالها مائة مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164892, EM000619
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا خالد بن عبد الله عن حصين عن هلال بن يساف عن زاذان عن عائشة رضي الله عنها قالت : صلى رسول الله صلى الله عليه وسلم الضحى ثم قال اللهم اغفر لي وتب على إنك أنت التواب الرحيم حتى قالها مائة مرة
Tercemesi:
— Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kuşluk namazı kıldı, sonra şöyle dedi:
«— Allah'ım, beni bağışla ve tevbemi kabul et; çünkü sen tevbeleri çok çok ka^ul eden merhamet sahibisin.» Yüz defaya kadar bunu söylemişti.[1200]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 619, /492
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Dua, tevbe istiğfar duası
Hz. Peygamber, duaları
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
حدثنا جندل بن والق قال حدثنا يحيى بن يعلى عن يونس بن خباب عن مجاهد عن بن عمر قال : سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يستغفر الله في المجلس مائة مرة رب اغفر لي وتب علي وارحمني انك أنت التواب الرحيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164900, EM000627
Hadis:
حدثنا جندل بن والق قال حدثنا يحيى بن يعلى عن يونس بن خباب عن مجاهد عن بن عمر قال : سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يستغفر الله في المجلس مائة مرة رب اغفر لي وتب علي وارحمني انك أنت التواب الرحيم
Tercemesi:
— îbni Ömer demiştir ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in oturduğu yerde yüz ker-re Allah'dan şöyle mağfiret dilediğini işittim :
«— Rabbim, bana mağfiret et, tevbemi kabul et ve bana merhamet et. Muhakkak ki sen, tevbelcri çok çok kabul eden merhamet sahibisin.»[1213]
Bu hadîs-i şerifin, bu bölümle bir ilgisi yoktur. Daha önce geçen 618 sayılı hadîse bakılsın. Neseî, başka bir tarikle bunu tahriç etmiştir.[1214]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 627, /496
Senetler:
()
Konular:
Dua, tevbe istiğfar duası
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا بن نمير قال حدثنا أبو اليمان قال حدثنا إسماعيل بن أبي خالد قال سمعت عمرو بن حريث يقول : ذهبت بي أمي إلى النبي صلى الله عليه وسلم فمسح على رأسي ودعا لي بالرزق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164905, EM000632
Hadis:
حدثنا بن نمير قال حدثنا أبو اليمان قال حدثنا إسماعيل بن أبي خالد قال سمعت عمرو بن حريث يقول : ذهبت بي أمي إلى النبي صلى الله عليه وسلم فمسح على رأسي ودعا لي بالرزق
Tercemesi:
— Amr Ibni Harîs'in şöyle dediği işitilmiştir:
«— An»em beni - Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'ş götürdü. Peygamber başımı okşadı ve bana rızık duasında bulundu.»[1223]
Amr Ibni Harîs kimdir?;
Mekke li ve Kureyş kabilesinden olan Amr ibni Harîs'İn künyesi Ebû Sa'îd olup, hicretten iki yıl önce doğmuştur. Hz. Peygömber'in irtihallerinde on iki yaşındaydı. Metinden de anlaşıldığına göre, küçük yaşta olması hasebiyle annesi tarafından Resûlüllah'ın yanına götürülmüştü. Bu arada Hz. Peygamber onun başını okşamış ve kendisine rızık ve bereket vermesi için, Allah'a dua etmişti. Sonra Küfeye giderek orada kendine bir ev edindi. Kureyş kabilesinden Küfe de ilk yerleşen bu olmuştur. Hz. Pey-gamber'in ona ettikleri rızık ve bereket duası sayesinde çok mal kazandı. Böylece Küfe halkının en zengini olmuş ve orada şeref ve kıymet sahihi olarak tanınmıştı. Küfe de bir müddet emirlik yapmış ve hicretin 85 yılında 87 yaşında olduğu halde orada vefat etmiş bir sahabidir. Allah ondan razj olsun.[1224]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 632, /498
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا أبو ربيعة سنان قال حدثنا أنس بن مالك قال : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم غصنا فنفضه فلم ينتفض ثم نفضه فلم ينتفض ثم نفضه فلم ينتفض قال ان سبحان الله والحمد لله ولا اله الا الله ينفضن الخطايا كما تنفض الشجرة ورقها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164907, EM000634
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا أبو ربيعة سنان قال حدثنا أنس بن مالك قال : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم غصنا فنفضه فلم ينتفض ثم نفضه فلم ينتفض ثم نفضه فلم ينتفض قال ان سبحان الله والحمد لله ولا اله الا الله ينفضن الخطايا كما تنفض الشجرة ورقها
Tercemesi:
— Enes îbni Malik'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: — Peygamber (Sallallakli Aleyhi ve Sellem) bir ağaç dalı alıp da onu
silkti, yaprakları düşmedi. Sonra silkti, yine düşmedi. Tekrar silkti, yine düşmedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Allah noksanlıklardan beridir, hamd Allah'a mahsustur ve Allah'dan başka bir İlâh yoktur (sözleri), ağaç yapraklarını düşürdüğü gibi, günahları düşürürler.»[1227]
Bu hddîs-i şerifin manasına uygun olarak İmam Tirmizî, yine Enes ibni Malik 'den başka bir yolla şu hadîsi tahriç etmiştir:
«— Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem), yaprakları kurumuş olan bir ağaca rasgeldi de değneği ile ona vurdu. Ağacın yaprakları dökülüp saçıldı. Bunun üzerine buyurdu kî:
«— Elhamdu Lillâh, Sübhanellah, La İlahe İllallah ve Allahu Ekber (sözleri), bu ağaç yapraklarını döktüğü gibi, kulun günahlarından düşürür.[1228]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 634, /498
Senetler:
()
Konular:
Dua, faziletlisi
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا الحسن بن الربيع قال حدثنا بن إدريس عن ليث عن محارب بن دثار عن جابر قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم أصلح لي سمعي وبصري واجعلهما الوارثين مني وانصرني على من ظلمني وأرني منه ثأري
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164923, EM000649
Hadis:
حدثنا الحسن بن الربيع قال حدثنا بن إدريس عن ليث عن محارب بن دثار عن جابر قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم أصلح لي سمعي وبصري واجعلهما الوارثين مني وانصرني على من ظلمني وأرني منه ثأري
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah (Sattattahti Aleyhi ve Stttemj şöyle buyururdu:
— Allah'ım! Benim işitme ve görme duygularımı düzelt ve onları bana varis kıl, (ölünceye kadar sahih ve sağlam olsunlar). Bana zulmedene karşı, bana nusret ver ve ondan intikamımı bana göster.»[18]
Görmeyen ve işitmeyen kimse, dünya nimetlerinin en iyilerinden mahrum bulunan ve bunlardan faydalanamayandır. Görme ve İşitme duygularının sağlam ve sahih olmatarİyle dünya hayatı ve yaşayışı hoş olur. Onun için Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) Efendimiz, bunların sahih ve sağlam olmasını Cenab-ı Hak'dan istemişlerdir.
Allah'ın hak dini olan İslâm dininin hakim olabilmesi ve yaşayabilmesi için, onu tebliğe memur Peygamber'in, düşmanlarına üstün gelmesi ve zafer kazanması şarttır. Bu gayenin tahakkuku için Peygamber Efendimiz, zalimlere karşı Allah'dan nusret ve intikam talebinde bulunmuşlardır. Bu dua, nefsin arzusunu tatmin değil, asıl gayenin gerçekleşmesini istemedir.
(Bu hadîs Kütüb-i S itte'de yoktur,- bunu Taberanî, Mu'cemu's-Sağİr'inde tahrİç etmiştir. Fadlu'llah : C. I, s. 105, dip not.)[19]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 649, /509
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا موسى قال حدثنا حماد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم متعني بسمعي وبصري واجعلهما الوارث مني وانصرني على عدوي وأرني منه ثأري
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164924, EM000650
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا حماد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول : اللهم متعني بسمعي وبصري واجعلهما الوارث مني وانصرني على عدوي وأرني منه ثأري
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururdu:
«— Allah'ım! işitme ve görme duygularımla beni faydalandır ve onları bana varis kıl. Düşmanıma karşı bana nusret ver ve ondan intikamımı bana göster.»[20]
Bundan önceki hadîs-İ şerife ve açıklamasına bakılsın. Zulme uğrayan kimse, tecavüz etmeyecek şekilde hakfâna sahip olabilir. Düşmanla karşılaşmalarda savaşı kazanmak gaye olduğuna göre, bu başarıya ulaşabilmek için düşmanın yapmış olduğu İşkence ve eziyetler şeklini aynen onlara uygulamak bir haktır. Fazla ileri gidip taşkınlık yapmak caiz değildir.[21]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 650, /509
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları