1631 Kayıt Bulundu.
Ebu Bekir İbn Ebi Şeybe, İsmail b. İbrahim ile Ebu Muaviye'den, onlar Leys'ten, o Abdullah b. Hasan'dan, o annesinden, o da Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'dan (r.a.) rivayet ettiğine göre Fâtıma (r.a.) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v.) mescide girdiği zaman şöyle derdi: “Bismillah, selâm Allah'ın resûlüne olsun. Allahım! Günahlarımı bağışla ve rahmetinin kapılarını bana aç.” Resûlullah (S.a.v.) mescidden çıktığı zaman şöyle derdi: “Bismillah, selâm Allah'ın resulüne olsun. Allahım! Günahlarımı bağışla ve fazl u kereminin kapılarını bana aç.”
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Hâlid, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) beni kucakladı ve "Allah'ım! Ona Kitâb'ı öğret" diye dua etti.
Açıklama: Kur’ân-ı Kerîm’in inceliklerini anlayıp yorumlaması için Hz. Peygamber’in -yukarıdaki rivayette geçen- duasına mazhar olan Abdullah b. Abbas’ın tefsir ilmindeki üstünlüğü, daha ilk devirlerden itibaren hemen herkes tarafından kabul edilmiştir.
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ya'lâ b. Atâ, ona Umâre b. Hadîd el-Beclî, ona da Sahr el-Ğâmidî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım sabahın erken vakitlerini ümmetime bereketli eyle" diye dua ederdi. Hz. Peygamber (sav) bir müfreze göndereceği vakit sabahın ilk vaktinde gönderirdi. (Hadisin ravisi) Sahr ticaretle uğraşıyordu. (Yanında çalışan) genç adamlarını sabahın erken vaktinde işe gönderirdi. Bu sebeple malı o kadar çoğaldı ki nereye koyacağını bilemedi.
Açıklama: şevahidle hasendir.
Bize Hüşeym, ona Ya'lâ b. Atâ, ona Umâre b. Hadîd, ona da Sahr el-Ğâmidî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım sabahın erken vakitlerini ümmetime bereketli eyle" diye dua ederdi. Hz. Peygamber (sav) bir müfreze ya da ordu göndereceği vakit sabahın ilk vaktinde gönderirdi. (Hadisin ravisi) Sahr ticaretle uğraşan bir adamdı. (Çalışanlarını) sabahın erken vaktinde işe gönderirdi. Zenginleşti ve çok malı oldu.
Açıklama: şevahidle hasendir.
Bize Hüşeym, ona Ya'lâ b. Atâ, ona Umâre b. Hadîd, ona da Sahr el-Ğâmidî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım sabahın erken vakitlerini ümmetime bereketli eyle" diye dua ederdi. Hz. Peygamber (sav) bir müfreze ya da ordu göndereceği vakit sabahın ilk vaktinde gönderirdi. (Hadisin ravisi) Sahr ticaretle uğraşan bir adamdı. (Çalışanlarını) sabahın erken vaktinde işe gönderirdi. Zenginleşti ve çok malı oldu.
Açıklama: şevahidle hasendir.
Bize Affân, ona Şu'be, ona Ya'lâ b. Atâ, ona Becile Kabilesinden Umâre b. Hadîd, ona da Ezd Kabilesinden Sahr el-Ğâmidî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım sabahın erken vakitlerini ümmetime bereketli eyle" diye dua ederdi. Hz. Peygamber (sav) bir müfreze göndereceği vakit sabahın ilk vaktinde gönderirdi. (Hadisin ravisi) Sahr ticaretle uğraşıyordu. Onun (yanında çalışan) genç adamları vardı. Onları sabahın erken vaktinde işe gönderirdi. Bu sebeple malı o kadar çoğaldı ki nereye koyacağını bilemedi.
Açıklama: "اللَّهُمَّ بَارِكْ لِأُمَّتِي فِي بُكُورِهَا" kısmı dışında isnadı zayıftır. Bu kısım ise şâhidleriyle beraber hasendir.
Bize Mervân b. Muâviye el-Fezâri, ona Abdulvahid b. Eymen el-Mekki, ona Übeydullah b. Abdullah ez-Zurakî, ona da Babası (Abdullah ez-Zurakî) şöyle rivayet etmiştir: Uhud savaşı günü (savaş bitip) Müşrikler geri döndükten sonra Hz. peygamber (sav) "hadi düzgün bir saf düzenine geçin, Rabbime hamdu sena edeyim" dedi. Sahabe Hz. Peygamber'in arkasında saf oluşturdu, ardından Hz. Peygamber (sav) şöyle dua etti: "Allah'ım! bütün hamd sana mahsustur. Allah'ım hiç kimse Sen'in verdiğin bol rızkı darlaştıramaz, kıstığın rızkı da bollaştıramaz, Sen'in doğru yola ilettiğini saptıramaz, saptırdığını doğru yola iletemez, Sen'in vermediğini veremez, verdiğini engelleyemez, Sen'in uzak tuttuğunu yakın kılamaz, yakınlaştırdığını uzaklaştıramaz. Allah'ım! Bize olan bereketini, rahmetini, ikramını ve rızkını bollaştır. Allah'ım! Bozulmayacak, bitmeyecek daimi nimetini istiyoruz Sen'den. Allah'ım! Sen'den yoksulluk gününde nimet, korku gününde emniyet dilerim. Allah'ım! Verdiğin ve vermediğin şeylerin şerrinden Sana sığınırım. Allah'ım! bize imanı sevdir ve kalbimizi onunla süsle, küfür, günah ve isyandan tiksindir ve bizi doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eden kullarından eyle. Allah'ım! Bizim canımızı Müslüman olarak al, Müslüman olarak dirilt, şeref ve haysiyetimizi yitirmeden, fitnelere maruz kalmadan salih kulların arasına kat. Allah'ım! Sen’in Peygamberlerini yalanlayan, insanları Sen’in yolundan alıkoyan kâfirler gürûhunu kahreyle! Onların üzerine musibetini ve azabını indir. Allah'ım! Kendilerine kitap verilen kâfirleri de kahreyle. Ey hak ve gerçek olan İlâh!" Fezârî bir defasında (bu rivayeti) "... İbn Rifâa ez-Zürakî, ona da babası" senediyle rivayet etmiştir. Fezârî dışındakiler ise (İbn Rifâa ez-Zürakî yerine) Ubeyd b. Rifâa ez-Zürakî adını zikretmiştir.
Bize Hâşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Cehdam el-Yemâmî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm b. Ebu Sellâm, ona dedesi Ebu Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir, ona da Muâz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Allah Rasûlü (sav) sabah namazına çok geç kaldı. Neredeyse güneş doğacaktı ki hızlıca çıkageldi. Hemen kamet getirildi ve Hz. Peygamber (sav) namazı kısa kıldırdı. Selam verdikten sonra "saflarda olduğunuz gibi kalın" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: "Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım. Geceleyin kalkıp abdest aldım ve benim için belirlenen miktarda namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Bir de baktım ki Rabbim en güzel suretiyle karşımda. Bana 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum ey Rabbim' dedim. Tekrar 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum Rabbim' dedim. Elini iki kürek kemiğimin arasına koyduğunu gördüm. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey ayan oldu ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana 'ey Muhammed! Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Kefaretler hakkında' diye cevap verdim. 'Kefaretler nedir?' diye sordu. 'İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak' dedim. Sonra 'dereceler nelerdir?' diye sordu. 'Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak' dedim. Sonra 'dile benden' buyurdu. Ben de 'Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum' dedim." Sonra Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu: "Bu söylenenler hakikattir, onları kavrayın ve öğrenin."