569 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Amr er-Râzî, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Bir erkek, karısını yatağına çağırır da kadın gelmekten imtina eder ve bu yüzden kocası ona kızgın olarak geceyi geçirirse, sabaha kadar melekler o kadına lânet okurlar."
Açıklama: “Yatağa çağırmak”, cinsî temastan kinayedir. Dolayısıyla bir erkek, karısıyla cinsî temasta bulunmak istediğinde, kadının meşru bir mazereti yoksa, kocasının bu isteğini karşılaması gerekir. Kocasının bu konudaki taleplerini devamlı reddeden bir kadın, zamanla kocasının yanlış yollara düşmesine sebep olabilir. "Kocası geceyi kızgın olarak geçirirse" ifadesi, kadının günaha düşmesini sadece bu şarta bağlamaktadır. Şayet kocası onu mazur görür veya talebinden vazgeçerse, kadın için de herhangi bir sorumluluk söz konusu değildir. İslâm’da lanet okumaktan ziyade, hidâyet ve rahmet dilemek ana ilkedir. Bu itibarla bu hadiste sözü edilen “meleklerin lâneti”, bazı âlimler tarafından bilinen lânet okuma şeklinde anlaşılmamış, meleklerin hoşnutsuzluğu ve yapılan işten duydukları rahatsızlık manasına hamledilmiştir. Belki de eşler arasındaki sevgi ve muhabbetin zedelendiğini gösteren bir ifâde tarzıdır.
Bana Ebu Rabî ez-Zehrânî, ona Hammâd (b. Zeyd), ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona da Muhammed (b. Sîrîn), Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bey'at esnasında, bizden ağıt yakmayacağımıza dair de söz almıştı. Fakat beş kadın hariç içimizden hiçbiri bu sözüne sadık kalamadı. Bunlar; Ümmü Süleym, Ümmü Alâ, Muâz'ın karısı olan Bint. Ebu Sebre ya da Bint. Ebu Sebre ile Muâz'ın karısıdır."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona da Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresi okunacak kadar uzunca bir süre kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükudan kalktı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra 'şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz' buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da hemen geri çektiğini gördük' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm. Ben asla bugünkü kadar korkunç bir manzara daha görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm' buyurdu. Ashab 'neden, ey Allah’ın Rasulü' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle' buyurdu. Kendisine 'Allah’ı inkâr ederek mi kâfir oluyorlar' denilince, Hz. Peygamber (sav) şu cevabı verdi: (Hayır) onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, 'senden hayır namına bir şey görmedim ki' der."
Bize Yahya (b. Said el-Kattan), ona (Muhammed) b. Aclân, ona Said (b. Keysan), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Allahım! Ben insanları zayıf kimseler olan yetim ve kadın konusunda uyarıyorum."