Öneri Formu
Hadis Id, No:
153731, BS16600
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ دَاسَةَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- كَانَ لاَ يَتَطَيَّرُ مِنْ شَىْءٍ وَكَانَ إِذَا بَعَثَ عَامِلاً سَأَلَ عَنِ اسْمِهِ فَإِذَا أَعْجَبَهُ اسْمُهُ فَرِحَ بِهِ وَرُئِىَ بِشْرُ ذَلِكَ فِى وَجْهِهِ وَإِنْ كَرِهَ اسْمَهُ رُئِىَ كَرَاهِيَةُ ذَلِكَ فِى وَجْهِهِ وَإِذَا دَخَلَ قَرْيَةً سَأَلَ عَنِ اسْمِهَا فَإِنْ أَعْجَبَهُ اسْمُهَا فَرِحَ بِهَا وَرُئِىَ بِشْرُ ذَلِكَ فِى وَجْهِهِ وَإِنْ كَرِهَ اسْمَهَا رُئِىَ كَرَاهِيَةُ ذَلِكَ فِى وَجْهِهِ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasâme 16600, 16/500
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
6. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
7. Ebû Bekir Muhammed b. Dâse el-Basrî (Muhammed b. Bekir b. Muhammed b. Abdurrezzak b. Dâse)
8. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
Konular:
Hz. Peygamber, sevdiği-sevmediği şeyler
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Uğur-uğursuzluk
حدثنا أبو نعيم الفضل عن سفيان عن سلمة بن كهيل عن عيسى بن عاصم عن زر بن حبيش عن عبد الله هو بن مسعود قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : الطيرة شرك وما منا ولكن الله يذهبه بالتوكل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165605, EM000909
Hadis:
حدثنا أبو نعيم الفضل عن سفيان عن سلمة بن كهيل عن عيسى بن عاصم عن زر بن حبيش عن عبد الله هو بن مسعود قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : الطيرة شرك وما منا ولكن الله يذهبه بالتوكل
Tercemesi:
— Abdullah ifoni Mes'ud'datî rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (SalMlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Uğursuzluğa yorma, şirktir; ve bizden hiç bir kimse yoktur ki, bu şirkten ona bir şey yaklaşmış olmasm. Ancak tevekkül ile Allah onu giderir.»[541]
Bu hadîs-İ şerif, bundan sonraki bölümle İlgili olduğu halde bir zühul eseri olarak burada zikredilmiş olsa gerektir. Zira bulut görüldüğü zaman söylenecek sözle bu fal mevzuu arasında bir münasebet kurulamamıştır. Mana bakımsndan tamamen gelecek olan bölümle ilgilidir. Tafsilât için bundan sonraki hadîs-r şerife bakılsın.[542]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 909, /704
Senetler:
()
Konular:
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevekkül, Allah'a tevekkül etmek
Uğur-uğursuzluk
حدثنا الحكم بن نافع قال أخبرنا شعيب قال أخبرني عبيد الله بن عبد الله بن عتبة أن أبا هريرة قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : الطيرة وخيرها الفأل قالوا وما الفأل قال كلمة صالحة يسمعها أحدكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165606, EM000910
Hadis:
حدثنا الحكم بن نافع قال أخبرنا شعيب قال أخبرني عبيد الله بن عبد الله بن عتبة أن أبا هريرة قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : الطيرة وخيرها الفأل قالوا وما الفأل قال كلمة صالحة يسمعها أحدكم
Tercemesi:
— Ebu Hüreyre demiştir ki, Peygamber ı şöyle buyurduğunu işittim:
«— Uğursuzluğa yorma işinin hayırlısı faldır.» Ashab sordular:
— Fal nedir? Peygamber:
— Sizden birinizin işittiği iyi sözdür.»[543]
Bir şeyi uğursuzluğa yorma İşine «Tıyere» denir. Cahiliyet devrinde insanlar bir iş için evden çıktıktan zaman önlerine çıkacak kuşların uçuşlarından İşlerinin hayırlı veya kötü çıkacağını tesbit ederlerdi ve buna inanırlardı. Eğer kuş sağ taraftan uçarsa bunu İyiliğe, sol taraftan uçarsa kötülüğe yorumlarlar ve bu ikinci takdirde yapmak istedikleri işi terk ederlerdi. Sağ taraftan uçuş halinde de niyyet ettikleri işi yaparlardı. Bu cahiliyet âdetlerinden olan «Tıyere» işi, hâdiseleri uğursuzluğa yorma mânâsında kullanılagelmiştir.
Bundan önceki hadîs-i şerifte *Tiyere = Uğursuzluğa yorma şirktir,» buyurulmuştur. Bunun İki mânâsı var:
1— Tıyere, cahiliyet devri insanlarının, yani müşriklerin işidir; İslâm'da bunun yeri yoktur.
2— Bir iş üzerinde şu veya bu hareketin müessir bir sebep olduğuna inanmak şirktir. Yaratıcılıkta ve tasarrufta Allah'dan başkasına hak tanımak, ona ortak koşmak olur.
Yapılması istenen bir iş, yasak olmayan hayırlı bir İşse, onu yerine getirmeli, zararlı ve yasaksa yapmamalıdır, işler, kuş uçması, kedi ve karga çıkması İle iyiliğe veya kötülüğe yorumlanmamalıdır.
Yine hadîs-i şerifin ikinci cümlesinde :
«Bizden hiç bir kimse yoktur ki. bu şirkten ona bir şey yaklaşmış olmasın; ancak Allah onu (şirki) tevekkül ile giderir,»
Buyurulmaktadır. Hadîs âlimleri bunun mânâsını şöyle açıklamaktadırlar : Bu söz, ravi I b n i M e s ' u d 'un sözüdür, hadîs-i şerif İçine sokularak metinden gösterilmiştir. İ b n i Mes'ud hazretleri demiş oluyor ki, biz müminler ilk anda bazı hâdiseleri kötüye yorumlama halinden kurtulamayız da, düşünüp kendimize geldikten sonra Allah'a tevekkül ederek ondan kurtuluruz.
Bu ifade Hz. Peygamber'e isnad edildiği takdirde, bundan müminler ve ümmet kasdedilmiş olur. Nefis alışkanlığından insanın kalbine vehim ve kuruntu gelir. Müminler kesin olarak ilk anda bu illetten kurtulamazlar. Her şeyi Allah yaratmış olacağını, onun tasarrufuna ortakçı çıkamayacağını bilmekle bu kuruntu ve vehim giderilir. Hulâsa, kalbe gelen hatırata ve gafletten doğan hallere itibar edilmez, Allah'a güvenilir. Vesvese kabilinden müminin kalbine gelen şey, İmanını zedelemez. Ancak gerçek olduğuna inanarak «Tıyere»yi tasdik etmek gizli şirktir. Mümini de, bundan, Allah'a güven kurtarır.
Bu bölümdeki hadîs-İ şerife gelince, Tıyere'den ayrı olarak «fal» kelimesinin burada kullanıldığını ve bunun yasaklanmadığını görüyoruz. Fal, aslında sevinç ve hüzün vermeye sebep olan söz ve hareketler için kullanılır. Fakat hayra yorumlanan İşlerde kullanılagelmiştir. Tıyere'nin her çe-şitinde hayır.olmadığına göre, bunun içinden «fal»ı istisna etmek, yorumlama bakımından aralarında olan münasebetten ileri gelmektedir. Fal İşİn-de Allah'a iyi zan besleme vardır. Meselâ, bir hastaya hitaben ey Salim! diye söylenirse, hasta bundan selâmet bulacağını ve kurtulacağını umarak güzel zan beslerse iyi bir yorma olur. Hadîs-i şerifte fal iyi sözdür, buyu-rulmasındakî maksat budur. Yapıcı ve olumlu söz söyleyerek Allah'a iyi bir zan besleme yolundaki ifadeler makbuldür. Bunun dışındaki iyi veya kötüye yormalar yersizdir.[544]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 910, /704
Senetler:
()
Konular:
Uğur-uğursuzluk
Uğursuzluk, Tefe'ül/Uğurlu, uğurlu veya uğursuz saymak
حدثنا إسماعيل قال حدثني بن أبي الزناد عن علقمة عن أمه عن عائشة : أنها كانت تؤتى بالصبيان إذا ولدوا فتدعو لهم بالبركة فاتيت بصبي فذهبت تضع وسادته فإذا تحت رأسه موسى فسألتهم عن الموسى فقالوا نجعلها من الجن فأخذت الموسى فرمت بها ونهتهم عنها وقالت ان رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يكره الطيرة ويبغضها وكانت عائشة تنهى عنها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165609, EM000912
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني بن أبي الزناد عن علقمة عن أمه عن عائشة : أنها كانت تؤتى بالصبيان إذا ولدوا فتدعو لهم بالبركة فاتيت بصبي فذهبت تضع وسادته فإذا تحت رأسه موسى فسألتهم عن الموسى فقالوا نجعلها من الجن فأخذت الموسى فرمت بها ونهتهم عنها وقالت ان رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يكره الطيرة ويبغضها وكانت عائشة تنهى عنها
Tercemesi:
— Hazreti Âişe'den rivayet edildiğine göre, çocuklar doğduğu zaman kendisine getirilirdi de, onlara bereketli olmaları için dua ederdi. Böyle bir çocuk kendisine getirildi. Hazreti Âişe çocuğu yatağına koymaya gitti. Bir de başının altında bir ustura gördü. Oradakilere usturadan sordu (Bu nedir) ? Onlar dediler ki, cinden korunmak için (cin çarpmasın diye) onu koyuyoruz. Hazreti Âişe usturayı alıp, pnu attı ve bundan onları yasaklıyarak dedi ki:
«—ResûlüHah (Sallallalıü Aleyhi ve Sellem) uğursuzluğa yormayı hoş görmezler ve ona buğasederierdi.»
Hazreti Âişe bu uğursuzluğa yorma işini yasaklardı.[548]
Bugün çocuklara takılan boncuk ve boynuz gibi şeyler de, Hz. Âişe'nİn yasckladığı âdetin başka bir örneğidir. Bunlar da hurafe kabilinden olan ve cin çarpması ile göz isabetini engelleyici şeyler değillerdir. Bun-forrn. İslâm İnanç ve âdetleriyle bir İlgisi olmadığının en canlı misalini ve uygulamasını bu hadîs-i şerifte buluyoruz. Çocuklara yapılması gereken şey, duadır, haklarında bereket İstemektir ve onlara islâm terbiyesi vermektir.[549]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 912, /711
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Nazar, nazar boncuğu, muska, fal, büyü, uğursuzluk
Uğur-uğursuzluk
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم : لا عدوى ولا طيرة ويعجبني الفأل الصالح الكلمة الحسنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165610, EM000913
Hadis:
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم : لا عدوى ولا طيرة ويعجبني الفأل الصالح الكلمة الحسنة
Tercemesi:
— Enes, Peygamber (Saalldhü Aleyhi ve Selkm)'den şöyle anlat-
— (Hastalıkta bizatihi) sirayet yoktur, uğursuzluğa yorma yoktur. Dürüst yorum, güzel söz hoşuma gider.»[550]
Inson bazı tehlikelerden korunduğu ve tedbir aldığı gibi, hastalıklara karşı da korunmak ve tedbir almak zorundadır. Bununla beraber hastalığın isabet etmesi veya etmemesi, Allah'ın dilemesiyle olur. Bizatihi hastalık kendiliğinden müessir değildir. Hastalığı ve şifayı yaratan Allah Tealâ'dır. Onun için hastalığın kendinde bu kudreti aramamalıdır. Hastalık da Allah'ın bir yaratığıdır. Uğursuzluğa yorma ve fal hakkında bilgi için 910 sayılı hadîs-i şerîfe ve açıklamasına bakılsın.[551]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 913, /711
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, hastalığın bulaşması
Uğur-uğursuzluk
Uğursuzluk, Tefe'ül/Uğurlu, uğurlu veya uğursuz saymak