294 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Devs kabilesi kadınlarının kalçaları (tekrar) Zu'l-Halasa Puthanesi'nin etrafında (tavaf ederek) çalkalanmadıkça, kıyamet kopmaz" "Zu'l-Halasa", Devs kabilesinin Cahiliye devrinde ibadet ettikleri bir puttur
Abdullah b. Münir, ona Abdullah b. Bekir, ona Humeyd, ona da Enes şöyle demiştir: Abdullah b. Selâm bir arazide hurma toplarken Rasulullah'ın (sav) Medine'ye geldiğini duyunca Hz. Peygamber'in yanına gelip “sana cevabını sadece peygamber olan kimsenin bilebileceği üç soru soracağım; 1. Kıyamet alâmetlerinin ilki nedir? 2. Cennet ehlinin ilk yemeği nedir? 3. Çocuğun babasına yahut anasına benzemesine yol açan şey nedir?” dedi. Hz. Peygamber (sav) "Bunları, az önce, Cibril bana bildirdi" dedi. Abdullah b. Selâm “Cibril mi?” dedi. Hz. Peygamber "Evet" dedi. Abdullah “Cibril, melekler içinde Yahudilerin düşmanıdır” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) ya da Râvî "Cebrâil’e kim düşmansa şunu iyi bilsin ki, daha önce gönderilen kitapları doğrulayan, Müminlere bir doğru yol rehberi ve müjdeci olan Kur’an’ı Allah’ın izniyle senin kalbine o indirmiştir." (Bakara, 97) ayetini okudu. Sonra Hz. Peygamber (sav) "Kıyamet alâmetlerinin ilki, insanları doğudan batıya sürecek bir ateştir. Cennet ehlinin ilk yemeği balık ciğerinin (sarkmış olan) fazlasıdır. Çocuğun baba ve ana soylarına çekmesine gelince; cinsel münasebet sırasında erkeğin spermi, kadının sperminin önüne geçtiğinde, çocuk erkeğe, kadının spermi erkeğin sperminin önüne geçtiği zaman çocuk kadına çeker" buyurdu. Bunun üzerine Abdullah b. Selâm “Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Ben yine şehadet ederim ki sen Allah'ın rasulüsün” dedi ve “ey Allah'ın Rasulü, Yahudiler insanı hayrette bırakacak kadar yalan söyleyen, asılsız iftiralarda bulunan bir topluluktur. Eğer sen beni, onlardan sormadan önce, Müslüman olduğumu bilirlerse, muhakkak bana iftira ederler” diye ekledi. Ardından Yahudiler geldi. Peygamber (sav) "İçinizde Abdullah nasıl adamdır?" diye sordu. Yahudiler “o bizim hayırlımız ve hayırlımızın oğludur. Seyyidimiz ve seyyidimizin oğludur” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Abdullah b. Selâm İslâm 'a girerse ne düşünürsünüz?" diye sordu. Yahudiler “Allah böyle şeyden onu korusun” dediler. Abdullah, Yahudilerin karşısına çıktı ve kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu. Bunun üzerine Yahudiler “o bizim en kötümüz ve en kötümüzün oğludur” dediler ve Abdullah b. Selam'ın değerini düşürmeye çalıştılar. Abdullah “ey Allah'ın Rasulü, işte korkmakta olduğum şey budur” dedi.
Bize Muhammed b. Selam, ona el-Fezarî, ona Humeyd, ona da Enes şöyle nakletmiştir: Abdullah b. Selâm Rasul-i Ekrem’in (sav) Medine’ye geldiğini duyunca hemen Rasulullah'a (sav) geldi ve “ “sana, cevabını sadece bir peygamberin bilebileceği üç şey soracağım: 1. Kıyamet alâmetlerinin ilki nedir?; 2. Cennet ahalisi ilk önce hangi yemeği yiyecekler? 3. Çocuk hangi durumda babasına çeker ve hangi durumda da dayılarına çeker?” dedi. Rasul-i Ekrem (sav) "az önce Cebrail bunları bana bildirdi" dedi. Bunun üzerine Abdullah “Cebrail, Melekler arasında Yahudilerin düşmanıdır” dedi. Rasulullah (sav) sorulan sorulara "Kıyamet alâmetlerinin ilki, insanları doğudan batıya sürüp toplayacak bir ateştir. Cennetliklerin yiyeceği ilk yemek, balık ciğerinin (sarkmış olan) fazlasıdır. Çocuğun benzemesine gelince; erkek kadınla cinsel ilişkide bulunduğunda erkeğin spermi kadınınkinden önce gelirse çocuk babaya benzer. Kadının spermi erkeğin menisinden önce gelirse çocuk anaya benzer" cevabını verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Selam “Şehadet ederim ki sen Allah’ın (Hak) Peygamberisin” dedi. Sonra Abdullah “Ya Rasulullah, Yahudiler, insanı hayrette bırakacak kadar yalan söyleyen, asılsız isnat ve iftiralarda bulunan bir millettir. Eğer siz beni onlara sormadan önce Müslüman olduğumu duyup öğrenirlerse muhakkak bana bir sürü itham ve iftiralarda bulunurlar” dedi. Ardından Rasulullah’ın huzuruna Yahudiler geldi. Abdullah ise evde saklandı. Rasulullah (sav) Yahudilere "Abdullah b. Selam aranızda nasıl biridir?" diye sordu. Yahudiler “O bizim en alimimizdir. Ve en alimimizin de oğludur. O, bizim en hayırlımızdır ve en hayırlımızın oğludur” dediler. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) "Abdullah Müslüman olursa ne dersiniz?" diye sordu. Yahudiler “Böyle şeyden onu Allah korusun!” dediler. Bunun üzerine Abdullah onların karşısına çıktı ve “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasulullah = Şehadet ederim ki Allah’tan başka (tapacak) hiçbir ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir” dedi. Bu defa da Yahudiler “O bizim kötümüzdür, kötümüzün de oğludur” deyip İbn Selam hakkında türlü iftiralara başladılar.
Bize Kuteybe ve İbn Serh ve diğerleri, onlara Süfyan, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Siz pabuçları kıldan olan bir milletle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Siz, gözleri küçük, burunları yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplı kalkan gibi olan bir milletle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine (sav) şöyle buyurmuştur: "Siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz gözleri küçük bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Siz, gözleri küçük, burunları kısa- yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (etli) bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
Bize Kuteybe, İbn Serh ve diğerleri, onlara Süfyân, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Siz pabuçları kıldan olan bir milletle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Siz, gözleri küçük, burunları yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplı kalkan gibi olan bir milletle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."