Öneri Formu
Hadis Id, No:
18434, T003030
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى رِزْمَةَ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : مَرَّ رَجُلٌ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ عَلَى نَفَرٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ غَنَمٌ لَهُ فَسَلَّمَ عَلَيْهِمْ قَالُوا : مَا سَلَّمَ عَلَيْكُمْ إِلاَّ لِيَتَعَوَّذَ مِنْكُمْ فَقَامُوا فَقَتَلُوهُ وَأَخَذُوا غَنَمَهُ فَأَتَوْا بِهَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا ضَرَبْتُمْ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَتَبَيَّنُوا وَلاَ تَقُولُوا لِمَنْ أَلْقَى إِلَيْكُمُ السَّلاَمَ لَسْتَ مُؤْمِنًا ) . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdülaziz b. Ebu Rizme, ona İsrail, ona Simâk, ona İkrime, ona da İbn Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etti: Süleym oğullarından bir adam Rasulullah’ın (sav) ashabından birkaç kişinin yanından geçti, beraberinde ona ait birkaç koyun da vardı, onlara selam verdi. Onlar (birbirlerine) bunun size selam vermesi ancak sizden kendisini koruması içindir, deyip kalkıp onu öldürdüler ve koyunlarını aldılar. Koyunları Rasulullah’a (sav) getirdiler. Bunun üzerine yüce Allah: “Ey iman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırın. Size selam verene dünya hayatının menfaatini arayarak: Sen mümin değilsin, demeyin” (Nisa, 4/94) ayetini indirdi.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen bir hadistir. Bu hususta Üsâme b. Zeyd’in de rivayet ettiği bir hadis vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 4, 5/240
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Kur'an, Nüzul sebebleri
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20040, T001548
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ أَنَّ جَيْشًا مِنْ جُيُوشِ الْمُسْلِمِينَ كَانَ أَمِيرَهُمْ سَلْمَانُ الْفَارِسِىُّ حَاصَرُوا قَصْرًا مِنْ قُصُورِ فَارِسَ فَقَالُوا: يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ أَلاَ نَنْهَدُ إِلَيْهِمْ؟ قَالَ دَعُونِى أَدْعُهُمْ كَمَا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدْعُوهُمْ . فَأَتَاهُمْ سَلْمَانُ فَقَالَ لَهُمْ: إِنَّمَا أَنَا رَجُلٌ مِنْكُمْ فَارِسِىٌّ تَرَوْنَ الْعَرَبَ يُطِيعُونَنِى فَإِنْ أَسْلَمْتُمْ فَلَكُمْ مِثْلُ الَّذِى لَنَا وَعَلَيْكُمْ مِثْلُ الَّذِى عَلَيْنَا وَإِنْ أَبَيْتُمْ إِلاَّ دِينَكُمْ تَرَكْنَاكُمْ عَلَيْهِ وَأَعْطُونَا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَأَنْتُمْ صَاغِرُونَ . قَالَ وَرَطَنَ إِلَيْهِمْ بِالْفَارِسِيَّةِ وَأَنْتُمْ غَيْرُ مَحْمُودِينَ . وَإِنْ أَبَيْتُمْ نَابَذْنَاكُمْ عَلَى سَوَاءٍ . قَالُوا مَا نَحْنُ بِالَّذِى نُعْطِى الْجِزْيَةَ وَلَكِنَّا نُقَاتِلُكُمْ . فَقَالُوا يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ أَلاَ نَنْهَدُ إِلَيْهِمْ قَالَ لاَ . فَدَعَاهُمْ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلَى مِثْلِ هَذَا ثُمَّ قَالَ: انْهَدُوا إِلَيْهِمْ . قَالَ فَنَهَدْنَا إِلَيْهِمْ فَفَتَحْنَا ذَلِكَ الْقَصْرَ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ بُرَيْدَةَ وَالنُّعْمَانِ بْنِ مُقَرِّنٍ وَابْنِ عُمَرَ وَابْنِ عَبَّاسٍ . وَحَدِيثُ سَلْمَانَ حَدِيثٌ حَسَنٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ أَبُو الْبَخْتَرِىِّ لَمْ يُدْرِكْ سَلْمَانَ لأَنَّهُ لَمْ يُدْرِكْ عَلِيًّا وَسَلْمَانُ مَاتَ قَبْلَ عَلِىٍّ . وَقَدْ ذَهَبَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى هَذَا وَرَأَوْا أَنْ يُدْعَوْا قَبْلَ الْقِتَالِ وَهُوَ قَوْلُ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : إِنْ تُقُدِّمَ إِلَيْهِمْ فِى الدَّعْوَةِ فَحَسَنٌ يَكُونُ ذَلِكَ أَهْيَبَ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ لاَ دَعْوَةَ الْيَوْمَ . وَقَالَ أَحْمَدُ لاَ أَعْرِفُ الْيَوْمَ أَحَدًا يُدْعَى . وَقَالَ الشَّافِعِىُّ لاَ يُقَاتَلُ الْعَدُوُّ حَتَّى يُدْعَوْا إِلاَّ أَنْ يَعْجَلُوا عَنْ ذَلِكَ فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ فَقَدْ بَلَغَتْهُمُ الدَّعْوَةُ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Atâ b. Sâib, ona da Ebu Bahterî şöyle rivayet etmiştir:
Müslümanların ordularından biri komutanları Selman el-Fârisî olduğu halde Fars kalelerinden birini kuşatma altına aldı da [müslüman askerler], "Ey Selman! Onlara saldırmayacak mıyız?" dediler. [Selman], "Beni bırakın da Rasulullah'ın (sav) [müşrikleri] davet ettiğini işittiğim gibi onları [İslâm'a] davet edeyim" dedi. Selman onlara gelip "Ben sizden olan Farslı biriyim! Arapların bana itaat ettiğini de görüyorsunuz. Eğer teslim olup [İslâm'a da girerseniz] lehimize ve aleyhimize olanlar sizin de lehinize ve aleyhinize olur! Kabul etmeyip dininiz üzere kalır ve bize küçük düşürülmüş kimseler olarak elinizle cizye verirseniz sizi olduğunuz hal üzere bırakırız" dedi ve onlarla Farsça [bir şeyler] konuştu. [Sözlerine devam ederek] "Sizler [her hâlükarda] övülmüş kimseler olmayacaksınız! Eğer [bunu da] kabul etmezseniz sizinle göğüs göğüse çarpışırız!" dedi. [Düşman], "Size cizye [falan] verecek değiliz. Ama biz, size karşı savaşacağız!" dedi. [Müslümanlar], "Ey Ebu Abdullah! Onlarla savaşmayacak mıyız?" dediler. O, "Hayır!" deyip bunun gibi üç gün [boyunca] onlara davette bulundu. Ardından, "Onlarla savaşın!" dedi. Biz de onlarla savaştık ve kaleyi fethettik.
[Tirmizî şöyle] demiştir: Bu konuda Büreyde, Numan b. Mukarrin, İbn Ömer ve İbn Abbâs'tan da hadis nakledilmiştir. Selman hadisi hasen olup onu sadece Atâ b. Sâib'in rivayeti ile bilmekteyiz.
Muhammed [b. İsmail el-Buhârî'yi] şöyle derken işittim: Ebu Bahterî, Selman'a yetişmemiştir. Çünkü o Ali'ye de yetişmemiştir ki Selman, Ali'den önce vefat etmiştir.
Nebî'nin (sav) ashabından ilim ehli bazı kimseler bu [hadisin gereğince] görüşte bulunmuşlar ve savaştan önce davet etmeyi benimsemişlerdir ki bu, İshâk b. İbrahim'in de görüşüdür. O, "Onlara karşı önce davette bulunulursa bu güzeldir ve korku salmak bakımından daha uygundur" demiştir. Bir kısım ilim ehli de bugün davete gerek olmadığını benimsemiştir. Ahmed [b. Hanbel], "Bugün davete muhatap olmayan birini bilmiyorum!" demiştir. Şâfiî, "Davet edilmelerine dek düşmanla savaşılmaz. Ancak düşman hızlı davranır da davet yapılamazsa onlara davet ulaşmış kabul edilir" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 1, 4/119
Senetler:
()
Konular:
İnsan, İnsanlık
Sahabe, Aralalarındaki ihtilaflar
Savaş, barış, eman/güvence vermek
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Yönetim, cizye vergisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20045, T001549
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْعَدَنِىُّ الْمَكِّىُّ - وَيُكْنَى بِأَبِى عَبْدِ اللَّهِ الرَّجُلُ الصَّالِحُ هُوَ ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ نَوْفَلِ بْنِ مُسَاحِقٍ عَنِ ابْنِ عِصَامٍ الْمُزَنِىِّ عَنْ أَبِيهِ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا بَعَثَ جَيْشًا أَوْ سَرِيَّةً يَقُولُ لَهُمْ « إِذَا رَأَيْتُمْ مَسْجِدًا أَوْ سَمِعْتُمْ مُؤَذِّنًا فَلاَ تَقْتُلُوا أَحَدًا » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ وَهُوَ حَدِيثُ ابْنِ عُيَيْنَةَ .
Tercemesi:
Bize salih bir râvi olan ve İbn Ebu Ömer olarak da bilinen Ebu Abdullah Muhammed b. Yahya el-Adenî el-Mekkî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Abdülmelik b. Nevfel b. Müsâhik, ona İbn İsâm el-Müzenî, ona da sahabîliği bulunan babası [İsâm el-Müzenî] şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) bir ordu ya da müfreze sevk ettiğinde onlara "[Hedefinizde] bir mescid gördüğünüzde yahut müezzin işittiğinizde kimseyi öldürmeyin!" buyururdu.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garib bir hadis olup İbn Uyeyne'nin rivayetidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 2, 4/120
Senetler:
()
Konular:
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ خَرَجَ إِلَى خَيْبَرَ أَتَاهَا لَيْلاً وَكَانَ إِذَا أَتَى قَوْمًا بِلَيْلٍ لَمْ يُغِرْ حَتَّى يُصْبِحَ فَخَرَجَتْ يَهُودُ بِمَسَاحِيهِمْ وَمَكَاتِلِهِمْ فَلَمَّا رَأَوْهُ قَالُوا مُحَمَّدٌ وَاللَّهِ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36553, MU001008
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ خَرَجَ إِلَى خَيْبَرَ أَتَاهَا لَيْلاً وَكَانَ إِذَا أَتَى قَوْمًا بِلَيْلٍ لَمْ يُغِرْ حَتَّى يُصْبِحَ فَخَرَجَتْ يَهُودُ بِمَسَاحِيهِمْ وَمَكَاتِلِهِمْ فَلَمَّا رَأَوْهُ قَالُوا مُحَمَّدٌ وَاللَّهِ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ.
Tercemesi:
Bize Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Hayber'e [savaşa] çıkıp oraya geceleyin geldi. O düşman [hedefe] geceleyin geldiğinde sabaha erene dek baskın vermezdi. [Derken] Yahudiler sepetleri ve tarım aletleri ile [kalelerinden] çıkıverdiler. Hz. Peygamber'i (sav) görünce "Vallahi! Muhammed! Muhammed ve beş bölükten oluşan ordusu!" dediler. [Bunun üzerine] Rasulullah, "Allahu ekber! Hayber düştü! Biz düşman toprağına vardığımızda uyarılanların sabahı ne kötüdür!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Cihâd 1008, 1/166
Senetler:
()
Konular:
Savaş, hile oluşu
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
60552, HM013087
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ إِسْحَاقَ قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَنْبَأَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ فَإِذَا شَهِدُوا وَاسْتَقْبَلُوا قِبْلَتَنَا وَأَكَلُوا ذَبِيحَتَنَا وَصَلَّوْا صَلَاتَنَا فَقَدْ حَرُمَتْ عَلَيْنَا دِمَاؤُهُمْ وَأَمْوَالُهُمْ إِلَّا بِحَقِّهَا لَهُمْ مَا لِلْمُسْلِمِينَ وَعَلَيْهِمْ مَا عَلَيْهِمْ
Tercemesi:
Enes b. Malik'ten (Radıyallahü anh): Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"İnsanlarla 'La ilahe illailah Muhammedü'r-Rasulullah'a şehadet edinceye kadar mücadele etmekle emrolundum. Bunu kabul ederler, kıblemize dönerler, kestiğimizi yerler ve bizim gibi namaz kılarlarsa, işte o zaman (hukuki ceza dışında) canlarının ve mallarının dokunulmazlığı vardır. Müslümanların lehinde ve aleyhinde olan şeyler, bu kişiler için de geçerlidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Enes b. Malik 13087, 4/513
Senetler:
()
Konular:
Cihad, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
İslam, İslamın Şartları
Müslüman, vasıfları
Savaş, dini koruma bilinci
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Siyer, Hz. Peygamberin müşriklere savaş ilanı
Tevhit, La ilahe illallah / kelime-i tevhidi söyleyen cennete girecektir