Öneri Formu
Hadis Id, No:
279259, M000398-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ح وَحَدَّثَنِيهِ زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ يُوسُفَ الأَزْرَقُ جَمِيعًا عَنْ فُضَيْلِ بْنِ غَزْوَانَ ح وَحَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثٌ إِذَا خَرَجْنَ لاَ يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ أَوْ كَسَبَتْ فِى إِيمَانِهَا خَيْرًا طُلُوعُ الشَّمْسِ مِنْ مَغْرِبِهَا وَالدَّجَّالُ وَدَابَّةُ الأَرْضِ » .
Tercemesi:
Bize Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Vekî (T) Bana Züheyr b. Harb, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, hepsine Fudayl b. Gazvân (T) Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ -lafız ona aittir-, ona İbn Fudayl, ona babası, ona Ebû Hâzim, ona Ebû Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç hadise gerçekleştikten sonra önceden iman etmeyen veya iyilik yapmayan kişiyle iman etmesi fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, deccal ve dabbetü'l-arz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 398, /84
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Ebu Fadl Fudayl b. Ğazvan ed-Dabbi (Fudayl b. Ğazvan b. Cerir)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
İman, faydası olmayacak iman
İman, imanın fayda vermeyeceği zaman
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64587, HM017299
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي حُسَيْنٍ حَدَّثَنَا شَهْرُ بْنُ حَوْشَبٍ عَنْ عَامِرٍ أَوْ أَبِي عَامِرٍ أَوْ أَبِي مَالِكٍ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَمَا هُوَ جَالِسٌ فِي مَجْلِسٍ فِيهِ أَصْحَابُهُ جَاءَهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلَام فِي غَيْرِ صُورَتِهِ يَحْسِبُهُ رَجُلًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلَامَ ثُمَّ وَضَعَ جِبْرِيلُ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَيْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْإِسْلَامُ فَقَالَ أَنْ تُسْلِمَ وَجْهَكَ لِلَّهِ وَأَنْ تَشْهَدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِيمَانُ قَالَ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَالْمَوْتِ وَالْحَيَاةِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَالْحِسَابِ وَالْمِيزَانِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِحْسَانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنَّكَ إِنْ كُنْتَ لَا تَرَاهُ فَهُوَ يَرَاكَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَحْسَنْتُ قَالَ نَعَمْ وَنَسْمَعُ رَجْعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَيْهِ وَلَا يُرَى الَّذِي يُكَلِّمُهُ وَلَا يُسْمَعُ كَلَامُهُ قَالَ فَمَتَى السَّاعَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُبْحَانَ اللَّهِ خَمْسٌ مِنْ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ }
فَقَالَ السَّائِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ شِئْتَ حَدَّثْتُكَ بِعَلَامَتَيْنِ تَكُونَانِ قَبْلَهَا فَقَالَ حَدِّثْنِي فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ الْأَمَةَ تَلِدُ رَبَّهَا وَيَطُولُ أَهْلُ الْبُنْيَانِ بِالْبُنْيَانِ وَعَادَ الْعَالَةُ الْحُفَاةُ رُءُوسَ النَّاسِ قَالَ وَمَنْ أُولَئِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ الْعَرِيبُ قَالَ ثُمَّ وَلَّى فَلَمَّا لَمْ نَرَ طَرِيقَهُ بَعْدُ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ ثَلَاثًا هَذَا جِبْرِيلُ جَاءَ لِيُعَلِّمَ النَّاسَ دِينَهُمْ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ مَا جَاءَنِي قَطُّ إِلَّا وَأَنَا أَعْرِفُهُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ هَذِهِ الْمَرَّةُ
Tercemesi:
Amir veya Ebu Amir veya Malik (radıyallahu anhu) Rasulullah (sav) sahabe ile beraber otururken Cibril (as) kendi sureti dışında bir suretle geldi. Rasulullah (sav) onu müslümanlardan biri zannetti. Cibril (as) Rasulullah'a selam verdi o da selamına karşılık verdi. Sonra Cibril ellerini Rasulullah'ın dizlerine koydu ve 'Ya Rasulullah, İslam nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "İslam; senin Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de
Allah Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermendir.
Cibril 'Böyle yaptığımda İslam olmuş olur muyum?' diye sordu Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Cibril 'İman nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mizana ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir." dedi.
Cibril 'Böyle yaparsam iman etmiş olur muyum?' diye sordu Rasulullah
da "evet" dedi.
Sonra Cibril 'İhsan nedir, ya Rasulullah?' diye sordu. Rasulullah (sav) "İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir. Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."
Cibril 'Böyle yaparsam ihsan etmiş olur muyum?' diye sordu.Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Rasulullah (sav)'in döndüğünü duyduk fakat konuştuğu görülmedi ve söyledikleri işitilmedi.
Cebrail 'Saat/ kıyamet ne zaman, ya Rasulullah?' diye sordu.
Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Subhanallah, beş gayb hali var ki Allah'tan başkası bilmez, bunlar da: - Kıyamet,
- Yağmur yağdırması ve
- Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm bilgiler,
- Kişinin yarın ne kazanacağı ve
- Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah' ın her
şeye gücü yeter."
Soru soran 'Ya Rasulullah, istersen sana kıyametten önce gerçekleşecek
iki alameti söyleyeyim.' dedi, Rasulullah (sav) "Bana anlat.' dedi. Cibril (as) 'Cariyenin efendisini doğurduğunu, insanların yüksek binalar yaptığını, çok fakir insanların başına geçtiğini gördüğün zaman.' dedi. Rasulullah (sav) "Bunlar kim, ey Allah'ın elçisi?" diye sordu. Cibril 'Bedevilerdir.' dedi.
Ravi (sahabi): 'Sonra gitti, nereye gittiğini göremedik.'
Rasulullah 3 defa "Subhanallah" dedikten sonra "Bu Cibrildir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki bu gelmesi haricinde Cibril'in geldiğini bilmediğim olmamıştır." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Amir el-Eşari 17299, 5/848
Senetler:
1. Ebu Malik el-Eşarî (Ka'b b. Asım)
2. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
3. ibn Ebu Amir, Amir b. Ebu Amir Eşari (Amir b. Ubeyd b. Vehb)
4. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
5. Abdullah b. Abdurrahman en-Nevfelî (Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin b. Haris)
6. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
7. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Bilgi, gayb olan konular ve muğayyebatı hamse
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
İhsan, ihsan nedir?
İman, imanın esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, İslamın Şartları
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32800, İM004047
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ الْعُثْمَانِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَفِيضَ الْمَالُ وَتَظْهَرَ الْفِتَنُ وَيَكْثُرَ الْهَرْجُ » . قَالُوا وَمَا الْهَرْجُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « الْقَتْلُ الْقَتْلُ الْقَتْلُ » . ثَلاَثًا .
Tercemesi:
Bize Ebu Mervan el-Osmânî, ona Abdülaziz b. Ebu Hazım, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Yakub el-Cühenî), ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mal dolup taşmadıkça, fitneler ortaya çıkmadıkça,'herç' de çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır." Rasulullah'a (sav), 'Herç' nedir? diye soruldu, o da: "Öldürmek, öldürmek, öldürmek" diye üç defa tekrar etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 25, /653
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Ebu Mervan Muhammed b. Osman el-Kuraşî (Muhammed b. Osman b. Halid b. Ömer b. Abdullah b. el-Velîd b. Osman b. Affân)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kıyamet, alametleri
Mal, mal - mülk hırsı
Yargı, adam öldürmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277975, N004994-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى فَرْوَةَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى ذَرٍّ قَالاَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْلِسُ بَيْنَ ظَهْرَانَىْ أَصْحَابِهِ فَيَجِىءُ الْغَرِيبُ فَلاَ يَدْرِى أَيُّهُمْ هُوَ حَتَّى يَسْأَلَ فَطَلَبْنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ نَجْعَلَ لَهُ مَجْلِسًا يَعْرِفُهُ الْغَرِيبُ إِذَا أَتَاهُ فَبَنَيْنَا لَهُ دُكَّانًا مِنْ طِينٍ كَانَ يَجْلِسُ عَلَيْهِ وَإِنَّا لَجُلُوسٌ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى مَجْلِسِهِ إِذْ أَقْبَلَ رَجُلٌ أَحْسَنُ النَّاسِ وَجْهًا وَأَطْيَبُ النَّاسِ رِيحًا كَأَنَّ ثِيَابَهُ لَمْ يَمَسَّهَا دَنَسٌ حَتَّى سَلَّمَ فِى طَرَفِ الْبِسَاطِ فَقَالَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ . فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ قَالَ أَدْنُو يَا مُحَمَّدُ قَالَ « ادْنُهْ » . فَمَا زَالَ يَقُولُ أَدْنُو مِرَارًا وَيَقُولُ لَهُ « ادْنُ » . حَتَّى وَضَعَ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَىْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِسْلاَمُ قَالَ « الإِسْلاَمُ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ » . قَالَ إِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الرَّجُلِ صَدَقْتَ أَنْكَرْنَاهُ قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِيمَانُ قَالَ « الإِيمَانُ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَتُؤْمِنُ بِالْقَدَرِ » . قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِحْسَانُ قَالَ « أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَتَى السَّاعَةُ قَالَ فَنَكَسَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا وَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ « مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ وَلَكِنْ لَهَا عَلاَمَاتٌ تُعْرَفُ بِهَا إِذَا رَأَيْتَ الرِّعَاءَ الْبُهُمَ يَتَطَاوَلُونَ فِى الْبُنْيَانِ وَرَأَيْتَ الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ مُلُوكَ الأَرْضِ وَرَأَيْتَ الْمَرْأَةَ تَلِدُ رَبَّهَا خَمْسٌ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ اللَّهُ ( إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ ) » . ثُمَّ قَالَ « لاَ وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ هُدًى وَبَشِيرًا مَا كُنْتُ بِأَعْلَمَ بِهِ مِنْ رَجُلٍ مِنْكُمْ وَإِنَّهُ لَجِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَزَلَ فِى صُورَةِ دِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kudâme, ona Cerîr, ona Ebû Ferve, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Zerr’in naklettiğine göre Rasulullah (s.a) bir gün ashabının arasında otururken yabancı bir adam gelmişti. Kimin Rasulullah olduğunu bilemiyordu sorup duruyordu. Bunun üzerine biz, gelen yabancı O’nu (s.a) tanısın diye Rasulullah (s.a) için bir oturma yeri yapmayı arzu ettik ve çamurdan, oturacağı bir sedir yaptık. Bir gün Rasulullah (s.a) sedirinde biz etrafında otururken, insanların en güzel yüzlüsü, en güzel kokulusu ve elbisesinde kirden eser olmayan bir adam geliverdi. (Rasulullah’ın önündeki) Serginin ucuna kadar geldi ve “es-Selâmu aleyküm Ey Muhammed.” diyerek selam verdi. Rasulullah onun selamını aldı. Adam “Yaklaşabilir miyim Ey Muhammed” deyince Rasulullah “Yaklaş” buyurdu. Sonra adam tekrar tekrar “Yaklaşabilir miyim?” dedikçe Rasulullah “Yaklaş” diyordu ve nihayet ellerini Rasulullah’ın (s.a) dizlerine koydu ve “Ey Muhammed! Bana İslam’ın ne olduğunu anlat” dedi.” Rasulullah “Allah’a ibadet etmen ve hiçbir şeyi O’na (c.c) ortak koşmaman, namaz kılman, zekat vermen, Kabe’yi haccetmen ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam “Bunları yaparsam Müslüman olmuş olur muyum?” deyince Rasulullah “Evet” dedi. Adam “Doğru söyledin.” dedi. Adamın “Doğru söyledin” demesi hoşumuza gitmedi. Sonra adam “Ey Muhammed! Bana imanın ne olduğunu anlat” dedi. Rasulullah (s.a) “Allah’a, meleklerine, kitaba, Peygamberlere ve kadere iman etmendir.” buyurdu. Adam "Ben bunları yaparsam iman etmiş olur muyum?" deyince Rasulullah (s.a) "Evet" buyurdu. O, “Doğru söyledin.” dedi. Sonra “Bana ihsanın ne olduğunu anlat.” deyince Rasulullah “Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O (c.c) seni görüyor.” buyurdu. O, “Doğru söyledin.” dedi. Sonra “Bana kıyametin ne zaman kopacağından haber ver” deyince Rasulullah başını eğdi, ona hiçbir cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (s.a) yine ona cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (s.a) yine ona cevap vermedi. Sonra Rasulullah başını kaldırdı ve “Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir fakat onun bazı alametleri var. O alametlerle kıyametin (yaklaştığı) anlaşılır. Koyun çobanlarının binalar yapmada yarıştıklarını görürsen, yalınayak ve çıplakların yeryüzüne hükmetmeye başladığını görürsen ve kadının efendisini doğurduğunu görürsen (bil ki kıyamet yakındır.) Beş şey vardır ki bunları Allah’tan başkası bilmez (buyurdu ve) ( إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ/Kıyamet saati hakkındaki bilgi yalnız Allah’ın katındadır) ile başlayan (Lokmân sûresi 34.) ayeti ( إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ/Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.) kısmına kadar okudu. Sonra Rasulullah “Hayır. Muhammed’i hak ile, hidayet kaynağı ve müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki bunu (kıyametin ne zaman kopacağını) herhangi birinizden daha iyi bilmiyorum. Bu Dihyetü’l-Kelbî suretinde gelen Cebrail (a.s) idi.” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 6, /2409
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Ferve Urve b. Haris el-Hemdani (Urve b. Haris)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Kudame el-Messîsî (Muhammed b. Kudame b. A'yen b. Misver)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, İslam, İhsan
İslam, islam nedir?
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212243, BM001781
Hadis:
(1781) - حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ: نا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ: نا قَيْسٌ، عَنِ الْأَعْمَشِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ عَبِيدَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ رَفَعَهُ قَالَ: «إِنَّ مِنْ شِرَارِ النَّاسِ مَنْ تُدْرِكُهُمُ السَّاعَةُ وَهُمْ أَحْيَاءٌ، وَالَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْقُبُورَ مَسَاجِدَ» ، وَهَذَا الْحَدِيثُ لَا نَعْلَمُ رَوَاهُ عَنِ الْأَعْمَشِ بِهَذَا الْإِسْنَادِ إِلَّا قَيْسٌ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Bezzâr, Müsned-i Bezzâr, Abdullah b. Mes'ud 1781, 5/185
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abide b. Amr el-A'ver (Abide b. Amr)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Kays b. er-Rebi' (Kays b. er-Rebi')
6. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
7. Ebu Sehl Abde b. Abdullah el-Huzâî (Abde b. Abdullah b. Abde)
Konular:
Kıyamet, alametleri
Kıyamet, sıkıntıları
Namaz, mezarlıkta namaz kılmanın mekruh oluşu